bugün

bunların aylak olanları bol bol tartım yapar.
en asil duyguların insanıdır. her çocuğun anılarında mutlaka bir bakkal vardır.
nam-ı diğer "kames satan adam".
- kısa kemıl alabilir miyim
+ ne dedin?
- kısa kamel abi
- o yok biz de
+ usta camel versene sen.

bakkal budur..
yiğit özgür ün okuduğumda kopmama sebep olan güzel karikatür ve esprisidir.

(img:#49671)
tayip dese: lan ippneler! alın size 1 milyar dolar birleşin açın birlikte bi bakkaliye...
ama yok nerdee demez o!!!.herzaman büyük olanın yanında oynuyor lavuk.* **
sabah 6 dan gece 12 ye kadar hizmet verebilen, her an fiyat değişimleri yapabilen, şimdilerde veresiye defteri yerine veresiye programları kullanan, tek kişi ile 5-10 müşteriye bakabilme kapasitesine sahip, hırsızların gözde mekanları, hiçbir zaman vazgeçilemeyecek işletmelerdir.
çocukken aramızdaki tek ilişkinin "buna ne olur?" diyaloguyla merhamet bekleyen bakışlarımızın olduğu yer. paranızın üstü yerine, sakız verir ancak sizin eksik paranızı tamamlayıp cömertlik yapmaz. yine de büyük marketler düşünülünce, anne baba gibi sığınacağınız yerdir.
aslen bakliyat satan yerlermiş. (bkz: bakliyat) (bkz: bakkaliye) her tür ihtiyacı bulundurma görevi zamanla bunlara düşmüş.
okan bayulgen'de performanslarına denk geldiğim yeni kasa rock grubu. rock demeye de gönlüm el vermiyor vasatın altında bir kafaya sahip oldukları çok belli arkadaşların. bu şekilde coverlarla bir yerlere gelmeyi planlıyorlarsa büyük yanılıyorlar.

belirtmeden geçemeyeceğim o trompetçi gerçekten ne çirkin bir insanmış. tipinden ziyade bir kızın kendisini beğendiğini söylemesinin akabinde suratını tripten tribe sokmaya çalışıp cool bir tavır sergilemek için elinden geleni yapmıştır.

ama malesef koca bir yanlıştır kendileri. özet geçiyorum: ya sahneyi bıraksınlar ya da terbiyelerini geliştirsinler.
kasap, manifaturacı, elektirikçi, tüpçü, ayakkabıcı, manav, ... vs.'den ziyade, genel olarak amcalık vasfı yüklenebilen esnaftır.
büyük marketler karşısında benliklerini kaybeden küçük çaplı işletmeler.
matematik dünyasına cahit arf'ten sonra bakkal hesabı metotları ile en büyük katkısı olan yurdum esnafıdır.
süpermarketin dedesidir.
büyük balığın yuttuğu, küçük balık.
(bkz: otman bakkal)
on kuruş eksik çıktığında cebimdeki sakızı vermek istediğim yer.
özellikle çoğu bakkalın adının hüseyin olması ilginç olan kısmıdır.
marketlerin efendisidir.

zorda kalmadıkça bakkalı tercih ederim, sebepleri;

-bakkalda deftere yazılır, markette nakit konuşur.
-bakkalda değişim prosedürü yoktur, marketler göttür bazıları para bile iade etmez.
-bakkal amcalar aileden biri gibidir, marketciler ise kapitalist para babalarıdır.
-bakkallardaki insan ilişkiler yine markete bin basar.

20 yıldır aynı bakkalla alışveriş halindeyiz, düğünler dernekler kısacası bir bağ oluşmuş durumda. aynı şeyi market yapar mı şüpheli.

not: marketten kastım, hiper marketler gibi büyük alışveriş yerler.
Ahmet amcadır, Ayşe teyzedir. Size "Buyrun efendim para üstünüz." demez, "Koçum der arslanım der, çoluğa çocuğa selam söyler.
bursa hayal kahvesinde sahne alan bir müzik gurubu. dinlemekse hiç nasip olmadı.
kreatiflik adına hiçbir girişimi olmayan burjuva sınıf. varoluş kaygıları para-çokomel eğrisinde net görülür.
Bakkal amca yerini market abilere bıraktı.
görsel

şu güzel sözü yine tekrar etmekte fayda var.

"Alışverişi süpermarketten yaparsın ama cenazene mahalle bakkalı gelir."
Bu dönemde alısveris merkezleri ve marketlerin bitirdiğimeslek dalı.