bugün

aydın şehrinde yaşayan insanların genel itibariyle yaşadıkları durumdur.
umut sarıkaya'nın şiiriyle selam çaktığı hadise..

tedarikliyim diye sevindim durdum,
sıcağı görünce yandım kavruldum,
mecnun oldum çöllere savruldum,
kırk kapıya muhtaç eyledi mont beni...

bir garip ercanım bu dünyada konar göçerim,
gahi ağlar gahi gülerim,
mont elde diyar diyar gezerim,
onulmaz dertlere saldı mont beni...
Anne evden çıkarken "paltonu al" der ve siz "eğer paltomu almasam anne lafı dinlemediğim için kesin pişman olurum" ile "eğer paltomu alırsam sıcaktan g*tüm pişer" arasında kalırsınız. ilk tercihi yaparsanız başınıza gelecek olan evden paltoyla cikip butun gun elde tasimakdır.
(bkz: mont beni)
tamamiyle bahar aylarının üstünüze yüklediği amelelik görevidir.

evden çıkarken soğuktur ceket alırsın, merkeze gidersin terlersin.

amele gibi taşırsın o ceketi.
Hamallıktır.
çok acınası bir durumdur. genelde anneler yüzünden yaşanır. insanın içindeki alışveriş yapma isteiğini de tümüyle alır götürür.
gayet sinir bir durumdur havaya,paltoya, kendinize ve olayın yaşattığı stresle o gün yaşadığınız en ufak aksiliğe bile küfürler yağdırmanıza neden olabilir.hatta ucuz alınmışsa ve pekde sevilmiyorsa bank kenarı otobüs koltuğu gibi yerlede bırakma isteği uyandırabilir.
sabah serin havaya aldanmak.
sabah haberlerini izleyerek soğuk bir hava olduğuna inanıp bütün gün kolunuzun ağrıyıp durmasına neden olan sinir bozucu hadisedir. Genelde iç anadolu bölgesinde ve ülkemizde iç ege olarak bilinen ama ege ile alakası olmayan kütahya'da başımıza gelen günlük bir hadisedir.
genelde annenin kanınıza girmesiyle oluşur bu vahim durum.
klasik ankara havası sendromu...
(bkz: öngörüsüzlük)
hava güzel olmasına ragmen televizyona aldınıp palto,semsiye allah ne verdiyse yüklenip öyle çıkmaktır evden.semsiye ayrı bir derttir hele de uzunsa,(su etinin verdigi gibi mesela) toplu tasıma araçlarında milletin orasına burasına deger. * *
bunu atsan atamazsın giyisen rahat edemezsin o gün için başınızın belasıdır.. kolunuza sararsınız..çantanıza asarsınız..ne yapsanız yükü ağır gelir..gününüzü rezil eder..birde güzel bi havada daha rahat giyinmiş arkadaşlara rastlarsınız,saklamaya çalışırsınız,sırf bu yüzden çağırdıkları yere gidemezsiniz.o günkü- ya üşürsem ihtimalini ,-ki aslında düşük bir ihtimal-olduğunuda muhtemelen biliyorsunuzdur..,küfürü basarsınız, öngörüsüzlüğünüze...tercihinize...kurtulmanın yollarını ararsınız, bi yakınıma rastlasamda bıraksam diye de düşündürür...
bahar aylarında "lan hava guzel ama ya kötüleşirse" diyip kolumuza takıp oradan hiç kımıldatmadığımız sonrada "vay anasını yav keşke almasaydım" dedirten ve insanı bir daha ki gun aynı hareketi yaptırmayan akabinde de soğuğu yiyip yataklara düşüren hadisedir.
izmirin kızlarına olduğu kadar havasına da güvenilmiceğini bilmek.
mart ve nisan aylarının azizliğidir bu durum.
"üşürüm ya" düşüncesiyle giyilen paltonun, güneşin tepeden inmemesiyle sadece yük vazifesi görüp taşınması ve kolun terlemesine sebebiyet veren fiiliyattır. *