bugün

hayranlık uyandıracak derecede kaliteli şiirler yazan şahsiyet...okuduğum ilk günden bu yana hayranlığım giderek artmaktadır..onun ismini uzun bir süreden beri nick olarak kullanmaktayım.. (bkz: baudelaire)
rimbaud un deyimiyle şairlerin tanrısı...
9 nisan 1821, paris
31 ağustos 1867, paris.
en bilinen yapıtı kötülük çiçekleri olan fransız usta şair.
"kötülük çiçekleri" ile anımsadığım Fransız şair.Galiba azıcık sembolisttir
19.yy fransız şairi.sadece şiirle kalmayıp A.ALAN POE'yu keşfettikten sonra düz yazı şeklide yazılarda yazmıştır.parnasiyendir.annesinin 2.kocasıyla yaşadığı tatsızlıklar ve yalnız geçmiş bir okul hayatı onun melankolisinin en büyük sebebidir.albatros isimli şiiride en az kötülük çiçeklerikadar bilinir.seyahat üzerine fazla sayıda şiiri vadır ama onun asıl anlatmak istediği içsel yolculuk ve toplumdan uzak olma isteği,ruhunun yalnızlığıdır.mme sabatier ve mme de duval isimli iki hatuna aşık olmuş ama hiç evlenmemiştir.
ALBATROS

sık sık eğlenmek için gemi adamları,
yakalarlar albatrosları, koca kuşları denizlerin,
geminin izindeki, miskin yoldaşları,
uçurumlarında kayan iç yakan genizlerin

bırakıldıklarında döşemelerin üstüne,
maviliklerin bu yeteneksiz ve çekingen kralları,
unuturlar iki yanda, gariban bir halde
bir çift kürek gibi, o büyük beyaz kanatları

bu kanatlı seyyah, böylesine acemi ve bitkin!
biraz evvel ne kadar güzel idi, şimdiyse komik ve çirkin!
biri, suretyakanıyla (*) gagasını sinir eder!
uçuyordu ya demin bu âciz, öteki aksayarak yapar taklidini!

şairdir, bulutların prensine benzeyen
fırtınalarla görünüp, okçularla (**) alay eden;
yuhalamalar arasında dünyaya sürülen,
devasa kanatlarıdır, rahatça yürümesini engelleyen.

Charles BAUDELAIRE
'ben nerde değilsem orada iyi olacakmışım gibi gelir' demiş kara şair. cemal süreya da selamı çakmıştır bodler'e;
"biliyorsun, ben hangi şehirdeysem
yalnızlığın başkenti orası" (göçebe)
yabancı adlı şiirinde hem yeteneğini hem de şu tuhaf iki kişiyi konuşturmuştur;

YABANCI

Söyle, anlaşılmaz adam, kimi seversin en çok, ananı mı, babanı mı bacını mı, yoksa kardeşini mi?
- Ne anam, ne de babam var, ne bacım, ne de kardeşim.
- Dostlarını mı?
- Anlamına bugüne kadar yabancı kaldığım bir söz kullandınız.
- Yurdunu mu?
- Hangi enlemdedir bilmem.
- Güzelliği mi?
- Tanrısal ve ölümsüz olsaydı, severdim kuşkusuz.
- Altını mı?
- Siz Tanrıya nasıl kin beslerseniz, ben de ona öylesine kin beslerim.
- Peki, neyi seversin öyleyse sen, olağanüstü yabancı?
- Bulutları severim... işte şu... şu geçip giden bulutları... eşsiz bulutları!



Çeviri : Tahsin Yücel
Sarhoş olmanın gerekliliğiyle ilgili yazdıklarıyla beni büyüleyen şair kişi..

"Her zaman sarhoş olmalı. Her şey bunda: tek sorun bu. Omuzlarınzı ezen, sizi
toprağa doğru çeken zaman'ın korkunç ağırlığını duymamak için, durmamacasına sarhoş
olmalisiniz. Ama neyle? Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz. Ama sarhoş olun. Ve bazı bazı, bir sarayın basamakları, bir hendeğin yeşil otları üzerinde, odanızın donuk yalnızlığı içinde, sarhoşluğunuz azalmış ya da büsbütün geçmiş bir durumda uyanırsanız, sorun, yele, dalgaya, yıldıza, kuşa, saate sorun, her kaçan şeye, inleyen, yuvarlanan, şakıyan, konuşan her şeye sorun, "saat kaç" deyin; yel, dalga, yıldız, kuş, saat hemen verecektir karşılığını: "sarhoş olma saatidir. Zamanın inim inim inletilen köleleri olmamak için sarhoş olun durmamacasına! Şarapla, şiirle, ya da erdemle, nasıl isterseniz."
paris sıkıntısı(le spleen de paris)nı yazan ömrü boyunca bohem bir hayat yaşamış ve öyle ölmüş fransız şair.
chant d'automne, şiirini yazmıştır.
"toprağın, cehennemlerin ısırmayacağı
tek soylumuzdur acı,biliyorum tek
ve örmek için başımdaki çelengi,tacı
çağları evrenleri vergilendirmek gerek."

(bkz: kötülük çiçekleri)
yirmi dört yaşındayken dünyada bir fazlalık olduğuna inanarak intihar etmeye kalkışmıştır. bunun üzerine de:
[kendimi öldürüyorum
çünkü
başkaları için yararsız
kendim için tehlikeliyim]
demiştir.
46 yaşında frengi hastalığından dolayı öldü.
Je suis la plaie et le couteau!
Je suis le soufflet et la joue!
Je suis les membres et la roue,
Et la victime et le bourreau!

(bkz: l heautontimoroumenos)
jean paul sartre' nin, hakkında bir biyografik roman yazdığı, fransız edebiyatının usta kalemi.
parnasist yazardır.
Charles Baudelaire, Kötülük Çiçekleri adlı şiir kitabıyla tanınan yazardır.
cahit sıtkı tarancı'nın hayran olduğu şair.
(bkz: sonu gelmez öpüşler)
-yararlı bir insan olmak bana hep iğrenç bir şey gibi geldi.
-kendimi öldürmeye karar verdim. çünkü başkaları için yararsız, kendim için ise tehlikeliyim.
üvey babasının kendisini dövmesi için elinden geleni yapıp, dayak yedikten sonrada ağlayıp sızlayarak annesine vicdan azabı çektirmeyi çocukluğunun en büyük eğlencesi olarak niteleyen, fransız sembolizminin öncü ismi.
sartre tarafından yazılmış "beaudelaire" adlı biyografisi ithaki yayınları tarafından alp tümertekin çevirisi ile 2003 yılında basılmıştır.
lanetli tohum adlı şiirin yazarıdır ayrıca. buradaki lanetli tohum baudelaire'in kendisidir. baudelaire küçük yaşta babasını kaybetmiştir sonra annesi bir cumhuriyetçi parlamenter ile evlenmiş ve baudelaire yatılı okula gönderilmiştir. üvey babasına bundan dolayı müthiş bir nefret duymaktadır. * çünkü annesiyle arasına girmiştir. hatta baudelaire biraz büyüdükten sonra sol bir fraksiyonun içine girip üvey babasını siyaseten katl etmeyi bile düşünmüştür. kadınlar konusunda her zaman mesafelidir. ayrıca iç dünyasında kendisiyle barışık olmaması yüzünden senede üç dört defa ev değiştirir. bazıları onun kiradan kaçmak için taşındığını söylerler gerçi * tabii ki şairlerin efendisidir. *
hugo tarafından "şiire yeni bir ürperti getiren şair" olarak nitelendirilmiş insan.
"her şeye yüksek bir sadakat, derin bir nefretle bağlıyım. her nerede değilsem orada mutlu olacakmışım gibi gelir."