bugün

(bkz: Die Leiden des jungen Werthers).
intihar konuşunda ki 70.sayfalardaki incelemesiyle gönlüme taht kuran eser.
Muhteşem tasvirler barındıran hikaye.
Aşık olduğum ve aşkıma istediğim karşılığı alamadığım karanlık bir dönemde okudum. Insan bir cevap aradığında bu tip kitaplar okuyor.
Lise yıllarında bitirdikten sonra beni gözyaşlarıma boğan kitaptır.
çok ilginç bir konusu olmayan ama werther'in kaleminden çıkan mektupların mükemmelliği nedeniyle bir solukta biten kitap. ayrıca werther kadar asil ve naif bir insan daha dünya'ya inmemiştir.
Hayatımda 3 defa okuduğum tek kitap.
Bütün dikkatiniz kendinizdeyse mutluluğu garanti ettiniz demektir. Büyük tutkular umutsuz birer hastalıktır.
her okunduğunda aynı duyguları eksiksiz yaşatan kitaptır.
Yazarı: Johann Wolfgang Goethe
Orijinal ismi: Die Leiden des jungen Werthers
Çevirmen: Nihat Ülner
Ülke: Almanya
Özgün dili: Almanca
Konu(lar): Aşk, umutsuzluk
Türü: Mektup, roman
Yayınevi: Can Yayınları
basım tarihi: 2007
Sayfa sayısı: 164

Kaynak
https://tr.m.wikipedia.or...Genç_Werther%27in_Acıları
okumadığım kitaptır. konusu hakkında bilgi veren olursa makbule geçer.
Bu kitapta o kadar şeyi buldum ki kendimde, kimi zaman wertherle birlikte yaşıyor gibi hissettim, aksiyon olan anlarda kalbim yerinden çıkacak sandım, en son okurken kütüphanedeydim son cümleyi dahi bitirmeden ağlamaya başladım bu kadar etkileneceğimi tahmin etmemiştim, mutlaka her bireyin okuması gereken kitaptır.
genç werthers'e " ah lotte vah lotte! skmişim lotteyi. olm genç adamsın çık dolaş.. sana başka kız mı yok? " diye akıl verecek kimse yok muydu?
Kitap ilk yazıldığında çok büyük ses getirmiş. Gençler goethe'nin önünde imza kuyrukları oluşturmuş. Aşk acısı çekenlerin intiharına sebep olmuş.
16 yaşlarında Önsözü okuduktan sonra ben de kitaba korka korka başlamıştım. Ama boşuna korkmuşum. sıradan geldi.
Tabii bu yıllar önceydi. Belki tekrar okusam fikrim değişir.
Ah Wilhelm! Tek gözden oluşan bir münzevi evi, hayvan postundan bir elbise ve dikenli bir kemer, yaralı ruhumun özlemini çektiği merhem bu. Adieu! Bu mutsuzluğun mezardan başka bir sonu olduğunu sanmıyorum.
— Genç Werther'in Acıları
hayatım boyunca beni ağlatan ender eserlerden biri.
çok acıdır.
4 yıldır aklımda olan, 2 yıl önce edindiğim, dün başladığım eser.
(bkz: bu akşam ölürüm)
Doğru, sıkıcı bir kitaptır; ama ümitsiz bir aşk temasını böylesine derin işleyen bir metinden akıcı olmasını beklemek de hiç mantıklı değil. Yavaş akan fakat fazlasıyla etkileyen bir kitap bu. Aşırı koşturulmaktan korkunç kızışan atların ferahlamak için içgüdüsel olarak bir damarlarını ısırmalarından bahsedilmesi bana göre kitabın en vurucu noktası.

Sen de seni sonsuz özgürlüğüne kavuşturacak bir damarını kessen, ne güzel olur di mi wertherciğim? Ah benim canım.
Goethe'nin kaleme almış olduğu ve kuşaktan kuşağa aktarılarak ölümsüz bir aşk romanı haline gelmiş en mükemmel roman. Her okuyuşumda bana dokunacak bir kelimesi çıkar, her defasında kendi duygularımdan da bir şey bulurum. Okuyun, okutun.
Genç yaşlarda okumanızı tavsiye etmediğim goethe kitabı, aşkı kafanızda bu kitaptaki gibi şekillendirmeye başlarsınız.
“Ben onu böyle içten sevdiğim, ondan başkalarını görmediğim ve bilmediğim halde nasıl oluyor da o başkalarını sevebiliyor” kısmı senelerdir aklımda yer etmiş bir tümce.

Zamanında werther’in sahip olduğu obsesyonu bizim zalım dediğimiz o adidaslı kekoların yaptığı “ben seni sevdim sen niye gittin, başkasının koynuna girdin” sözcüklü şarkılara benzetiyorum. Tabi zamanında intihar edenler olmuş büyük çaplı bu romanı okuyunca salgın gibi yayılmış sevdiğine kavuşamayıp intihar etme hastalığı.

Adam 25 yaşında böyle bir roman yazıyor, ben 24’ümde yepyeni bir üniversiteye başlıyorum, ne demişler müthiş hikayeler yeni bir şehre gidince başlar.
Goethe bu kitabı 1774'te Leipzig'te yazmıştır. Daha sonra, intiharlara sebep olduğu gerekçesiyle bu kitap Leipzig'te ve Danimarka'da yasaklanmıştır.

Eser tüm Avrupa'da müthiş yankı uyandırmış ve fanatikler yaratmışsa da, sert eleştirilere maruz kalmaktan da kurtulamamıştır. Hatta bir eleştirmen şöyle söylemektedir:

"Pancake'in kokusu bu dünyada kalmak için bütün bu genç wertherler'in (hayatı) terk etmek için uzun uzadıya sözde çıkarımlarından daha güçlü bir sebeptir."

Neyse ki böyle adam gibi adamlar var da boş reislerin aptal duygulanımları hak ettiği eleştirileri işitebiliyor.

(bkz: german genius)
johann wolfgang von goethe'nin, bir dönem toplumu intihara teşvik ediyor gerekçesiyle yasaklanan kitabı.

(bkz: genç werther in acıları)

-yüzümü ondan çevirdim. bunu yapmamalıydı! ilâhi bir masumiyetin ve saadetin bu resimleriyle hayal gücümü kışkırtmamalı ve kalbimi, hayatın aldırmazlığının bazen saldığı uykudan uyandırmamalıydı!

-nasıl oluyor da, insanı mutlu eden bir şey aynı zamanda onun felaketinin de kaynağı oluyor?
beni hazlar içine gömen, çevremii bana cennet haline getiren hareket dolu tabiat karşısındaki coşkun ve sıcak duygularım, şimdi benim için çekilmez bir dert, her yerde peşimden gelen işkence edici bir zebani oldu.
Eğer Linç yemeyeceksem zannımca beni etkilememiş olan goethe eseridir. belki esere bugünün gözüyle baktığımdandır ya da aşksızlık şeyimdendir bilmiyorum ama kendimden bir parça bulamadım nedense.

---spoiler---

Hayır bak şimdi daha kitabın en başında bizim werther'e söylüyorlar bak bu kız nişanlı ve nişanlısını da çok seviyor bak sakın aşık olayım deme falan zaten ben orada bizim elemana karşı pozisyonumu aldım. Kız evleniyor, bizimkinin aşkı daha da alevleniyor lan oğlum sen ne katıksız meriç oç çıktın ya sal şu kızı allasen diyene kadar da öldürdü zaten kendini. En azından yanında kızı götürmedi, o keyif bana yeter de artar.

---spoiler---

Eğer olurda Türk dizi senaryoları nereden geliyor diye merak eden falan olursa alsın okusun. Başka türlü çekiciliği yok. (Bence)