bugün

yalnız yaşamayı seven kavgacı ama çok asil bir balıktır. asıl memlekti tayland'dır. labirentliler sınıfından olduğu için zor şartlarda yaşayabilir. tayland'da pirinç tarlarında çamurlu sularda yaşarlar. aynı akvaryuma iki betta konursa biri ölünceye kadar kavga edeceklerdir ve en güçlü olan sağ kalacaktır.

(bkz: betta)
ilk balığımdı.
caniyim lan ben. hayvanın önde gideniyim. bugüne kadar neredeyse otuz tane balık ölmüştür benim yüzümden. ne yapayım ama, gerçekten elimden geleni yapıyorum ama… ama maalesef hiçbir balığı ilk balığım kadar sevemiyorum… işte, yukarıdaki resimdeki balığın tıpatıp aynısıydı. pet shop’a gittiğim gün, onca balık arasından onu seçmiştim. girer girmez farketmiştim onu. o da benim gibiydi, yalnız, bir başına. 10 cm karelik bir plastik kabın içinde duruyordu. öyle hareketsizdi ki ölü sanmıştım ilk başta… dün gibi hatırlıyorum o günü. -bu balık neden diğer balıkların yanında değil? -o balık betta spendeles. diğer balıklarla pek anlaşamaz. yalnız takılır yani öyle… içimden: asdfghjk aynı ben lan dedim. bir anda içim ısındı balığa. ne var yani bi onu alırım zaten çok da büyük olmayan akvaryumumda rahat rahat gezer. -peki aynı türden bir tane daha alsam ilerde mesela olur mu? -olur ama akşama balıklardan birini ölmüş bulursun… önce bi hö?! oldum… sonra abi bana anlattı durumu. erkek betalar, kendi çevresinde daha güzel bir erkeğin dolaşmasına dayanamazlarmış, çünkü dişi beta, en güzel kuyruklara sahip erkeği seçermiş çiftleşmek için. kız meselesi yaani derin mevzular bunlar asdfgdjk neyse canım, benim balığıma ben yeterim beraber takılırız biz… -peki dişi betalarla anlaşabiliyor mu o zaman? diye sordum abiye. sorun olmaz cevabını alınca, ileride bir de kız arkadaş alıcam sana, diye söz verdim balığa, beş lira verip aldım sonra… evdeki akvaryumda çok mutlu olacağını düşünmüştüm, o daracık yerden sonra benim otlarla, süslerle, kayalarla dolu akvaryumum ona cennet gibi gelecekti. geldi de… bir o yana bir bu yana yüzüp duruyordu. yemlerini yerken de ağzından kart kurt sesler geliyordu… iyi anlaşıyorduk anlayacağınız. aradan yaklaşık bir ay geçti. balık öldü. hiçbir neden yokken hem de… bir sabah kalktım, yemini verecektim. akvaryuma yaklaştım, uzun bir süre aklımdan çıkmayacak o görüntüye baktım. küçük dostum zeminde bir taşın yanında hareketsiz yatıyordu. işte öyle. ondan sonra çok balık aldım ama onun gibi olmadı hiçbiri… ve son balığı da giresun’da unuttum. şuan trabzondayız, 20 gün sonra geri döneceğiz. balık o güne kadar ölmüş olur. peki umrumda mı? değil. dediğim gibi, caniyim ben.