bugün

Böyle büyürdü her düş.
nietzsche'nin (kopya çekmeden yazdım) en bilindik eseridir. dili ağır değildir aslında ama sadece okurken dikkat gerektirir. eğer bu kitabı okumaya karar verdiyseniz, okumak için okumayın. çünkü her cümlenin altında ayrı bir anlam vardır.

bu kitap, allahsız kitapsız putperest nietzsche'nin son eseridir. hayattaki bütün düşüncelerini tek bir kitapta toplamıştır. kitap bölümlerden ve ayrı konulardan oluşmaktadır.

kitapta en sevdiğim bölüm olan ve gecenin bu saatine en uygun olan kısım erdem kürsüleri üzerine kısmıdır.

şöyle de paylaşayım efenim:

Uyku ve erdem üstüne pek güzel konuşan bir bilgeyi övdüler Zerdüşt’e: kendisi bu yüzden çok saygı görür, el üstünde tutulurmuş, bütün gençler de kürsüsünün önünde otururlarmış. Ona gitti Zerdüşt ve bütün gençlerle birlikte, kürsüsünün önüne oturdu. Ve şöyle buyurdu bilge:

"Saygı ve utanç duymalı uykunun karşısında! işin başı budur! Ve kötü uyuyanların ve geceleri uyanık duranların yolundan çekilin!

Hırsız dahi utanç duyar uykunun karşısında: hep geceleyin sessizce çalar. Utanmaz ama gece bekçisi, utanmadan taşır düdüğünü.

Öyle kolay bir sanat değildir uyumak: onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerekir.

Günde on kez alt etmelisin kendini: bu iyi bir yorgunluk verir ve canın afyonudur.

On kez yine barışmalısın kendinle; çünkü altetme acıdır ve kötü uyur barışmayan.

On gerçek bulmalısın günde, yoksa gece de ararsın gerçeği ve canın aç kalır.

On kez gülmelisin günde ve sevinmelisin: yoksa miden, o dert babası, gece seni tedirgin eder.

Bunu bilen azdır: iyi uyumak için kişide bütün erdemlerin bulunması gerekir. Yalan yere tanıklık mı edeceğim? Zina mı edeceğim?

Komşumun hizmetçisine göz mü dikeceğim? Bütün bunlar uykuya iyi gelmez.

Ve kişide bütün erdemler olsa bile, bilinmesi gereken birşey daha vardır: Erdemlerin kendilerini de tam vaktinde uykuya yollamak.

Birbirleriyle çekişmesinler diye bu hanım hanımcık dişiler! Senin yüzünden, ey mutsuz kişi!

Tanrıyla ve komşuyla barış: bunu ister iyi uyku. Ve komşunun şeytanıyla dahi barış! Yoksa geceleri tebelleş olur sana.

Yetkililere saygı ve boyun eğiş, çarpık yetkilere dahi! Böyle ister iyi uyku. Çarpık bacaklar üstünde yürümek istiyorsa güç, benim elimden ne gelir?

Her kim koyununu en yeşil otlağa götürürse, ben ona her zaman en iyi çoban derim: bu bağdaşır iyi uykuyla.

Ne çok şerefim olsun isterim, ne de çok hazinem: bunlar safra kabartırlar. Ama iyi bir adın ve küçük bir hazinen olmazsa iyi uyunmaz.

Bence küçük bir topluluk kötü bir topluluktan yeğdir: tam vaktinde gelip gitsinler de. Bu bağdaşır iyi uykuyla.

Çok hoşuma gider ruh yoksulları da: bunlar uykuyu ilerletirler. Mutludurlar, hele kendilerine her zaman hak verilirse.

Böyle geçer erdemlilerin günü. Gece olunca uykuya çağırmaktan sakınırım! Çağrılmak istemez o, uyku, erdemler hakanı!

Ama gündüzün ne yaptığımı ve ne düşündüğümü düşünürüm. Böyle, inek gibi sabırlı, geviş getirirken kendime sorarım: senin on yengin nelerdi?

Ve gönlümü gönendiren on barışma ve on gerçek ve on gülüş nelerdi?

Ben bunları düşünür, kırk düşüncenin beşiğinde sallanırken, birden bastırır beni uyku, o çağrılmayan, erdemler hakanı.

Uyku gözlerime vurur: onlar da ağırlaşırlar. Uyku ağzıma dokunur: o da açık kalır.

Doğrusu, yumuşak tabanlar üzere gelir bana hırsızların en sevgilisi ve düşüncelerimi çalar: şu kürsü gibi aptal, kalakalırım ben de.

Ama fazla kalamam böyle: artık yatarım."

Zerdüşt bilgenin bu dediklerini işitince için için güldü. Çünkü içine bir ışık doğmuştu. Ve şöyle dedi gönlüne: Bence soytarının biri bu kırk düşünceli bilge; ama uyumayı iyi biliyor sanırım....
insanlık tarihinde bir insanın yazmış olduğu (bütün kutsal metinler de dahil) hem edebi açıdan hem düşünsel açıdan en yüksek değere sahip eser.

Nietzsche'nin bu yapıtı onu anlama çabasinda olanlar için on bin sayfalık bir kitaba sığdırabileceğinden daha fazla anlam zenginliği katar dünyalarına.

Daha uzun yazılmış olsa idi, o yüksek niteliğini, esrarını koruyamazdı bu eser.
Evet içerik olarak güzel fakat üstteki entryi görünce balooon diye bağırasım geldi.
1. dünya savaşında alman askerlere dağıtılmış bir kitaptır. hitler'in en etkilendiği ve nazilerin, insan üstü ırk sevdasının zeminini hazırlayan bir eserdir. hitler'in en büyük destekçisi nietzsche'dir.
Hristiyanlık üzerinden benzer dinleri de kapsayan eleştirel bir kitaptır.
(bkz: hayırlı abartmalar)
(img:#1859773)
(img:#1859712)
Edit: öykünün tamamı için (bkz: friedrich wilhelm nietzsche#41653469)
görsel
(bkz: Böyle büyürdü her düş)
sıkıcı bir kitap.

bir aşkım kapışmak ya da pucca eseri gibi insanı kendine bağlayamıyor ne yazık ki.
Içinde aslında çokça aforizma olmasına rağmen, çok fazla metafor kullanması okurken zorlaştırıyor. Bakalım ne kadar okuyabileceğim.
Saçmasapanist bir kitap.

(bkz: kütük ağlıyordu)
zerdüşt'ün uyku ve erdem üzerine pek güzel konuşan bilgeyi dinlediği kısım, ilk okuduğum zamanlarda öylesine hoşuma gitmişti ki, üzerinden yıllar geçmesine rağmen her gece uyumadan evvel bir kez daha okurum bilge'yi ve öğütlerini.

--spoiler--
Saygı ve utanç duymalı uykunun karşısında! işin başı budur! Ve kötü uyuyanların ve geceleri uyanık duranların yolundan çekilin!

Hırsız dahi utanç duyar uykunun karşısında: hep geceleyin sessizce çalar. Utanmaz ama gece bekçisi, utanmadan taşır düdüğünü.

Öyle kolay bir sanat değildir uyumak: onun uğruna bütün gün uyanık durmak gerekir.
--spoiler--
Niçe üstadın en tercih edilen yapıtı olmakla beraber en az anlaşılan yapitidır ayrıca.

Üstadın diğer eserlerini ve felsefesini kavramadan hikaye okur gibi okursanız alacaginiz lezzette dilinizin hassasiyeti, farkli tatları ne kadar detaylı algılayabildiği ölçüsünde olacaktır.
Bişey anlatmayan kitap anlamaya çalışmayın evet.
ismini ilk peygamber olarak kabul edilmiş Zerdüşt’ten alır. ilk defa Zerdüşt dünyayı iyi ve kötünün savaşı olduğu yer olarak görmüş ve dünyaya bakış açımızı değiştirmiştir. Dolayısıyla bu bakış açısına sahip ilk kişiyi kullanmayı tercih etmiştir Nietzsche çünkü üstinsan iyinin ve kötünün ötesindedir. Ona söylenen kurallara değiş sadece kendi kurallarına uyar. Kendini fethetmiştir. Üstinsan hem bir yaratıcı hem de bir yaratıktır. Bu sebeple , yaratıcı tarafı yaratık tarafını istediği gibi şekillendirebilir. Bu değişim fizikselden öte zihinsel ve ruhsaldır.

Kitabın çoğu zerdüştlükten yola çıkarak yazılmıştır ve yazar burada en derin düşünceleri kurgu ile birleştirerek yazmıştır. Bir trajedi örneği sayılabilir çünkü kitabın sonunda trajedide olması gerekenler olur zira Nietzsche kafayı takmıştır trajediye ve ubermensch’e. Kitap Tanrının öldüğünü ve insanın amaçsız kaldığını söyler. Aslında Nietzsche bir bildir değil tam aksine varoluşçudur sadece Avrupa’nın nihilist olduğunu söyler.

Dans, kahkaha, yönetme isteği falan bunlar hep metafor zaten.
Azericeye Zerdüşt bele diyirdi diye çevrilmiştir ve acayip komik gelmiştir.

Ahahahahaha.
Yalnızlık Nietzsche’ye o kadar çok işkence etmiştir ki kendisiyle bir tuttuğu Zerdüşt karakterini yaratmıştır. Bir şeyi sevme ihtiyacı kendisini hem kadın hem erkek imgesi olan zerdüşt karakterine bürünmesini sağlamıştır.
Felsefeyle, dolayısıyla da niçenin felsefesiyle ilgi alakanız yoksa biraz boş bir okuma olur.

Ayrıca sıkıyorsa ya da yiyorsa gidin de bi ahlakın soykütüğü üzerine isimli yapıtını okuyun.

Niçe hakkındaki yargılarımız çevirileriyle anlamını ciddi ölçüde yitirmiş malumunuz bi kaç popüler kitaptan ve de bizim altyapısızlığımızla şekillenmiştir.

Bu sebepten ötürü bazı akli evveller niçe dediğiniz vakit benzer saçmalıkları sayıklayıp dururlar.

En çok duyduğum.
-Ya canım biz onu çocukken okuyorduk.
+pardon???

Hakkında ne bildiklerini biraz sorguladığınızdaysa üstat hakkında hiçbir şey bilmediklerini anlıyorsunuz.

Bir filozof düşünün ki adı herkesçe biliniyor ama felsefesi pek az kimse tarafından anlaşılmış.
Akılda kalan tek bölümü;
Hıristiyanlığın yozlaşması sebebiyle halkın Tanrı kavramını öldürdüğü ve zihinlerinde yeniden bir Tanrı kavramı yarattıklarını eleştirel olarak ifade ettiği bölümdür.

Anlaşılması gerçekten zor bir eserdir.

düşünce sistematiği bir örgüye bağlı değil, kitapta genel olarak bir örgüsüzlük hakimdir.

bir bölümde eleştirilen ahlâki durum,
başka bir bölümde olması gereken ahlâk olarak lanse edilir.

"ahlâk" ahlâksızlık olarak ifade edilip,

"ahlâksızlık" da en güzel "ahlâk" olarak ifade edilince,

"ben bunu niye okudum ki?" duygusu bir süre sonra sarmaya başlıyor insanı.

Okumazsanız pek bir şey kaybetmezsiniz.
Ama okursanız birşeyler kazanabilirsiniz.
1885 yılında basılmış nietzsche'nin en önemli eserlerinden biridir.

-dindarlığınızı tanrı'ya gösterin. Bana insanlığınız lazım.
Hep ismine hayran kalıp okumaya başladığım, hiç okuyamadığım kitap.
Lisedeyken alıp oluduğum, hiçbir şey anlamadığım kitap.
nietzsche'nin kısmen nihilist, kısmen anarşist yanını ayyuka çıkartan kitabı. diğer bir çok kitabının aksine, bu şaheserinde oldukça anarşistçe bir tavırla eski levhaları parçalamaktan - özellikle ahlak levhalarını- bahseder. ve nihilistçe bir tavırla da; yeni levhaların aslında değersizlik üstüne kurulu olması gerektiğini söyler. oksimoron gibi gözükse de, nihilizmin militanı diyebiliriz nietzsche için. bu kitabı için de bu militanların el kitabı dersek yanlış olmaz.

kitap ile ilgili en güzel metafor ise bence şudur;

bu kitabın bi yerinde; anti peygamber kahraman zerdüşt, topluma ve toplum ahlakına saydırırken, kendisini duyup yüzünü ekşiten ve neden böyle konuştuğunu soran kambura(toplumsal ahlakçı) döner ve şöyle der;

“sizin gibi kamburlarla, yalnızca kamburca konuşulur”