bugün

Muş, Artvin, Erzurum ve Suriye koalisyonunun oluşturduğu ve her geçen gün anlamını, özelliğini, güzelliğini yitiren, nilüfer'deki birkaç yer dışında topyekûn varoşlaşmaya doğru koşar adım ilerleyen şehir.
sürekli aklımda olan şehir, orada sevdiğim, değerli bir arkadaşım oturuyor ondan da olabilir.
artık benim için önemsiz birinin yaşadığı şehir. ama yine de seviyorum bursa'yı.
insanını beğenmediğim fakat sevdiğim şehir.
orhangazi ve karacabey onun ilçeleridir.
Hep gitmek istediğim fakat bir türlü nasip olmayan bir yerdir.
dikkaldırım caddesi çok güzel olan şehir.
Yönümü kent meydanı avm’den bulduğum şehir. Öbür türlü kayboluyorum.
(bkz: tülay bursa)
Ne ankara istanbul gibi devasa ve stresli bir şehir ne de bir köy, kasaba kadar ıssız bir şehir ikisini arası, ikisinin ortalaması. yeşil alanları, uludağ'ı ve denizi de cabası.
çok karışık karmakarışık şehir
Her gelişimde daha da metropolleştiğini görerek “yok abi burada yaşanmaz” dediğim şehir.

Şimdi efendim ben bu şehirde tam 6 sene yaşadım. 6 koca sene. Her sokağında ayrı anım ayrı hatıram var. Yıl oldu 2022, şu an bile her gidişimde kaldığım evleri, Görükle sokaklarını, Ihlamur Parkını, Demirtaşpaşa’yı, Heykel’i, Tophane’yi gezer Madagaskarpenguenini özellikle yad ederim. 2009’da geldiğimde Anadolu’nun nispeten gelişmiş bir şehriydi ve ben kulağımda incesaz ile sokaklarında gezerken şehrin tarihi dokusu her yerde karşıma çıkardı. Şimdi karşıma çıkan ise kafeler, lüks kulüpler, oteller, yığınla avmler.. olm biz Görükle’den teeee Terminale avm görmeye, ikea köftesi yemeye giderdik lan! Velhasıl kelam değişim insan için olduğu kadar eşyalar ve şehirler için de elbette mukadder ama insan aynadaki değişime her gün biraz biraz şahit olduğu için alışıyor. Lakin insan şehirlerin bu çapta değişimine uzun aralıklarla şahit olunca yaşlandığını anlıyor. Bursa, bana yaşlandığımı gösteriyor her seferinde. Belki de Ahmet Hamdi de benim gibi düşünmüştür bilemiyorum.
“Aynalar, bakmayın yüzüme dik dik!
işte yakalandık, kelepçelendik.”
ne zaman ziyaret etmek durumunda kalsam ayaklarımın geri geri gittiği şehir. kesin hayatımın belli bir döneminde burada yaşayacağım ve zor ayrılacağım. herhangi bir şeyden nefret etmemle ona aşık olmam arasında 5 dakika olabileceğini kabullendim, buna asla şaşırmıyorum. karmaşık hisler besliyorum sana bursa.
otobüsleri 5,50 tl olan bir il. metrosu 5,25 tl. camisinde havuz var ancak yalnızca erkekler orada abdest alabiliyor. merkezi bayağı büyük bir yer. giderken 69 budo, 5,50 otobüs, diğer binişlerimde başkaları verdi yani 74,5 tuttu. dönüş 120 tl idi. 4 saatte döndüm ancak 1 saati gebze sonrasında dudullu, yavuz sultan selim köprüsü, alubeyköy, esenler otogar derken 4 saat sürdü.
dikkaldırım caddesi çok güzel olan şehir.
görsel
osmangazi'deki sokak tabelaları şu şekilde olan şehir:

görsel
görsel
Gitmek istediğim şehirler arasında yer alıyor diyebilirim.
bomboş bir şehir gidince tek yaptığım şey yemek yemek evde pineklemek fazla aktivite de yapacak bir şey de yok.
şehir merkezini (heykel, altıparmak, çekirge bölgesi) kadıköy'ün trafiğe açık olan caddelerine benzettiğim şehir.
Oturduğum yerden mi kaynaklı bilmiyorum ancak süs diye koyulan ağaçlar dışında çoğu yer beton.

Onun dışında güzel bir şehir, gezilesi güzel yerleri de var.
Yarın günübirlik geliyorum. Ulucami’ye şehrimize hoşgeldin bik bik diye pankart açabilirsiniz.
Güzel bir şehir. Gidenlerin tarihi cınar'ı, ulu cami, kapalı çarşıyı, Uludağ'ı, Cumalıkızık'ı görmesini öneririm. Uludağ'ın tepesinde bakacak diye bir seyir terası var. Eğer sis olmazsa manzarası çok güzel. Tüm bu etkinlikleri 1 güne sığdırmayın çok yorucu oluyor.
Güzel şehir lakin insanları biraz şey sanki.
(bkz: heykel altıparmak çekirge)