bugün

abd-ingiltere ve israil in oluşturduğu küresel ittifak.
haftalık bir dergi olan "gerçek hayat" ın yazarlarından mine sota' nın 9 ocak 2009 tarihli yazısının başlığıdır. ilgilenenler için yazıyı aşağıda veriyorum.

"mine sota"
birleşmiş illetler

Okulun önünde çocuğunun çıkmasını beklerken, ona doğru sevinçle koşan yavrusunun, aniden kafası bir yana, kolları bacakları bir yana, kanlar içinde parçalandığını görmek nasıl bir duygudur acaba? Evde ailecek yemek yerken odaya dalan katillerin elindeki silaha bakıp, kaşığı korkudan elinde kalmış çocukların, kurşunlarla delik deşik edilişini izlemek nasıl bir şoktur acaba? Sokakta giderken karısının yanından alınıp, saçından sürüklenerek götürülüşünü izlemek nasıl bir acıdır acaba? Sıcak yatağına yatırmaya kıyamadığımız bebeklerin, üzerine kan çıkmış minicik kefenli bedenlerini, açılmış soğuk çukurlara koyup, toprakla örtmek nasıl bir çaresizliktir acaba? Her gece ama her gece, ha şimdi girdiler, ha şimdi girecekler, ha şimdi doğrayacaklar, ha şimdi parçalayacaklar diye korkuyla uyumaya çalışmak nasıl bir strestir acaba?
acaba, acaba, acaba...
sayılamayacak kadar çok acaba. bizler bu acıların hiç birini yaşamadık. bundan daha acı olanı da düşünüp içerlemedik. oysa filistinlilerin ömrü böyle geçiyor. hele son günlerde alev alev yanıyorlar, organları yollara saçılıyor. biz tüm bunların yaşandığı saatlerde, tüm dünyayla beraber horul horul uyuyup, bugün ne pişirsek de yesek diye düşünüyoruz. şu dizinin şu bölümünde ne olacak diye düşündüğümüz kadar bile düşünmüyoruz onları. haberlerde görünce ah vah ediyor, sözüm ona insan sevgisinden dolayı acıyor ve dayanamayıp kanalı değiştiriveriyoruz. onların kumandası bizim elimizde. tık diyoruz bitiyor. ama filistinliler asla kanal değişemiyor. ve bize dokunmadan bin yıl yaşayan uzun ömürlü yılanlar tüm dünyada fink atıyor. hey! obama geldi diye baklavasını yapanlar!
adına kurban kesip, yaşasın kurtarıcımız seçildi diye havalara uçan müslümanlar!
kıymetli obama' nız "sizin evinizi bombalasaydı siz ne yapardınız?" diye bu mezalime hak veriyor. hitlerin yaptığı zulmü, yıllardır ısıtıp ısıtıp tüm dünyaya izlettiren yahudiler, şimdi aynı gaz odalarına filistinlileri doldurdu. aynı fırınlarda filistinlileri yakıyor. ve tüm dünya izliyor. bu et kokusundan rahatsız bile olmuyor.
avrupa ülkelerine hiç çemkirmiycem. onlar için insan hakkı zaten kendi insanlarının hakkı. ölümüne üzüldükleri insanlar zaten insan olduklarına karar verdikleri dindaşları. birleşmiş milletlere de birşey demiyorum. bu katliama karşı birleşmiş tüm illetler, nedense birleşmiş milletlerin ilgi alanına girmiyor. benim kahrolduğum aynı allah' a inanan, aynı kitaba iman eden, aynı peygamberin ümmeti olan ve hümanistiz diye ortalarda dolaşan müslümanların hissizliği. "biz ne yapabiliriz?" vebali üzerimizden atıp rahatlamaya çalışmayalım. ne yapacağımızı bilmiyorsak, hiç olmazsa ne yapmayacağımızı bilelim. onların mallarını almayalım, geceleri tuvalete gitmenin ve su içmenin dışında sırf onlar için uyanalım. onların acı dolu feryatları bizi uykumuzdan uyandırsın. onların gözyaşları bizim gözlerimizden aksın. onların organları bizim bedenimizde acısın. onlar duaya açken biz karnımız tok sırtımız pek uyuyamayalım.
neredeyse bütün kanallar günlerdir yapılan bu katliamı görmezden gelip hadise' nin örovizyon parçasını gösteriyor. gözteriyor çünkü bizler izliyoruz. bu bizi eğlendiriyor. filistin' deki hadiselerden bize ne. onlar bizi eğlendirmiyor ki.
arap ülkelerinin bu sessizliğini anlıyorsam arap olayım. dünyanın petrol krallığının bulunduğu bu ülkeler avrupa' daki bankalardan tüm paralarını aynı anda bir çekseler bu mezalim o an sona erer. ama çekmeyecekler. kendilerine islam ülkesi diyen bu suudi amerikalılar bu katliamı kınayıp kınayıp dolarlarını saymaya devam edecekler. ve filistinliler ölecek!
daha da ölecekler! hem de ne ölmek!
filistin halkının tüm bu katliama maruz kalmalarının tek nedeni müslüman olmaları.
dünyadaki insan hakları masalı ünlü masalcı andersen' i bile kıskandıracak bir hayalgücünün ürünü. acaba hangi insanların hakları bunlar? insan olmanın, hak sahibi olmanın şartları neler? acaba biz müslüman olarak dünyanın gözünde bu haklara sahip miyiz? yoksa köprüyü geçene kadar hepimize dayı mı deniliyor? bugün onların ocağına düşen füzeler, yarın bizim tepemizde vınlamayacak mı? bugün onların sokaklarını dolduran barut dumanı yarın bizim tepemize çökmeyecek mi? onlara neden insan muamelesi yapılmadığını tüm dünya biliyor. bir biz bilmiyoruz. eğer oradakiler farklı dinden olsalardı yapanlar iki dakikada tüm dünyaya terörist ilan edilirdi. amerika hemen rambo kiyafetlerini giyip olay mahalinde yerini alır, bu kahramanlık filminde başrolü kapardı.
birleşmiş milletler acil toplanacakmış. toplantı bitmeden sonucu oratada, "israil sivilleri vurma oldu mu. tamam haklısın ama biz vurma demek zorundayız". kaçırtılan tavşanların ve kovalattırılan tazıların efsanesi. şu meşhur çelişki.
ey kara gözlü çocuklar!
görünen o ki hiç birinizin allah' tan başka yardımcısı yok!
ey o kan içinde yerde yatarken tüm dünyaya şehadet parmağını kaldırıp, "biz müslümanız" diye şehadet getirerek, dünya müslümanlarının horul horul uyuyan imanını uyandırmaya çalışan filistinli ağabeylerim, ablalarım!
allah' ın sadece mazlumlarına yolladığı birleşmiş evliyaları, peygamberleri, şehitleri ve melekleri sizlerle olsun!
bizlere de hakkınızı helal edin.
"haram olsun!" deseniz de haklısınız.

edit: link vermememin sebebi, derginin sitesinde yazının sadece ilk paragrafının bulunmasıdır. bu sebeple elimdeki dergiden kendim yazarak sizlerle paylaşmak istedim.
tıpkı bulaşıcı bir hastalık gibi yayılan "duyarsızlık" ın hat safhaya ulaştığı milletlerin birleşerek oluşturdukları BM' in olması gereken adıdır. daha çok yakışırdı doğrusu.