bugün

msn'de bazı arkadaşların kişisel ileti olarak yazdığı eylem.
(bkz: e napiyim keseleyeyim mi)
banyo inşaa etmektir. muhtemelen fayans, çimento, tuğla vb.. ihtiyaç duyulur.
dünyanın en rahatlatıcı şeyi. ilk defa geçen gün yaptım bu banyoyu. hakikaten güzel bir şeymiş. bundan sonra daha sık yapacağım. insan kendini kötü hissederken banyo yaparsa (duş değil, bildiğin banyo. yani keseyle, lifle, sabunla, şampuanla, plastik öredekle) dertlerinden arınmış bir halde tekrar hayata dönüyor. çok enteresan.
banyo olmak var ya bi de hani. nasıl olmuş, nerden gelmiş, kim icat etmiş bilmiyorum fakat bir dönem çoklu kişilik bozukluğundan muzdaripmişcesine banyo oluyordum bende. üzerime fayanslar takıp takıştırıp geziyordum. geyiğe meyletmeyelim de üzerimde tuhaf bakışları gördükçe terkettim olmayı ve yapmaya başladım herkes gibi bende. banyo olmak ile banyo yapmak arasında eğer illa kelimenin salt birincil anlamı ele alınarak bir karşılaştırmak yapılacaksa her ikisi de manasız aslında. banyo yapmak da en az olmak kadar garip geliyor bana. yani burda isimden yeni eylem türetmeye çalışırken sonuna yapmak, olmak, etmek gibi bir fiil ekleyince netice galat i meşhur olsa da birazcık dikkatle eğilindiğinde üzerine rahatsızlık verebiliyor. yıkanmak gayet güzel bir kelime bence. herhalde yıkanmak için kirlenmiş olmak gerek diye zorlanıyor insanlar yıkandım demeye. halbuki kirlendin işte, hatta leş gibi de koktun. nedir yani ben sıçmam, ben kokmam, ben gaz çıkarmam tripleri kuzum. neyse çimmek var bi de ama ona hiç girmeyeceğim. "çimdim" de bir once upon time havası var. hoş değil. italyanca'dan banyo kelimesini aldık tamam da eylem için illa italyancayı sos yapmamız da gerekmiyorki. yıkanalım bence biz.
banyoya girmeden önce üşenilen, girdikten sonra da çıkmak istenmeyen eylemdir.
sıcak su sağolsun, mayışmaktır. akşamları yatmadan önce yapıdığı takdirde, deliksiz, mışıl mışıl, bebekler gibi bir uyku çekmektir.
takıntı haline gelebilen, bazen aynı gün içinde iki kez yapılabilen bir eylemdir.
ergenlik döneminde gece geç vakit rahatlamak için yapıldığın da ebeveynlerde ''aaa bu saatte napıyo bu çocuk aklıma kötü kötü şeyler geliyor''düşüncesine yol açar korkusuyla sıcak suyun verdiği rahatlığı doyasıya çıkaramadığım için gündüz vakti yapıtığım ihtiyaçtır.
küçükken annemin sobanın önündeki leğenin içinde sıcak su sabun ve el örgüsü banyo lifi ile maruz bıraktığı , büyüdükçe mis kokulu köpüren jellerle süslenen rahatlatıcı aktivite.
sıcak su, başımdan aşağı süzülürken, ağır ağır göğsüme oradan da bacaklarıma doğru tam çükümün üzerine düşer ve aşağı iner.
banyo rahatlamaktır.
cıbıcıbı yapmaktır.
sıhatler olsunla noktalanacak eylemdir.
banyosu olmayan bir mekana banyo inşa etmek......
"tuğlaları, çimentoları getir yapayım" şeklinde iğrenç esprilerin ortaya çıkmasına neden olan tabir.
türk kadınlarının sabahları arkadaşlarıyla konuşurken ilişkiye verdikleri isim . komşu hatun arkadaşına der
--Kız Aysel varya onlar gece banyo yapmış..
hadis-i şerif'te şöyle buyuruluyor;

"Her yedi günde bir gusül edip, başını ve bedenini yıkamak her müslüman üzerinde Allah'ın bir hakkıdır" buyurmuştur. [Kaynak: Müslim, Nu:849]
bu devirde anlamını yitirmiştir. banyo out, duş in.
çocukluğumun komik ve bir o kadar da ızdırap dolu anları... çocukken banyo yapmak deyince, nedense burnuma psikolojik olarak sanırım, beyaz sabun kokusu ve annemin bağırtıları gelirdi. sık hastalandığımızdan ve sanırım eskiden meşakkatli bir iş olduğundan annem için- hemen banyo yaptırmanın neresi meşakkatli demeyin ,bunun nedenini anlatacağım- annem bizi hep pazar akşamı yıkardı. ertesi gün okul vardı ya hani. neyse. daracık ,küçücük, sıcacıktı banyomuz. yerleri betondu. sanırım mozaik kaplı taşlardandı. eskiler bilir bunu. öyle dekoratif bir şey değil yani. pazar akşamları resmen bir azaptı bizim için. annem için de öyleydi belki. annem her pazar akşamı, yaz kış hem de, banyodaki sobamızı yakardı. iç anadolu'da yaşıyorsun sonuçta. yazları bile o kadar sıcak olmazdı eskiden. sobamız yanardı gürül gürül. annem abimle beni banyoya tıkardı. beraber yıkardı. çocuğuz sonuçta. tabi belli bir yaşa kadar canım. hemen dudağınızı büzmeyin. sobanın üzerinde fokur fokur kaynayan bir kazan. hamam gibi bir ortam. annem bir abime bir bana kaynayan sudan döker, gayet ritmik ve canlı hareketlerle bizi yıkardı. bir kez vücudumuzu keseler, iki kez lifler, iki kez başımızı sabunlardı. gözümüze sürekli sabun kaçardı. ben hep ağlardım. ben ağladıkça annem delirir, kaynar suları dökerdi başımdan aşağı. ağzıma, gözüme, kulaklarıma dolan su ve köpükten nefes alamaz bir halde bu anın bitmesi için adeta dua ederdim .sabun şampuan tadı konusunda gurmelik yapabilecek kadar tecrüben oluşmuştu artık. abim anne ve babama karşı sinsi ve anne yalakası bir çocuk olduğundan gıkını çıkarmaz, bıcı bıcısını edebiyle yapardı. annem onu oracıkta tokaç ile yün yıkar gibi vura vura yıkasa bile yine de sesini çıkarmazdı. banyo sonunda annem bizi dolma gibi kalın havlulara sarar, kucağında salona götürür, sobanın yanına oturturdu. ben çabalamaktan yorgun düşmüş, sıcak su, üzeri resmen çivi ve dikenli tel döşeli kese ile keselenmekten dolayı pelte kıvamını almış bir halde sobanın yanında kurumayı beklerdim. ortaokula gelince annem peşimizi bıraktı. artık kendi kendimize yıkanmamıza izin verdi. artık sobalı evde oturmuyorduk. kaloriferli banyomuz vardı. tüplü sofbenimiz vardı. banyo yapmak artık benim için kendi kendimle kaldığım ,köpüklerle doyasıya oynadığım zevkli bir andı. bu yaşıma geldim. sıralamam hala değişmedi. banyoya girerim. bir kez vücudumu keselerim .sonra iki kez annemin el örgüsü lifleri ile liflenirim. sonra keyfimce mango-dondurma aromalı duş jelleri ile köpükler eşliğinde şarkı söyleye söyleye banyoma devam ederim. Sabunu bıraktım artık. onun yerine iki kez şampuan. sonra bornozu giyin ve kurulan. bu satırları yazarken burnumda hacı şakir sabunu kokusu peşimi bırakmıyor. ama artık annem ve o sıcak sobamız yok... ne yaparsam yapayım eskisi kadar temiz olamıyorum. eskisi kadar da ne ruhum temiz. ne de bedenim...

not 1: şu an klostrofobim var.
not 2: annem aslında bizi kaynar su ile haşlamazdı. annem sadist değildi. çocukluk psikolojisi ile öyle hissederdik.
bir nimet mi desem güzellik mi desem bilemedim. özellikle kış aylarında sıcak suyun altına girip yıkanmak. yorgunluğa birebir bir gelen ilaç. çoğu zaman rakipsiz rahatlatıcı unsur.
Her seferinde annemin karnından su kuşu olarak dünyaya geldiğimi hatırlatan, bedeni rahatlatan harika bir unsurdur.
tazelenmek, yenilenmektir.
güzeldir, insan rahatlar bir farklı hisseder kendini banyo yapınca. bazen düsünüyorum da dunyamıza ait değilmiş gibi geliyor.
youtube için dns değiştirenlerin yaptığı şey.

şaka şaka, biz de çalışmadan geldik terledik. kirli mi girelim yatağa.
Lisedeyken en haz etmedigim şeydi banyo yapmak 2 ay banyo yapmadıgimı bilirim ne kadar pislikmişim banyo yapmanın verdigi rahatlık gibisi yok...
noldu kardeş banyonun dekarasyonunumu değiştiriyorsun diye sorarlar adama.
(bkz: duş almak)
güncel Önemli Başlıklar