bugün

hayata, insanlara ve naif olmayan her canlıya karşı, içinde sürekli taze tuttuğu öfkesiyle beslenen yazar. bazı dramatik fransız şarkıcılara ilham kaynağı olmuştur. kime ilham olduysa keskin bir bıçağa çevirmiştir o'nu.
okuduğunuz her cümlede birbirine sürtünen bıçak sesini duymanız mümkün.
murakami okumuşsanız, kurgularına bakarsanız zaman zaman size boris vian'ı andırabilir.
acımasız dünyaya sövmek isteyen herkese tercüman olabilir.

"kendini gereksiz yere, gereksiz zamanlarda, gereksiz insanlar için yoruyorsan; en gerekli zamanda, en değerlinin sadece kendin olduğunu, çok gereksiz bir acıyla anlarsın."
Kadınlar aynı anda güzel, zeki, genç ve bekar olamazlar... Genç ve güzel bir kız, güzelliğini fark ettiği anda zekasını kaybeder.
ithaki yayınlarından çıkan kitaplarında şöyle der: "Kısa ömrüne pek çok yaşam sığdırmıştır Boris Vian." Gerçekten de öyledir. Yazar, şair, müzisyen ve matematik sevdalısı. Bilmediğimiz daha kaç yönü vardır Allah bilir. Mezarlarınıza Tüküreceğim ve Bütün Ölülerin Derileri Aynıdır kitapları isimleriyle bile insanı şok edebilir ve ağır eleştiriler içerir bu eserler.

Çıtırlar Farkında Değil'e gelince gerçekten de yüksek erotik dozaja sahip bir kitaptır ve ek olarak da oldukça komiktir. Kitap okurken kahkaha atmak kolay iş değildir ama Boris Vian bunu size yaptırır. Ama "Kızıl Ot" çok başka bir dünyadır ve başka bir kitaptır. sunduğu hayal gücü ve kurgusu sizi sizden alır. Pekin'de Sonbahar, Yürek Söken ve günlerin köpüğü dahil olmaz üzere yazdığı tüm eserler kurgusuyla, üslubuyla ve yaratıcı yanlarıyla okunmaya oldukça değer kitaplardır.
--spoiler--
Hiç bir çiçekçi dükkanının demir kepenkleri olmaz. Çünkü kimse aklına getirmez çiçek çalmayı.
--spoiler--
(bkz: ölmek istemezdim asla)
(bkz: je voudrais pas crever)
genç göçenlerden.
''Pekin’de Sonbahar ''adlı romanını yirmi altı yaşındayken ve üç ay içinde yazmıştı. Bu roman, önceden belirlenmiş bir çizgiyi izlemeyen, hızlı, özgür ve çok ustaca yazılmış bir anlatıdır.
sözcüklere gerçek anlamlarını yüklemiş, sözcükler beklediğimizin ötesinde pek çok durumu da tanımlar bir nitelik kazanmıştır. Romandaki anlam belirsizlikleri, yazarın isteyerek oluşturduğu bir durumdur.
generallerin beş çayı tiyatro metniyle tanıştığım, diğer eserlerini merak ettiğim , kalemi kuvvetli yazar.
patafizik okulunu bitirmiş. müzisyenliğin senaristliğin yanında tiyatro yazarlığı yapmış adam. içinde yaşadığımız dünyanın saçmalığını o kadar güzel verir textlerde, bu saçmalıkla savaşı, insanları,dini eleştirir.
"seni sevmeyene asla sabır gösterme!
Çünkü...
sabrının adı; yüzsüzlük,
fedakarlığın adı; eziklik,
sevginin adı; kişiliksizlik olur."
yaşama, insanlara, kavramlara ve belki de en önemlisi toplum neyi benimsedi ya da önemsediyse, tabu haline getirdiyse ona saldırır. ancak bu saldırılar asla bilinçsizce değil aksine zamanın çok ötesinden gelmiş bir insan bilinci ile yapılırlar. sert ve etkli eleştirileri, net, vurucu tespitleri ile dikkat çekmiş çok yönlü bir sanat adamıdır.

anlatımı güç karmaşık konuları kendine has bir anlatım tekniği kullanarak anlaşılır hale getirmek konusunda müthiş bir yetenek olduğu yadsınamaz. eserlerini yeni okumaya başlayanlar için üretkenliğine şaşmamak elde değildir ancak onu okuyanların, sebebin onun hayal dünyasının enginliği ile bağlantılı olduğunu anlamaları da çok uzun sürmez.

"gerektiğinde, gereksiz insanları hayatından çıkaramazsan; hiç gerekmediğinde, sevdiğin insanlarla arana girebilir." demiştir. "seni sevmeyene asla sabır gösterme. çünkü sabrının adı yüzsüzlük, fedakarlığın adı eziklik, sevginin adı kişiliksizlik olur." diyen de olur.
bison ravi, baron visi, brisavion gibi mahlaslar kullanarak anagramın bokunu çıkarmış yazar. aynı zamanda her kitabından sonra bir hafta kitabı düşünmekten kendime gelemediğim yazar. azıcık insan gibi yazsaymışsın be adam senin yüzünden resmen kafayı yiyorum.
bi de şöyle güzel bi şeyleri de var: http://grooveshark.com/#!...ofile/Boris+Vian/22224616
jean paul sartre takıntılı, duke ellington hayranı yazar. piyanokteyl aletinin mucidi. fantastik edebiyat yapmayı seviyor kendisi.

(bkz: günlerin köpüğü)
--spoiler--
" Ne kadar yürürsen yürü; arkanda bıraktığın yol kadar güçlü, ve henüz yürümediğin yol kadar zayıfsın. "
--spoiler--
"esprili olmaya çalışmayın. kızlar anlamazlar. anlayanları çoktan evlenmiştir," der vercoquin ve plankton adlı kitabında.
günlerin köpüğü adlı kitabından çıkardığım sonuç: biri şu adamın yerine sartre'ı siksin. durmadan jean sol parte şeklinde dalga geçişleri falan. sartre siksin kaynananı.
ferhan şensoy ile aynı manyaklık kan grubundan olan fransız yazar. ırkçıların mezarlarına tükürmekle ünlüdür.
--spoiler--
Kadınlar aynı anda güzel, zeki, genç ve bekar olamazlar.

Zeki genç ve güzel bir kadın fakir bir erkek ile asla evlenemez.

Zeki genç ve güzel bir kadın zengin bir erkeğe romantizm atmosferi satar.

Genç ve güzel bir kız, güzelliğini farkettiği anda zekasını kaybeder.

Kadınlar bilinç altlarında Tanr'nın onlara bahşettiği şeytani düşüncelerinin su yüzüne çıkmaması için büyük mücadele verirler.

Kadın genç ve güzel ise bu mücadeleyi gençlik yıllarında yapmaya gerek duymaz.

Kadın genç ve zeki ise ve şansı yardim eder de bu mücadeleyi kazanırsa, zengin bir erkekle evlenir, sonra da çocukları ile mutlu bir yaşam sürer.

Kadın genç ve güzel ise ve zengin bir erkek ile evlenememişse bu mücadele de yanlış yerlerde savaşmış olduğundandır.

Kadın genç, güzel ve boşanmışsa tekrar zekasına kavuştuğu için bedbahttır ama, yeni baştan kadınlığını hissedebileceği için mutludur.

Kadın genç fakat çok güzel değil ve boşanmışsa ve de zekaca parlak değilse yine de bir umut vardır.

Kadın genç, güzel, evli ve mutlu ise zekice bir yalan söylüyordur.

Kadın çirkin ve evli ve de mutlu ise bu dogru olabilir...

Kadın kocasını gerçekten sevmişse güzelliğinin ya farkında değildir ya da genç değildir. (diğer olasılıkların burada önemi yok.)

Kadın, kendini kadın gibi hissetiğinden bu yana yitirdiklerini düşündükce daha fazla düşünmemesi için iç sesi ona yardımcı olur.

Kadının varoluşu güzelliği üstünedir, erkeğinki ise güzelliğin peşinden koşmak üzerine. Hep bu ikili neden birbirlerini anlayamadiklarını hayatlarının sonuna kadar sorup dururlar.

Kadınlar yaşlandıkça erkeğin gözünden dünyaya bakmaya başlar. Erkekler yaşlandıkça kadını anlamaya başlarlar. Ama her sey çok geçtir artık...

--spoiler-- *

http://www.youtube.com/wa...hyhrnwE&feature=share

kendi sesinden monsieur le president

http://www.wat.tv/video/b...-english-xx56_2frhb_.html
wolf diye tapılası bir roman karakteri yaratan, çirkin kral vol265 olan fransız yazar.
sarışın bir kadınla aşk yapmak...elbette iyi...ama hiç siyahları denediniz mi?kim cesaret edecek buna?ya da:güzel bir kadınla yatmak...evet evet...ama çirkin bir kadınla yatmanın ne demek olduğunu biliyor musunuz?
bazıları ahtapot gibi emer
ve pırıl pırıl kırmızı nesneyi
korkunç bir patlıcana dönüştürürler
kara ışıkta görünmez
öyle ki güpegündüz
dizüstü çökülür önüne
ama ağza alınacak gibi değildir.
boris vian'ın pornografi üzerine kitabından.

söylemek gerekir , baylar bayanlar ,
aşınmaz değildir kamışın derisi .
deneyler yapılabilir elbet ,
budur deneysel bilimin abc'si.
oyunlarını okuduğum zaman savaş karşıtlığını ondan daha iyi anlatabilen olmadığını düşündüğüm yazar. Kasaplığın el kitabı isimli oyunuyla "savaşmak" kelimesinin ne kadar anlamsız olduğunu en ironik dille anlatmıştır. Generallerin beş çayı isimli oyununda savaşın saçmalığını ve gerektiğinde bazıları tarafından nasıl kendi çıkarlarına kullanıldığını, ve bundan en çok etkilenenin, yoksul ve masum halk olduğunu; o kendine özgü muhteşem diliyle anlatmıştır.
sinemaya uyarlanan romanlarının yanısıra, istanbul devlet tiyatrosunun düzene karşı koyan ruhu sayesinde sahneleme cesareti bulduğu "imparatorluk kuranlar" isimli oyunuyla tiyatroda da bu aralar rüzgarını estiren ve hissettiren yazar, şair, müzisyen ruhlu sanatçı... duke ellington müziği diye özetlediği cazı yarattıklarına yansıtmayı sever. sahnede cazın en değerli enstrümanı "saksafonu" çalan bir tiyatro oyuncusu hem kulağa hem göze kısaca tümüyle kafaya, beyne hitap eder işte bunu çok iyi bilir. (bkz: celal kadri kınoğlu)
" Eğer bütün dünya evrime karşı olsaydı, hala mağarada evcil bozayı sütü emiyor olurduk. " gibi bir söze sahip olan yazar, şair doğru söze ne denir ?