bugün

insanoğlunun kollektif yönetim alanındaki en önemli icatlarından birisi olan "demokrasi" rejiminin problemleridir.

bu problemler demokrasinin uygulanış şekline, toplumun organik dokusuna, oplumun mentalitesine göre farklılık göstermekle birlikte, en önemli problem, devleti yönetecek merciilerin halk tarafından seçilme kıstasının "sempati" olmasıdır!!..bu kou hemen her devlette konu edilir, çünkü sempatik bulunan bir şahsın, dev gibi devlet problemleriyle başa çıkabilip bilemeyeceği kesinlikle paralel ve "doğru orantılı" değildir.

arkadaşları arasında çok sevilen ancak evde haftada 1-2 defa karısının ağzını burnunu kıran insanlar vardır. sempatinin önünde sonunda seçilen şahısların en önemli belirleyicisi olması, demokrasinin en büyük problemidir.

şöyle ki, bir jumbo jetteki yolculardan birisi brad pitt olsa, bütün uçak elbirligiyle "hadi brad biz sana güveniyoruz, bu uçağı sen kullan" dese, kaptan pilot, boeing 747 yi , 100 yüzlük bi seçim başarısı olmasına rağmen brad pitt´e vermeyecektir. çünkü brad pitt, boeing 747 uçağını kullanamaz.

ancak aynı brad pitt, amerikan ulaştırma bakanı olabilir...belki bir uçağı kullanamaz, ama bütün o uçakların hepsini kontrol eden merciinin gelir, ta tepesine oturabilir.

burada tabii, belirgin bir problem olduğu aşikardır. ancak bu problem, çözülebilirliği çok mümkün bir problem olmasa gerektir.

katılımcı demokrasilerde isviçredeki gibi, en önemli konuları volksabstimmung la yani halk oylamasıyla belirlerler. ancak burada görülen problem de halkın, her konuya ilgili olmaması, politik olarak "spektaküler" konular dışındaki herhangi bir konuda herhangi bir bilgiye sahip olmasının zor olması, bu bilgilendirmenin de çeşitli manipulasyonları içeriğinde barındırması faktörlerini gözönüne alarak, katılımcılığın da gerçek çözüm olduğunu söyleyemeyiz.

herhangi bir konu üzerinde uzmanlık yapmamış bir insanı başka alanlarda hiçbir şekilde yüksek bir mevkii ye getirmezler.

ve beyin cerrahı olmak, sağlık bakanı olmaktan çok daha güç bir iştir.

e uzmanlık olmayınca binlerce çok önemli konu karşısında doğru kararı vermek de mümkün olmayacaktır. etrafındaki "uzmanların" söylediklerine göre karar verirsin, ve onların söylediklerinin ve de fikirlerinin "doğru olduğu" öngörüsünü kabul etmek zorundasındır.

bir hastane de temizlik işçisini başhekim yapsalar, hastanedeki diğer doktorlar, o başhekimi tabiatıyla kendi çıkarları doğrultusunda manipule ederler, ve bunu öyle bi güzel yaparlar ki bizim temizlikçi başhekim kullanıldığını anlamaz bile.

aynı şey günümüz devletlerinin politik haberlerinde verilen kararlardan anlaşıldığı üzre son derece "günlük, sıradan " bir konudur. ulaştırma bakanı manipule edilir , mesela almanya´da bir tren hattının yapılış gözergahı hakkında karar verildikten sonra ortaya çıktı ki, o şekil bir tren hattında kullanılacak tren motorunu avrupa da sadece siemens üretiyomuş !! bunu duyunca, kapalı kapılar ardında ne dolaplar döndüğünü anlamak için, mozart olmaya gerek yoktur.

sonuçta demokrasi, tepesine çıkardığı adamlarda uzmanlık arayamadığı için, manipulasyona açık bir rejimdir. daha iyisi yok, orası da öyle tabii...
demokrasinin en büyük problemini, açmazını türkiye'de rahatça görebildiğimiz durumdur. sorun basit halk oylamasında yalnızca niceliğin göz önünde bulundurulması ama niteliğin es geçilmesidir.

bunun en büyük sıkıntısını ülkemizde görüyoruz oylamada %50 gibi bir oranla iktidara gelen iktidar seçmeni pek sorgulayıcı olmadığı için rahatça istediği yolsuzluğu, rantı yapabiliyor. http://www.hurriyet.com.tr/gundem/23570622.asp

sonra bizim gibilerde kolay kandırılabilen çoğunluğun oylarıyla ülke yönetimine gelen iktidarlardan ülkenin ormanlarını, sahillerini, tarihi eserlerini korumaya çalışıyoruz. türkiye'de olan aynen budur: http://www.odatv.com/n.ph...bayram-baskini-1810131200

siyasal olarak benimle aynı düşünmeyenlerle bir alıp veremediğim yok. oy verdikleri parti yüzünden kendilerini aşağılamıyorum. kendi fikirleridir nasıl isterseler öyle yönetilsinler sonuçta halklar hakettikleri biçimde yönetilirler ama sorun şurada ben o iktidara maruz kalmak zorunda mıyım? oy vermediğim bir iktidar tarafından yönetilmek ve iktidara vergimi vermek zorunda mıyım? http://www.odatv.com/n.ph...nereden-nereye-2010131200

burada bahsettiğim hemen hemen her toplumda olan aydın-halk uçurumu olarak karıştırılmasın türkiye'deki aydın-halk uçurumu olmaktan çıktı halk-halk uçurumuna döndü. https://twitter.com/SSSBB...status/391686925674745856

aynı dili konuşsak aynı kültüre sahip olsak bile bazen diyorum bir şekilde bölünsek ve ülkeyi iktidarlardan korumaya çalışmasak. çok acı ve çok saçma bir şey gece baskınıyla 3 bine yakın ağaç kesen bir devlet, her sene sınavlarda patlak veren şifre skandalları, doğruyu söylediği için işinden olan müezzinler bütün bunlar sona erecekse bölünelim arkadaş biz de rahat edelim onlarda birbirlerini yesinler dursunlar.

hadi size dünya çapında ünlü başkent belediye başkanımızla(kendi deyişiyle mayor of ankara) veda edeyim: https://twitter.com/06mel...status/391676339901972480
Ülkemiz için
-1980 darbe yasaları yürütmeye çok güç verir, muhalefeti işlevsiz hale getirir.
-Anayasa bahsedile özgürlüklerin yasalar ile baltalanması.(Örneğin toplantı ve yürüyüş anayasal bir hak olsa da yasalarla oldukça kısıtlanmıştır.)
-%10 seçim barajı
-iktidardaki partilerin önce kendisine oy veren kitleleri memnun etmeye bakması
-iktidardaki partilerin hoşuna gitmeyen söylemleri engelleme çabası
sadece sandıktan ibaret olduğunun sanılması.
ciddi anlamda seçilen kişiyi sizin seçtiğinizi düşünmek. her sistem sorunludur ve her sistemin bir bok yoluyla ilişiği vardır fakat unutulmamalıdır ki en iyi sistem var olan sistemdir.
demokrasi hede hödö birsürü bok dersiniz ama gene de kıçınızı demokrasi toplar.
inadına demokrasi ulan komünistler. :(
güncel Önemli Başlıklar