''darwinistlerin beklemediği karşılık, yaratılış atlası''

puhahaha... yaratılış atlası bildiğin cahil cühala rehberi lan.
Sahte fosiller ortaya çıkarıp kertenkeleyi kuş yapıyorlar. balinayı fil yapıyorlar. Evrimciler 1 tane delil gösteremezler lan.
(bkz: evrim yok darwin yok ne var lan it)
iki yoldan çürütülecek iddiadır:

1. hahaha çok komik. şimdiki maymunlar neden insan olmuyor?
2. lan şerefsiz sen kimsin de evrime artislik yapıyon? dincisin işte, dinciii!
allah yok din yalan, evrim yok darwin yalan. tek gerçek mhp arkadaşlar, devletin başına dövlet bize bahmiyir. pardon o başka yerdeydi.
--spoiler--
Evrim Kuramı 101: Evrim ile ilgili Genel Yanılgılar ve Bunlar Hakkındaki Bilimsel Gerçekler

Merhaba arkadaşlar,



Belki de çok daha önceden vermemiz gereken bu yazıyı, sizlerle şimdi paylaşmak istiyoruz. Ne yazık ki 21. yüzyıl Türkiye'sinde hala çok temel hatalarla, çok temel bilimsel yanlışlarla, çok temel mantık hatalarıyla, çok temel saçmalıklarla ve Evrim Teorisi’nin ve bilim adamlarının asla söylemediği ancak söylemiş gibi lanse edilen yalanlarla, Evrim Teorisi’ne saldırmaya çalışan, malesef cahil, bilgisiz olan ve daha kötüsü cahil olduğunun farkında olmayan devasa bir insan kitlesi mevcut. Bu yazı doğrudan onları hedefliyor. Bu insanlar, ne yazıktır ki cahil oldukları gibi, cahillikten kurtulmak için çaba da göstermiyorlar, kulaktan dolma bilgilerle laf salatası ve akıl karışıklığı yaratıyorlar, bilimi izah etmeye çalışan bilim insanlarını küçümsüyorlar, akılları sıra Evrim Teorisi’ni temelsiz, gülünç ve onlarca sene önce cevapları verilmiş iddialarla çürüttüklerini sanarak kibirli ve burnu büyük havalara giriyorlar.



Umarım bu başlık hazırlop cevaplara alışmış, araştırmaktan yoksun ve bu konuda hiçbir yeteneği ve çabası olmayan “beleşçi ve tarih inkarcısı evrim karşıtlarına” cevap olacak ve yol gösterecektir. En azından gelecek için kaynak olacaktır.

Bu yazı yaklaşık 1 sene önce internette gördüğüm bir yazının tarafımdan düzenlenmiş, geliştirilmiş ve güncellenmiş halidir.



Unutmayınız! Bu yazı, çok çok genel kavramlardan bahsetmektedir ve kesinlikle kapsamlı cevaplar içermemektedir. Konularla ilgili kapsamlı cevaplar için lütfen Yazı Dizini'mize bakınız. Bu notun içerisindekiler sadece ve sadece yüzeysel olarak cevaplar vermek ve bilimsel gerçeklere "giriş" yapmak içindir (başlıktaki 101 adı da bu sebeple seçilmiştir).



Öyleyse başlayalım:



Yanılgı – 1: insanlar maymundan gelmektedir.



Gerçek – 1: insanlar maymundan gelmezler. insanla zaten bir tür maymundur, daha spesifik olarak bir insaymundur (insansı maymun olarak da geçer; ape). insanlar ve diğer maymunlar, ortak bir atadan gelirler. Ancak sadece insanlarla maymunlar ortak atadan gelmezler. Aynı zamanda; insan ile muz ağacı, orangutan ile kelaynak, fil ile domates, çam ağacı ile timsah, balina ile su aygırı ve aklınıza gelebilecek her canlı ile başka bir canlı, “Evrim Ağacı” dediğimiz filogenetik haritada, bir yerlerde ortak bir ataya sahiptir. Bunun sebebi, bütün türlerin, “ilk canlı” olan koaservatlardan dallanıp budaklanarak, evrim sonucu oluşmalarıdır. Ortak atalar, ürünler olan torunların ikisine (ya da daha fazlasına) ait özellikleri taşırlar ama iki türe de (ya da daha fazlasına da) tam olarak benzemezler ve iki türden de (ya da daha fazlasından da) değillerdir.



Yanılgının Sebebi: insanlarla, bir diğer insaymun olan şempanzelerin, Evrim Ağacı’nda çok yakın akraba olmalarıdır. insanlar bunu maymunların değişerek insan halini almaları olarak yorumlamışlar ve halk arasında asılsız bir inanca dönüştürmüşlerdir. Bilim düşmanı kaynakların manipülasyonu ile bu yalan, bir mit (mem) olarak halk arasında yer etmiştir.



—





Yanılgı – 2: Evrim mükemmel canlılar üretmek yolunda ilerleyen, bilinçli bir süreçtir.





Gerçek – 2: Evrim bilinçli değildir. Evrim’in en azından 6 farklı mekanizması bulunur. Bunlardan en öne çıkanlarından biri Doğal Seçilim'dir. Doğal Seçilim de, sadece hayatta kalmaya en uygun olanın üreyebilmesinden dolayı çoğalmasını ve varlığını sürdürmesini sağlar. Evrim, tamamen doğal şartlara bağlı olarak hayatta kalan türlerle ilgilidir. Evrim’in bir yönü ya da doğrultusu yoktur. “En iyi” kavramı görecelidir ve sadece “o doğa şartları için” en iyi olandan bahsedilebilir. Ani doğal değişikler ve afetlerde, bu avantajlı evrimsel gelişmeler, bir anda olumsuz bir hal alabilir.



Yanılgının Sebebi : Etrafımızdaki canlılar "mükemmel" özelliklere sahiplermiş gibi gözüktükleri için, insanlar bu canlıların özenle bu şekilde yaratılmış olmaları gerektiğini düşünürler. Bu yanlıştır. Aniden Dünya’nın tarihinde 7 kere yaşanan Buz Devirlerinden biri tekrar yaşansa, şu anda sahip olunan özelliklerin hiçbiri işe yaramaz ve muhtemelen pek çok tür Dünya’dan silinir. Bu da “o kadar da” mükemmel olmadığımızın kanıtıdır.



—



Yanılgı – 3: Bir gün, cansız olan canlılar birden, tesadüfen canlı hale geçtiler.



Gerçek – 3: Yazılarımızda uzunca da anlattığımız üzere, cansızlar asla “bir günde” ya da “birden” ya da “tesadüfen” canlılık kazanmamışlardır. Bu süreç yaklaşık 600 milyon yıl almıştır. Bu süreçte basit bir hesaplamayla Dünya çapında yaklaşık 10 üzeri 800 adet deneme-yanılma olmuştur. Tesadüf, ancak bu noktada, etkendir ancak “rastlantı” anlamında değil, “olasılık” anlamında. En basit canlılık birimi olan aminoasitlerin doğru dizilmesi için ihtimal 10 üzeri 50 (kimi kaynaklara göre 10 üzeri 250) bile olsa, 10 üzeri 800 gibi bir sayı yanında 10 üzeri 50′nin lafı bile olmaz, yazı tura atmak gibi bir şeydir ve aslında 600 milyon yılda canlılığın oluşmaması anormal olurdu.



Yanılgının Sebebi: Tek sebebi, Evrim Teorisi’ni sürekli "tesadüfler" ile suçlamaktır. Olasılık hesabı yanlış kullanılmaktadır ve insanlar sanki doğru aminoasit diziliminin tek denemede oluştuğunu düşünmektedirler. Daha önceden anlattığımız gibi, paranın yazı tura atarken yazı gelme ihtimali %50 de olsa, yani her 2 atıştan 1′i de yazı gelse de, 1000 defa attığında mutlaka 1 kere yazı ya da tura gelir. Aynı şekilde, dizilim gibi, 10 kere üst üste yazı gelme olasılığı 1024′te 1 de olsa, ilk 10 atışta bunun gerçekleşmesi şart değildir. 1000 defa, 100.000 defa denendiğinde, mutlaka bir kere 10 defa üst üste yazı gelecektir. Yani deneme miktarı arttıkça, olasılık sabit kalsa bile belirli bir beklentinin gerçekleşme ihtimali artmaktadır. Ayrıca, aminoasit dizilimleri yazı tura atmaya benzemez. Aminoasitler arasında kimyasal ve fiziksel etkileşimler vardır ve belli bir sıra tutturulduktan sonra, yeni gelecek aminoasitlerin çeşit ve sayısı olasılıklar açısından kısıtlanır, her aminoaside her aminoasit bağlanamaz.



—



Yanılgı – 4: Zürafalar yüksek dallara yetişebilmek için sürekli yükseklere uzandılar ve sonunda boyunları uzadı.



Gerçek – 4: Zürafaların boyunları, var olan zürafaların sürekli yükseğe uzanmaya çalışmasından dolayı uzamaz. Var olan bir zürafa popülasyonunda her zaman, en uzun boyna sahip olanlar daha fazla yiyecek bulabileceği için ve bu hayatta kalma şanslarını arttıracağı için, üremeleri daha muhtemel olacaktır ve yeni nesillere uzun boyunluluk genini aktarabileceklerdir. Bu sebeple, aslında zürafaların boyunları uzamamaktadır. Sadece genetik olarak daha uzun boyunlu olan zürafaların genlerin aktarılmakta ve onların çocukları da genel ortalamaya göre uzun olmaktadır. Ayrıca son yapılan araştırmalar, zürafa boynunun uzunluğunun daha çok cinsel seçilime dayandığını ortaya çıkarmıştır. Yani cinsiyetler, karşı cinsiyetin hep en uzun boyna sahip olanlarını seçmektedirler; ayrıca dişiler için savaşan erkeklerden daha uzun boyunlu olanlar daha avantajlı olmaktadırlar.



Yanılgının Sebebi: Ünlü biyolog Lamarck’ın da düştüğü bu yanılgı, basit bir gözlem hatasıdır. insanlar zürafaların uzun boyunlarına bakarlar ve onların yüksek dallara uzanabilmek “için” uzadığını düşünürler. Halbuki doğada böyle bir “amaç” yoktur. Tek olay, yukarıda da anlatıldığı gibi daha uzun boyunlu olanın, daha çok yemesi ve daha çok üreyebilmesi ve daha çok uzun boyunluluk genini aktarabilmesidir. Bunun sonucunda nesiller, nesil geçtikçe daha uzun boyunlu olurlar.



—



Yanılgı – 5: En ufak bir evrim için bile birkaç yüz milyon yıl gerekir. Evrim asla gözlenemez, bu yüzden bir teori değildir.



Gerçek – 5: Evrim, günümüzde defalarca gözlenmiştir. Siz bile evinizde 10 farklı bakteri grubu ile, basit bir deney düzeneği kurarak evrimi birkaç gün içerisinde gözleyebilirsiniz. Evrim, doğa şartlarına, evrimin türüne, ne kadar büyük bir değişiklik olacağına ve türün üreme hızına bağlı olarak, birkaç saatte de gözlenebilir, birkaç bin yılda da, birkaç milyon yılda da. Örneğin virüsler çok hızlı ürerler (20 dakikada 1 nesil ürerler). Her yıl yeni grip aşısı olmanızın sebebi, grip virüsünün sürekli evrim geçirerek yeni aşılara bağışıklık kazanmasındandır. Bu evrim, her yeni aşıya daha dayanıklı bireylerin üreyerek insanlar arasında yayılmasındandır. Bu durumda evrim 1 senede bile gözlenebilir.



Yanılgının Sebebi: insanlar Evrim’i sadece bir türün başka bir türe dönüşümü ya da bir türdeki köklü değişiklikler olarak düşünmektedirler. Bir yüzgecin, bir bacağa dönüşmesi, bütün hücresel ve işlevsel yapının değişmesinden dolayı milyonlarca yıl alabilir ya da yüz binlerce... Ancak bir bakterinin bir antibiyotiğe bağışıklık kazanması 1 hafta içerisinde olabilir. Bu, Evrim’in mekanizması olan Doğal Seçilim’e karşı güçlü olanın hayatta kalmasıyla olur (tıpkı bir yüzgecin bacağa dönüşmesi gibi) ancak çok daha basit bir genetik değişim ve çok hızlı bir aktarım olduğundan çok kolay gerçekleşir ve gözlenebilir. Ayrıca Genetik Sürüklenme ve Mutasyonlar gibi mekanizmalar da bu hızı arttırmaktadır.



—



Yanılgı – 6: Tek bir hücre bile, Evrim ile açıklanamayacak kadar karmaşıktır.



Gerçek – 6: Tek bir hücre de dahil, bütün canlılık Evrim ile açıklanabilir. Hücreyi açıklamak hatta kolaydır bile. Hücre dediğimiz şey, daha önce yazılarımızda da anlattığımız gibi (bkz: Canlılığın Evrimi Yazı Dizisi), sadece basit atomlardan oluşur. Bu atomların belirli fiziksel ve kimyasal yasalar çerçevesinde, zaten yapmaları beklenen işlevleri yapmalarından dolayı (çünkü bunlar fiziksel ve kimyasal yasalar dahilinde olur, artı ile eksi her zaman birbirini çeker örneğin) hücreler, ona bağlı oluşan dokular, organlar ve organizmalar sanki muhteşem bir işleyişe ve “canlılığa” sahipmiş yanılgısı yaratırlar. Oysa ki olay çok daha basittir ve her şeyin zaten olması gerektiği gibi yürümesinden kaynaklanır.



Yanılgının Sebebi: insanlar, canlılığı muhteşem bir olgu olarak değerlendirip, hayal güçleri dahilinde buna bazı kulplar takmışlar, doğaüstü amaçlara bağlamışlardır. Bu, insanın sadece zekasından kaynaklanmakta olan bir yanılgıdır. Canlılık denilen kavram da, cansızları oluşturan aynı atomlardan oluşur. Canlıyı cansızdan ayıran fark, yukarıdaki bir maddede açıkladığımız üzere, canlıdaki atomların, cansıza göre “canlılık için doğru olan” sıralamada, 600 milyon yıllık bir süreç sonucunda dizilebilmesidir.



—



Yanılgı – 7: Evrim ispatlanmamıştır. Zaten sadece “teoridir”. Eğer ispatlansaydı, Evrim Kanunu olurdu.



Gerçek – 7: Evrim, Dünya’nın dört bir yanında, birbirinden farklı yüzlerce laboratuvarda, birbirinden farklı binlerce bilim adamının çalışmasıyla, birbirinden farklı onlarca değişik yöntem ile ispatlanmıştır, ispatlanmaktadır. Evrim’in kelimenin tam anlamıyla “trilyonlarca” kanıtı vardır. Adının teori olmasının tek sebebi, bilimsel terminolojidir ve bilimsel terminolojide "teori", günlük yaşantıda kullandığımız "asılsız iddia" anlamındaki "teori" ile aynı anlamda kullanılmamaktadır. Bilimsel terminolojide "teori", bilim tarafından bilinen bilimsel gerçekleri farklı bağlantılarla birbirine bağlayarak, belirli bir doğal olayı en iyi şekilde açıklayan bilimsel bilgiye denmektedir. Yani teoriler, zaten "ispatlanmışlık zinciri"nin en üstündedir. Hiçbir teori kanuna "yükselmez", günümüzün hiçbir teorisi kanun olmayacaktır. Zaten modern bilimde artık kanunlardan bahsedilmemektedir; sadece bilimsel gerçekler, hipotezler ve teoriler vardır; teoriler de, illa bir sıralama yapılacaksa, bu zincirin en üstünde yer alır.



Yanılgının Sebebi: Bunun en büyük sebebi, insanların bilim adamları yerine, bilimle alakası olmayan sahtekarların peşinden gitmesi ve Milli Eğitim Bakanlığı gibi eğitim kurumlarının patavatsız, vurdumduymaz ve bilim dışı eğitim anlayışlarıdır. Aslında bu, tüm yanılgıların sebebidir. Lise eğitimimiz boyunca bize yanlış öğretilen, "hipotez => teori => kanun" ilişkisidir. Bu tek kelimeyle yanlıştır. Hipotezler, ispatsız anca gözleme ve verilere dayalı önermelerdir. ispatlandıkları zaman "bilimsel gerçek" olurlar. Daha sonra, bilim insanları, bu bilimsel gerçekleri kullanarak teoriler ileri sürerler ve bu teoriler, diğer bilim insanlarınca incelenir ve çürütülmeye çalışılır. Bilim, çürütmeye dayalı bir bilgi türüdür. Yani kimse bir şeyleri ispatlamaya çalışmaz, herkes, diğerlerinin iddialarını çürütmeye çalışır. Bir teori, çürütülemediği sürece güçlenir ve Evrim Teorisi, içeriğindeki binlerce bilimsel gerçek ile, son 200 yılda bir defa bile çürütülememiş (zaten bir teoriyi tek bir iddiayla tamamen çürütemezsiniz, içerisindeki bilimsel gerçekleri çürütmeniz veya daha doğru bir şekilde, tamamen zıt bir iddiaya bağlamanız gerekir ki bu imkansıza yakındır) bir teoridir ve bu süre zarfında, binlerce bilim insanı tarafından hep güçlendirilmiş ve geliştirilmiştir.



—



Yanılgı – 8: Evrim, canlılığı ve doğayı “tesadüflere” bağlar.



Gerçek – 8: Evrim, canlılığı ve doğayı, bazı fiziksel ve kimyasal yasaların gerekliliklerine bağlar. Tesadüf, ancak gerçekleşme olasılığı çok düşük bir ihtimalin, bir seferlik denemeyle gerçekleşmesi sonucu oluşan durumdur. Yukarıda açıklandığı üzere, Evrim’de hiçbir zaman tek deneme olmaz. Tam tersine, olasılık ifadesinin paydasındaki sayıya göre çok daha fazla sayıda deneme gerçekleşir, bu da olasılığın gerçekleşme ihtimalini kat kat arttırır.



Yanılgının Sebebi: insanlar, bu yanılgıya, matematiğe hakim olmadıkları ve olasılık hesabını taraflı kullandıkları için düşerler. Bunun yanısıra insan kibri de önemli bir etmendir. Bir grup insan, kibirlerine yenik düşerek varlıklarının doğaüstü bir emeli olduğuna kendilerini inandırmak, her şeyin doğa üstü bir güç tarafından kontrol edildiğine inanmak isterler. Bu, bilimle taban tabana zıttır ve bunca yıllık bilimsel araştırmalarda bir defa bile doğaüstü bir gücün varlığına rastlanmamış ve ihtiyaç da duyulmamıştır. Bu, insanın kibriyle, insanın korkaklığının bir sonucu olarak doğan zihinsel bir yanılsamadır. Buna diğer yazılarımızda değinmiştik, daha fazla girmeyeceğiz. Ancak temel olarak evet, Evren ve doğa büyük bir miktar kaotiktir (bkz: Kaos Teorisi) ancak bu kaostan, lokal olarak düzen doğabilmektedir. Bu, ileri düzeyde bilimi anlamış ve algılamış olmayı gerektirir, o yüzden burada kesiyoruz.



—



Yanılgı – 9: Evrim gerçekleşti ve insanlar oluştu; oldu bitti.



Gerçek – 9: Evrim, doğada aralıksız var olan bir süreçtir. Asla bitmemiştir, asla da bitmeyecektir. insanlar, evrimin son ürünü değildir. Hatta açık bir şekilde, bir şeyler daha yeni başlamaktadır. Bildiğimiz haliyle insan (Homo sapiens) sadece yaklaşık 200.000 yıldır Dünya’da var olan bir türdür ve daha çok fazla gelişecektir. Geçirdiği evrim sonucu, bundan 1.000.000 yıl sonra, çok daha farkl ı e gelişmiş bir “insan türü” (o zaman adı farklı olacaktır) doğaya hükmedebileceği gibi, insan türü tamamen ortadan silinmiş de olabilecektir. Bu doğadır ve doğa asla belli bir türe, sırf belli bir özelliğinden dolayı ayrımcılık yapmaz. Evrim asla durmamıştır, asla da durmayacaktır.



Yanılgının Sebebi: Açık bir şekilde, bu yanılgının tek sebebi yukarıda açıkladığımız gibi doğaüstü varlıklara inanma isteği ve gerekliliği duygusudur. insan, tam olarak evrimleşmemiş zekasından dolayı kendini üstün sanar ve oluşabilecek son tür olduğuna kendini inandırarak kibrini bastırmaya çalışır. Bu basitlikten fazla bir şey değildir. insan evrilecek ve değişecektir. Şu anda bile, her yeni çocuğun doğumuyla, insan ırkı evrim geçirmektedir (kısa parmağın gittikçe kısalması, apandiksin gittikçe yok olması, sarışınların gittikçe azalması, boy ortalamasının gittikçe uzaması, insan ömrünün gittikçe artması, yirmilik dişlerin yok olmaya başlaması ve sonsuz sayıda evrimsel ispat).



—



Yanılgı – 10: Evrimsel her değişim, mutlaka yeni bir tür/canlı yaratır.



Gerçek – 10: Hayır, bu yanlıştır. Yukarıda insan için verdiğimiz örneklerde olduğu gibi, bir tür içinde de sürekli bir evrim vardır. Aynı bir türe ait iki bireyin farklı iki tür sayılabilmeleri için, ikisinin de torunlarının, o kadar farklı evrimsel süreçlerden geçmeleri gerekir ki, artık bir yerden sonra birbirleriyle çiftleşemeyecek kadar farklılaşmaları gerekir. işte ancak o noktadan sonra “Tek bir türden, iki yeni tür oluştu.” denilebilir ki bu genellikle birkaç yüz bin yıl ya da çok köklü değişiklikler veya tesadüfler gerektirir. Ancak unutulmaması gereken bir diğer nokta, evrimin kademeli gerçekleşmesinden ötürü asla "Evet, şimdi evrim tamamlandı ve iki yeni tür oluştu, not edelim, 13 Temmuz 2011, saat 22.46'da A türünden B ve C türleri evrimleşti." diyemeyiz.



Yanılgının Sebebi: Sadece Evrim’in yanlış bilinmesi ve Evrim’e at gözlükleriyle, tek taraflı bakılmasıdır.



—



Yanılgı – 11: Doğal Seleksiyon, evrimsel değişimin “yaratıcı” gücüdür.



Gerçek – 11: Doğal Seleksiyon, evrimsel değişimin sadece “seçici” gücüdür. Yukarıdaki bir maddede anlatıldığı gibi, Evrim bilinçli ilerlemez. Sadece en iyiyi seçer ve üremesine “izin verir”. Aslında burada Evrim ya da doğa bir şey yapmaz, bu sadece bir yorumdur. Güçlü olanın hayatta kalmasından ve üreyebilmesinden başka bir olay yoktur. Üstelik Doğal Seçilim, Evrim Kuramı'nın tek mekanizması değildir, ondan başka 5 mekanizma daha bilinmektedir (Cinsel Seçilim, Yapay Seçilim, Mutasyonlar, Genetik Sürüklenme, Göçler)



Yanılgının Sebebi: Evrim Teorisi’nin bir din, Charles Darwin’in bir Tanrı, Richard Dawkins’in bir peygamber olarak görülmesidir. Gülünç olacak derecede saçmadır. Tamamen bilim düşmanları ve Evrim karşıtlarının zırvası ve karalama kampanyasının ilkel bir sonucudur.



—



Yanılgı – 12: Evrim her zaman iyiye ve ileriye doğru gerçekleşir. Hep daha iyi canlılar ortaya çıkar.



Gerçek – 12: Bu da yanlıştır. Evrim, “bulunulan çevre dahilinde” en iyiyi oluşturmaya doğru ilerler, bu da mantıklıdır çünkü en iyi hayatta kalır ve ürer. Ancak evrim asla bir yönde ilerlemek zorunda değildir. Çevre değişebilir. Canlının davranışları değişebilir. Örneğin canlılar denizden karaya çıkıp, orada evrimlerini sürdürmüşlerdir ancak balinaların ve yunusların ataları karadan tekrara denize dönmüşlerdir.



Yanılgının Sebebi: Evrim’i yanlış bilmek/anlamak.



—



Yanılgı – 13: Evrim Teorisi çoktan çürütülmüştür, çoğu bilim adamı kabul etmez, bilimsel çevrede kabul görmemiştir. Ayrıca Evrim Teorisi’ni çürüten pek çok kanıt vardır.



Gerçek – 13: Evrim Teorisi, bugün neredeyse bütün bilim adamları tarafından kabul edilmiştir ve geliştirilmektedir. Reddeden bilim adamı sıfatlı insanların çoğunun dini yanlarının güçlü olduğu bilinmektedir. Evrim’i çürütecek bir tane bile kanıt bulunamamıştır. Ayrıntılı bilgi için bkz: Steve Projesi (Yazı Dizini)



Yanılgının Sebebi: Tek kelimeyle yalancılıktır. Ayrıca bilimin B’sinden anlamamaktır. Bilimsel teoriler, “yanlışlanabilirdirler”, “doğrulanabilir” değil. Yani bir teori ortaya atıldığında, bütün bilim adamları o teoriyi çürütmeye çalışırlar, ispatlamaya değil. Çünkü zaten teori olabildiğine göre, ispatları vardır. ispatı olan bir şeyi ispatlamak, ne saygınlık getirir ne de Nobel ödülü. Ancak çürütmek için yapılan her girişim, başarısız olduğunda, teorinin daha da güçlenmesini sağlar. Bu, bilimin doğasıdır. Hiçbir bilim adamı, bunu hırsla yapmaz, tam tersine, bilim bir oyun gibidir. Çünkü bilim adamları, bir teoriyi uğraşıp da çürütemedikçe, o teoriyi geliştirecek ve daha iyi anlamamızı sağlayacak yeni yeni bulgulara ve bilgilere ulaşırlar ve bunlar, teoriyi çürütemediğine göre, desteklerler. Eğer ki bir teoriyi çürütecek tek bir bulgu bile bulunursa, teori çöpe gider ya da daha düzgün bir şekilde, yeniden ele alınır ve geliştirilir. Ancak iki durumda da, daha önceden edinilen bulguları da içine alacak yeni bir teori (ya da daha da gelişmiş bir teori) ortaya atılır, zira onca bulgu boşuna bulunmamıştır, Evrim Teorisi bu bulguları açıklamazsa Kevrim Teorisi açıklar. Evrim Teorisi’ni çürütecek bir tane bile kanıt olsaydı, bulan bilim adamı ona balıklama atlardı çünkü doğrudan Nobel ödülü demektir bu. Şimdiye kadar Evrim’i çürüttüğü iddia edilen tüm tezler çürütülmüştür ve asılsızlıkları ortaya çıkarılmıştır. Evrim’i çürütebilen tek bir iddia bile yoktur.



—



Yanılgı – 14: Bazı canlılar evrimleşmeden, oldukları gibi kalmışlardır. Bu, Evrim Teorisi’ni çürüten bir ispattır.



Gerçek – 14: Hayır, hiçbir canlı evrimleşmeden kalamaz. Hepsi, belirli düzeylerde evrim geçirirler. Ancak kimi zaman, bu evrim moleküler boyutta olur, kimi zaman morfolojik boyutta. Konunun eğitimini almamış birisi, birkaç milyon yıl geçmesine rağmen oldukça aynı gözüken bir canlıya "Bakın, hiç evrimleşmemiş." diyebilecektir. Ancak konunun eğitimini alan biri, iki canlı arasında yüzlerce fark sayabilecek ve gerekirse farklı iki tür olarak tanımlayabilecektir. Genellikle besin zincirinin en üzerinde olan canlılar daha yavaş evrim geçirirler, çünkü üzerlerinde çok fazla çevresel baskı bulunmaz. Ancak bu canlıların bile (timsahlar gibi) çok köklü bir evrim geçmişi olduğunu görürüz ve sadece birkaç on milyon yıllık süre zarfında onlarca geçiş türü bilmekteyiz. Dolayısıyla Evrim'i eğitimsiz bir gözle değerlendirmek yerine, konunun bir bilim olduğunu unutmayarak, çok merak ediyorsak üniversiteye gidip konuyla ilgili bir bölümü bitirmekte fayda vardır (fizyoloji, anatomi, paleontoloji, arkeometri gibi).



Yanılgının Sebebi: Evrim’i eksik ve yanlış anlamak; bilim hakkında eğitimsiz olmak ve buna rağmen yorum yapmaya çalışmaktır.



—



Yanılgı – 15: Bazı organlar o kadar karmaşıktırlar ki, onların sadece tam olarak oluşmuş halleri işe yarar. Örneğin bir gözün, tam oluşmamış hali bir canlının ne işine yarar ki? Göz, adım adım, Evrim ile oluşmuş olamaz. Nam-ı diğer: indirgenemez Komplekslilik



Gerçek – 15: Açıkçası, bu 100 yılın safsatasıdır. Kelime oyunu ile insanları kandırmayı hedeflemektedir. Bilim adamları bulmuşlardır ki, %1 oluşmuş bir göz, hiç görmemekten çok daha iyidir; çünkü ışığa çok çok az da olsa duyarlılık kazandırır. %2′lik bir göz, %1′e göre daha iyidir, çünkü her gelişim basamağında ışığa duyarlılık artar. Bu şekilde, %100 bir göz, %90 oluşmuş bir gözden daha iyidir ancak “tek” iyi değildir. Ve ayrıca, evrimsel süreç içerisinde hücre organizasyonunun değişmesi de, karmaşık yapıyı açıklar. Koca bir organizmayı izah edebilecek güce sahip olan Evrim, elbette bunu da açıklamaktadır.



Yanılgının Sebebi: Bunun sebebi insanların sürekli kendilerine bir muhteşemlik ekleme arzusu içerisinde olmalarıdır. Halbuki bir baykuşun gözü, insanınkinden kat kat gelişmiştir. Evrim'in son basamağında olduğu sanılan (aslında böyle bir şey yoktur) insanların baykuşlardan bile geri olması, hem insanın son basamak olmadığını gösterir, hem de gözün o kadar da kompleks olmadığını. Bir diğer sebep, insanların Evrim Teorisi mantığı içerisinde düşünememeleridir. Eğer ki bütün basamakları adımlara böler ve etkilerini düşünürlerse, canlılığa dair her şeyi Evrim Teorisi ile açıklayabilirler.



—



Yanılgı – 16: A canlısı ile C canlısı arasında B ara türünü buldunuz. Peki onun ayrı bir tür olmadığını nereden bileceğiz? A canlısı ile B canlısı arasında ve B canlısı ile C canlısı arasındaki ara tür nerede peki?



Gerçek ve Yanılgının Sebebi – 16: Bu sorun, “ara tür” kavramının yanlış anlaşılmasından (daha doğrusu bilim düşmanı yalancılar tarafından yanlış aktarılmasından) kaynaklanır. Ara tür diye bir şey yoktur. Tüm türler “ara türdür”. ilk koaservat hariç (onun atası yoktu çünkü, ara olamaz). ilk canlı hariç, var olan bütün türler, aslında iki tür arasındaki ara türlerdir. Dolayısıyla sürekli daha aradaki türü sormak, matematiksel olarak sonsuzluğa gitmektir. Çünkü her zaman, her ara türde, illa fosile yansıyacak bir fiziksel değişim yaşanmak zorunda değildir, çoğunda yaşansa bile. Ayrıca bir sonraki maddede açıklayacağım konu da, bunda etkendir. Her zaman, iki tür arasına bir ara tür daha sıkıştırıp, ara türleri sorgulayabilirsiniz. Ancak işler böyle yürümez. iki tür arasındaki tek bir ara tür bile Evrim için yeterli bir kanıttır. Daha fazla ara tür bulunamaması, Evrim’i çürütmez. Bulunsa, daha da desteklenmiş olurdu. Ancak bulunan bir tür, ara tür olamayacak bir özelliğe sahipse ya da yaşadığı döneme göre çok daha gelişmiş bir canlıysa (dinozorlar döneminde bir insan iskeleti bulmak gibi) ancak o zaman Evrim Teorisi çürür. Şimdiye kadar böyle bir bulguya rastlanmamıştır.



—



Yanılgı – 17: Madem ara türler var ve Evrim gerçek, o zaman her yer kanıtlarla dolmalıydı. Neden bu kadar az kanıt var.



Gerçek – 17: “Bu kadar az” derken? Evrim Teorisi’ni ispatlayan milyonlarca fosil bulunmuştur. Ayrıca fosiller, Evrim’in tek kanıtı değildir (Bkz: Yeryüzündeki En Büyük Gösteri – Richard Dawkins). Ancak fosil, çok zor oluşan bir şeydir. Dolayısıyla fosil bulmak, hiç de kolay bir iş değildir. Minik bir istatistik: bir türe ait her 1 milyon canlıdan sadece 1 tanesi fosilleşebilmektedir. Fosiller rastgele oluşurlar ve Dünya’daki tektonik hareketlerle yer değiştirip bozulabilirler. Ayrıca oluşumları sırasında da bozulmaları büyük ihtimaldir. Bu sebeple fosilleşmek de, fosil bulmak da çok zordur.



Yanılgının Sebebi: Bunun çok acı bir sebebi vardır: Bilim adamlarının ne tip yöntemlerle çalıştığını sorgulamamak. Bilimin nasıl işlediğini bilmeyen biri, oturduğu yerden, hiçbir katkı sağlamadan, rastgele ve dayanaksız olarak bilimi eleştirebilir. Bu, can sıkmaktan ve saçmalıktan öteye gitmez. Zira arkeoloji ve paleontoloji çok zor mesleklerdir. Fosil bulmak çok zorlu bir sanattır ve günümüzde fosil bulmak bu kadar zor olmasına karşın, bu meslek grupları muhteşem performans göstermektedirler. Takdir etmek yerine yermek, aşağılıklıktan öte olmayacaktır.



—



Yanılgı – 18: Bizler maymundan geliyorsak neden maymunlar hala var?



Gerçek – 18: ilk maddede de söylediğim gibi, Evrim Teorisi asla insanların günümüzdeki modern maymunlardan geldiğini söylemez. insan isimli insaymunun, günümüzde yaşayan diğer maymunlarla ortak bir atamız vardır. Maymunlar elbette olacaktır; biz neden varsak, onlar da o yüzden vardır. Ortak atamızın günümüzde olmaması da, zaten evrimin kanıtıdır. Evrim geçirmek ve bizlerle maymunları oluşturmak zorunda kalmıştır çünkü ortama adapte olmak zorundadır. Şöyle düşünün: Eskiden 100 bireyli bir "ortak ata" yaşamaktaydı. Bunların 50 tanesi coğrafi izolasyona uğradı ve insana gidecek olan evrim yoluna saptı. Geri kalan 50'sinin 40 tanesi, cinsel seçilim gibi etkenler altında bugünkü şempanzelere doğru evrimleşmeye başladı. Belki 10 tanesi kaldı atalarımızdan geriye; ancak çoğu zaman olduğu gibi, yeni türler, ataların ölmesine ve yok olmasına sebep oldu. işte o 10 bireyden birinin fosilini bulabilirsek (ki bulduk), o zaman insanlar ile şempanzelerin ortak atasının neye benzediğini bulabiliriz (bkz: Sahelanthropus tchadensis). Bu şekilde, günümüzde yaşayan bütün maymunların (insanlar, şempanzeler, bonobolar, goriller, orangutanlar, makaklar, gibonlar, vs.) ortak atası olan tür tespit edilebilmiştir (bkz: Darwinius masillae).



Yanılgının Sebebi: Evrim Teorisi’ni doğru anlamamak ve bilmemek.



—



Yanılgı - 19: Evrim Kuramı'nı kabul edenler laik, aczmendi, agnostik, ateist müsveddeleridir.



Gerçek - 19: Hayır, hayır, hayır ve kesinlikle hayır. Yukarıda, ülkemizin saygın (!) yazarlarından birinin metal müzik ile ilgili bir gazetenin bir köşesinde utanmadan yazdığı bir yazıyı alıntıladık, ancak benzer şeyler bilim insanları için de düşünülmüyor değil. Hatta daha bile kötüleri... ilki hakkında yorum yapamayız, siyasetle ilgili daha çok (ancak elbette ki bir ülkenin laik olması gerektiğini destekliyoruz, şahsi dinlerimizden bağımsız olarak). ikincisi Argumentatum ad Hominem (Kişilik Üzerinden Argüman Üretmek) olarak bilinen bir mantık hatasıdır. Aciz olmak ne bilim ile ne de din ile ilgilidir, bu şahsi bir yorumdur ve bir tartışmada ileri sürülemez. Kimse, kimsenin aciz olup olmadığına karar veremez. Üçüncü son derece gülünçtür, zira bir insan hem ateist hem agnostik olamaz. Agnostisizm, bir bilim insanında bulunması gereken en önemli özelliklerden biridir. Ne yazık ki insanlar, agnostisizmi sadece dini bir bakış açısı olarak değerlendirmek isterler, çünkü bilgi düzeyleri bununla sınırlıdır. Halbuki agnostisizm, bir yaşam görüşüdür, şüphecilik demektir. Bir bilim insanı, elbette ki şüpheci olacaktır. Zaten ülkelerin ve bireylerin cahil kalmasının sebebi, agnostik olmayı öldüren düşünce sistemleridir. Bir çocuğa öğretilmesi gereken ilk şey şüpheci ve sorgulayıcı olmaktır. Çocuk, aklına yatanlara göre kendi yolunu çizebilecektir. Sonuncusu ise asıl üzerinde durulması gerekendir. Daha önceki bir yazımızda açıkladığımız üzere, Evrim Kuramı'nı kabul eden biri ateist olmak zorunda değildir. Ancak genellikle, doğanın gerçeklerini ve insanın doğasını öğrenen bir birey, Tanrı ve din kavramlarının bilimsel kökenini ve evrimini de gördüğü için, bunların inanılması gereksiz olan veya sadece ihtiyaca dayanan kavramlar olduğunu görecek, ister istemez ateist olacaktır. Ancak böyle bir genelleme yapmak doğru değil ve gereksizdir. Bilim ile dinin hiçbir ortak tabanı yoktur ve birbirleriyle taban tabana zıttırlar. Bu sebeple de şahsi inançları dine karıştırmak doğru değildir.



Yanılgının Sebebi: Ne yazık ki geri kalmış ve/veya dinin hakim olduğu toplumlarda her konuya din açısından yaklaşılmaktadır. işte Türkiye'de, Evrim Kuramı'nın ilk olarak dine aykırı bir kavram olarak görülmesi ve hatta sanki bir bilim dalı değil de dini bir konuymuş gibi algılanması, bu sağlıksız zihniyettendir. insanlar, Evrimsel Biyoloji'nin bir bilim dalı olduğunu hatırlayıp anladıkları zaman, bu kavramlar çok daha net oturacak ve dinden uzak tutulmaya çalışılacaktır. Ne yazık ki cahil ancak zengin bireylerce Evrim Kuramı kahvelere indirilmeye çalışılmakta ve esasında en az 10 senelik bir eğitimden geçilmesi gereken bir konuda, ilkokul bile bitirmemiş ve kitap yüzü görmemiş insanlarımız da "uzman yorumu" yapabilmektedirler. Bu aşılmadan, bilim eğitimi gerçekleştirilemez, bilim ilerletilemez, ülke gelişemez. Bu kadar net.



---



Yanılgı - 20: Evrimciler de aslında Evrim Dini'ne inanıyorlar. Biz, Evrim'e inanmıyoruz.



Gerçek - 20: Evrim'e inanılmaz! Evrim bir inanç sistemi değildir. Evrim, bilimin Biyoloji temel dalının bir alt şubesidir. Dolayısıyla, nasıl ki "Yer Çekimi'ne inanmıyorum." diyemezseniz, Evrim'e karşı da inanç duyamazsınız. Evrim'i, kabul edebilirsiniz, reddedebilirsiniz; ancak Evrim'e inanıp inanmamazlık edemezsiniz. Gerçi elbette, sizin ya da bizim Evrim'i kabul edip etmediğimiz de önemli değildir. Çünkü Evrim bilimsel bir gerçektir, bir doğa olayıdır, bir fenomendir ve bizlerin kabulünden ya da reddinden tamamen bağımsız olarak vardır ve var olmaya devam edecektir.



Yanılgının Sebebi: Bkz: 19. Yanılgının Sebebi.







Yanılgı – 21: Evrim Teorisi çoktan çürü…



Gerçek – 21: Hayır, Evrim Teorisi hala çürütülememiştir. *



—



Şimdilik aklımıza gelenler bu kadar. Bu yazımızı gelecekte güncelleyebiliriz.



Umarız faydalı olmuştur.



Saygılarımızla.



ÇMB (Evrim Ağacı)

--spoiler--

kaynak: http://evrimagaci.org/makale/167/
canlıların hayatta kalabilmek için yaşadığı yerin şartlarına uyum sağlaması falan yalan amk!
orospu çocuğu karasinekler, hergün onlarcasini geberttigim halde bikmadan usanmadan geliyorlar hâlâ. yahu öldüğü, öleceğini bildiği yere gelmemek üzere evrimlesmis olması lazimdi şimdiye kadar bu ipnelerin. sen de yalan oldun darwin!
coca cola yazısını tersten okuyunca yazan cümle.
Yanimda bulunan ateist abime soyledigimde;

- bilim de carpilirsin.

Seklinde karsilik verdigi cumle.

Bizdei tovbe de carpilirsin gibi sanirim. :s:s
(bkz: ara formlara gelesin)
etrafta canlıların araformlarının olmamasıyla doğrulanabilecek başlık.
ateistlerin, trokistlerin, bakunin ve marksistlerin zoruna giden gerçek.
evrim denen uydurma, zoofili darwin in maymunla ilişki kurmak için akrabalık bağını oluşturma çabasıdır.
yani madem maymundan geliyoruz o halde neden maymun sikmeyelim kafası.
ayrıca yüce islam bunu seneler önce görüp cezasını vermiştir.

Amr ibn Meymûn rivayet eder: "Bir grup maymun zina yapan bir maymunu yakalamış ve taşlama cezasını uyguluyorlardı. Onları bu haklı işte desteklemek için ben de taş atarak yardım ettim" (Buhari 3849)
Artık neden yoktan var olmuyor hiç bi tür ?
Ya da neden artık evrim olmuyor?
iki tarafı savunanlar da sağlam kanıt koyamıyor ortaya bu yüzden yıllardır süregeliyor tartışma.
Evrim diye birşey yoktur, aksini idda eden maymundur.
''neden artık evrim olmuyor?'' sorusunu görünce insan boşa konuştuğunu anlıyor ama kafaya vura vura sokma isteğim katlanıyor.

Evrim sürekli devam eden çok uzun yıllar gerektiren bir süreçtir. canlılar üzerinde aktif olarak evirimi gözlemlemek kolay birşey değil. illa görmek isteyenler mikro evrimlere bakabilirler.

Virüslerin antibiyotiklere karşı nasıl evrimleştiği bilimsel olarak gözler önüne serildi bile.
darwin yok evrim yalan diye değiştirilirse kulağa daha mantıklı gelecek ve anlatım bozukluğu da giderilecektir. ancak bu evrimi çürütmeye yetmez tabi.
islam'ın evrimle bir problemi yok. Fettullah Gülen itinin yalanlarını yaymayı bırakın artık.
olur da en yobaz dincilerin bile inkar edemeyeceği şekilde evrim teorisi ispatlanırsa, ki inanmak için yeterli kanıt var, o zaman emin olun senden benden daha evrimci olurlar ve "zaten kitapta yazıyordu vs vs" diye ortalıkta dolaşırlar.
Bugün kahvede bir konyalı dedi.

Konya yok mevlana yalan dedim ben de. Mevlana şekeri de mi yalan diyor kahveci. Çayın yanında iyi gider, beyaz krema gibi dağılır ağızda. Poşete koyarsın ya böyle kalanları hiç estetik durmaz tıpkı konya gibi iticidir. Lakin özü yani tadı güzeldir. Konyada o tatta yok. Evet.
mevlana şekeri kadar iğrenç çok az şey var hayatta. darwin o şekerden yiyenlerin yardımcısı olsun.