bugün

bar manyaklarından kasıt; bara gitmeden yaşayamayan, bar bağımlısı, beş gram bar için götünü peşkeş çeken, haftanın beş günü bara gitmezse geceleri çöp kamyonu taklidi yapıp insanları korkutanlar değildir. tamam onlar da manyak. onlar bar olmadan asla diyorlarsa aliye. bizi ilgilendiren; bar sınırlarında karşılaşabileceğimiz, türlü tavırlarıyla manyak olarak anılmayı hak eden insanlardır.

bara gelmeden hap atıp, donsuzcasına mini etekle masaya çıkıp dans eden hanımabla olsun, kafayı bulup tanımadığı adamların masasına çöken herif olsun, kafasında motosiklet kaskı olduğu halde içki içmeye çalışan rocker olsun, haftada yetmiş beş farklı karıyla takılmasına rağmen doğum gününü bir bar taburesiyle kutlayan teoman olsun, bunlar manyaktır.

hayatta ne kadar saçma sapan iş var başına gelen bu biraderin de bar manyaklarının ağababalarıyla, hepsiyle aynı gece içerisinde tanışma şerefine nail oldu. şöyle ki:

efendim, cumartesi cumartesi evde takılmayalım, bişeyler içelim, mekan arşınlayalım diyerek bir arkadaşımla çıktık gece. önce bikaç saat takıldık bi yerde, sonra; her hafta farklı, alternatif grupların çıktığı, fazla masanın olmadığı, genelde ayakta takılınan ve herkesin kan, ter, hırs, yaldır dans ettiği bi bar var, oraya gidelim, hem orada bişeyler içeriz, hem paşa paşa müzik dinleriz, gürültü iyi gelir diyerek gittik mekana. hem müziği daha iyi takip edelim, hem de milletle muhatap olmayalım hesabı sahnenin önüne ve en köşeye geçtik.

ulan adımımızı atar atmaz başladı bütün manyaklıklar. sahnenin önünde ufak bi yükseklik var, arkadaşım tam oturacakken karının teki sur üfledi, "kaaaaallk, ora benim yerim kaaaaalk!!" deyu, lan nasıl bağırıyo, dağları yırttı oracıkta. karının böğürmesinin şokunu atlatmadan, ikinci şok geldi. arkadaşımın oturacağı yerin yanında bi kız vardı, karı böğürmesini bitirmeden kızın yanına oturdu ve bi anda yiyişmeye başladılar. epey bi yiyiştikten sonra karı bana döndü:

- birandan içebilir miyiiim?
- hayır.
- ama nedeeen?
- hayır dedim ve bitti, uzatma.
- ya amaaa..
- (heceleyerek) hayır.. dedim.. ve.. bitti..
- ya huff tamam yaa.

az önceki iblisten eser yok, dudak falan büzüyo ibne karı. neyse, biraz sonra helaya gittim, döndüm ki ne göreyim, bizim arkadaş karılarla lezbiyen muhabbetine girmiş, "zor olmuyo mu ya, nasıl tatmin oluyosunuz ya" gibi entelektüel topikler üzere müzakere etmekteler. karılar hollanda'dan, sevişmeden, aşktan püsürden bahsederken dönüp yine yiyişmeye başladılar, biz gak gak gülerken, karı beni izlemeye başladı. bi süre tip tip baktıktan sonra:

- gelsene bi bişey sölicem.
- ayağa kalk, öyle söyle.
- ya bi gel lütfen bişey söylicem.
- (heceleyerek) ayağa.. kalk.. öyle.. söyle..
- ya az önceki davranışlarım için özür dilerim, bağırdım falan, yanlış anlamadınız di mi?
- (niye heceliyosam) git.. sessizce.. otur..

ulan ne üstüme vazifeyse elin karısını yönlendiriyorum(el dediğim de karı). zaten nolduysa, benim bu "git sessizce otur" lafımdan sonra oldu.

yaklaşık bir saat sonra falan grup çıktı sahneye, grubun vokali halis muhlis piç, sahnenin önünde dans edip yiyişen karıları görünce şarkı arasında "evvet arkadaşlar, burada iki lezbiyen var, ilgilenen arkadaşlara duyurulur" deyu anons eyledi. ulan az sonra iki tane ilgilenen arkadaş geldi ki, habaov, gıyaman. paso eş değiştirerek dans edip yiyişmeye başladı bu dörtlü. fakat sonradan gelen karılardan biri paso bizim tarafa sikecek gibi bakıyo, görüş açımdan fark edebiliyorum. karıya "senden çok fena tiskindim kızım" bakışı atıyım da rahat bıraksın deyu döndüm, anaa, baş parmağını burnuna götürüp diğer dört parmağı sallayarak naniik yapmaya başladı. düşünsene o kareyi, karı memelerini önündeki kıza sürttüyo, bi yandan nanik yapıyo, ben yapacak bişey bulamadığımdan ağzımda sakız varmış gibi yapıyorum, sağ gözümde "alçak karı", sol gözümde "aşağılık karı" ifadesi hakim.

biraz sonra sarhoşun teki yaklaştı yanıma, zerre tanımam herifi:

- (lezbiyenleri göstererek) şunları siker misin birader? (cevap falan dinlemiyo) şu ikisinin gideri var da, diğerlerine elli sikim olsa birini vermem, verenin de midesi yok. siker misin? ben sikmem.

dedi ve gitti herif. yanımdakine dönüp herifle taşak geçerken, arkadaşımın bi anda gülme krizine girdiğini gördüm, aynı anda gördüğüm şey de önümdeki tanımlanamayan dans eden cisimdi. lan dönüp bakamıyorum. resmen ibnenin biri önümde eğile kalka dans ediyor, ben herife bakmamak için tavanı izliyorum. baktım olacak gibi değil, herif beni kaldırmaya(unut olum bu lafı) and içmiş, eeeh diye bi hışımla döndüm, hiçbir bok olmamış gibi kalabalığa karıştı gitti ibne.

bir süre sonra az evvelki sarhoş tekrar geldi:

- zor mudur am bulmak? bana bi bak yaa. bi bak bana, nasıl?
- noldu, iş mi çıktı?
- ya ama sen soru soruyosun yaa. sen bana bi baksana. iş çıkar mı çıkmaz mı onu söyle bana sen ya.
- hee evet. tamam. hadi.
- du ben birilerine yazılıyım.

dedi ve gitti yine herif. yemin ediyorum bu sarhoşunan az evvelki ibneyi konuşurken gördüm ilerleyen saatlerde, film olsa lanet edersin be arkadaş.

okulda, işte, otobüste her gün gördüğün o efendi adamlar, kadınlar gece vakti ne hale geliyo birader, sabaha karşı eve geldiğimde kerameti insanda değil, güneşte aradım şerefsizim.

o değil de, sokakta gördüğün her iki kişiden biri akp'ye oy verdi deyip duruyoruz. bu pezevenklerden hangisi verdi olum bu oyu?
barın köşesindeki bir masa. masadadan yayılan ses ve küfürler, erol taş kahkahaları tüm barı kaplamış durumda. bardaki diğer insanlar masadaki tiplerden azda olsa çekiniyor. yanlarında bayan arkadaşı olanlar bu masadan uzak masalarda oturmaya çalışıyor. haydi gelin masaya biraz daha yaklaşalım ve masadaki tipleri tanıyalım. haydi gelin elele tutuşup mutluluğa doğru yürüyelim. haydi gel benimle ol..haydi..lalalaaaa...

karıcı kızcı: her sap masasının olmazsa olmazıdır bu adam. en kral radara, en baba sonara taş çıkarır. bara girip çıkan her kız bu adamın şuh ve tacizkar bakışlarından nasibini alır. aynı zamanda paylaşaşımcıdırda. güzel bir kız gördüğü anda ''ohaaa..ohaaa.. olum şuna bakın şuna. olum çok sağlam kızmış lan şuna bakın.. aman aman..'' şeklinde ortamı ayağa kaldırır ve devam eder; ''ben varya, buna çıkarmadan beş atmassam şerefsizim. ben bunu şöle çevirim, böle hoplatır, öle bağırtırım..'' ancak bu ancuk olurda bir kızla konuşma fırsatı yakalarsada iki cümleyi ardarda kuramaz. çekinir, afallar, aptallaşır. göt herif.

hadi içelimci: bu karakterimizse alkol bağımlısı olduğunu göstermeye çalışan bir kişidir. durmayalım, içelim, içtikçe coşalım ve coştukça yine içelim ister. masadaki herkese bir şekilde gaza verir. ''olum sen neden içmiyosun, iki birada kalınır mı lan? içniyceksen neden geldik buraya. benim 10 yaşındaki kardeşim bile senden daha çok içer.. iç lan iç''. bar sahibiyle ortak mıdır nedir ibne..

bi daha mı geliceğiz dünyayacı: hadi içelimcinin bir ileri versiyonudur bu. buda her zaman içmekten yanadır ama sadece içmek asla yeterli gelmez. bi kaç dubleden sonra sapıtır. ''olum hadi kalkın araba kiralayıp istanbula gidelim. olum hadi kalkın gidip hap atalım. olum hadi kalkın gidip kendimizi becerelim.'' gibi olmayacak fikirler beyan eder ve sonrasında tabiki s.ktiri yer. o zamanda başlar '' lan ne biçim adamlarsınız siz. kaç kere bu yaşımızda olacağız? şimdi yapmayacağızda ne zaman yapıcağız?'' ve tabiki o öldürücü laf; '' bi daha mı geliceğiz dünyaya?''

aşk acısı çekiyorum benci: masanın zehir zembeleğidir. iki bira içene kadar herşey güzelken ikinci biradan sonra sapıtır bu adam. bi anda ne kadar sevdiğini, eski sevgilisinin buna ne acılar çektirdiğini, nasıl terk edildiğini falan anlatmaya başlar. arada sağıtırda. olur olmaz sinirlenir. alasız şeyleri kendine yorar. akıtır zehirini umarsızca. muhabbeti s.ker atar ama ertesi sabah hiçbirşey hatırlamaz. bu karakterden mümkün olduğunca uzak durmakta fayda vardır. aksi halde baş ağrıtır, mide bulandırır, psikolojiyi sapıttırır.

bi bira ısmarlasanacı: bu genellikle masan sadece bir yada iki kişiyi tanır ve onlara salça olur. eleman sülük gibidir. birasını alana kadar kalkmaz masadan. bide çerezi bitirir ki ben ona çok tav oluyorum. bir gün bunlardan birinin dötüne sokucam çerez tabağı ibreti alem için.

cool takılıyorum benci: bu karakter çok konuşmaz, yavaş ama sağlam içer, espirilere nadiren güler, genellikle ufuğu izler. ama ibnein aklı çevredeki karı kızdadır. lan acaba biri benim bu hallerime düşer mi, nasıl biri olduğumu merak eder mi diye düşünür içten içe. ama kimse s.klemiodur bunuda. kim ne yapsın lan senin o arza bakan suratını dötoş.

ben bu bara müzikleri için geliyorumcu: ha bide bu vardı dimi lan.. bu herif elindeki birayı sıkı sıkı tutup çevreyi umursamadan kafa sallar, bazende tempo tutar. barda çalan müziklerin hepsini ezbere bilir, bildiğini ıspatlamak istercesinede her yeni şarkının girişinde ve nakaratlarında ağzını oynatır çevresine hafiften bakınarak. bu kadar çabayada karı kız düşmez ama. zaten onlar neye düşüyo ben hala anlamadım. her yoluda denedik lan.
mekan isminin önemli olması dolayısıyla veriyorum: dorock bar/taksim

uzun bi süredir ortama çıkamayıp neler olup bitiyor bi bakayım diyerek, cumartesi gecesi ateşinden çekinilmesine rağmen gidilmiştir yine de. demirbaş modunda sürekli orda olan bir kaç arkadaş ile muhabbet etmeye çalışırken, bir yandan da kalabalıkta uygun bir yer bulmaya çalışırken koluma, götüme çarparak geçen tiplere küfür ederek zaman geçiriyordum.

garson kontenjanı sayesinde bulabildiğimiz masanın alınan darbelerce daha ne kadar devrilmeden duracağı geyik konusuydu. ortamı bilen bilir, cumartesi gecesi ter akar lanet yerden, olmadı bira dökülür yine ıslanır bedenler bi* şekilde. insanlar vıcık vıcık olan bedenlerini tam ortada duran masanın kenarına konuşlanmış olan vücudumun muhtelif yerlerine sürte sürte geçip duruyorlardı. neyse ki alışığım bu duruma lakin artık iyiden iyiye kıllanmış durumdayım insan teninden. zaten patlıyorum sıkıntıdan ''çıkıyım karavan daha az kalabalıktır'' diye düşünürken, yaşamım boyunca karşılaşmadığım bir harekete maruz kaldım. bir çift el, kepçe kulaklarımı ve kabarık saçımı aşarak önce gözlerimi kapadı sonrada ağzımı penetre etmeye yeltendi. aklımdan ilk okul yıllarıma denk düşen bu güzide espriyi yapabilecek samimiyette olduğum insanları geçiriyordum lakin hiçbirini orda hayal edemiyorum. merak oluştu haliyle ancak fena bi durum var ortada.
lanet olsun eller anason kokuyor buram buram. hızını alamayıp ağzıma girmeye çalışan son parmağı da çıkarıyorum hemen. ananın .mı diyerek dönüyorum bir çırpıda. karşımda paris hilton şapkası ve kemeri olan bir hatun. ne alaka noluyoz diyemeden bi*şeyler söylemeye çalışarak aynı anda yüzüme geğiriyordu şimdi de. bense aradan bi kaç kelime seçmeye çalışıyordum. yahu bu koku da nedir be kızım diyerek kafamı biraz geriye çekebildim. o sırada çalmakta olan manowar'dan daha beter bi vokal performansının dinleyicisi durumdayımdım. bi kaç tekrar sonrası anlıyorum ki ''your heyır so nayss!'' diyerek yazılıyor bana. daha what the hell is going on diyemeden nereden geldiğini sorma gafletine nasıl düştüm bilmiyorum. morocco cevabıyla birlikte, yandan bombeleri olan paris çakması bu faslı kızımız boynuma dolanıverdi. kafası dümdüz kızın. ağzıma giren o parmak, gözüme giren o tırnak ve burnumun direğini kıran koku triosu one night stand'e çoktan engel teşkil etmiş durumdayken bir de sarhoş olması iyiden iyiye atmosferi gerdi. kafası kıyak niyeti saf da olsa hatun kendimi tutamayıp, yan masada oturan kankalarının yanına kadar izmir marşı ile sıpırttım. lakin taciz bitmiyordu. bir iki kıvrak vücut hareketiyle sıyrılmama rağmen kaçamıyordum bi türlü bu manyaktan.

heavy metal çalmasının verdiği rahatlıkla belimden tutup dans etmeye çalışmasıyla daha bi* feleğim şaştı. gözüne fener çakılmış tavşana döndüm. ben ki kafa sallamayı stajyer metalcilik günlerime göüp en fazla hayali davul partisyonları hayali gitar soloları ile atraksiyon yaparken birden kendimi evleniyorum sandım. yardım isteme zamanıydı;

-melih!(arkadaş)el at bi, ayır beni şundan!!
-tamam.

demesiyle birlikte, elini tuttuğu hatun, diğer elini omzuma dayayıp nasıl yaptığını çözemediğim bir hamle ile 1 metrelik masaya çıkmıştı. çok sevgili vendetta'nın da belirttiği manyak profiline uygun olarak, manowar'la göbek atıyor, mevlana yapıyor, gerdan kırıyordu şimdi de. mekan ismi vermemin sebeni anlamışsınızdır artık. ortam dorock, düğün salonu değil ki be canım. bir suskunluk oldu önce sonra tüm gözler masaya döndü. hatun eğilip rastalarımı çekiştirirken ''bir beşlik yapıştırsam mı'' diye düşünüyorum ben de. nihayet indirdik yalvar yakar. arkın birasını pantolonuma boca etmeseydi aslında daha fazla durabilirdi. masa olarak kıza bir tavrımız olmasa da dökülen bira yüzünden kızı tutup duvara vururcasına bi* kez daha kanka kucağına yolladım. sinirle tuvalete çıktığım da ise artık barda sapkın bir ortamın oluştuğunu farketmiştim.

tanımadığım, zibidiler, pisuvara işerken ''hacı niye götürmedin karıyı valla süperdi ha'' muhabbeti yapmaya başlamışlardı. ellerinin şeylerinde olması mevzuyu iyice derin bir duruma sürüklüyordu. kimisi arkadan omzuma dokunup ''feciymiş hacı niye tersledin? valla çakımlıktı'' diye çanak tutuyordu pisuvardakilere.

''eeehh mal orda olum. çok istiyosan git sen çak'' diyip kurtuldum derken aslında yanlış bir icazet verdiğimi fark edememiştim. dangalak karı yüzüne benim masa kabeye döndü 5 dakkada. abazan akbabalar üşüşüp masayı tavaf ediyordu. sirkulasyon giderek artıyordu. kimisi birasını koydu, kimisi terini sildi, şeyini sürttürdü. bana o gece sürtüldüğü kadar nineme sürtülse o yaşta hamile kalırdı sanırım. tüm itiş kakışa, konser performansım ile cevap vermeye çalışmama rağmen masa nihayet abazan tipler tarafından ele geçirilmişti. kısa bir süre sonra, elde bira, üzerimde bilimum insan salgısı, suratta ''bu ne mına koyimm'' ifadesi ile hepimiz farklı bir köşeye çekilmiş, birbirimize bile ulaşamıyor vaziyetteydik.

faslı hatunu en son gördüğümde, bana ''neden ters yaptın abi ablaya'' diyen heriflerden birinin omuzunda helikopter pozisyonunda kafa sallıyordu. ayağını masamı gasp etmiş denyolardan birine vurduğun da biraz rahatlasam da çılgın atarak işemeye çıktım.

tuvalaet kapısında,

- hacım nasıl götürdüm ama karıyı!

- sorma fena bi hatun, tam iş görmelik, çatur çutur!

diyalogları dönerken, eleman beni gördü ve,

- moruk ayıp etmedim değil mi?

- fas'tan annem gelse çakarım bilader ne ayıbı!!?
diyerek çıkıp caravan'a kadar koştuğumu hatırlıyorum.

gece duşta temizlenirken çok keskin olmayan burnumun artık Jean Baptiste Grenouille vari bir performans sergilediğini farketmiştim.

''sinir mi, stress mi'' diye sordum kendime ve manyak götverenler diye cevapladım.
(bkz: how i met your mother)*
üniversiteye yeni girmiş, ailenin aşırı baskısından sonra üniversitede bulduğu rahatlıktan dolayı kendini içkiye ve sigaraya vuran insanlardır. iyilerdir hoşlardır fakat muhabbetleri sadece alkol ve sigaradan ibarettir. tüm gün ne içtiklerini bile anlatabilirler.
annenin bara gitmeye izin vermesiyle gorulebilecek manyaklardir.
bir defa bu hataya dusulmus ve o manyaklardan biride kendi oglu oldugundan ve kapida zor topladigindan akillanmistir artik. aksam elinde terlik bir guzel hakkindan gelmistir oglunun ama olsun.
tecrube guzel sey. *
hayattan bıkmış seste hiç birşey duymak istemeyen ve seste kaybolan yalnızlardır.
güncel Önemli Başlıklar