an itibariyle bu sıfata eriştiğim ve insanın içini müthüş bir sıcaklık ve huzurun kapladığı olağan üstü duygudur.
(bkz: kızkardeşinin anne olması).
mükemmel bir duygudur. Hele yeğen erkekse belki tip olarak tamamen olmasa da huylkarı yönünden kesinlikle size benzemektedir. Küçük kardeşiniz yoksa tadı daha da fazla çıkar. Ha sizi yerden yere vuracaktır, sinirlendirecektir, yapma dediğiniz şeyleri yine yapacaktır ama olsundur. "Dayıııı" diye seslenip, kucağınıza atlaması bile bütün bunları çekmeye değerdir. 16 yaşımdan beri bu konumdayım ve 5 yıldan sonra bile hala güzel bir duygu olduğunu anlayabiliyorsunuz. Allah kızkardeşi olan her erkeğin başına versindir.*
bugün 5. ayını dolduran yeğenimin bana verdiği mükemmel duygu, anlatılamaz..
(bkz: kelimelerin kifayetsiz kaldığı anlar)
Bazı yazılara nasıl başlayacağını bilmiyor lan işte insan. Bi de işin içine format tanım gammaz vırt zırt girince hepten sıcıp batırman an meselesi oluyor. Aha da tanım insanı bir tuhaf hissettiren bi durumdur.

7 yaşındaydım. Benzersiz bir krallığım vardı. Evin tek oğlu. Şımartılmış bozulmuş paylaşmayı bilmeyen bir çocukmuşum şimdi anlatılanlardan gördüğüme göre. Ama görkemli bir hükümdarlığın tek sahibiydim. Gak diyince dondurmalı brownieler guk diyince gül şerbetleri emrime amade. Dönemin en klas oyuncakları, en orijinal bilyeleri falan hep koleksiyonumda. Yenilmez tahtında oturan vakur lakin yalnız bir prens bir kont bir kral.

Annem çalışırdı. Sokakta pek işim olmazdı, kardeş de henüz olmadığından kendi kendime bütün yarışların galibiydim. Bütün ev benim kaprislerimi doyurmak için oluşturulmuş cancanlı bir ambalaj kağıdı olmuş gözümde.

Bir gün bir şeylerin değişmeye başladığını fark ettim. Annem böyle bir garip kilo alıyor peder cok sakin falan ben de bir olay kokusu alıyorum ama anlam da veremiyorum. Çocuğuyla; "aaa ali ihsan bak sana yeni bir kardeş getirmeyi düşünüyoruz istersin dimi"; tandanslı psikolojik destek babında konuşmalara yapmayacak kadar normal bir ailem olduğu için durumu da net olarak kavrayabilmiş değilim. Zaten biz cocukken kimse yok çocuk psikolojisi yok ergen psikolojisi böyle şeyleri bilmez aldırmazdı. Belki biraz da onun için şimdikiler kadar sorunlu değildi bizim dönem.

Neyse işte, bizimkiler sonunda bana "oğlum kardeşin olacak" deme lütfunda bulundular.
Bi an bozuldum şaşırdım. Sonra dedim "gelirse gelsin, benim krallığıma engel olacak değil ya, haddini bilsin."

Bi gün getirdiler bunu kucaklarında, annem biraz solgun, babam ağzı kulaklarda. Bu da pembeler içinde bir şey. Beyaz küçük kara saçlı bişey, özge olmuş adı.

Bi kaç ay yüzüne bile bakmadım lan. Ama ne zaman gitsem odasına yeni bir oyuncak geliyor kucağıma. Neymiş: özge almış. Yutar mıyım lan ben? Yutmuyorum tabi. Noel baba mı lan bu diyecek kadar da beynim basıyor yani.

Bir gün bu yatağında yatarken, Allah var uslu sessiz sakin bir bebekti, başına dikildim izliyorum. Bizimkiler tepemde tabi, cocuğu yastıkla falan boğacam sanıyorlar.(geceleri cok zırıldadığında içimden de gecmedi değil.) baktım, ellerini kaldırıyor gülüyor falan. O andan sonra sevdim onu, gözümü üzerinden ayıramaz oldum. O günden sonra da yerini hiçbişey tutmadı bu bebeğin.
Sürekli peşimde gezmeye başladı biraz büyüyünce. Ben kaçtıkça koşarak peşimden geldi. Düştü bazen . canı acıdı ağladı. O ağladıkca ben ona bağlandım garip bir içüdüyle. Lan diyordum koşmasan düşmeyecekti it herif dur işte oynayın güzel güzel. Ama kolay mı 7 yılın muazzam bencilliği var üstümde. Büyüdü, okula başladı, elinden tutup götürmek benim görevim oldu. Bozulurdum, yediremezdim erkekliğe. Ama sımsıkı tutardı elimi. Karşıdan karşıya gecerken ürker, iyice sıkar, arkama saklanırdı hafiften. O zamanlar içim acırdı işte.ta o zamanlar biri bunun canını yakacak olursa korksun benden der oldum.

Büyüdü arkadaşlarıyla atıştı geldi bana anlattı. Tipik ergen kız muamelesi cektim. Okulda asılan herifler oldu adamları nerde bulup dövsem diye şaşar oldum.

Askere gittim her telefon konuşmamızın ardından ağladı, o kapatmadan ben telefonu kapatamadım.

Bütün sevgililerime bir isim buldu, sevmedi yakıştıramadı, beğenmedi, sorun cıkardı. Büyüdükce daha az kavga eder daha cok tartışır olduk.

Sonra aniden evlenmeye karar verdi. Okul biter bitmez. Kızdım bağırdım küfrettim. Dinletemedim kırıldım. Ağabeylik işte lan sanıyorsun ki senin yerini öküzün biri alacak ve karşıdan karşıya gecerken bile korkan o küçük kızı e5te yalnız bırakacak.

Allahtan bu ruh hastası paranoyalarım boşa cıktı da damat olacak herifi hala pek sevmesem de bi faulünü görmedim.

Şimdi bir cocuğu oldu. Bana benzediğini söylüyor. Lan o bebeği her gördüğümde gözlerim yaşarıyor da ağlayamıyorum. 25 sene önce annemin eve getirdiği bebek var karşımda. Aynı güzellik aynı korunmasızlık.

Lan diyorum ya bu sefer elini tutamazsam incitirlerse. Ruhum daralıyor.

-dayısı bak kızıma, abi baksana ne güzel kızım yaa.
+sen hiç büyümedin be güzelim ama annelik yakıştı sana.
8 defa yaşayınca bir numarası kalmayan duygu. üstelik sizden daha büyük ayakkabı giyen bir yeğeniniz olup da "la senin ayağın da amma küçükmüş, kız gibi ahahah" dediğinde hayata küsme aşamasına da girersiniz. çoluğun çocuğun maskarası olmuşunuzdur. hele ki arkadaşlarının "ahaha böyle dayı mı olur la karı gibi saçı var bunun" dediğine rastladıysanız, yeğeninizle aranıza mesafe koymanın zamanı geçmiştir bile. kocattın bizi be hayat, ağzımıza sıçtın hatta.
bekar insan evladı için sevgisini sebepsiz boşaltacağı bir insan daha dünyaya gelmiş demektir.yeğenin büyüyüşünü görmek , ilk dayı diyişini duymak muazzam duygulardandır. dayı olmak ,yeğene yakın bir yerlerde işe bile başlattırır, istediğin her an onu görebilme imakanı sağlayacak diye nüfusu 80bin olan bir şehire bile yerleştirir insanı.
yeğenini kendi yapamadığın bir şeyi yapması için elinden gelen her şeyi yapmaktır dayı olmak.
(bkz: yakışıklılığı çeksin bahtı çekmesin yavrucağın)
ancak içinde olduğum hala olmak durumu ile kıyaslayarak nasıl bir şey olduğunu tahmin edebileceğim akrabalık terfisi.
hala olmak kadar güzelse, dayılar adına sevinçliyim.
...
bunu bile eksileyebildin ya; cidden acıyorum sana...
ablanızın yahut kız kardeşinizin anne olmasıyla başlayan ve nasıl olduğunu heyacanla merak ettiğim, güzel olası duygu. ancak sadece kan bağıyla da dayı olunmaz tabi. (bkz: ramiz dayı)
mesele dayı olmak değil yeğen, mesela köprüden geçerken kendine dayı dedirtmemek.
ramiz dayı
elinden tutup sinemaya, hayvanat bahçesine falan götürdüğünüz yeğenin anasına güvenerek ağzınıza zıçmasıdır. abladır, hatırı vardır, o bok yenir.
6 kere dayı olunca gözümde bi havası kalmamıştır.
serkan sivrioğlan'ın sahip olduğu histir. aslen, kız kardeş ya da abladan gelen yavrunun kişiye açtığı yoldur. genç yaşlarda bu hissi kazananların sevinci çok daha güçlüdür.
tarifsiz bir duygudur efendim. hele çocuk konuşmaya başlayınca daha bir güzel oluyor, ''dayııı'' diye size seslendiği anlar müthiştir.
gece gece uyanıp ağlamaya başladığında abla yaa gözünü seveyim kalk bak nasıl ağlıyor diye feryat etmektir...*
amca olmanın farklı versiyonudur.
oyunu oynayan değil,icat eden adam olmak demektir.
keyifli olur.

(bkz: ramiz dayı)
cenk durmazel güzellemesi : " Baba amca iki katıdır, babayı ikiye kesiyorsunuz, iki tane amca çıkıyor"*
dayı olmak çok keyiflidir. sözleri dinlenir, her söyledikleri doğru kabul edilir, çok sevilirler... çok keyiflidir, çok.
(bkz: dayına dayayayım)
efendim aynı anda hastalanabilmektir.* işin kötüsü o ağlıyor ben ağlayamıyorum haliyle...*
olmama saatler kalan, heyecan dolu olduğum, içimin içime sığmadığı durum.
9 ay sonra benimde dahil olacağım güruhtur. işten eve gelirken metrobüste haberini aldığım için pek sevinç gösterilerinde bulunamadım ama insan nası 9 ay bekliyecek şimdi diye düşünceler başlamıştır. canından çok sevdiğiniz ablanız sizi arıyor ve
- leen. dayı oluyon len şerefsiz

iki ablası olan hiç kendinden küçük kardeşi olmayan ve bunu çok istemesine rağmen ki imkanıda kalmamıştır artık, müthiş bişey. yıllar sonra bu entryi yiğene okutmak çok başka bişey olacak herhalde *

sabırsızlıkla bekliyorum yiğenim erkek olursan bana benze kız olursan teyzene * *