bugün

Beklenmedik kişilerden gelen darbeler. Darbenin ne kadar büyük olduğunun bir önemi yoktur aslında, çok sevdiğin ve asla yapmaz dediğin birinden gelen küçücük bir darbe bile yetebilir yıkılman için.

Bu bahsettiğim şey öyle acıdır ki; bir düzine senatör tarafından hançerlenen sezara bile, delik deşik olmasına ve ölmek üzere olmasına rağmen son nefesinde sen de mi brütüs? diye sordurmuştur.

Kim bilir belki de brütüs onu hançerlememişti bile ama o çok sevdiği, güvendiği kişinin o insanların içinde olması yetmiştir sezarın hançerden daha çok canını acıtmaya.
aldatıldığını öğrendiğin an.
Şöyle bir instagramda gezinirken, bütün ilkokul, lise arkadaşlarının hayatın bir yerinden tutunduğunu görmek. Kimi evlenmiş mutlu bir ailesi olmuş, kimi işinde gücünde -mutlu- .Bense daha nereden neyi tutacağını bilemeyen, şaşkın, hiç bir şey için enerji bulamayan hayatının çeyreğinde tükenmişim...
kazın ayağının öyle olmadığı her 'an' , bu başlıktaki 'şeyler'e dahildir. illa ki 'şey' istiyorsanız; adaletsizlik, haksızlık, duyarsızlık, bencillik var olduğu ve farkedildiği her yerde yıkar insanı.
Boşuna emek verdiğini görmek.
Sevdiğin ve hoşlandığın insanın “sandığın kadar” kusursuz olmaması.
(bkz: aldatılmak)
radardır. ötesi yoktur.
Bir restorantta gelin adayımızdan tuzu uzatmasını istediğimde bana tek delikli olanı vermesi, benim "bu karabiber canım çift delikli olan tuzdur, tuzu uzatır mısın?" dememle hiç bir şey demeden uzatması ve ondan karabiber dökülmesi insanın yıkıldığı andır sevgili sözlük.
Kadın için.

Kaç yaşındasın diye sormuştu memur, abla da dedi 23,5 gibi bir şey?!?!?!/

hımm burada ama 32 diyor değince. Vay delikanlı gönlüm vay şarkısını duyar gibi oldum valla. Kıpkırmızı oldu abla.*
onemsenmemek"
onemsendigini zannederken.
Kıyafetine çamaşır suyu döküldüğünü fark etmen...
En havalı kıyafetler giyilmiş bir şekilde yapılan 1 saatlik yolculuktan sonra sırt çantasının açılmış ve arkaya sarkmış olduğunu farketmek.
pilava tuz atmayı unutuşum .
annemle konuşmadığım bi dönem vardı 2 sene kadar. O 2 sene fazlasıyla zorlandıgım bi dönemdi finansal olarak, gel zaman git zaman barıştık. Bu iki sene içerisinde de ben tek başıma yaşamaya calısıyordum öğrenciydim, bana arkasını dönmüştü. Bugun farkettim ki o zaman dilimi içerisinde benim adıma burs almış derneklerden, benim haberim olmadan 500 lira kadar bi gelir. Ben orda ayı bitiremezken adımı ağzına almayan kadın üstümden parayla geçinmiş. şimdi bu sene mezun oluyorum gel yanıma tasın kiraya ortak olursun diyor... bir annenin bile evladına karşı pragmatist oluşu cidden insanı yıkan bir gerçekmiş.
Bolca kızın bulunduğu bir ortamdayken, hunharca yapılan gülüşmelerden sonra lavaboya gittiğinizde, dişinizin arasında olan maydanoz artığını görmek...

Çok zor çok...
Elbisenizin bir yeri yırtıldığında onu dışarıdayken farketmeyip eve gelince farketmek.
Arkasından küfür ettiğiniz kişinin arkanizda olduğunu, dolayısıyla arkasından değilde önünden küfrettiğinizi farketmek.

Size hiç oldumu? Heee? Olmadımı? Bana oldu, hemde bugün amk.
yanlış iliklenip bunu son düğmesinde anladığınız gömlek. yıkmasa bile sinir eder, hele ki bunu her defasında yapıyorsanız.
(bkz: perde astıktan sonra yanlış yere astığını farketme)
cuma zannettiğim günün perşembe çıkması.

fark ettiğim saat : 16:55
Uykulu halde giyilen elbesenin ters giyildiğinin fark edilmesi.
Bıyıkta duran komando sümük.
(bkz: türbanlı sevgilinin bakire olmadığını öğrenmek)
ne kadar marjinal ve sıra dışı bir sevgiliniz olsa bile düğünde kasap havası, kaval ve damat halayı eşliğinde oynayarak evlenecek olmanız.