bugün

hikayesini dinlemek için (bkz: nazan öncel)
"aşk ki(m) kalbe gıdadır, ne yenir ne yutulur
bir demir leblebidir ,çiğneyene aşk olsun." müfred ini aklıma düşürmüştür. dizeler tanzimat dönemi şairlerinden birine (Sanırım şinasi ya da C. şahabettin)aittir.Şarkı sözünün yazarı buradan yola çıkmıştır kanımca.
(buraki aşkolsun çift anlamlıdır, dikkat!)
nazan öncel´in yasadigi talihsiz olayi yillar sonra anlattigi, demirden leblebiye benzettigi sarkidir.

insanin icini acitir..

"..
kalbim kirik ölecegim,
bilmem ne halt edecegim.."
evet 'sıkıyorsa biri kalkıp bir şey söylesin..'

ülkemizde yüzlerce kızın yaşayıp da sanki suçlusu kendisiymiş gibi utanıp sakladığı, anlatamadığı bir gerçeği bu denli etkileyeci sözlerle bir şarkıya döktüğü için sırf; nazan öncel çok iyi bir sanatçıdır.
(bkz: badlik amiri) *
ne yenir ne yutulur...
''annesinin sütü, babasının çükü
bu çocuk senin kızındı anne.'' sözleriyle biten nazan öncel şarkısı. sözlerinden de anlaşıldığı gibi ensest ilişkiyi anlatır. 90'lı yılların sonunda çıkmış çok sağlam bir kasetin vurucu bir şarkısıdır.
"çok ne kadar az bir laf...
hiçbir şeyi anlatmaya yetmiyor.."

sözlerini barındıran ilginç bir şarkı. ama bu sözler muhteşemdir.
klasik kemençenin lakabıdır.
dinledikten sonra sadece nazan öncel'in demirden leblebisi olmaktan çıkıp sizin de demirden leblebiniz hâline gelen bir garip bir acı şarkı, ne yeniyor ne yutuluyor; anlatılanların yaşandığını bilmek daha da bir koyultuyor insanın içini.

"Söylenmese de olurdu
Ama şimdi söylemek
Söylemek istiyorum
Belki kalbin kırılır
Gözyaşına boğulursun
Gözyaşını sakla
Ben ölürsem ağla
Bunu senle hiç
Hiç konuşmadık biz
Tek tanığım sen
Tek çarem sendin
Beni anlamak istemez miydin
Bu acıyı ben tam yüz sene taşıdım
içimdeki bu acıyla hamal gibi yaşadım
Şimdi bana sarıl
Sadece sarıl
Ve lütfen artık beni dinle
Lanet olası bir gündü
Kapı açıldı ve o geldi
Yüzünde pis bir ifade vardı
Koynunda yılan beslediğin o yatakta
Kardeşime süt veriyordum o anda
Doğru odaya daldı
Ve buyurgan bir sesle
Beni yanına çağırdı
Kolumdan çekip
Kucağına aldı
"Otur" dedi kısaca
Evet bu öyle sıradan bir gün değildi
Gözyaşlarını sakla
Ben ölürsem ağla
Sonra "bu yana bakma başını çevir" derken
Elleri bacaklarımda
Geziniyordu anne
"Babacığım yapma" dedim
Bir hayvan gibi soluyordu
iki bacağının arasında
Beni mengeneye almıştı
Sonra nasıl olduysa
Kurtulmayı başardım
Bir odaya kaçtım
Ve o anda sadece haykırıyordum
"Defol defol git burdan"
O kapıyı yumrukluyor
Ben ağlıyorum kardeşim ağlıyordu
Her şey bir kabustu
Her şey bir kabus
Kalbim kırık öleceğim
Bilmem ne halt edeceğim
Benim kalbim yaralı
Bu cehennem azabı
Senin kızın hayatla
işte böyle tanıştı
"Baba ne demek anne"
Bu kelime bana inan çok yabancı
Çok üzgünüm çok
Çok ne kadar az bir laf
Hiçbirşeyi anlatmaya yetmiyor
Gözyaşlarını sakla
Ben ölürsem ağla
Artık için rahat olsun
Sen bir meleksin anne
Yediğimiz her lokmayı
Kuruş kuruş ödedik
Nasıl ödenirmiş öğrendik
Demirden leblebi
Ne yenir nu yutulur
Bazı şeyler belki
Belki unutulur
Unutmak var ya
Demirden leblebi
Demirden leblebi
Demirden
Kalbim kırık öleceğim
Bilmem ne halt edeceğim
Elimden alınan hayatım
Çalınan masumiyetim
Sıkılıyorsa biri kalkıp bir şey söylesin
Dokuz yaşında bir çocuk
Hayatı böyle tanıdı
Annesinin sütü
Babasının çükü
Bu çocuk senin kızındı anne"
üvey babası tarafından tecavüze uğrayan nazan öncel'in 1999 yılında çıkardığı albümünde yer alan, ne yenilen ne yutulan şarkı.

http://www.youtube.com/watch?v=XiWl4jgy4PU
bazı şarkılar dinlemek için değildir, işte bu da onlardan bir tanesi.