bugün

Akrabaya da rastlanabilir.
(bkz: Halil ibrahim uzun)
(bkz: ömer faruk mahir)
(bkz: çağrı uyar)
üst komşumun yıllarca ankaragücü'nde top koşturduğunu düşündüğüm vakit, çok da abes olmayan durum.
klavye ıslanabilir efendim.ayrıca transfer edilip çocukluk yıllarında sizi hep kaleye geçirmiş olmasının acısını da oyunda kaleye koyarak alabilirsiniz.
eğer ki şehremini lisesinde okuduysanız hiç de yadırganmayacak durumdur.
(bkz: şehremini lisesi)
daha enteresanı kardeşinize rastlamaktır. küçükken havada, karada eline verdiğiniz, hatta 3-5 avans verdiğiniz, evire çevire, dalga geçe geçe yendiğiniz, play station 1'de perişan ettiğiniz kardeşinizin büyüyüp adam olunca fm'de karşınıza çıkması ve neticesinde sizinle dalga geçmesidir. tabi burdan sizin payınıza düşen, bugünlere onu ben getirdim deyip elaleme hava atmaktır.
kişinin bizzat kendisine rastlaması şeklinde de duhur edebilir. gerçek bir olaydan alıntı bu hikayede mevzubahis oyun fm değil cm. malum bu oyunun hazırlanış aşamasında gönüllü scoutlar da görev alıyor, kendi yerel takımları ile ilgili dataları girebiliyorlar. işte bu gönüllü scoutlardan biri sırf şerefsizliğine tutup iki üç tane arkadaşını ikinci ligden bir takımın kadrosuna ekleyiveriyor. resimlerini falan da koyuyor böyle fotoşoplu falan. yalnız ratingler yerlerde, kazma tabirinden. sonra pusuya yatıp aylarca bekliyor o büyük günün gelmesini. nihayet o gün hep birlikte oynarlarken tesadüfen bulmuş gibi, "aa bak senin adaşın varmış diyor". sonra resmi açıyorlar, dumur tabi eleman.
sanırım ki komşunuzun adını arattığınızda yaşadığınız semt ya da ilçenin takımında aynı isimli başka birisi bulunmasından garip değildir.
zeytinburnunda oturanlar için fm adlı oyunda emre belözoğlu adlı bir futbolcu olduğunu fark etmek, istemeyerek de olsa rastlamaktır. eminönü taraflarında çocukluğu geçenler için de arda turan arkadaş olarak karşımıza çıkabilir. heycanımızı yitirmemekte fayda var.
öncelikle bu başlık mahallede top koşturalan çocuğun yıllar sonra insanın football manager de karşısına çıkması şeklinde açılmak istenmişti ama malum karakter sınırı...neyse tanıma geçelim...

yıllarca sokak aralarında beraber taşlarla kurulmuş kalelerde beraber maç yaptığınız, beraber aylık, gol atan kaleye oynadığınız kişinin football manager isimli oyunda karşınıza çıkması durumudur.

bu olay benim başıma geldi.anlatıyım efendim...

yine kendimi kaptırmışım fm oynuyorum.içerden annemin sesi...'oğlum kalk şu bilgisayarın başından artık'...yine dinlemiyorum tabi.ben üçgenimi kurmuşum...fm, winamp ve cips...

scoutlarımı türkiye'ye genç oyuncu aramaya gönderdim.eeee avrupa'nın en iyi teknik direktörü olabilirim ama para beni bozmadı.ülkeme birşeyler vermek istiyorum...neyse bu scoutlar bana gösterdiği bu futbolcular arasında genç bir orta saha oyuncusu gözüme batıyor.ismi de bir yerden tanıdık geliyor...şimdi ben bu oyuncunun ismini burda vermiyim,reklam olmasın ama sonradan 'ulan bizim x lan bu' diyorum...sonra yok lan isim benzerliğidir diye olayı geçiştiriyorum.

sonra o günlerden hala görüştüğüm birine bu olayı anlattığımda 'evet lan orda oynuyo o' diyor.gülüyorum ilk başta...

daha sonra içime oturuyor acısı.ulan diyorum, ben bu çocuğun eline verirdim eskiden diyorum.çalım manyağı yapardım,o günler gözümün önüne geliyor...arabanın altına kaçan toplar,araba geçince duran oyun,herkes eski yerine dönsün,sen bir adım gerideydin...yok direk üstü,kaleci nasıl zıplasın lan oraya...

o flashback sonrası gerçek vuruyor yüzüme...o futbolcu olup kurtarmıştı kendini.ben ise boş gezen bir adam...diyorum ulan ben de bırakmasam futbolu,olurdum lan o zaman futbolcu...şimdi lincoln transferi yerine belki de galatasaray'a benim transferim konuşuluyordu.belki de kayserispor beni bırakmıyordu üç büyüklere...

ama keşkelerle olmuyor bu hayat...neyse ben açıyım da biraz daha fm oynıyayım.o şerefsiz de kabul etmedi zaten teklifimi.bir kuruş üstünü vermem.yeni bir genç yıldız bulmalıyım...