bugün

gökçeada

mutlaka gidilip görülmesi gereken cennetten bozma kocaman bir ada.. zeyinliköy'e 5km yürüyüp madam'ın dibek kahvesi içme hevesiyle gözümüzün döndüğü fekat hatunun öldüğünü ailesinin yunan yakasına geçtiğini duymamızla hayatımızın şokunu yaşatan alay komutanı eşliğinde koyunlarla kuzularla karşılıklı mee'leşerek götün götün geri döndüğümüz leb i derya..

belki sevilenin iç yakanın orada nefes alması sebebiyle güzel gelen ama hayatımın en güzel 4 gününü yaşamama sebep olan tarih kokan kilise ve cami'nin yan yana göğe yükseldiği, çan ve ezan seslerinin aynı anda yankılandığı yer..

çakır abimizin yerine değinmeden gezi yazısı da sonlanmaz efendim.. rum sandığımız gecenin bir yarısı dükkanı açtırdığımız, yunan müzikleri eşliğinde derya kuzusu levrekleri, el yapımı zeytin yağları ve insanın içinin gittiği yıllanmış şaraplarıyla bizi mest eden ambiansa sahip balıkçı; aşkımızı pekiştirdiğimiz göz yaşlarına boğulduğumuz bizden koca bir parçayı orda bırakıp ziyaretçi defterine adımızı aşkla yazdığımız.. allah iyiliğini versin her yere gözlerinin resmini koymuşsun narsist adam kolonyalı mendilinde bile çakır gözlerin; gül gül öldürdün lan..

kaleköy'de balıkçı kahvesine soğuktan donan kıçlarımızı zor sığdırdığımız, havası sevdiğim adama fena yarayan * tadı damağımda kalan, sokaklarında otellerinde kahvelerinde lokantalarında kahkahalarımızı bıraktığımız, sevilen dokunmaya kıyılamayanı göğsünde saklayan mistik ada.. * * *