bugün

bilgi birikimi nin yüzde birine sahip olmadığı emre kongar la saçmasapan bir üslupla başetmeye çalışan liboş gazetecidir. kendisi akp nin kadrolu cilalayıcısı olup fırsat bulduğu her şekilde adil yargıyı etkilemenin kralını yapmaktadır.
bugünkü programda anayasa profosörü mümtaz soysal'ı darbeci ve cuntacı ilan edip* daha da ileri giderek sayın emre kongar'ı da bu tarz bir oluşum içerisinde olan ''çeteci'' insanlarla yakınlık göstermek, dolayısıyla darbeci ve cuntacı ilan etmek gafletinde bulunmuş insan.

emre kongar nezaketinden ve seyircilerine olan saygısından dolayı, çandar'ın ve benzerlerinin ab fonlarıyla beslenen, soroscu ve bilderbergci, türkiye cumhuriyeti'ni tasfiye etmek amaç ve misyonunu yüklenmiş kimseler olduklarını yüksek sesle dillendirememiş ama ''söylesem tesiri yok sussam gönül razı değil'' benzeri bakışları aslında birçok şeyi anlatmıştır.
1973 yılında* filistinde ki devrimcilerle beraber kampta bulunan, bir süre sonra kamptan ayrılıp baska ülkeye gecen adam. o kamptan ayrıldıktan(!) sonra kamptaki devrimciler israil birlikleri tarafından öldürülmüstür.bunlar arasında bora gözen ve cengiz topcu da bulunmaktadır.komprador usagı bir insandır.*
varlığının ülkeye zerre kadar faydası olmayan her devrin adamı. anlatılamaz, yazdıklarını okumak lazımdır. emre kongar'ın yanına artık boş konuşmayacak adamları koymaları lazım, yoksa mahallenin liboşlarının programı getirdikleri seviye ortadadır.
kongar gibi ehil bir demagoji ustasının yanında ruhen yorulduğu belli olan eski tüfek devrimcisi, şimdinin liberalidir.
emre kongar gibi bilgili, kulturlu biriyle oturunca cok siritan ve careyi bagirip cagirip alayci ifadeler kullanmakta bulan yazar. konusma tarzi ve hareketleri son derece itici. fikirlerine zaten saygi duyamiyorum zira o da barlas abisi gibi her donemin adami. guc kimdeyse bu topitopda onun arkasinda.
kendisi gibi düşünemeyen* kişilerce garip suçlamalarda bulunulan günümüz parlak* gazetecilerinden. mehmet barlas gibi öfkesini yenebilen bir kişi olamaması sebebiyle, emre kongar a bir iki beden büyük gelmiş kişidir de ayrıca.
an itibari ile atv'de verdiği roportajda gözaltıların ortaya cıkardıgı tablodaki insanların yan yana olmasına şaşırmamak gerek demiş, bok yemiş.
abant platformu'nda kürt sorunu ile ilgili ''Kürtler'in devleti yok. 19. yüzyıldan itibaren milliyetçiliğin tarih kulvarına girdiği dönemi yaşıyoruz. Ama Kürtler'in yok. Bu bölgenin otokton halkı olan Kürtler'in yok. Kürtler bir devlete kavuşamadığı sürece Ortadoğu'da sorun bitmez. Ya da Kürtler, bölgedeki devletlerden birinde, ''Bizim devlete ihtiyacımız yok. Biz burada kendimizi ifade ediyoruz'' diyebilmeliler.'' akılcı bir önerme yapan demokrat gazeteci.
özay sendir'le sert bir sekilde mesajlasan gazeteci.
http://www.renkhaber.com/..._Buyuk_Olacagiz/7568.html
1 eylül'den itibaren radikal'de yazacak olan ki$i.
bugünkü yazısında olaylara tek taraflı bakmaya devam etmiş yazar.

" Askerin alınmasını istediği önlemler arasında yasa, hatta Anayasa değişikliklerini gerektiren ve Avrupa Birliği uyum yasalarıyla çelişen talepler söz konusu. Bundan, bir bakıma, PKK'dan kaynaklanan terör ile, demokrasi içinde ve AB normları çerçevesinde mücadele edilemiyor gibi bir sonuç, ister istemez, çıkıyor.
Aktütün saldırısının askeri yönü olsun, konunun siyasi veçhesi olsun, yasal düzenleme zaafları ile herhangi bir ilişkisi var mı? Elbette ki, yok. Bu konu, yani PKK'nın sınır ötesinden saldırıları, Türkiye'nin son yıllarda attığı demokratikleşme adımları'ndan mı güç alıyor? Buna etkili biçimde karşı koymak, bu yüzden mi mümkün olmuyor?
Bütün bunların inandırıcı bir yanı var mı? Olabilir mi? "

yorum : bal gibi olur sayın cengiz çandar. pkk'dan kaynaklanan terör ile demokrasi içinde ve AB normları çerçevesinde mücadele edilememektedir. böyle bir sonucun çıktığı açık. tsk'nın taleplerini önemsemeyip, ab'nin öngördüğü ve kendine uygun aldığı güvenlik önlemlerini siz, orta doğu gibi bir coğrafyada türkiye'nin güvenliği için uygularsanız ve bu önlemlerin türkiye'nin güvenliğini sağlayamamasının yasal düzenlemelerden dolayı olmadığını söylerseniz zaten pkk ile mücadeleden söz edilemez.

http://www.radikal.com.tr...10.2008&CategoryID=99
Bu ülkenin pek de iyiliğini ister bir hali olmadığı yazılarından anlaşılan adam.
her ne kadar hep kendisini çekemeyen gazeteciler tarafından liboş ve benzeri kavramlarla çürütülmeye çalışılsada, artık kendisine daha objektif bakabiliyorum beyfendinin. görüşlerini beğenirsiniz, beğenmezsiniz orası ayrı bir dava. ben de hala açık yüreklilikle beğendiğimi söyleyemem ama herhangi bir konudaki fikirlerini çok merak ederim. çünkü gerçek bir araştırmacıdır, yığınla tecrübeleri vardır.

salt amerikancı ya da avrupa birliği pandikçisi olması bir şey değiştirmez benim gözümde. uluslararası ilişkiler okuyan bir öğrenci için yanında zaman geçirilesi bir yazar. dış politika fikirlerden ve bunları iyi aktrabilmekten daha öte bir kavramdır. oturması, kalkmasını bilmek, kendi ülkenin tarihini iyi bildiğin kadar dış ülkelerinde tarihini bilmek ve hatta yaşamaktır. ki kendisi bunu ortadoğu, avrupa ve amerika'da uzunca bir süre yapmıştır. ve bilinen ingilizce sokaktaki turiste yol tarif etmekten öte, akademik ingilizcenin verdiği güvenle fikirlerini evrenselleştirebilmektir bana kalırsa.

içi dolu olan aydınlardan sadece magazinsel olanlardan biridir, burası gerçek. yoksa bir de az bilinen aydınlar vardır ki onlar daha çok yazdıkları ve bıraktıklarıyla hatırlanmak istenir.
10 yıldır dinlemem ve okumama rağman asla ve asla nasıl bir yazar olduğunu anlayamadığım, tamircide bile okurken beni şaşırtan yazar olduğunu iddia eden ancak yazar olmanın olmazsa olmaz koşulu olan konuda istikrarı asla ve asla oturtamamış, kimilerine göre efsane ama bana göre selam verilmeye bile gerek olmayan yaratık.
(bkz: dönek)
(bkz: liboş)
her dönemin adamı olan komprador.akp nin geleceğini parlak görmemesinden midir nedir hükümetle ilişkilerini bozmustur son günlerde yeni saltolarını beklemekteyiz.
şakşakçı zihniyetin bayrak sallayan gönüllü neferi. Rüzgar nereden eserse bayrağı o yöne sallamakta ustadır.
şu sıralarda aynı anda aynı kıyafetle hem cnn türk hem fb tv de yayında olan gazeteci.
bugün radikal'deki yazısında, habur sınır kapısından giriş yapan pkk'lıların tekrar yargılanmasını skandal dava olarak kaleme almış zat-ı muhterem.

'Geldikleri ve Habur sınır kapısından girdikleri anda 'Pişmanlık Yasası'ndan yararlanmak ya da 'teslim olmak' amacıyla gelmediklerini açık açık söylememişler miydi?' demiş yazısında.

pişmanlık yasasından yararlanmadan ya da teslim olmak istediklerini söylemeden nasıl serbest kaldı bu kişiler. hangi yasalar izin verdi serbest kalmalarına. yoksa önceden ne karar verecekleri belli olan hakimler sayesinde mi oldu bu salıvermeler.

yargının bağımsız olmadığını her fırsatta dile getiren sayın başbakan rahat bıraksa da yasaların emrettiği şekilde karar verse hakimlerimiz de.
kim evet'çi kim hayır'cı başlıklı yazısı nedeniyle okurundan sağlam ayar yemiştir. yazının genelinde demokrasiden dem vurup tahammülsüzlüğün sınırının olmadığını kanıtlamıştır.kendince neden evet denmesi gerektigini söylemiş ve evet demeyenleri de;
bunlara ‘evet’ dememek için, ya ‘vicdansız’ ya da ‘tayyip’e takık’ bir halde ‘ruh sağlığını yitirmiş’ biri veya kafası fosilleşmeye başlamış bir ‘bağnaz’ olmalıyım.
allah’a şükürler olsun ki hiçbiri değilim! sözlerini söyleyerek suçlamıştır. bende bu grubun içinde olarak vicdansız değilim ama tayyip'e takığım var mı itirazın cengiz?
yazının tamamı ve yediği ayarlar için;
http://www.radikal.com.tr...1017863&categoryid=97#
denizlerin amerikalı 4 erin kaçırılması olayında yanında olan arkadaşı.
emin çölaşana göre filistin gerillası marksizim döneği bir gazeteci.
http://www.yg.yenicaggaze...zargoster.php?haber=17103
Bunca yıldır gazetecilik zemininde nasıl olup da at koşturduğuna mantığımın yetmediği kişilik. Ergenekon Davası'ndan içeri alınan, tutuklanan herkes Ergenekoncudur ona göre. Ergenekon'a bu şekilde bulaşırsanız başınıza bunların gelmesi normaldir der artlarından. Bu sebeple ben de bir gün onun arkasından benzer şeyleri yazmayı çok istiyorum. Bir gazetecinin başta gelen görevinin araştırmak olduğunu unutmuş bir gazetecidir Cengiz Çandar. Yeri gelir Avrupa Birliği kriterlerine uymak için dünya ödün veren, çabalayan AKP'nin arkasında olur, onları takdir eder; yeri gelir Aynı Avrupa Birliği içinden bir kurumun AKP'nin iktidarındaki özellikle basın ve gazetecilere yönelik ağır eleştirilerinden zerre kadar söz etmez. Nedim Şener ve Ahmet Şık tutuklanmasıyla neredeyse aynı anda patlayan iklim Bayraktar - Deniz Baykal skandalına tüm gücüyle yapışır. Gündemi değiştirmek isteyenlerin, hedefi saptırmak isteyenlerin farkına varacak kadar zekidir. Ama kılıcını kimin yanında sallaması gerektiğini de bilecek kadar uyanıktır. O da bu hedef saptırma olayına gelir. Bunlara hiç şaşırmadığını belirtir. Ama Deniz Baykal'ın kendisine karşı yapılan bütün iftiralardan mahkemeler huzurunda aklandığından, tazminatlar aldığından hatta yeri geldiğinde başka ülkelerin adalet bakanlıkları'nın bile onun lehine şahitlik yapıp, belgeler gönderdiğinden bahsetmez. Böyle bir gazetecidir o...Böyle de gider. Milim sapmaz. 2 yılı aşkın süredir haklarında hüküm verilmeden hücrelerde kalan meslekdaşlarından neredeyse iğrenerek bahsederken bu ülkenin 40 bin evladını toprağın altına göndermekten sorumlu birinin odasının rahatlığından bahsedebilir, hükümetin bu kartı iyi oynaması gerektiğinden dem vurabilir. Bizim buralarda bu tip insanlara bir şey denir. Ama eminim sizin oralarda da aynısı söyleniyordur.