bugün

5 aydır her gün yaşadığım olay.. hergün dahada çok özlersiniz daha çok görmek istersiniz, onla dertleşmeyi içinizdekileri dökmeyi istersiniz arkadaş olsaydık keşke diye düşünürsünüz.. evet evet özlediğiniz sadece teni kokusu değil arkadaşlığıdırda dostluğu dert ortaklığıdır, en çokta bu yüzden özler insan eskiden 'gerçekten' sevdiğini..
okyanusun derinliklerinde yapayalnız kalmak gibidir. Uçsuz bucaksız bir duygudur. Sonsuz bir özlemdir.
onun sana yazmıycağını, sen yazsanda gayet sıradan bir arkadaş gibi cevap verceğini bile bile yinede msnini açıp ondan birşey bekleten şeydir bu..
(bkz: boşluğa düşmek)
insanın yalnız kaldığında başına gelendir.
özlem beraberinde onu istemeyi getirmese hayat devam eder. ama yok onun yeri her zaman aranır ve ne yazık ki; herkes ona benzer...
sonrasında elini tam mesaj atmak için telefona attığında arkadaslarının telefonu elinden almasıdır.
bir insanın yaşayabileceği en lanet olaylardan biri sanırım. ayrılmaktan bile daha çok koyar adama. o "seni özlemeden" devam edebilir çünkü hayatına. ama sen safça ona takılı kaldığın için hiçbir şey yapamazsın.

eski lan, hani bi'daha yenilenip gelme ihtimali minnacık bi'şey. bunu bile bile özlemek var ya, oftur poftur.

ayrıca yoğun istek üzerine;

(bkz: eski sevgiliye kafam girsin)
boş ver; aldırma * dedirtir bir süreden sonra. çünkü çaresizliği öğrenirsiniz. çare " siz " olduğunuzu da...
ayrıldıktan uzun süre sonra yanınızdaki insanda onu aradığınız anlardır. yanınızdakine haksızlık edersiniz ama içinizi sürekli birşey kemirir, aslında o hiç eski olmamıştır ki. *
ya vazgeçer unutursun, ya da yolun açık olsun, hadi. (bkz: bu ne biçim hikaye böyle)
bu durumun bir kaç sebebi var agalar, ablalar. ya çok boş vaktiniz vardır, hiç bir işinizin olmadığı anlar. o zaman gelir düğümlenir boğazda eski aşkınız. onu düşünürsünüz sürekli aklımdan çıkmadı hala dersiniz. dur yapma alma eline telefonu hayır mesaj falan atma.

ikincisi mutlu olduğunu anlar aklınıza gelir, insan mutluluğu nerde buluyorsa oraya gitme eğilimlidir, istemsiz de olsa. bırak şu telefonu hayır yapma.

izlediğiniz film, içtiğiniz çay, dinlediğiniz müzik, yürüdüğünüz yol, onu hatılatıyorsa, ve sürekli böyle mesaj atma eğilimindeyseniz ve içinizi kimseye dökemiyorsanız özlemişsinizdir ama dur ne olur mesaj atma.

çaresi yenisini bulup sevmeye çalışmakmış.

eğer ilişki tamamen bittiğine eminseniz asla mesaj, çağrı mail mektup hiç bir şey göndermeyin. bunlar size eski sevgiliyi gettirmez, tam aksine daha da uzaklaştırır ve aklınız başınıza geldiğinde kendinizden utanırsınız gururunuz kırılır. yapmayın, o mesajı atmayın, gerekirse kırın telefonu ama o mesajı atmayın.

yazarın içinden gelen not : bende ne bulamadın bilmiyorum ama bende bulşduklarını da başkalarında ulamayacaksın kadınım.

söyle ''sen'' mutlu oldun mu kadınım
evreleri vardır:

1. yeni ayrılmışsınızdır. tamamdır artık rahatsınızdır, bütün kızlar sizindir, rahat rahat gezip tozup eğleneceksinizdir artık. nefret etmektesinizdir. özledim diye mesaj atsa bi siktir git diyecek moddasınızdır.

2. sabah kalkınca hatırlar gibi olursunuz. sonra çok da sikimdeydi sanki deyip yaşamaya devam edersiniz.

3. başkasıyla birlikte olduğunu duymuşsunuzdur, içinizden bişey eksilmiştir. ama ne bok yerse yesindir, sizden kralı yoktur.

4. siz de başkasıyla olmak üzeresinizdir artık, aranızdaki bütün bağlar kopmuştur. sonra yeni sevgiliniz olacak kişi uyumuştur, tek başına düşünmektesinizdir. anlayamadan gözünüzden bir kaç damla yaş akmaya başlar. bu evre gündüzleri hatırlama, geceleri hüzünlenme şeklinde devam eder bir süre.

5. artık etkiden çıkmışsınızdır ama kalbinizin küçük bir köşesinden eksilmez yıllarca. her yeni ilişkinizde herkesin yerine onu koyarsınız.

ama belki de bu onu özleme değil de, onunlayken olan kendinizi özlemektir.
boş zamanlarda ortaya çıkan duygunun ürünüdür.

genelde alkollü bünyelerde tezahür eder. insanı marazi bir ruh halinin içine iter ve yumruklarını tek tek indirir.
sizin olmayan, an itibariyle de olması mümkün olmayan birini kafanızda ilahlaştırmaya, ona yeni özellikler eklemeye başlarsınız. Bu özellikleri ekledikten sonra sıra ona tapmaya gelir ki bu işin en can alıcı noktası ve " dönülmez akşamın ufku " dur.

düşünülen kişi, başkasının koynuna başını yaslamış uyurken, siz onu düşünerek yastığınıza sarılır, çeşitli triplere girer, hayaller kurarsınız... O, yeni sevgilisinin nefesiyle daha derin uykuya dalarken siz her yeni nefes sesinin derinlerdeki yankılanmasına şahit olursunuz. o sabah sevgilisi tarafından öpülerek uyandırılırken siz geceden kalma bitik şekilde, acı veren telefon sesiyle uyanırsınız... okula giderken bu gün yeni ufuklara yelken açacağınıza söz verseniz de her kızın yüzünde onun maskesini görürsünüz.

akşam olur yine, herkes evlerine dağılır. siz yine o dört duvar içerisinde kitaplarla kalırsınız. her kitap farklı hikaye olsa da sizin taptığınız hikaye beyninizi kemirdiği için hiçbir hikayeye uzanmaz eliniz...

efes şişe açılır tekrar, diğer yanda da acı ezgileri dışa vuran bilgisayar vardır.
sonra bilindik şeyler, sabah olur, telefon yine çalar acı acı...
boşluk duygusunun en dibinde hissedilen duygudur. örneğin;
yok abi yok. o kız bana niye baksın ki. aah ah nerde benim (atıyorum)arzum... o olsa sıkma canını derdi. yaslardm kafasını göğsüne, sonra o göğsüüü...
çok yıpratıcı ve gereksiz bir hareket olup, kişiyi depresyona sürükleyecek eylemlerden biri. iyisi mi özlem duygunuzu depreştiren tüm anılarınızı unutun, silin. resmine bakasınız geldiyse bile bakmayın. yoksa boşuna kalori harcarsınız. yepyeni fırsatlar sizi bekliyor hayatta, daha düzgün bir ilişkiniz olabilir.
duygularımı şu dizelerle dile getirmek istiyorum .

birgün pişman olup dönersen geri ,
gönül kapım açık ama ,
nah girersin içeri .

tanım :hatadır .biten bitmiştir .önümüzdeki maçlara bakmak gerekir .özleyenlere ise saygım sonsuz keşke bende onlar gibi bağlanabilsem .
acı veren bir eylemdir, hele ki eski sevgili sizi özlemiyorsa!
8-9 kere birbirinizden özür dileyip barışık ayrıldıktan sonra son ayrılıkta tam bi hata oldugunu anlarsınız
sonsuz bir yenilgi duygusudur.
artık özlemin de eski tadı yoktur.
daha bir kahve acısı tat bırakır insanın ağzında.
daha bir serttir.
daha bir sonsuz.
çaresiz...

çünkü bitmiştir, biten bir şeyin üstüne duyulan özlem ne yazık ki hep böyledir.
acı, sert ve can yakıcı.
umutsuzluk da vardır içinde az biraz.
ne yapsan, kimi sevsen, seni kim sevse hep kalacak gibi gelir.
eski sevgiliyi özlemek kaybettiğini özlemektir.
yitirdiğin bir gözü, bir gülüşü, sesi ve nefesi.
geriye gelmeyeceğini de biliyorsan eğer çok özlemektir.
eski sevgiliyi özlemek öyle sıradan bir özlemek demek değildir.
suçluluk da getirir bazen yanı başında.
hele bir sevgilin varsa ve sen onu özlediysen,
işte o anda insanı kendinden soğutandır.
özlenmemesi gerekendir o.
düşlenmemsi gereken.
ve akla bile getirilmek istenmeyen.
ama akılla kalp ne yazık ki hep aynı şeyi söylemezler.
nisanlar geçer, aralıklar tükenir ama özlem bitmez.
kalır,
bir iz gibi hep oradadır.
sessizce bekler sessizliğini.
en sessiz olduğun anda, en yalnız olduğun anda,
basar çığlığı kulağına kulağına.
zihin oyunlar oynar insana.

tüm varolmuşluğunu hatırlarsın,
tüm yaşananları özlersin.
hatta dahasını da istersin.
daha fazla elini tutabilmek,
daha fazla göz değdirebilmek ve daha fazla sevebilmek belki.

ama anlarsın bir gün,
yeterince sevememişsindir onu.
yetmemiştir kurtarmaya bir ilişkiyi sevgin.

ya o seni sevmemiştir, ya sen onu.
yani ''yeterince'' olmamıştır yaşanan.
ya sen ona yetmemişsindir,
ya o sana.
bitmiştir.

sonra gün gelir yine özlersin,
ama yüzünü bile az hatırlarsın,
sonra gün gelir özlersin,
sesi artık uzaklardadır.

gün gelir özlersin,
ama artık acıtmamaktadır.
alışmışsındır,
unutmuşundur,
belki de yeni bir nefese tutulmuşsundur...

(bkz: aşk hiç biter mi)
'uzak da olsan gül yüzüme gül yüzünden öpem seni
için bana için döksün oy ruhundan öpem seni gel
gel öpem seni...

ateş de olsan düş üstüme avuç avuç içem seni
için bana için döksün oy ruhundan öpem seni gel
gel öpem seni...'

eski 'sen'i özlemektir, geçmişe elini uzatıp da bir el bulamamak, bakıp da 'orada' bulamamaktır..

herkesin köşesine çekildiği, kendinle baş başa kaldığın anlarda düşer aklına. soruların cevaplarını yine kendinde bulmaya çalışırsın bir kısır döngü olduğunu bilsen de. onsuz yatağına uzandığında gözlerini kapamaya korkarsın, hayali gelir de canını acıtır, hatıralar gözyaşına dönüşür diye.

senden bir parça mı kopmuştu, yoksa sana verdiklerini geri mi almıştı? her geçen günü sonsuz birlikteliğe atılan bir adım olarak görürken sen, o ise sona doğru saymaya başlamıştı bile. aşk her yanını sardığı ve duyularını körelttiği için mi en yakınındaki insanın kafasından geçenleri anlayamadın yoksa herşeyin farkındaydın da dile getirmeye mi cesaretin yoktu? artık ne farkeder ki... artık ondan kalanlar ve kendinle bir başınasın işte. gözünü açtığın ve kapadığın anda aklına düşen 'o' için sen sadece 'biri'sin.

acıyla dost oldun ve onun yerine bıraktığı acıyı koydun. aptalın önde gidenisin belki de ama kalpten geçenlere hiçbir sözün mani olamayacağını da biliyorsun. işte bu yüzden de artık sadece acını yaşayıp, 'belki bir gün' diye düşünüyorsun sadece...
unuttuğunu düşündüğün anda birden onu anımsatan bir şeyle karşılaştığında aslında unutmadığını farkettiğin zaman hissettiğin duygudur. özlemek.
(bkz: eternal sunshine of the spotless mind)
- bro sen özlüyomusn lan eski sevgilini?
+ ya sikerler şimdi eski sevgiliyi nerden getiriyosun aklına böyle şeyleri duygusal mı yapıcan şimdi ortamı amk. sen özlüyor musun lan?
- yani.. özlüyorum aslında.
+ bırak ya bro.. o ne boklar yiyodur şimdi..
- ne bokları lan?
+ yarrak afedersin. he mutlu oldun mu amk. gecenin bu saatinde ossura ossura uyumuyorsa kesin yiyordur.. onu geçte karşı apartmandaki hostes gelmedi hala..
- o da aynı boku yiyordur..
+ tamam.
eski sevgili ile tekrar sevgili olabilme şansını sonuna kadar zorlamanız demektir.
güncel Önemli Başlıklar