bugün

gece gece bu yazıyı yazmak nerden aklıma geldi bilmiyorum. belkide böyle şeyleri pek arkadaşlarımla konuşamamla alakalı. bir babanın olmasının ne demek olduğunu bilmemek çok eksik hissettiriyor insana.

mesela sakalını nasıl keseceğini kendin öğrenmek zorundasın veya erkek olmayı.

insan büyüyünce alıştığı için pek umursamıyor. ama çocuk olurken umursuyor yazar dostlar. hemde çok. arkadaşların babaları hakkında konuşurken sana sorulmasın diye dua etmek nedir yaşadım. babalar gününde babana ne hediye aldın diye bana sormasınlar diye dışarı çıkmazdım. daha bunun gibi bir çok hüzünlü örnek verebilirim.

dostlar; babanız varsa çok şeyiniz vardır.
"Insan oturduğu odanın duvarlarından biri yok oluvermiş gibi bir noksanlık,bir çıplaklık duyuyor,bir gün evveline kadar kolumuz,bacağımız gibi pek tabii surette mevcut olan bir şeyin birdenbire hiç olmasına inanmak istemiyor."
(#31182353).
Bunun birde babası olupta babasiz buyumek versiyonu vardir.Sizi kucuk bir bebekken keyfi terk edip gitmis sefalete ve kotu insanlara karsi savunmasiz birakmistir.Anneniz yaninizda gepegenc durur ve siz onu cocuk psikolojisiyle kiskanir koruma icguduysle hareket edersiniz buyuyuncede benim gibi suc makinasi psikopat olur cikarsiniz. Zordur kisacasi adami erken olgunlastirir.Alacagin olsun be herif ben intikamimi kimsede birakmam.
babamı 7 aylıkken kaybettim,
hiç baba sevgisi görmedim hayatımda hiç tatmadım birisinin korumasını nerdeyse hiç hissetmedim...
benim babam senin babanı döver muhabbetine girmedim...
Can yakıyor be sözlük....
Zordur. Rabbim hiçbir yavruya yaşatmasın bu durumu. Ana baba sevgisinin yeri açığı hiçbir sevgiyle kişiyle dolmuyor o çocuğun bir yanı hep eksik kalacaltır istesede istemesede. Çocuk ne ile büyür sevgiyle. Ona bu koşulsuz sevgiyi verebilen kimdir ana babası. Gerisi yalan.
"savaşın ortasında komutansız kalmaktır, babasız kalmak."
babanız yaşıyorsa hala çocuksunuzdur. bu harika.

insan babası ölünce büyüyor çünkü. yalnız başına kalıyorsunuz o zaman artık.

oysa ne zaman ki babanızı kaybediyorsunuz, işte o zaman gerçekten büyüyorsunuz. çünkü çınarın gölgesi yok artık üzerinizde. sizi fark etmediğiniz halde yağmurdan, güneşten koruyormuş meğer o gölge.

babanız öldüğünde büyüyorsunuz.
bence bir şey eksiltmez ben babayı fazlalık olarak görüyorum. çocuğum olursa kendimi bile eve almam o derece gereksiz babalık.
babasız büyümek korkarak büyümektir. ilkokulda öğretmenin herkese babasının işini sorduğunda sıra bana gelmesin die içten dua edip sıra geldiğinde ise benim babam öldü diyip sınıftaki sessizliktir. ilk etek traşını annenden utanarak öğrenmektir. araba kullanmayı ehliyet kursunda öğrenmektir. gençken arkadaşlarının gece geç saatlere kadar dışarda eğlenmesine rağmen senin evde ki anneni düşünüp her seferinde bi yalan atarak eve erken gelmektir. babasız büyümek kendi futbol takımını kendin seçmektir, terimleri kendin öğrenmektir. babasız büyümek ana kuzusu olmaktır birazda, öle olunmasada sırf babasızlığı sana hissetirmemeye çalışan annene vefandan dolayı böle gözükür dışardan. babasız büyümek sigara içerken yakalanınca dayak yiyememektir. babasız büyümek kendini çalışmak zorunda hissetmektir tamda kız arkadaşına hediye almak için babandan para istiyeceğin zamanda. kısacası babasız büyümek birey olarak büyümektir, yaşın ne olursa olsun sen koca adamsın sözünü duymaktır.
19. yüzyıla kadar çoğu çocuk böyleydi. sanayinin yükselmesiyle çocuklar baba şefkatini hissetmeye başladı.
çok zor olsa da başardığım şeydir. babam oğlu olduğum için benimle birlikte yaşamak istiyordu ama ben istemiyordum. o yüzden artık beni salmasını ve kendi ayaklarım üzerine durmam gerektiğini kendilerine ilettim. ( yaşım 13 dü) baba efendi ise sinirlendi ve bana ev cezası verdi. evden okula gidiyor okuldan eve geliyordum. kendisi atölyede kaldığı için eve de gelmiyordu. aramız bayağı bayağı bozulmuştu karı gibi trip atıyordu bana yani. en sonunda ne yapayım diye düşünürken evden kaçtım. adam cinsi sapık gibi peşimi bırakmadı, iş bulup çalışayım dedim iş yerinden bile attırdı. ama en fazla iki sene buna direndi, ben 15 e gelince pes etti. ne halin varsa gör, siktir git dedi. kaba konuştu yani. ben de fırsat bu fırsat gittim ve iş bulup hem okudum hem de çalıştım. hiçte zor değildi bu durum çünkü 13 yaşında kendi ayakları üzerinde duran bir bireydim.
babasızlığın insana katkısı daha fazla bence, baba belli bir yaştan sonra çok gereksiz bir varlık haline geliyor.
babanızın ölümüne doğrudan ve dolaylı şekilde sebep olan insanlar elini kolunu sallayarak dışarıda mutlu mesut geziyorsa daha çok can yakar. onsuz geçirdiğiniz her bir gün acınızın üstüne bir kat daha atar. derken bir bakmışsınız o acı gökdelen olmuş, zirvesine çıktığınız zamanlar aşağıya bakmak gözleri karartır olmuş. hayatınız boyunca "baban ne iş yapıyor?" diye soran öğretmenlere, kısık bir sesle "benim babam öldü." der ve yüzlerindeki rengin atışını izlersiniz. bazen "neden hep annenle geziyorsun baban yok mu?" diyen densizler çıkar karşınıza. ilkokuldan, liseden, üniversiteden mezun olursunuz, herkesin çektirdiği o aile fotoğrafını sizin çektiresiniz gelmez. eğer onu küçükken yitirdiyseniz her şey daha zordur. herkes küçüktü, büyüdü yarası iyileşmiştir diye düşünür ama kazın ayağı öyle değil. çocukken ölüm nedir bilmezsiniz, her an babanız kapıdan içeri girecekmiş gibi gelir. oyun gibi gelir her şey. ama yılbaşı gecelerinde, doğum günlerinde, bayramlarda bile gelmediğini gördükçe ölümün geri dönüşü olmayan bir gidiş hali olduğunu kavramaya başlarsınız. her yılbaşında, her doğum gününüzde, her bayram sabahında biraz daha kaybedersiniz onu. içinizdeki boşluk her geçen gün daha da büyür. siz son nefesinizi verene kadar büyür.
8 yaşına kadar büyüdüm.

Hiç görmedim diyebilirim.

Kuzenlerim baba baba diye babalarına sarılırken ben bi kenarda onlara bakarmışım.

Hatırlamıyorum tabii dayım söylüyor.

Kötü bir durum.

Ölüm değil de hayatta olduğu halde yanınızda olmayışı daha kötü.
Aslan gibi bir babaya sahipseniz, eşşeek kadar olsanız da, gelecekten ürker, kendinizi babasız büyümek zorunda kalan çocuk gibi hissedersiniz.
Bir yanınız eksik, acılı, kanar durur...
Bence annesiz yada babasız büyümek kendi adima (babam ben 8yasindayken vefat etti) gorsel olarak buyumek fakat ruhen daimi cocuk kalmak...
Büyümek olmuyor o.
Bir yanın hep çocuk kalıyor ve kalacak...
Varlığıyla yokluğu bir olmasından iyidir.
Hiç tanımasaydım onu belki daha güzel olurdu, aklımda hayalimde kızların prensi olan o baba olarak kalırdı, hafızama bu kadar kötü kazınmazdı.
Ayda yılda bir geliyorsun, bugün geldin gördüm seni, yüzüne gülüyorum sarılıyorum ama yok yani olmuyor, yanına gidip konuşamadıktan, içimden gelecek şekilde 'baba' diyemedikten sonra gelmenin de, gitmenin de, hiç olmamanın da bir anlamı yok.
Ben büyükbabama, amcama daha anlamlı sarılıyorum, onlarla daha güzel konuşuyorum.
Bu kadar kötülük yapacaktın madem çocuklarına, neyine güvenip, niye yapıyorsun çocuk?
16 yaşındayken görmüştüm sanırım ilk defa.
Doğa size bir baba figürü vermezse sizde onu yaratmalısınız.
Ben atatürk'ü gözüme kestirmiştim.
Yaşamadım yalnız ne kadar zor olduğunu tahmin edebiliyorum.
Bir gece sadece bir gece babam il dışına çıktı. O akşam kardeşimle evin ne kadar sessiz olduğunu konuştuk. Oturduğu köşeye bakıp
" şurada otururdu" dedik.
Ertesi gün geldiğinde boynuna sarıldım ve özlediğimi söyledim. Bir gecede bu kadar özlüyorsam...
20 yasında sonra babasız büyümek:

Aç susuz kalsaydık sokaklarda yatsaydık borç batagına düşseydikte babam gitmeseydi

Onun varlıgındaki güven içimdeki huzur bambaskaydı

Şimdi çok güzel bi işim olsa hayatım çok güzel olsa babamla o günleri paylaşamadıktan sonra hiç bi anlamı yok.
babam vefat ettiginde 18 yaşıma gireli bir ay falan olmuştu. ister takdir i ilahi deyin ister biyolojik gereklilik.
post travmatik stres bozukluğu yaratacağından ileride çıkacak olan yaşamsal emareler hiçbir zaman olumlu değildir.
Çocukken zordu da geldik 25 yaşına. Artık kimsenin baba filan sorduğu yok.
allaha şükür babam hep yanımdaydı.