bugün

Habertürk'te yazan gazeteci. Yazılarının okunmadan geçilmemesi lazım.
Twitter'ı da vardır. bediaguzelce'dir. Takip edilesidir.
çok seviyorum ben bu kadını. yazdıklarını, düşündüklerini, cismini, vs. vs. kendime çok yakın hissediyorum nedendir bilinmez. blogu ve twitter'ı var ona ulaşabildiğim o kadar. ama o bile yetiyor bana. seviyorum işte, seviyorum.
afilifilintalar.com:
http://www.afilifilintala...mi-sorma-canim-zeki-muren

twitter:
http://twitter.com/bediaguzelce
afillifilintalar'da yazdığı yazılar toplanıp kitap edilesidir.hastasıyız.son yazısı için :

http://www.afilifilintala...ne-karni-gibidir%E2%80%A6
halihazırda habertürk'te skala programını sunan eski gazeteci. gerçi hâlâ gazeteci. daha önce sabah gazetesinde de çalışmıştır.
ilk fazıl say'ın katıldığı skala programında tanıdığım, güzel insan. çiçeği burnunda roman yazarıdır.

(bkz: 1473)
--spoiler--
Öncelikle bu biyografiyi ben yazıyorum. 1982'de Ankara'da doğdum. ilk yazılarım, babamın daktilosunda, ne anlama geldiğini bilmediğim harfleri tıkır tıkır yan yana dizmekle başladı. Okul hayatı boyunca resim, müzik ve bilhassa da kompozisyon yarışmalarında ilçe, il ve ülke birincilikleri alan o çocuk benim. Adana, Ankara ve izmir'de yaşadıktan sonra aile meclisi istanbul'da karar kıldı ve 1998'den beri istanbul'dayım. istanbul Üniversitesi'nde Klasik Arkeoloji okudum ve aslen bir sosyal bilimciyim. Bilimadamı yani. Üniversite üçüncü sınıftayken çalışmaya başladığım Atlas dergisi süreci benim için bir okul gibi geçti. Çok kıymetli hocalardan, yazmak ve anlatmakla ilgili en hayati sırların anlatıldığı bir okul. Atlas dergisinde yayımlanan ilk yazım, Büyükada'dan Rum göçü oldu. Tarih, azınlıklar ve din konuları daha sonra gazette ve dergilerde yazdıklarım için temel konular oldu. Yeri geldi spor yazısı da yazdım, cinayet yazısı da. Sabah gazetesi, GEO dergisi ve Habertürk gazetesinde ağırlıklı olarak yaşam başlığı altında toplayabileceğimiz insane hikayelerine şahitlik ettim ve onları bana ayrılan sayfalarda okuyucu ile paylaştım. Yaklaşık altı aydır Habertürk televizyonunda Skala adlı kültür sanat programını hazırlayıp sunuyorum. Elbette şahane bir ekiple birlikte.
Şarkı söylerim, biraz gitar biraz klarnet çalarım, ata binerim, doğayı severim. insanın acıları ve dertleri ile büyük meselelerim var. Uzaya gitmek istiyorum, bu konuda da ciddi çalışmalarım var. Bir iki roman üzerine çalışıyorum, yazmak benim kendimi bildim bileli istikrar sağlayabildiğim tek konu. O tarz.

bedia ceylan güzelce

--spoiler--

düzeltme: yıldızlı bakınız silinmiştir, özel şeyler özel ve güzel kalsın diye.
1473 ün yazarı.
ali taran hakkında savunmacı yazdısıyla troll mu olmaya çalışıyor, yazıyı ali'ye mi yazdırıyor, yoksa vicdansızlığı tavan mı yapmış bilemediğim ve öfkelendiğim kadın. fazıl say' ın eskisi.

http://www.haberturk.com/...li-abinin-yapip-ettikleri
olmamış ve zorlama bir hali var. tonla klişe, ünlü sevgili, ekran yüzü olma, vasat türkçe ve abuk bir hayran kitlesiyle eminim ki yürümeyi hedeflediği yolda başarılara imza atarak ilerliyordur, ona lafım yok. oysa ben değil de büyüklerimiz hep der ya, bu yola çıkıyorsun madem, azcık daha okusaydın ve düşünseydin be kızım!
“âh sesi,
bir ömrün virgülüdür.”

—Bedia Ceylan Güzelce
Göğün Bütün Çeyrekleri’nde Nuh tufanını görmüş birini bu yüzyıla getiren ve hiçbir çocuğun ölmediği bir çocuk hastanesi kurgulayan Bedia Ceylan Güzelce ilk romanı 1473’teki gibi tarihin de dahil olduğu etkili bir hikâyenin peşinden gidiyor.
http://kitap.radikal.com....ska-meydan-kalmadi-428707
1473, göğün bütün çeyrekleri ve soyka kitaplarının yazarı. ayrıca kafa dergisinde aylık yazılar yazmaktadır. yeni nesil çok yönlü yazar olarak umarım kendini geliştirip hakettiği yere gelecektir.
Güzelce bir kadın lakin sabetayist.
hep merak etmişimdir, dudakları orjinal midir diye.
üst dudağında enteresan bir kimlik gizli, kızmızı ruj ile dudak izi armağan etse keşke.
görsel
görsel
görsel
"...çekilmemiş hiçbir fotoğrafı, tek anını kaçırmamak için uyumamışsındır zaten, ucundan bir lokma alıp bıraktığı ekmeği saklarsın, karanlıktan korkmak şöyle dursun gecenin her rengine bir isim koyarsın, insanın sevda halidir bu, yaparsın bunları ve daha fazlasını..."
" Sevgilim, ezberimi bozuyor. Zamanla gevşemesi gerekirken, her seferinde daha sıkı tutuyor elimi, yavaş yavaş kalınlaşması, kabalaşması beklenirken hep daha zarif, daha derinimden yakalıyor beni... "
" Manzaraya hâkim, sırtını dağa yaslamış bir evde, belki bir gün, bir fotoğrafta iki sevgiliyi oynarız diye ben de o kuş gibi sıramı bekledim. Seninle yüz yüze dalacağım uykunun, ayağım çıplak gezeceğim bir salonun, neremin görüneceğini umursamadan uzanacağım bir balkonun, siyah beyaz eşiğindeyim şimdi, rengimi belli etmiyorum. Sana doyamıyorum ve elbette kıyamıyorum. "
Yazılarıyla, konuşmalarıyla ve sesiyle Beni hayata bağlayan yegane kadın.
" Seni tanımadığım onca yılda bile ayrı değilmişiz biz, hiçbir zaman yedi kat yabancın olmamışım, sana beslenmiş, sana giyinmiş, sana özenmiş, sana süslenmiş, sana zayıflamış, sana solmuş, sana yorulmuşum."