bugün

baba, ana, kardeş sevgilerinden farklıdır, hepsinden. özellikle dedeniz benim dedem kadar mükemmelse...

4-5 sene önce. dedemle evde tek başımaydım. karnım açtı, mutfağa gidiyordum. dedem durdurdu beni "nereye gidiyorsun" diye, "mutfağa gidiyorum yemek hazırlayacağım" dedim. hemen "sen şuraya otur bi oğlum" diyip beni kovdu oradan, içeri girdi. yaklaşık iki dakika sonra odadan, bir elinde tost, bi elinde taze sıkılmış portakal suyu(onun özel bir makinesi vardı) vardı ve yüzünde gülücükle "bak oğlum sana ne hazırladım" diye çıktı. bembeyaz saçları, tombul suratı. yemek yerken her saniye beni izledi, yemeğim bitince "doydun mu oğlum?" dedi, "eline sağlık dedem" dedim. gözlerindeki mutluluğu okuyabildim o an, sonra televizyonu izledi gene.

daha çok anım var kendisine. bu anlatmaya dayanabildiğim 2-3 tanesinden biri. bana hiç "torunum" demezdi. hep "oğlum" derdi. yaklaşık 20 tane torunu vardı, hepsine bayramları onar milyon verirdi, öyle bir çocuk sevgisi vardıki içinde... kalbi o kadar büyüktüki... torunlarının doğum günleri, hakkındaki her şey bir defterde yazılıydı. doğum günümüz, karne günümüz, hepsinde arardı bizi. kalbi o kadar büyüktüki... komşunun oğluna çilek yedirirdi, onu severdi, dede sevgisini ona tattırdı. kalbindeki sevgi çok büyüktü, ama çok narindi. 80 yaşında olmasına rağmen bir kere arkadaşının cenazesine geldi. daha da hiç gidemedi... yüreği dayanamazdı canım benim... 1975'ten beri günlük tutardı, her şeyini oraya yazardı dedem. bizi bile. hepimizin resmini bir tabloda topladı(torunları, oğulları)... her gün o resimleri izlerdi oturup.

çok yardımseverdi. cemaatin çektikleri sıkıntı yüzünden, o köye cami yapılmasında çok büyük bir katkı sağladı. bir okula kalörifer yaptırdı, yurttaki çocuklara battaniyeler aldı... dedim ya, canımın içi, o kadar büyüktüki kalbi, sevgisi, bize yetip artıyordu, geri kalanını herkese dağıtıyordu. bir asker kadar disiplinliydi, ama bir çocuk gibi yumuşak kalpliydi. bize hiç kıyamazdı, bizim mutluluğumuz kadar mutlu eden bir şey yoktu benim canım dedemi.

çok onurluydu. insanların kendisini hastanede görmesine üzülürdü. dünürü(ayrıca dünürü benim diğer öz dedem olur) yanına geldiğinde, kendisi odasında cama dönük yatıyordu, dolayısıyla sırtı kapıya dönüktü. işte dedem geldiğinde "kusura bakma dünür, sana sırtım dönük, kalkmak isterdim ama" dedi. sevgi dolu olduğu kadarda kibirliydi, saygısını esirgemezdi koca adam, pamuk adam.

ölmeden önce son bir kez beni de gördü, zar zor aldığı nefesle "oğlum" dedi, sarıldı bana. diğer sevdiklerine de sarıldı. bu ne demekti? ben göreceğimi gördüm, ben mutluyum... allah ona öyle bir ölüm gösterdiki, herkes imrendi benim canım dedeme, canıma, ciğerime, her şeyime. allah herkese böyle ölüm göstersin, herkesin yolcuğuluğunda yüzü gülsün, benim canımın içi dedem gibi.

daha yazacağım çok şey var, ama yazamıyorum, yüreğim dayanmıyor bu koca, pamuk adamı daha fazla anlatmaya, huzur içinde yat dedem...
Bir yılını doldurmuş askere söylenen tabir.
ölümsüz kahraman.
yoldan geçen bayanlara lokum tutan ve sürekli kelek yiyen insan.
her elini öpmeye gittiğinizde, sanki yarın ölecekmiş gibi nasihatlar, tavsiyeler verir. ve sen her zamanki dik başlılığını bırakıp dinlersin boğazındaki düğümle. bir de hastaysa, ayakta duracak hali olmadığı halde seni yol etmek için geliyorsa kapıya kadar daha yakın hissedersiniz varlığını ve yokluğunu...
bıyıklarını taradığınız günleri aklınıza getirir ve her an ayrılacak gibi bakarsınız buğulu gözlerine.
beyaz saçlı, tonton, güleryüzlü, eli açık, harika tatlılar yapan ve de sonsuz güven kaynağı insan.
torunuyla mutludur.
evlatlarını sevmeyen babalar olabilir; ama, torununu çıldırasıya sevmeyen dede olamaz.
emekli maaşının çoğunu torununa veren büyüklerimizdir.
biraz sağır (biraz mı!), buruş kırış, sık sık gülümseyen (kıkır kıkır), genellikle bir kulağı devamlı ezanda olan, öğrencilik yıllarında torununa canlı çalar saat hizmeti veren, üç aylığını alınca şapkasından harçlıklar, çikolatalar çıkartan bir sihirbaza ya da noel babaya dönüşen, rüyada vefat ettiği görülüp sabah uyanınca, "yuppiii rüyaymış!" diye sevinilen, ama günün birinde ne yazık ki gerçekten ölen aşırı sempatik yaşlı kişisi, dede.
rahmetlinin sayesinden çarpım tablosunu öğrendim.
Gültekin zarplı'nın lakabı.
ilaç prospektüsünde yazanları reddeden aşmış farmakolog kişi.
ak saçlı, ak sakallı kafasındaki namaz takkesiyle evin baş köşesinde oturup usul usul bir şeyler anlatır şekilde hayal ettiğim akraba. iki dedem de sakalsız. neden böyle canlandırıyorum ben de anlamadım.
mustafa yıldızdoğan ın güzel bir parçası;

Günü bayram eyledik
Mani türkü söyledik
Her yerde farklı curcuna
Dede biz böyle miydik

Çalan kaçtı Amerika
Arayan yok harika
Memur, işçi, emekliler
Kemerleri tam sıka

Gelen vurdu, giden vurdu
Öküz çift çift doğurdu
Yüzsüzde yüz kızarır mı
Hep Silifke yoğurdu

Aydın aydın olaydı
iş o zaman kolaydı
Halktan kopuk bu aydınlar
Dede hiç olmasaydı

Birisi bir söz atıyor
Tamam bomba patlıyor
Kırkı da farklı kırk telden
Halk gülmekten çatlıyor

Gelen vurdu, giden vurdu
Öküz çift çift doğurdu
Yüzsüzde yüz kızarır mı
Hep Silifke yoğurdu

Ata girmek tek çare
Atta türlü bahane
Biz koştukça at terliyor
Dede işimiz nane

Dede gitme kalsan biraz
Senin için bu türkü
Artık o devir değişti
Bu asırda gör TÜRKü

Gelen vurdu, giden vurdu
Öküz çift çift doğurdu
Yüzsüzde yüz kızarır mı
Hep Silifke yoğurdu.
tanım: yaklasık 2 saat sonra, kaybedilisinin ardından 1 sene gecmis olacak olan sonsuz saygı ve sevgi besledigim atam...
kendisine bu yuksek saygıyı ve sevgiyi besleyen kalbim, vefatının ardından kac sene gecerse gecsin onu yasatmasını da bilecektir. sozluk aracılıgı ile bu da biline.
dün gece tüm aileyi yanına toplayıp ağlayarak herkese ayrı ayrı dualar edip vedalaşan adam, dedem. hayatımın en kıymetlilerinden biri. dinç, sağlam, akıllı...öleceğini hissetmiş olacak ki yapmış tüm planını gidişe göre, hem ağlıyor hem gitmeyi bekliyor ve vasiyet ediyor cenazede sakın hırpalamayın kendinizi, sağlam durun, diye...
yanından ayrılırken eve gelmek için; son kez öpüyorum seni dedi, dedeni sakın unutma, bahtın, yolun hep açık olsun...sende dedene yolun açık olsun de, dedi...
dedem, kıymetlim... şimdi çalıştığım yerde, ağlaya ağlaya, elimde telefon ya kötü bir haber gelirse diye bekliyorum...yokluğuna hazırlıyorum kendimi...olmuyor...
ölüm çok gerçek ve herkes için evet ama sen hep varsın, dedem...pamuğum...kıymetlim...
geçmiyor gözlerimin yaşı...
(bkz: açmayın dedeler)
nobrain.dk olayından sonra değerleri anlaşılmış tatlı insanlar.

herkesin ağzında bir dede...
Torununa nedensiz yere düşmandır. *
(bkz: dededen çok dedeleri görmek)
bayramını kutlamak için aradığında telefonda birden ağlamaya başlayarak sizin de içinizin cız etmesini sağlayan, çok sevilen ve özlenen kişidir.
o olmasaydı asla yapamazdım dediğim kişi.
(bkz: luis aragones)
tanım: baba veya annenin babası.
bir torun için tanım: dünya bir yana o bir yana sözünün vücut bulmuş hali.
sigaranız bittiğinde evde tek sigara içen dede ise eğer, 2001 içmek zorunda bıraktıran adam.