bugün

girdiğim entrylerin bazılarının imla kuralları ya da yazım yanlışları nedenilye silinmesine neden olan;

yazdığım hemen her kelimeyi "ulan acaba yanlış mı yazdım" diyerek bana tekrar tekrar okutan;

hele ki tüm dikkatli olmama rağmen bu entry'de bile hata çıkmasını sağlayabilecek;

dün gece (25 Aralık 2007) tamemen şans eseri belirtilerini okuduğum ve 33 yaşında fark etmiş ihtimalim olabilecek hastalık ya da farklılık.

ilk fırsatta gerçeği öğrenme niyetineyim.
öğrenme bozukluğu. çocuğun zeka seviyesi çok yüksek olsa da okuma ve yazmada görülen bozukluktur. kalıtımsal ya da gelişimsel olarak görülen türleri vardır.
gittiğin bir yeri bir daha bulamama da bu hastalığın kapsamında yer alır. on kere gidersin yanındaki öğrendi zanneder ama sen on birincide yine yanındakinden yardım alırsın o da seni salak zanneder, ne bilsin senin disleksi hastalığına bulaştığını cahil.
1-7 Kasım Disleksi haftası.
Bu zannedildiği gibi zihinsel gerilik ya da hastalık değil sadece öğrenme bozukluğudur.
Sağ-sol kavramı, yazma, okuma ve birtakım motor becerilerinde sıkıntı yaşamaktadırlar.
Her Beş çocuktan biri disleksidir ve
Özellikle temel eğitimde öğretmenlere çok iş düşmektedir; sınıfta Disleksi olan bir çocuğun yaşıtlarıyla kendisini eşit görüp, dışlanmadığı, alay edilmediği bir ortamda hayallerine, öğrenme hevesine ket vurulmadan eğitim ve öğretiminin sağlanması gerekir.
Sabır, hoşgörü ve anlayışla Disleksi olan çocukların toplumda kendilerini gerçekleştirmelerine yardımcı olabiliriz.
Hastalık olmasına rağmen çok karizmatik bir terimdir. Acil şifalar diliyorum aynı zamanda.
disleksi bir çocuğa sahipseniz, öncelikle sizin de yardım almanız gereklidir.
okula başladıktan sonra bu rahatsızlıkla başedebilmek güçtür. özel eğitim verilen okullar için normal bir çocuktur. normal eğitim verilenler içinse anormal.
öğretmenlerle, arkadaşlarıyla, çevreyle ve en önemlisi kendi düşüncelerinizle baş etmek zorunda kalırsınız.

(bkz: hollanda ya hoş geldiniz)
--spoiler--
Her şey ben ilkokula yazıldıktan sonra başladı. Bir akşam evde ders çalışırken annemin bana tuhaf baktığını fark ettim. Yazdıklarımı dikkatle inceledikten sonra mırıldandı. Az sonra elinde düz beyaz bir kağıtla çıkageldi.

“Bir ağaç çiz” dedi, bana.

Çizdim. Önce köklerini, sonra aşağıdan yukarıya doğru gövdesini ve daha sonra dallarını ve yapraklarını... ben çizerken annem “Allah Allah” diye söyleniyordu. Sonra kendisi bir tane çizdi. Önce kalın bir gövde, sonra dallar ve yapraklar, en son kökler... Ne fark eder ki?..

Sonra yazı yazdırdı. Yazdım. Hemen yanına kendisi yazdı. Baktım B’leri, D’leri, N’leri benimkilere benzemiyor. Onunkiler ters.

Sabah ayakkabılarımı bağlarken (ben hala bağlayamıyordum)

- “Öğretmenin bu yazdıklarına bir şey demiyor mu? diye sordu. Zaman zaman bana kızdığını söyledim. Tahta da yazılanları deftere geçirirken zorlandığımı, gecikince de “Tembel” diye fırça yediğimi anlattım.

“Niye zorlanıyorsun?” diye sordu annem.

“Çünkü tahta da yazılanlar da senin gibi...” dedim. “Ters aynı...”

Öyleydi gerçekten de, benim “ev” diye yazdığımı sınıftakiler “ve” diye okuyorlardı. N’leri, P’leri, K’ları ters yazıyorlardı. Herkesin sağ bildiği benim solumdu.Tahtadakileri defterime geçirirken düzeltmeye çalışıyordum. O yüzden gecikiyordum.

O gün öğleden sonra annem okula geldi. Öğretmenle bir şeyler konuştu. Ertesi günde kapısında “Davranış Bilimleri Enstitüsü” yazan bir yere götürdü.

“Bak bu abla doktor. Seninle biraz konuşacak” dedi. Güler yüzlü bir abla adını söyleyip tokalaşmak için elini uzattı. Uzattığı eli tersti. Tokalaşamadık. Sonra o da bir şeyler yazıp çizmemi istedi. Bunun çocuklarda çok sık rastlanan bir sorun olduğunu söyledi. O sözcüğü ilk kez orada duydum.... DiSLEKSi....

Doktor dönüp arkasındaki dosyalardan bir kağıt çıkardı.

- “Bu çizimler ve yanındaki notlar Leonardo da Vinci’ye ait” dedi. Yazılar bana çok tanıdık geldi. Benim gibi düz yazan birini bulmuştum işte.Sonra masanın üstündeki aynayı elindeki kağıda tutup bize gösterdi.Annem hayretler içinde kaldı.Notlar onların diline tercüme edilmişti sanki. Ayna bir şifre çözücü gibi düzeltmişti yazıları... doktor abla bunun bir hastalık değil, bazı çocuklar da rastlanan türden bir bozukluk olduğunu anlattı uzun uzun. Disleksilerin bazı harfleri ve sayıları ters yazdıklarını, ancak bunun bir zeka eksikliğinden kaynaklanmadığını, hatta tersine, disleksil çocukların çoğunda üstün zeka saptandığını söyledi.

Edison’un, John Lennon’ın, Michelangelo’nun, Steven Spielberg’in, Prens Charles’ın, J.F. Kennedy’nin disleksil olduklarından söz etti. Yine bir disleksil olan Einstein’ın okumayı 9 yaşında söktüğünü ve normal okulda başarılı olamayınca da babası tarafından askeri okula yazdırıldığını anlattı.

- “ Bu saydığım isimlerin hepsi birer dahi idi. Bize göre ters yazmalarına itiraz edilmediği, tersine hoşgörü ile bakıldığı için dehalarını kanıtlayabildiler.” dedi. Çıktığımızda hastalığımı sevmeye başlamıştım. Yanılmamıştım işte. Ben değildim ters yazan onlardı.... farklılığımdan utanmamaya başladım. Ertesi gün okula cebimde bir ayna ile gittim. Ayna benim tercümanım olmuştu adeta. Yazdıklarımı onların diline çeviriyordu.Onların yazdıklarını da benim için düzeltiyordu.

Ancak o gün resim dersinde koptu kıyamet. Öğretmen hepimizden bayrak çizmemizi istemişti. Bir ay yıldız çizip, boyayacak ve sıramızın üzerine asacaktık.Önce yıldızı çizip, yanına bir hilal kondurdum. Sonra öğretmen tepemde bitti.

“Bu hilal ters” dedi.

“Hayır, düz “ dedim. Kağıdı önümden çekip, sınıfa gösterdi.

“Sizce bu hilal ters mi, düz mü?” diye sordu. Çocuklar hep bir ağızdan “ ters, ters” diye bağırmaya başladılar.Öğretmen tahtaya kalkıp doğrusunu çizmemi istedi.Kalktım, çizdim. Sınıf katıla katıla gülüyordu. Öğretmen “bak yine ters yazıyor” diye bağırdı. “Sen benimle alay mı ediyorsun? Bu ülkenin bayrağını ters çizemezsin herkes gibi çizeceksin” diye gürledi. Korkarak cebimden aynamı çıkardım. Tahtaya doğru tutup bakmalarını istedim. Aynaya yansıyan görüntü tam onların çizdiği gibiydi. Tersti.Aldırmadılar... hem alay ediyor, hem öfkeyle “Düz çiz... düz çiz” diyordu. Öğretmen, elimi avuçlarının içine aldı ve zorla bana ters bir hilal çizdirdi. Sınıfa döndü “Şimdi düz mü?” diye sordu.Herkes hep bir ağızdan düz dedi.”Haydi şimdi yerine” dedi öğretmen. işte ben de terstim artık. Sırama doğru yürürken ensemde öğretmenin sinirli ses dalgalarını hissettim. “ Sözümü dinlerseniz, yarın hepiniz birer Leonardo olabilirsiniz” diyordu. Güldüm. Oturduğumda ay, tahtadan ters ters bana bakıyordu.

CAN DÜNDAR

--spoiler--
ayrıca aamir khan'ın ''her çocuk özeldir'' filmi mükemmel açıklamıştır bu durumu.
yıllar boyu dikkatsizlik olarak düşünüp, 24 yaşında öğrendiğim, abidik gubidik testlerle bana bu teşhisi koyan doktora önce inanmadığım sonrasında deli gibi araştırmaya başlayınca belirtilerinin bir çoğuna bende var, bu da var, evet evet dediğim bir çeşit hastalık.
hayatımı zehir etme gibi bir durumu olmamıştır ama bazen insanı aptal gibi hissettir, can sıkıcı durumdur.

söylenenlerin aksine ben ilkokulda okuma yazmayı önceden öğrenmiş, başarılı bir çocuktum. evet, önceden de harflerin, rakamların yazılışını karıştırırdım fakat bu durumu çok önemsemedim. çünkü kelimeleri aynı zamanda çok kolay bir şekilde tersten okuyabiliyor ve çevirebiliyordum.
ne zaman ki araba kullanmaya başladım ve 10. kez gittiğim yerin 11.kez yolunu bulamadım, yolu tarif eden arkadaşım sağa dön deyince tam tersi istikamet sola döndüğümü farkettim işte o zaman bu işte bir gariplik olduğunu anlamıştım.

bunlardan hariç sıklıkla görülen diğer haller,

v ile z, b ile d harfini yazarken ve okurken karıştırmak
rakamla yazmak isterken harf ile yazmaya başlamak (5 yazacakken b yazmak gibi)
görünüşü benzer kelimeleri okurken karıştırmak
zıt anlamlı iki kelimeyi karıştırmak
haritaların çok zor ve kafa karıştırıcı gelmesi
heceleyememe
bisiklet sürememe
beyinin hatali isleyisi, carpma ve tumorler gibi dogum sonrasi etkenlerin de disleksiye yani ogrenme guclugune neden olabilicegi soyleniyor. okuma ve yazma da gucluk dikkattin cabuk dagilmasi gibi belirtileri vardir. tedavisi de yokmus.
bazi hastalar okumada degilde sadece yazmada gucluk cekiyor olabilirler kurduklari cumleler genelde anlamsiz olup kelimelerin yaziminda da cesitli hatalar yaparlar.
hint yapımıtaare zameen paradlı bir filme konu olmuş öğrenme bozukluğudur.
bizim çocukluğumuzda olmayan(?) hastalık.

psikolojik sorunları "bu çocuk gerizekalı" ya da "dikkatini derse veremiyor, lüzumsuz şeylerle ilgileniyor" şeklinde ifade ederdi büyüklerimiz. bir anksiyete, bir disleksi tabiri yoktu o vakitler. psikiyatrist ve psikologlar da bu kadar değer görmüyordu. şimdi her rahatsızlığın latince isimleri ve de tedavileri var.
Ismini yeni duyduğum bir farklılık diyelim. Özellikle öğretmenlerin dikkatli oluo gerekli eğitime yönlendirilmeli. Çocuklarımız zorluk seçmeden topluma uyum sağlamalıdır.
Bugün şöyle bir flood dönüyordu, okuyalım. https://twitter.com/sertb.../1058998797815214080?s=19
çok ileri gitmemişse hayatını idame ettirmekte bi sorun çıkarmayan okuma yazma bozukluğu.
millet b-d karıştırırken, ben yıllarca r-z karıştırdım, ve karıştırdığım gibi yıllarca da sorgulamışımdır. sadece kalemle yazarken değil, daktilo ve klavyeyle yazarken de imla hataları yaptırır.