bugün

"Şimdi hınçla ve karışık düşüncelerle üflenmiş camdan

burkulmuş altın halini görüyorsun güneşin

yırtılan ipek sesiyle.."
"neler öğrenmiyor ki çetrefil güz
deneysiz bahardan,
yabancım, diyorum birden, yabancım
sevgili arkadaşım
şimdi ben burdayım ya
olmayabilirim az sonra"
"Şu senin tutkulu sesin var ya: Ortak güzellik artı yara izi. Tutar ellerinden kaldırırsın, adı kötüye çıkmış tüm sözcükleri."
"Sen güneşin her anlık dergisi, bin yıllık aboneyim sana. Seviyorum seni taşıran damla.."
uyandım uyandım seni düşündüm
yalnız seni, yalnız senin gözlerini.

sen bayan nihayet, sen ölümüm kalımım
ben artık adam olmam bu derde düşeli..
''bir gün ayrıldık ve sevilmekten eskimiş bir renk gibi hissettim kendimi''
'sen kalabalıkta bulup bulup kaybettiğim kimya
yokluğun gayri şuradan şuraya geldi
bir günler şölenlerle egemen ülkende
şimdi iri gagalı yalnızlıklar dönüyor.
ne olur ağzından başlayarak soyunmaya
bir kez daha sür hayvanlarını üstüme üstüme
çık gel bir kez daha yıkıntılardan
çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat.'
sevgilim ben şimdi

sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim
elimde uçuk mavi bir kalem cebimde iki paket sigara
hayatımız geçiyor gözlerimin önünden
çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz
''ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz''.
çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere
o gülün yüzü gülmüyor sensiz
o köklensin diye pencerede suya koyduğun deve tabanı
hepten hüzünlü bu günlerde
gür ve çoşkun bir günışığı dadanmış pencereye
masada tabaklar neşesiz
koridor ıssız
banyoda havlular yalnız
mutfak dersen - derbeder ve pis
çiti orda duruyor, ekmek kutusu boş
vantilatör soluksuhalılar tozlu
giysilerim gardropda ve şurda burda
memo'nun oyuncak sepeti uykularda
mavi gece lambası hevessiz
kapı diyor ki açın beni kapayın beni
perdeler gömlek değiştiren yılanlar gibi
radyo desen sessiz
tabure sandalyalardan çekiniyor
küçük oda karanlık ve ıssız
her şey seni bekliyor her şey gelmeni
içeri girmeni
senin elinin değmesini
gözünün dokunmasını
ve her şey tekrarlıyor
seni nice sevdiğimi.

hadi!
...........

ne zaman bu şiirden bir dize duysam, içim titrer..
insanı fena eder, ama cemal süreya'dan, o'nun dizelerinden gelen tatlı bir fenalıktır bu .
güzeldir.

insanı anılara götürür, keşke'lerle bırakır, geçmiş'e sisli bir perdeden bakmasına sebep olur.
üzer bazen,
kırar..

ve bir de, özlem denen o ağır hissi tekrar tekrar yaşatır insana, "artık güçlüyüm diye" nice kere söz veren insana!

ama yine de,
güzeldir.

not: keşke tek kırgınlığım cemal süreya'ya olsa! bir tek o olsa..
onun kırması bile güzel gelir bana.

not2: aşırılıklar bazen zararlı ama tutku derecesinde olunca, kaçışı olmuyor o'ndan, sözlerinden..
hayat kısa,
kuşlar uçuyor.

kırlangıcın 9 değil, 8 yıl yaşadığını bir ansiklopedide okuyunca, bayağı sarsıldım ve dilimin ucuna bu iki dize geldi. bu hesaba göre geçen yıl ölmüş olmam gerekir. ama işin güzel bir yanı da var. ölmedimse, kırlangıç hesabından da kurtuldum demektir.
ne tuhaf, 57 yaşındayım ve hala hazırlık dönemimi yaşıyorum. başarımın, başarısızlığımın, dramımın da kilit noktası galiba..

cemal süreya / 963. gün
Türk Edebiyatı'nın kilometre taşlarından biridir. ikinci yeni hareketinin önde gelen isimlerinden biridir. iyiki de vardır kendisi. Yoksa şu an şiir diye ismail yk şarkıları okuyor olurduk.
"Doğru söyle, beni mi seviyorsun Atatürk'ü mü? Anıtkabir romen rakamlarıyla kaç?"
Adına bu kadar entry girilince öldü sandım. *
tanım: Mülkiyeli Şairler' in yazarı. Ayrıca Üvercinka, Beni Öp Sonra Doğur Beni, Şapkam Dolu Çiçekle diğer ünlü eserleri.
birden fazla karısı olduğunu ve onlara ara ara kötü davrandığını, sonrasında ise şiirleri ile onların gönlünü aldığını duymuştum ama doğruluğu hakkında fikrim yok. öyle bile olsa bana sadece "aşk"ı yazması için bile her türlü işkencesine razı olurdum muhteşem bir şair.
en sevdiğimdir.

"kim istemez mutlu olmayı
ama mutsuzluğa da var mısın?"
asıl adı cemalettin seber.
"sevmek; çiftleşmek değil, tekleşmektir."
"Sevgilim bilemem sesimi duyuyor musun.
Bir gökkuşağıyla doldurmak istiyorum içini.."
"Adresim oldun benim.
Biliyorsun bunu değil mi?
Alınyazım oldun.
Korka korka çaldım kapını.
Ne yapayım sevdim seni.
sensin artık ne varsa.."
Ayrılık lafları etme sevgilim.
Önümüz Temmuz önümüz Ağustos nasıl olsa.
Cemal SÜREYA
--spoiler--
gölgene bak beni anlamak istiyorsan, sana hep yakın ama asla dokunamayan
--spoiler--
*"Elimde olsa bir yasa çıkartırdım: Sevgiler ertelenmeden, geciktirilmeden söylenecektir. "

*"Artık sevgi sözcüklerimi ertelememeye karar verdim.
Son yıllarda, ölümler, sevgi sözcüklerimi içime tıkayıp beni boğdular, kaç kez."
14 temmuz 1972
kahvenin önünden otomobiller geçiyor. bir tane de at arabası. seni düşününce o atı da seviyorum. çay içiyorum. artık ıhlamur içeceğim. ne yumuşak, çağrışımlı, bağışçı, düşcül şeydir ıhlamur. evimizin önünde bir ıhlamur ağacı olsun. sen saksıda da yetiştirebilirsin ıhlamuru. gece yatakta memo'yla hep seni konuştuk. susunca seni sustuk. uyuyunca seni uyuduk.

cemal süreya / onüç günün mektupları
"Bazı yolculuklar birleştirir,

bazıları ayrılınmaz kılar."

antalya'da kitapçıları taradım, sahafları , ama basımdan kalkmış olan on üç günün mektuplarını bulamadım.
internetten aldım mecburen, şu an evde. önceden okudum ama öyle bir esere bir kere de doyulmuyor ki!

güzelce okuyup o'nu da içime çekeceğim, diğer bütün dizelerine olduğu gibi..
rafta gördükçe mutlu olduğum bir kitap.. tıpkı sevda sözleri gibi, sadece evde duran , rafta huzurluca bekleyen bir kitap değil o.

ruhu olan bir şey.

kimisine görünen sadece sayfa yığını belki de ama , benim için her sayfasında farklı bir rüzgar esiyor..
kimisinde ılık bir meltem, kimisinde dağ çayırlarını yaran kuvvetli bir fırtına gibi.

iyi ki varsın, benim için her günümde yanımda ol!
kalbimden gelen yığınla sevgilerle cemal süreya'm..
son şair.
Ben nerde bir cift goz gordumse
tuttum onu guzelce sana tamamladim
sen binlerce yasayasin diye yaptim bunu
bir bunun icin yaptim.