bugün

sabaha kadar yanımdaydın, günün ilk ışıklarında kısa bi an daldım, gideceksin sandım; gideceksin ve gelmeyeceksin. hem zaten gitmen de gerekirdi, yeteri kadar sorun yaratmıştın bana. istanbul'u kaplayan onca beyaz çılgınlıktan sonra çekilir gibi değildi bu soğuk saatler; ısınmalıydım. he evet sabaha kadar asla tek kalmadım, asla pes etmedin. bi kısa an bile durmadan damladın durdun, zaten ağlamaktan ıslanan suratıma. bu yazıyı sana yazdığımdan haberin bile olmayacak ama artık bitmeli aramızdaki bu ıslak ilişki sevgili tavandaki akıntı.
delirdiğimi düşünüyorum. acaba delirdiğim beni düşünüyo mu?
ey cüssesi koltuğu aşmadığı halde oturduğu koltuğu aşıp benim oturduğum koltuğun %30'unu zapteden yolcu, canımı sıkıyorsun, seni döverim.
sığamıyorum artık kendime...eskiden kendim kendime yeterdim ben...çok yoruldum herşeyden herkesten belkide çabuk tükettim ben herşeyi seni beni...bu yazıyı sana yazıyorum sen benim odun sevgilimdin... sen ve ben çok muhteşem bir aşk yaşamasakta ikimizin arasında sır olarak kalması gereken şeyler paylaştık ve sır kalıcana eminim kesinlikle. sende birgün bile şüphe etmedim desem yalan olur beni aldattığını çok düşündüm kendimi yedim hatta...daha önce çok aldatılmış olmamdan olabilirmi bilmiyorum...şimdi seninle konuşamıyorum ilişkimizi bitirdik fakat söylenmesi gereken ama söylenmeyen sözler kaldı geride ve benim içimde. mesela desem ki seni çok özledim ama sen ne anlarsın dimi...
Bir gün oturup epey uzun bir yazı yazmak istiyorum sana.
Ne zaman kendimi o kadar güçlü hissedersem.
yalnız kaldım bugün; seni arayacaktım.

hep hazırdın, arayınca gelirdin, hiçbişey demeye gerek kalmazdı, anlardın, anlardın, anlardın.

elim telefona gitti aramak için; sonra gülümsedim... hüngür hngür.

nasıl... yok musun şimdi sen yani?

seni meydana getiren onca iyilik, güzellik, onca sevgi nerede şimdi? ulaşamıyorum??

bildiğin yalnızım abi, bilardo oynamamız lazım bi ne bileyim, at yarışı oynamamız lazım.

yüzünü görmem lazım.

ölmem mi lazım yani benşm de?

ne büyük kötülük yaptın bana...

ne büyük...
mooa : dostum doktoru sana teslim ederim telefonumu geri getir, sözlükten baygınlık gelicek yoksa
söz veriyorum ses etmiycam beni okuduğunu biliyorum sabaha bırakma bu işi .
Bir gece, rüyamda onu gördüm. Bana piyano çalıyordu. Bunu piyanoma yapılmış bir hakaret gibi hissettim. Fakat o kadar güzel çalıyordu ki, sanki tekrar aşık oldum ona. Aslında, belki de hiç unutmamıştım, sadece yokluğuna alışmıştım. Tatlı bir kabustu gördüğüm, onu hatırlamak, hafızamın derinlerine itmeye çalışırken tekrar gün ışığına çıkarmak... Tatlıydı, güzeldi, ama kabustu işte. Uyandığım sabahı zehir etti bana.

Sonra, bir cafede onu gördüm. Ya da gördüğümü sandım. Gördüğüm her kim ise, ya oydu yada ona çok benziyordu. Eğer oysa, buraya geri dönmüştü. Normal, tatil dönemi, öğrenciler evlerine döner. Ama haber vermemişti. Tıpkı tahmin ettiğim gibi. Kendimi buna alıştırmış olmama rağmen, beni tamamen silmiş olması hala koyuyor. Ha eğer gördüğüm adam o değilse, Tanrı'm, durumum gerçekten çok kötü olmalı.

Üç gün sonra, yanlşlıkla twitter'ına denk geldim. Sözlükteki üyelerin twitter'larını kurcalarken karşıma çıktı, ben de haliyle girdim... Meğersem gerçekten de buradaymış. Ayın 3'ünde dönmüş buraya. 3 Şubat. Onu rüyamda gördüğüm gece.

Bana haber vermedi. Kendimi buna alıştırmış olmama rağmen koyuyor. Bu güzel değil. Bizim yaşadıklarımız, başımıza gelenler, insanlar, bu şehir, hiç güzel değil...
ona yazdigim yazidir, su sekildedir:
" ahah, saf. senin olmayan gururunu seveyim. ukala, umurunda degilmisim gibi hareketler falan mesaj atmamalar. akli sira kendini gururlu, ulasilmaz yapmalar, ama ben engeli basinca en yakin arkadasina facebooktan ekletmelen falan? ne ayaksin kocum? soyle bana adam mi sandin sen kendini? cok pesimden kosacaksin yaza. yaz olsun hele bi, dis gorunusumle insanlari dovmek gibi olmasin ama icin gidecek beni gordukce. simdi gidiyorum ankaraya, kader birlestirmedi de yolumuzu burda ama donunde sen az yalvarmayacaksin bana. ve ben sana bir dilenci sumuguymus gibi davranacagim. o beni eklettigin arkadasini da onaylayacagim. neme lazim iyi biriydi, senin gibi bir pezevenk yuzunden yeni bir arkadastan neden noksan kalayim? bakarsin cok sey degisir. hem de cok sey.... "
uykum gibi gelsene?
her nasılsa haberin olmayacak. seni eller alacak her nasılsa. say ki; ben bu yazıyı sana değil suya yazdım.
gel...
gel...
gel.
hiç olmadığım kadar yalnızım. çocuğumu, eşimi, arkadaşımı, dünümü, yarınımı... her şeyimi aynı anda yitirdim.
hey siz! evet size söylüyorum, açtığınız saçma başlıkları başıma bırakan yazarlar.
(bkz: bir gün hepinizi döveceğim)
seni alacağım kızım elimden kurtulamazsın seneye evlenme teklif edeceğim malum üniversite bitiyor.
yazıyorum ama tekrar başa dönmedim merak etme, konuşmuyoruz konu açılmıyor ya merak ediyorsun biliyorum, nasıl olduğumu merak ettiğini biliyorum. iyiyim ben son 1 yılda hiç olmadığım kadar iyiyim, vakit harcayacak saçma sapan şeyler bularak düzeldim işte, bugün de yazmazdım aslında, taa ilk gün sana açıldığım ilk gün tivitırda bir kaç şey yazdığımda bir kızla tanışmıştık, anlatacaktım ona derin derin, bugüne nasip oldu, anlatırken tekrar yaşadım o yüzden böyle oldum, o en son ben yine yazıyorum dediğimden beri almadım elime defteri o yüzden yazıyorum bir de. sana okutup okutmayacağımı bilmiyordum, o yüzden rahattım, artık öyle rahat değilim, bak yine niye başladım, nereye gidiyorum, nerede bitireceğimi bilmiyorum. hepsi karmakarışık, ben de öyleyim, biliyorum yine yarın bu yazdıklarımı saçma bulacağım, kendime itiraf edemeyeceğim, ama öyle. kendimi kandırarak başladım unutma işine, arada bir gerçeklerle yüzleşiyorum, merak edersin diye de sana yazıyorum işte. diyeceğim şu ki merak ettiğin zaman sor, çekinme. tekrar 2 ay önceki halime dönemem, içimde sessizce yaşamayı öğrendim, çaktırmadan, klasik ve saçma olacak ama göz yaşlarımı içine akıtmak neymiş onu tanıdım(bak bununla çok dalga geçerim yarın). neyse iyi geceler işte, sen skypeda kabe yollarını dinliyon şu an, şimdi görmessin yazımı, sonra görmessen belki ben atarım işte ne bileyim iyi geceler.
"Seviyorsun ya nasılsa beklersin"miş. Evet, bundan 40 yıl sonra kucağımda torunumla, rakı kadehimi hatırana kaldırıp seni seviyordum derim.
beni sevsene. lütfen.
lütfen, beni sever misin? hatta, bana aşık ol.
Bügün seni sevdiğimi bir kez daha anladım.
nasıl yüz verdiysem artık sana, hala dost olduğumuzu düşünmüşsün ama üzgünüm biz dost filan değiliz. hatta arabesk moda girip sana türlü laflar da söyleyebilirim, hiç gerek yok. telefonu kapatırken sen çok üzgün bense zafer kazanmış gibiydim, neden bilmiyorum. sadece bana ihtiyacın olduğunu söylediğinde istanbul'u fetheden Fatih Sultan kadar kabarıktı omuzlarım.

ve işin enteresanı belki beni bu şekilde geçen hafta arasan darmadağın olurdum, ki sen beni en vurdumduymaz anımda yakaladın. teşekkürler beni dün aradığın için. ama dediğim gibi dost değiliz, hele arkadaş hiç. o defter kapandı.

kısacası; o kadar acı, üzüntüye değmemiş, zayıf adamın tekiymişsin.

ve yine kısacası;

ne ben sezarım, ne sen brütüssün
ne ben sana kızarım, ne zatın zahmet edip bana alınsın.
sen ile ben artık düşman bile değiliz.

hadi anam sağlıcakla.
senin ben amına koyayım.
bu ne soğuk efenim insan klozotine oturup sıçamaz o derece.
annem, birtanem; yine dizim kanıyor, suçum yok, inan… güle oynaya koşarken, çelme taktı bana, ... hayat… homeros
Buradayım,
Bıraktığından farklı
Ben,
Başka ben artık.
Bu başka ben
Son bir şans ister
Senden.
N'olur.
ben de senin gibilerin ta amına koyayım. nedense bu gece herkese her şeye sövesim var yahu.