bugün

aylin göçmenin, Behice Boran a dair birgün gazetesinde ele almıs oldugu etkileyici bir yazısı vardır.

(bkz: http://www.telgrafhane.co...ehiceboran100yasinda.html)

ayrıca;
türkkaya ataöv'ün 16 ekim 2004 tarihli cumhuriyet gazetesindeki kö$esinde behice boran'ın bilinmeyen yönlerini yazmıstır.

*abd'den doktoralı ilk türk bayan öğrenciymis.

*üniversiteye kadro yok denilerek alınmadığı için "hademe kadrosunda" görünüp hocalığa bile razı olmasına karsın "hademe kadrosu da yok" seklinde reddedilince dönemin "milli eğitim bakanı"hasan ali yücel'e basvurdu ve doçentliğe atandı.

*daha sonra sosyoloji bölümünde sosyoloji kürsüsüne gerek yok denilerek
niyazi berkes - pertev naili boratav ve muzaffer serif ile birlikte üniversiteden çıkarıldı.

*üniversiteden atıldıktan sonraki yasamının çoğunu mihri belli gibi issiz olarak geçirdi.
çekoslovakyanın hayatını değiştirdiği, türkiye'nin gördüğü büyük sosyalistlerden biridir.

mina urganın da kadim dostudur, mina urgan gibi akademisyendir.
çok değerli sosyolog. tip lideri. insan odaklı bilim çalışmaları akademik değer açısından paha biçilmezdir. zamanında tip'in güleryüzlü sosyalizmini savunan mehmet ali aybar'la fikirsel mana da ayrı düşmüştür.
kendisi türk politik ve sosyo kültürel hayatı için çok önemli bir kişiliktir.
şuan türkiye işçi partisinin içler acısı durumunu görmediği için kendisini şanslı görmeli! bu da benim naçizane fikrim. nerede o zamanki tip, nerede şuanki işçi partisi?
düşününce boğuldum, ürktüm, kaldım.
özellikle son dönemlerde kendisini devrimci - sosyalist diye tanımlayanların önemli bir bölümünün adını bile bilmediği değerimiz.
"sosyalist olunmaz, yaşanır" diyen güzeller güzeli kadın.
doğum günüymüş kutlu olsun, evet o hala kıpkızıl göklerde yaşıyor. http://haber.sol.org.tr/s...behice-hanim-haberi-54330
yaşamını "dünyanın ve türkiye'nin aydınlık geleceğine", sosyalizme, barışa ve bilime adayan siyasetçi ve bilimci.
türkiye işçi partisi'nin son genel başkanı.

aramızdan ayrılışının 25. yılında zincirlikuyu mezarlığı'nda bulunan kabri başında yoldaşları tarafından anılacak devrimci kadın önder.
türkiye demokrat parti iktidarı'nda sadece üç kişinin imzasıyla kore'ye asker gönderme kararı aldığında, emperyal güçlerin çıkarları için mehmetçiğin ölmesine karşı çıkan ve bunun için de hamile olduğu halde hapse atılan, popülizmle halkı uyutup, sömürüp, ona her kötülüğü, başka devletlerin çıkarları uğruna ölümü bile reva görenlerin aksine ülkesini ve insanını seven, bu uğurda, insanlık için çok ağır bedeller ödemiş, gerçek bir aydın, mert bir kadın, brecht'in tanımının hakkını veren bir insandır.
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
14 mayıs 1976'da, genel başkanı olduğu türkiye işçi partisi tarafından düzenlenen "şili halkıyla dayanışma gecesi"nde yaptığı konuşmanın ses kaydı:
http://www.facebook.com/photo.php?v=128128563945288
bir dönem dtcf'de akademisyenlik yapmıştır.
bugün yaşasaydı içinde bulunduğumuz barış sürecine ve suriye meselesine en sert muhalefeti yapacağını düşündüğüm aydınlık kadın. yazık ki süreççi sahte solcular de sahipleniyor sevgili boran'ı.
savaşçı kadın.

behice boran hatko yu anarken.

behice hanım, t.i.p.nin mehmet ali aybar başkanlığında efsane olmuş merkez yürütme kurulu üyesi. kimler yoktu o efsane merkez yürütmede; sadun aren, tarık ziya ekinci, nihat sargın, cemal hakkı selek...

behice hanım, ömrünü türkiye sosyalist hareketine adamış bir kadın savaşçı. zaman zaman türkiye komünist partisiyle yolları kesişmiş, kimi zaman dost, kimi zaman muarız olmuş.

1968 yılında sovyetlerin çekoslavakya müdahalesi sonrası yaşanan kargaşada; müdahaleye karşı tavır alan aybar'a karşı sadun arenle beraber muhalefet hareketine dahil olmuş, öncülüğünü yapmıştır.

o yıllarda, aybara kategorik olarak karşı çıkan, parti içi-parti dışı bir kısım sol muhalefet; aren boran ikilisini, aren boran oportünist kliği olarak yaftalamaktan geri durmamıştı.

yaşanan bu politik depremde aybar genel başkanlıktan istifa etmiş, önce mehmet ali arslan ve daha sonra 1970 kongresinde genel genel başkan olmuştu behice hanım.

12 mart muhtırası sonrası günlerde t.i.p. kapatılmış, boran ve arkadaşları tutuklanmışlardı binlerce partili partisiz; sosyalist-komünist insan gibi.

behice hanım, parti yöneticisi olarak; parti dışı muhalefete ve özellikle gençlik örgütlenmelerinin başını çektiği eylemlere sıcak yaklaşmazdı. gençlerde aren boran ikilisini hayırla yad etmezdi. hatırladığım muhtıra öncesi son istanbul il kongresinde kürsüye çıkıp zorlukla hitap etmişti delegelere.

muhtıra sonrası günlerde sol hareket onlarca yiğit insanını şehit verdi. o yıllarda türkiye komünist partisinin atılım yıllarıydı. istanbul ili eminönü ilçesinde bir araya gelen partililer, "partizan dergisi" sayfalarında parti içi ve dışı muhalefetle teorik-pratik mevzularda tartışma yürütürken; maltepe tekel fabrikasında gıslaved lastik fabrikasında "gerçek" ismi altında işçi gazeteleri çıkarıyordu. yine bir kısım partili arkadaş başta oya sencer olmak üzere muhtıra sonrasına hazırlık bağlamında yeni bir parti çalışması içindeydiler.

1974 yılında çıkarılan genel mahiyetli afla bir çok tutuklu-hükümlü sosyalist özgürlüğüne kavuştu. henüz behice hanımlar tahliye olmadan kurulan türkiye sosyalist işçi partisi (tsip) açıkçası şaşkınlık uyandırmıştı.

behice hanım ve arkadaşları da türkiye işçi partisini yeniden kurmakta gecikmediler. böylece türkiye sosyalist hareketi iki partili geleneğini bozmuyordu. hatırlayın, 1946arda da aynı şeyler olmuştu.

tarihte 2.türkiye işçi partisi diye anılan behice boran siyaseti; 12 eylüle kadar ve hatta sonrasında bile devam eden diğer sol partilerle-legal, illegal- şiddetli çatışma halindeydi.

dev yol, kurtuluş gibi hareketlerle, tsip, tkp gibi partilerle çekişerek gelinen 12 eylül günlerine kadar başını çektiği parti, birinci tip kadar kapsayıcı ve egemen bir görüntü verememiştir.

darbe sonrası yurt dışındadır behice hanım. yorgundur ve sağlığı bozulmuştur. sovyetlerde esen gorbaçov dalgası, tıpkı çek olayları gibi türkiye solunu kargaşaya sürüklemişti.

ülkenin en güçlü sosyalist hareketi dev yol, dağılmış; kadroları sempatizanlarına kadar tutuklanmıştı.

siyasi hareketler merkez kurulları itibariyle büyük ölçüde yurt dışında. ilk yıllar başarısız güç birliği denemeleriyle geçer. 1987 yılına yaklaşırken tkp-tip-tsip arasında yakınlaşma artar.

bu yakınlaşma birlikle netice bulur. behice hanım bu "mutlu" birliğe şahit olur. bir iki gün sona hayata veda eder.

behice hanımın naaşı ülkeye getirilir. uzun yıllar görev yaptığı tbmm önünde bir tören yapılır. akabinde istanbula gelir naaşı. yüzbinlerin katıldığı bir yürüyüşle son yolculuğuna uğurlanır. behice hanımın vedası aslında türkiye sosyalist örgütlü hayatının da bir vedasıydı sanki. onu toprağa verirken bir maziyi toprağa verdiğimizin de farkında değildik. yıllar içinde tkp tip kendilerini lağv ederek yeni bir senteze ulaştığını sanırken, sentez, örgütsüzlüğün bir başlangıç tarihiydi. tbkp nin kapatılmasından sonra kaç parti kuruldu, o partiler ne oldu, neye-nereye evrildi hafızalarda bile yok aslında. şimdi insanlar derin örgütsüzlükte debeleniyor.

12 eylülle başlayan büyük kürtaj, nihayetinde solun kendi eliyle bir imha sürecine evrilmiştir. bir vakit örgütlerde yönetici olanlar-basit üyeler ve hatta sempatizanlar nerede-nereye gitti.

evvel zaman içinde bir tarihti sol, şimdi yeni sahiplerini mi arıyor; ne yalan söyleyeyim bilemiyorum.
fotoğraf ve mektupları çöpten çıkmış.

https://www.gercekgundem....e-mektuplari-copten-cikti
behice boran ve sınıf partisi gerçeği – sönmez targan:

https://www.ozgurkalemler...si-gercegi-sonmez-targan/
Sosyalist aydın lider.

Türkiye işçi partisi'nin ilk kadın lideri.

görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel
görsel

Yetmiş altı yaşında “Bu işlere girerken, her şeyi düşünmüştüm. Hapis yatmayı, baskıları, şunu bunu, ama bu yaşta bir yabancı ülkede sürgün yaşamak hiç aklıma gelmemişti” diyordu bir röportajında Behice Boran.

Doğup büyüdüğü Türkiye’yi terk ettiğinde yaşı epeyce ilerlemişti.

Ya ülkede kalıp 12 Eylül sonrası cehennemden farksız olan cezaevini boylayacak ya da bir kaçak olarak Avrupa’ya gidecekti.

Boran, ilerlemiş yaşına rağmen bir kaçak olarak Avrupa’ya gitmeyi yeğledi, politik sığınmacı olarak Avrupa’da yaşamaya başladı.

Osmanlı’dan Cumhuriyet’e, Cumhuriyet’ten günümüze kadar birçok aydın, gazeteci, bilim insanı ve siyasetçi sürgünle tanıştı, düşüncelerinden dolayı sürgüne gönderildi ya da kendisi gitmek zorunda kaldı.

Namık Kemal’den Nazım Hikmet’e, Ziya Gökalp’ten Behice Boran’a kadar birçok kalem, düşünce ve bilim insanı, bu şerbeti içti, içmek zorunda kaldı.

işte, bunlardan biri de Behice Boran’dı.

Sürgüne gitmek zorunda kaldığında 69 yaşındaydı. Ve yaşadığı ilk sürgün de değildi.

Dedeleri 18'nci yüzyılın sonuna doğru yaşanan Büyük Çerkes Sürgününde, Çarlık Rusya’dan Anadolu’ya sürülmüşlerdi.

https://www.indyturk.com/...siyaset-hali-behice-boran
istese çok rahat bir şekilde başka ülkelerde yaşayabilecek olan bu akademisyenin hayatı boyunca çektiği onca eziyete rağmen ülkesini terk etmeyi düşünmemiş ve istememiş olması ibret vericidir.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar