bugün

(bkz: on emir)
her biri yaklasik bir saat süren 10 kucuk filmden oluşan kieslowskinin tv için çektiği filmler. usta yönetmen bu filmlerde her bölümde ayrı ayrı 10 emri anlatmıştır. kieslowski yapmıştır. harika, süper dememe gerek yoktur.
polonyalı ünlü yönetmen krzysztof kieslowski'nin çektiği ve günlük hayatla ilgili on ayrı konuyu on ayrı kısa filmde yansıttığı seridir.
yaklaşık bir saat kadar süren, 10 kısa filmden oluşan seridir. on emrin günlük hayata uygulanışını konu eder. usta yönetmen krzysztof kieslowski'nin dehası, bu filmlerde de görülmektedir..
kieslowski'nin on emiri yorumladığı" her biri birbirinden sıkı olan televizyon için çekilmiş olamazlar dedirten" serisi.altıncı bölüm olan "aşk üzerine kısa bir film" sinema tarihinin en iyi aşk filmleri arasında ilk üçtedir..
Krzysztof Kieslowski'nin başyapıtı,on bölümlük bir dizidir ve on emiri işler.5. bölüm dizi için özel çekilmemiş olan tek başına da yayınlanan öldürmek üzerine kısa bir filmdir,ve yine aynı şekilde 6. bölüm de tek başına bir prodüksiyondur*
Dizi aşırı dindar Polonya'da çok kişinin bakış açısını değiştirmiştir ve kesinlikle saygı duyulması gereken bir yapımdır.Eser metaforik anlatımlarla gizlidir.
Sinemanın tanrısı Stanley Kubrick bu seri için "hayatımda isimlendirebileceğim tek başyapıt."* demiştir.Televizyon için yapılmış en büyük işlerden biridir.*
müziklerini kieslowski'nin diğer filmleri gibi preisner'in hazırladığı, katolik inancına göre düzenlenmiş on emrin onu için çekilmiş filmler. seri halinde olması kalitesinden bir şey eksiltmemiş, aksine kieslowski'nin farklı farklı filmlerin içine aynı detayları, bağlantı ve gönderme noktalarını yerleştirmesi niteliğini, düşündürücülüğünü, sorgulayıcılığını artırmıştır. preisner ise artık minimalizmin dibine vurmuştur, aşağı yukarı 12 notalık ortak melodi ve filmlerin birkaç notalık spesifik eklemeleriyle en az notayla nasıl en büyük etki yaratılır tezini vermiş... kieslowski'nin konseptinin haricinde düşünülmemesi gereken güzel, anlamlı film serisidir.
soğuk, rutubetli, kasvetli, gri sonbaharlara artıeksi kışlara çok yakışan filmler zinciri.

trois couleurs öncesi. belki de habercisi. filmler arasında göndermeler, ilk 5 saniye projeksiyonları, karakter geçişleri, sarışın -the her filmde görünen- adam, müzikler, suskunluklar, gerçekçilik kaygısına düşmemiş gerçeklik, hiç güldürmeden düşündürmeler, koltukta öylece oturtup duvarlara baktırtmalar; bu filmin sunduklarından bazıları.

polonyalı bir arkadaş: kieslowski'yi biliyor musun?
şahsım adına ben: hayır!

3 sene önceki bu diyalogda hayır'ımın pek hayırlı olmadığının farkında bile değildim. kısa ve net: "hayır!" bilmiyordum. aynı zamanda ne kaçırdığımı da. neye hayır dediğimi de. bir "polish" önünde ne kadar "foolish" kaldığımın da.

herşey üç renk'le başladı önce. ardarda tak tak tak. shot shot shot. yaradı valla. aylar sonra la double vie de veroniqueve sonra da dekalog. kronolojik sırasıyla takip etmeyişim, eskisinin yanında pişmanlık kırıntısı kalır. ve başlıyoruz son ki üç dört...

spoylabilir. spoylmayadabilir

Dekalog 1: flüt esas rolde...donuk bir hayat daha ne kadar donabilir? ve evet tanrı?

Dekalog 2 : "...herşey daha kötü, çirkin gelmeye başladı...ve şimdi masaya dokunabiliyorum.dahası "

Dekalog 3: gecenin bir vakti bir şehir/şehirli ne kadar saf olabilir? görmek gerek...

Dekalog 4: "to be opened after my death" ...ve bir yalanın kozmostaki yolculuğu...

"i check the intelligence at the same time..."

Dekalog 5 : gerçekliği, işlenişi ve renkleriyle bugüne kadar yapılmış en'lerden. başrolde raskolnikovgillerden biri.

"hukuk doğayı taklit etmemeli, onu geliştirmelidir."

Dekalog 6: gözlemek, gözetlemek...şehveti aşka dönüştürmek. bir mahremiyet ihlalinden bir aşk yaratmak, inandırmak...

Dekalog 7: "zaten senin olan bir şeyi çalamazsın ki!"

Dekalog 8: 40 sene sonra geçmişle yüzleşmek!

Dekalog 9: aldatmanın tadına varınca...

Dekalog 10: hırlısı var hırsızı var... Ayrıca 20 sene evvelki polon rock'ı hiç de fena değilmiş. ve pul dükkanındaki adamın sesinin aynen cüneyt türel sesi olduğunu söylemeden geçemem.

polonlar gurur duyuyor bu büyük yönetmenle. ben de artık polonları daha çok seviyorum.
her konuda dersler veren inanılmaz filmler silsilesi. ahlak,insan ilişkileri,tanrı kavramı,ontolojik karmaşıklıklar hakkında kişiyi kendiyle fikir telakkisine yönlendirebilecek dinamitlerdir bu filmler. hem altyapısı bu kadar dolu hem de sanatsal olarak bu kadar yetkin bir şey daha var mıdır hayatta bilmiyorum. sırf bu filmler bile krzysztof kieslowski yi gözümüzde ilahlaştırmaya yeter de artar bile. filmleri nitelikli bir izleyişden sonra kütüphaneler dolusu kitap okumuş gibi bir vehamete kapılacaksınız.demedi demeyin.
soundtracklerini tavsiye ederim.
cekilen 10 filminde trt de altyaziyla yayinlandigi krzysztof kieslowskifilmleri. (bkz: zbignew preisner)
krzysztof kieslowski nin 1989 yılında yaptığı harika serinin adıdır. tamamını izledikten sonra nedense bende böyle bir boşluk hasıl oldu. çok beğenmekle birlikte izlerken baya üşüdüğümü de hissettim. kahve içmek istiyorum.
dekalog serisini sevenlerin birbirleriyle istisnasız iyi arkadaş oldukları tarafımdan defalarca test edilip onaylanmıştır.
yaşasın dekalog kardeşliği!
kieslowski ustanın Musa'ya gönderilen 10 emirin Modern insanlar tarafından sorgulanmasını anlatan başyapıtı.

Musevilik inancının temeli olan ve Tevrat’ta geçen on emri filme almaya karar verir. Uzun uğraşlar sonunda televizyon yapımcılarını ikna etmeyi başarır ve ortalama kırkar dakikadan oluşan tam on tane film ortaya çıkar. Bunlardan ikisi, daha sonra yeniden ele alınıp ek sahnelerle uzun metraj olacak şekilde çekilir.

dekaloglar, Kieslowski’nin daha sonra Üç Renk üçlemesinde de kullanacağı bölümler arasında ince detayların ilk kullanıldığı projedir. Her filmde aynı oyuncunun canlandırdığı ve filmin ufak bir yerinde ortaya çıkarak esas karakteri gözleyen bir adam vardır. Ayrıca her filmdeki karakterler diğer filmlerdekilerle aynı apartman bloklarında yaşamaktadır. Bu sebeple filmlerin ufak bir yerinde diğer filmlerdeki karakterleri görmek mümkündür.
güncel Önemli Başlıklar