bugün

Mahrem adlı kitabın yazarı.
dil devriminin keskin geçişine pek de olumlu bakmadığını açıklayan osmanlıca sözcük hastası güzel ve zarif romancı abla.

(bkz: araf)
türkiyenin en güzel yazarı *
"karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini; aydınlık ve yakınlık küçültür. yani bu kararsız çember, ışık varsa küçülür, ışık yoksa büyür. yakına bakarken de küçüldüğüne göre, yakın olan aydınlıktır, aydınlıktadır. uzağın payına karanlık düşer. zaten karanlığı kimse yakından görmek istemez.

aşık olunca da büyür gözbebeği; demek ki aşık olunan hep uzaktadır. aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için, maşuka 'gözbebeğim' diye hitap edilir." elif şafak-mahrem.
klasik türk dilini çok iyi kullanabilen, günümüzde unutulmuş türk diline dair kelimeleri hikayelerinde canlandıran, betimlemeleri okuyucuya eşsiz bir tat ve huzur veren, okunası kitap yazmak konusunda maharetli yazar.
Şehrin Aynaları:

"Kimdim ben?" Katil ve kurban. Ellerimde başkalarının kanı var, başkalarının ellerinde de benim kanım. Bir cinayet işledim; belki de pek çok cinayet işledim. Nasıl olsa bütün ipuçlarını temizledi hafızam.

Bir cinayete kurban gidiyorum. Belki de pek çok cinayete kurban gidiyorum. Nasıl olsa inanmıyorum ardımdan tutulacak mateme. Katillerimin yüzlerini seçemiyorum; isimlerindense geride harfler kalacak sadece. Binlerce kelime, onlarca hikâye var boğazımda düğümlenmiş. Susuyorum konuşmam gereken yerlerde; dilimi tutamıyorum ne zaman susmam gerekse. Anlatacak çok şeyim olsa da, emin değilim anlaşılmak istediğimden.
neden romanlarınızı ingilizce yazıyorsunuz sorusuna; "ingilizce yazarken 400 senelik bir kelime duyup da hımm bunu çinli göçmenler getirmiş demeden o kelimeyi kullanmaktan zevk alıyorum" şeklinde cevap vererek dilde tasfiyecilere ayarın önde gidenini vermiş yazardır.
http://www.elifsafak.net
http://www.zaman.com.tr/?...rh=20060502&hn=195238
leziz bir yazısı için:
http://www.zaman.com.tr/?...rh=20060502&hn=195238
sentezci sanat duyarlığının yeni klişesi, edebiyatımızdaki malum örneği. sosyolojik roman devşirme uğruna çabalamış, terkip namına görüngülerin sığ alanında at koşturmuş yazardır. dili iyidir, kalemi kuvvetlidir diye içeriği kurban etmemek ve şafak'ı da böyle değerlendirmek gerek diye düşünmekteyim.
(bkz: elif shafak)
mahrem isimli kitabında şöyle der ve kalp kırılması bu kadar iyi anlatılmaz dedirtir insana. elmas bir gözdür yürek ve çizilmeyegörsün bir kere, artık hep sedefsi bir yırtıkla bakacaktır cümle âleme.
baba ve piç kitabında türklüğe hakaret ettiği gerekçesiyle hakkında dava açılan yazar. yakında kitabı da toplatılırsa şaşırmamak gerekir... ne de olsa;
(bkz: burası türkiye)
kelime hazinesine ( benim çocukluğumda öyle denirdi) hayran kaldığım, okuduğum, hem türk hem de kadın olan birçok yazardan çok daha fazla keyif aldığım ve hepsinden ( örnekse; mine kırıkkkanat örnekse; medyamızın güzide köşe yazarı kadınları isim saymaya gerek yok hepsi) daha zengin bir dile sahip olduğunu gördüğüm yazar.

roman kurguları nefis
başlayıp hemen bir günde merak ede ede okuduğum son 3 kitabın ( baba ve piç, araf, bit palas) yazarı.
ilk romanı pinhan ile 1998 yılı mevlana büyük ödülü'nü, mahrem adlı romanıyla 2000 yılı türkiye yazarlar birliği ödülü'nü alan yazar.Yayınlanmış diğer romanları: şehrin aynaları(1999), bit palas(2002), araf(2004), baba ve piç(2006)

olayların ve geçmişin çoğu zaman çok yönlü-çok sıfatlı olabileceğini okuyucusuna gösterebilen, aynı bakış açısını ve esnekliği kullandığı dilde yansıtabilen elif şafak; hakkında öne sürülen ithamlardan bağımsız olarak okunabilir. okunmaya değerdir.
Bit palas kitabıyla tanıştığım ve sonrasında okumaktan hiç bıkmadığım bir yazar. özellikle kurgusu ve karakter tahlilleri harikadır. postmodern romanları mevcuttur. mahrem kitabının üzerine kitap tanımam. içindeki sözlüğe hala hayranım. son derece feminist bir insan olduğu med cezir kitabında da görülür. çok ii bir türkçeye sahiptir. son kitabı baba ve piç te diğerleri gibi ilk bakışta popularite kaygısı güttüğünü ve ermeni yandaşı olduğunu düşünsemde biraz daha derin analiz yapınca aslında türk entellektüellerinin ermeni vatandaşı kadar bile duruma vakıf olmadığını göstermek istediğini anladım (okuyanlar kafe kunderadaki entellektüelleri tekrar düşünsün). eleştiri yapanlara biraz daha düşünmelerini tavsiye ediyorum.
son olarak güzellik bir yere kadar değil ama kalem bir yere kadar dedirten zengin gazete sabini kapaklayıp nikahı bastıktan sonra tam gaz yurt dışı yapan kadıncık.
olağanüstü hayal gücüne sahip muhteşem yazar.
araf ve bit palas TAKDiRE şayandır. *
yazdığı herhangi bişeyde kendinizi kaybedebilceniz yetenek budur dedirten yazar.pinhanı okurken anlatımında eşşsiz bişeler bulunacağı kesin.
....
kudüm tam orta yerinden çatladı.
ney koyverdi kendini,hüngür hüngür ağladı.
erguvani cam tanesi tüm bunlara sebep olduğuna inanarak,
kahrından kendini yedi bitirdi.ondan geriye minicik bir kırçiçeği kaldı.
kalenderi taçlı mezartaşının yanıbaşında nasılsa hersene boy veren bir çiçek.
adına nice sonra "sırküpü" denecek.
edit: olaylardan çok önce yazılmış bir entry. böyle olacağı bilinse yazılmayacak entry. yine de eserin güzelliği inkar edilemez o nedenle silmeyeceğim entry.
kadın yazarlar güzel ve çekicide olabilirmiş dedirten, strasbourg doğumlu ve son dönem yazarlar arasında en çok ilgi gören yerli kadın yazar. eski türkçeden çok kelime kullanmasına rağmen ilgi çekici eserleri vardır.
(bkz: pinhan)
(bkz: baba ve piç)
(bkz: araf)
http://www.istanbul.net.tr/images/soylesi/elif1.jpg
http://www.elifsafak.us
21 eylülde baba ve pic romanında türklüğe hakaret suçundan yargılanacak kadın yazar. Bazı sözde ülke sorunlarına duyarlı gruplar tarafından mahkeme günü için linç çağrısı yapılan yazardır kendisi. Muhtemelen hamileliğinin son günlerinde olduğundan dolayı bu mazeretle mahkemeye teşrif edemeyecek ve şiddet yanlısı faşist güruhun linç arzuları kursaklarında kalacaktır. elif şafak'ın yargılanması türkiye adına bir utanç ve büyük bir prestij kaybıdır. Hamile bir bayanın yazdıklarından dolayı 3 yıl mahkumiyetinin istenmesi yeterince yüz kızartıcıdır ve en acısı ise bir grubun linç çağrıları yapmasıdır. Madem devleti çok seviyorsunuz o halde devletin adalet mekanizmasına güvenmeniz ve yargılamayı devlete bırakmanız gerekir değil mi?
niyetim ne 301. maddeye dikkat çekmek bu entryle ne de siyaset üzerine klavye oynatmak.

hakkında tek kaygımın hamileyken ve aldığımız son haberlere göre doğum yapmışken mahkeme salonunda karşılaşabileceği olaylar olan kadın olmasıdır.

lohusa bir kadının psikolojisi zaten yeterince kırılgandır. kendisine desteğimi esirgemezken canının sıkılmaması için de dua etmekteyim.
araf taki esas oğlanın dinlediği müzikleri kendisinin de dinlediğini düşündüğüm ve bu yüzden bile takdir edilesi hüzünlü insan.