dinci kelimesinin halk arasında iki anlamı vardır.

dinci : din kültürü ve ahlak bilgisi dersine giren öğretmen.
dinci : dindar gibi takılıp dinle alakası olmadığı halde provokasyon yapma niyetinde olan kişi.

başlıkta bahsedilen dinci sanırım ikinci tanımda ki dinci. Kimse onlara hoşgörü veya sıcak yaklaşım istemiyor. dindar insanlara hoşgörülü ol. hoşgörülü olamıyorsan şayet en azından dini vecibelerini yerine getirmesine bok atma. * saygı duyacaksın. duymayı bilmiyorsan öğreneceksin.

(bkz: dinci ile dindar arasında ki farkı anlayamamak)
gerekli olan bir şeydir. dom katedralinin önünde evangelistler toplanmış ilahi okurken bir punk insanının "meryem'i ben becerdim! itiraf ediyorum, meryem'i ben becerdim!" demesi ve kimsenin bu kişiye döner bıçağıyla saldırmaması, bu kişiyi linç etmeye kalkışmaması üzerine dinsizlere karşı hoşgörünün de dine ve hoşgörüye göre dağlar kadar fark ettiğine kanaat getirilebilir.
kendi din anlayışlarını sadece kendilerini etkileyecek şekilde yaşadıkları sürece bulacakları hoşgörüdür. Eğer kendi dinlerini başka tek bir insana onun isteği dışında empoze etmeye kalkarlarsa o zaman son bulacaktır. islam peygamberi hz. muhammed bile "benim dinim bana, senin dinin sana" demişken din olgusunu manipüle etmek asla hoşgörülecek bir davranış değildir.

Zira bir insanın özgürlüğünün başladığı yerde, diğeri bitmektedir. Aradaki ince çizgiye dikkatle bakmak lazımdır. Gerisi faso fisodur.
(bkz: dinci ile dindar arasindaki farklar) *
laik olduğumuz kadar müslüman bir ülke olduğumuz için hoşgörü dinimiz olan "islam'a ve onun bireylerine, onu gerçek anlamda yaşayabilenlere" insan olarak tabi ki saygı duyacağız.. yobazlara ve bağnazlara karşı hoşgörü kavramı karışık ve imkansız gibi durmaktadır sadece. o zaman neymiş, yobaz ve dindar kişileri karıştırmamak lazımmış..
Dinlerini kendi halinde yaşayan gerçek anlamda müslüman olanların zaten hoşgörüye ihtiyacı yoktur çünkü hoşgörü gösterilebilecek veya gösterilmesi gereken bir durum sözkonusu değildir. Çünkü kendilerinden başka hiçkimseyi etkilemez bu tarz insanlar belki giyiniş tarzları veya sakin tavırlarıyla dine bakış açılarını anlayabiliriz. Zaten ben bir insanın dinci olduğunu biliyorsam bana göztermediği bir hoşgörü veya benim hayat tarzıma müdahalesi veya devlet yönetiminin dine dayalı olmasını istediğini belirttiği yani bana hoşgörü göstermediği için bilirim değil mi.
(bkz: cincilere karşı hoşgörü)
tanımı ile içeriğin bireyin tutumuna göre değiştiği söylem çeşidi. dinci kelimesi ile eğer dini yaşayan ve herhangi bir dine mensup olan şahıs kastediliyorsa elbette hoşgörü ile yaklaşılması gereklidir. Çünkü bireyin inancını yaşaması onun en büyük kişisel hakkıdır. Fakat kastedilen din bazlı bir yönetim şeklini ülkede görmek isteyen şahıs ise bu konuda hoşgörüsüz fakat insancıl yaklaşımlarda bulunmak en mantıklısı olacaktır.
olmaması gerekebilendir.
başlığı görünce bir yakarış entry'si okuyacağımı zannettim; lakin güzel bir mevzuya basılan parmakla pek bir mesut oldum. Daha bundan 1-2 ay evvelinde "azınlığın çoğunluğa tahakkümü" gibi neresinden tutsan elinde kalan saçma bir yakarış dillendiriliyordu. Öyle ya anayasa mahkemesine temsili azınlık bir telefon açıyor temsili çoğunluğa sus çektiriyordu, sandık yolları gözüküyordu. -Ki bahsi geçen azınlığın, bahsi geçen hassas seçimdeki ortak memnuniyetsizliği dikkate değerdi! Her neyse, tersini savunmakta bir ahmaklık, demokrasinin özüne ters! tüm bunlar kanaatimce pozitif ayrımcılığın yanlış idrakından ortaya çıkıyor. zencinin fazla maaşı, gayri müslimin imtiyazları, feminist dalganın önderliğinde kadının herkesten ve her şeyden yüceliği, dincinin az dindar olana attığı fark!!! Evet pozitif ayrımcılığın güzel yanları yok mudur, elbet vardır meb'in beleş dağıttığı kitapların arkasında basılan "haydi kızlar okula" kampanya logosu buna güzel bir örnek teşkil edebilir lakin; sarıklının yine sadece sarıklıya verdiği belediye bursu ya da yaptığı atamanın pozitif, negatif, nötr hiç bir ayrımcılıkla izahı olmaz; bunun birebir ayrımcılıkla, bölücüklükle izahı olur! tüm bunların olması için ince hesaplar yapılıp mazlumu oynamak, anlayış, birlik beraberlik nidaları... sonra akılları sıra zalime tokat vurmak gayesi ön plandadır. kim mazlum, kim zalim?
bir hoşgörüdür masalı tutturmuş gidiyorlar.
neymiş, dincilere karşı hoşgörülü olacakmışız!
dinde zaten hoşgörü var, bu doğru gerçekten ama orasını ayrı tutuyorum ben.
bunların istediği hoşgörü daha farklı, senin benim anladığımız anlamda hoşgörü değil.
hani olur ya, aykırı olan görüşün daha hoşgörülü düşüncede sindirilmesi olayı, hah işte aynen o.
biz okuyoruz sartre, nietzsche, kant.. ve adama diyoruz ki;
- abi, onların insana bakışı var ya, bak şöyle...
adam cevabı veriyor ya direk;
- olum ben onu bunu anlamam, mevlanayı bilirim, odur işte ahlak. ( yani diyor ki sittir et nietzsche yi falan.. )
not: mevlana yı sever ve takdir ederim.
tam da diyordum ki, hoşgörü sanki biz kemalistlere değil de onlara yarıyor! allah allah, gerçekten böyle ya.
bizden- onlardan ayrımı mı var yoksa gizliden?
ama onlar hoşgörülü değil mi, ne kadar toplumdanlar değil mi? ulan asıl onlar kendi aralarında birlik yaratıp da toplumculuğu feda etmiyorlar mı?
ben şahsen onların diyalog ayağına düşürmeden, birine yardım ettiklerini bilmiyorum. var elbet örnekleri de misyonlarının bu şekilde olduklarını sanmıyorum. cemaat dışıyım, bir yararını görmüyorum.
not: demek ki toplumdan biri, ay canım halktan vatandaş değillermiş!
kemalizmin eleştirisini yapmayı 'objektiflik' olarak gören, bizim sözde aydınlarımız var ya hani, nedense tarikatları- cemaatlari ve ''ak parti'' lerini hiç eleştirmiyorlar.
gerçi bazen ben de kapılıyorum 'objektif' olma rüzgarına,-- kuvvayi milliyeciler statükocular da, akp ciler aydın mı sanrısı içinde boğuluyorum kimi zaman--
not: öyle değil, emin olabilirsiniz.
nedense, herşeyden sonra 'objektif' olası gelmiyor insanın be.
devlet kurumlaını satmak gibi kıytırık bir iş bile 'liberalizm' kılıfına sokulunca, insanın bazen nevri dönüyor.
ama şu atatürkçü damarımız var allah tan. noldu atatürk ve allah kelimeleri yanyana gelmez sandın di mi? daha seninle çok işimiz var..
not: bu entry ya silinecektir, polemik amaçlı diye. belki çaylaklık alırım. bilemiyorum, hoşgörüsüzlüğüm kabardı birden, şimdi beni assalar ''haklılardır''.