bugün

Avrupa'da 18 ve 19. yüzyıllarda yeni buluşların üretime uygulanması ve buhar gücüyle çalışan makinaların makinalaşmış endüstriyi doğurması bu gelişmelerin de Avrupa'daki sermaye birikimini arttırmasına sanayi devrimi ya da endüstri devrimi adı verilir.

buhar gücünün taşımacılıkta kullanılması ile birlikte sınırlararası mesafeler azalmış, uluslararası sermaye dolaşımı kolaylaşmış ve güçlü ekonomiler güçsüz toplumları daha rahat sömürmeye başlamıştır..
(bkz: sanayi devrimi)
1700'lü yılların sonunda iskoçya'da ekonomi sadece tarıma dayanmaktaydı. ve tarımsal üretimin hemen hepsi patatesten ibaretti. uluslararası ticaretin ve devletler arası dayanışmanın günümüzdeki gibi güçlü olmadığı o yıllarda zaten ingilizler tarafından "aşağı" bir millet olarak görülen iskoçlar büyük bir felaket yaşadılar. 2 yıl boyunca doğru düzgün hiç ürün alamadılar. ekonomisi patatese dayalı bir ülke hiç patates hasadı yapamamıştı. uluslararası destekten yoksun bölgede insanlar açlıktan ölmeye başlamışlardı, dağlardaki otları ve ağaç kabuklarını kemiriyorlardı. daha çok iskoç platolarında yaşayan halk mecburen ovalara, ingiliz nufusunun ağırlıkta olduğu yerlere göç etmeye başladılar. işte bu göç endüstri devriminin başlamasına aracılık etmiştir. açlıktan kırılan bir millet inanılmaz ağır şartlarda fabrikalarda çalıştırılmaya başlandı, günde 18-20 saat mesai yapılıyordu. çalışmaya başlama yaşı 6-8'di. ortalama insan ömrü 30 civarlarına düşmüştü. bu şartlar altında umudu yeni dünya amerika'da arayan yüzbinlerce iskoç amerika'ya göç etmeye başladı. ve yüzbinlercesi açlıktan, salgın hastalıklardan atlantiğin ortasında telef oldular.

sonraları amerika'da kendilerini çok ayrıcalıklı bir konuma getiren iskoç milleti geldiği yere kolay gelmemiştir. milyonlarca iskoç kapitalizm'in fabrikalarında ve new england yollarında telef olmuştur.

her milletin bir hikayesi vardır..bugun de iskoçları anlatasım geldi..