bugün

ilk defa başıma gelen olay. üniversite için izmit'ten ankara'ya geldiğim gün anladım gurbetin ne kadar zor bir şey olduğunu, ev özleminin ne demek olduğunu. 1-2 ay içinde azalacığı veya tamamen gideceği ile ilgili sözler de ne kadar doğru, meçhul...
(bkz: slav hasreti)
üniversiteye başka bir şehirde başlayan her insanın yaşadığı durumdur çok dert edilmemesi gerekir zira bir aya kalmaz bir kaç arkadaş edinilir ve özgürlüğün tadına varılır dadından yinmez eve geri dönmek istenmez. Not:birde bunun okul bittikten sonra eve geri dönüldüğünde üniversite okunan şehri evi yurdu özleme safhası vardır o daha acıdır tecrübeyle sabittir.
ingilizler homesick olarak ifade etmişlerdir. tesadüf olmasa gerek, zira hastalıklı bi hale gelmeden o an için yaşanan şehre adapte olmalı insan. kendi işine gücüne kendi koşturmalı. sürekli arkasını toplayan birini aramamalı. yetmeli kendine. iki de bir, ben evimi özledim diyecek olursa, çıkamaz işin içinden, büyüyemez.

he ama olaya sıla kelimesi üzerinden bakarsak işler değişebilir. doğup büyüdüğü coğrafyaya beslediği aidiyet duygusu kadar çeker hasretini. ya da çekmez. asıl evini doğduğu, büyüdüğü değil de, kendini bulduğu yer olarak görmeye başlayınca insan, orayı daha bir özler hale gelir gün be gün.
özellikle sınav zamanında acıkınca akla gelen yerdir.
tatile çıkmış kişinin duyduğu özlem.