bugün

hırsızlıktır. hırsızlık mıdır ? ne bileyim hırsızlıktır heralde. ordan para kazanıyo sonuçta. çok düşündüm ben bunu. hırsızlık gibi geliyo. mesela sen iş yerine isteksiz bir şekilde 1 ay bedava gitsen hırsızlık olur mu olur. aynısı bu da. ha gönüllüyse durum farklı tabi. o zaman başka bişey olur. fedakarlık olabilir mesela. bedava çalışıyo sonuçta. yasal da bi iş. hah, buyur burdan yak. tecavüze cevap vermek oldu mu sana fedakarlık. valla oldu.
tecavüzün alçaklığı yanında emek hırsızlığıdır aynı zamanda.
hayat kadınlarının emeğini sömürmektir. karşı olalım veya olmayalım bu bir meslektir. emeği karşılığında ücret talep etmek en doğal hakkıdır. hem kadına hem de emeğine tecavüz etmektir bu. kısaca şerefsizliktir.
kime veya neye yapıldığının önemi olmayan, öz'ü çirkin olan davranış.
parasını verdiğin zaman tecavüz olmaktan çıkmayacak hadise. parasını ödemiş olsan da zorla girilen her türlü ilişkiye verilen ad: tecavüzdür.
ne yazıkki ülkemde böyle bir mantık var. mantık şu : fahişe zaten bu işi yapıyor ona tecavüz etmek, onu taciz etmek suç değildir. bu iğrenç düşünceye şiddetle karşıyım. fahişeye tecavüz diye bir şey olamaz. o da insandır. tecavüz eden de insandır ve şerefsizdir ! tecavüz suçu sabittir.

mevlana'nın bir hikayesi ile buna son verelim :

kahvehanenin önünden geçen iki fahişeye kahve milkletinin insanları ağız dolusu hakaret ediyorlarmış, bunu gören mevlana yaklaşmış bu işi yapanlara " nedne yapıyorsunuz " demiş. erkeklerde " bunlar fahişe bunlar utanmaz bunlar arsız !" demiş. mevlana ise " onalr sizin her türlü pisliğinizi çeken insanlardır " demiş. anlayana.
şimdi efendim açıkça saçmalamak gerekirse denebilir ki;
tecavüz suçunun neden dolayı suç olduğuna bakmak gereklidir. efendim misal hırsızlık suçu mala karşı müessir fiil (adam dövmek yani) cana karşı suçlardandır. bir de öyle böyle olmayam suçlar vardır mesela yağma (bildiğin gasp) hem mala karşı hem cana karşıdır.
türk hukukunda mala karşı suçlar başlığında düzenlenmiştir. kişinin vicut bütünlüğünün daha önemli bir unsur olmasına rağmen. neyse mevzu bu değil. miktarda önemli bi yerde. bi milyon dolar verseler her yerini kıracak insanlar tanıyorum.çok yakınen.

tecavüze dönecek olursak.evvela piskolojik değerlerin mağdurda sıfıra inmesi söz konusu olacağından "öle hayatmı olur lan" felsefesi yardımıyla diyebiliriz ki cana karşı işlenen bir suçtur. unutmadan şahsın vücut bütünlüğüne bir tecavüz mevcut olması sebebyile suçun cana karşı bir suç olduğunu görtermesi de cabası. tecavüz suçunda aranan kriter mağdurun vucuduna bir şeylerin girmesi en basit olarak. ne olduğu önemli değil. *

diğer yandan öküzce de olabilir ama standat olarak vücudun tecavüz edilen yerden hareketle diyebiliriz ki

tecavüz edilen şeyi fahişenin para kazandığı bir değer olarak kabul edersek. taksi ve şöförü misal. mala karşı bir suç olduğu kesindir. hem de ileriye yönelik olarak da kişiyi zarara sokmaktadır. bu durumda da mala karşı bir suçtur.

tabi bunlar en başta belirttiğim üzere saçmalamak gerekirse söylenebilecek şeyler.
parasını vermemektir...*
tck'da suç indirimi olarak kullanılıyordu bir zamanlar bu!
fahişeye tecavüzde, tecavüzcünün cezasında üçte iki oranında indirim sağlayan Türk Ceza Yasası'nın 438. maddesi kadın hareketinin burjuva hukuka karşı kazandığı en önemli zaferlerden biridir.

Antalya'da bir kadının tecavüz uğradı. 1986'da Antalyalı N.T'ye tecavüz eden dört tecavüzcü, bir erkekle nikah yapmadan aynı evde yaşayan N.T'nin fahişe olduğunu iddia ediyor ve cezalarında indirim talep ediyordu. Mahkemenin yargıcı da, 1926 yılından beri yürürlükte olan T.C.K.'nın 438. maddesinin Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırı olduğunu söyleyerek Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak maddenin iptalini istedi. O yıllarda Anayasa Mahkemesi'nin 11 üyesi de erkekti. 11 üyeden 4'ü maddenin iptali konusunda evet oyu verirken, yedisi maddenin yerinde olduğunu savundu. Gerekçelerinin özü şuydu; "iffetli kadınla iffetsiz kadına tecavüz aynı şey değildir."

bu olay feministlerin etkin eylemler yapmasına neden oldu. şu bildiriyi yayınladı kadın hareketi:

"438. maddeyle bugüne dek, suçlu erkekler değil, bizler cezalandırıldık; saldırganlar değil, bizler cezalandırıldık; saldırganlar değil, şiddete maruz kalan bizler suçlandık. Kadınlara tecavüz etmek, kadın bedenine el koymak teşvik edildi. Kim bilir kaç saldırgan, "fahişeye benziyordu, gece sokaktaydı" gibi gerekçelerle tecavüzünü haklı gösterdi. 438 kalkmadığı sürece erkek saldırganlığı korunmaya devam edecek; saldırganlar cezadan kurtulmayı başaracak.

Bedenimize sahip çıkalım; erkek saldırganlığının teşvik edilmesine, kollanmasına hayır diyelim!

Bütün kadınlar 438.'e karşı birleşelim."

bu bildiriden sonra Karaköy'de genelevlerin bulunduğu Zürafa Sokak'a gidildi, basın açıklaması yapıldı. Bildiriler dağıtıldı ve 18 Şubat 1990'da Üsküdar'dan başlayıp Bağlarbaşı'nda biten bir yürüyüş yapıldı. Yürüyüşte bazı kadınlar başlarına "iffetsizim" bantları taktılar. "Ne iffetli, ne iffetsiz biz kadınız", "Hukuk izin verdi, vurun kahpeye", "Haklı tecavüz yoktur," "Geceleri de, sokakları da istiyoruz", Fahişelik suç değil, meslektir", sloganları eşliğinde konuşmalar yapıldı.

Anayasa Mahkemesi'nin kararından sonra toplumda bitmeyen tepkinin sonucu, konu Meclis'in gündemine geldi. Ve yaklaşık bir yıl sonra TCK.'nın 438. maddesi Meclis'te iptal edildi. *
güncel Önemli Başlıklar