bugün

O ne yapmış, bu ne giymiş, şunun kızı bunu demiş, onun oğlu şuraya gitmiş vs. vs. (bkz: gıybet)
beni büyüten insan.
"süper-babaanne".
benim baba-anne zamanında çobanmış. sırtında tüfeğiyle hayvan otlatmaya tek başına gidermiş. 9 yaşında öksüz kalmış 3 kardeşine annelik yapmış. sonra 14 yaşında dedem denecek şerefsizle evlenmiş erken yaşta evliliğinden ötürü ilk doğan 2 çocuğu ölmüş.toplam 11 çocuk doğurmuş 2 tanesi de doğduktan sonra sefaletten ölmüş. sefalet dediğim şerefsiz dedem köyün ağası gidermiş başkente 3-4 ay gelmezmiş. çoluk çocuk umurunda mı?. gün olmuş dedem kavgaya karışmış üstünde 3 kişi dedem yerde nenem kocasını yerde görünce tuttuğunu yere indirmiş eline "kama" almış unutmuş yumruk atıyorum zannederken kamayla adamı 20 yerinden deşmiş.katil olmuş kocası için. ve dedem hergün dövermiş baba-annemi. hafifletici sebep falan derken yemiş 24 yıl hamile girmiş mapusa ölüleri saymazsak 4. çocuğu içeride doğmuş yatmış 2 sene sonra ecevit affı gülmüş yüzüne kavuşmuş özgürlüğüne. geçmiş yıllar dedem olacak şahıs yeğeni için yemiş bütün serveti takmış sağa sola borç bu borç yüzünden evini taşlamışlar, ateşe vermek istemişler evini. çocuklarının canına kıymak istemişler. izin vermemiş dövüşmüş erkeklerle yenik düşmemiş. çok deli sever benim nenem. sarıp sarmaladı mı canını çıkaracak gibi sarar. en çok ben üzmüşümdür belki onu ama gene de en çok beni sever zannedersem. çocukluğumda hep korktum o sarıp sarmalamasından orta okul bitene kadar yanına yaklaşmazdım. uzaktan sev derdim. üzülürdü ben bilmezdim bunu. ilk defa liseyi bitirdiğimde bilek güreşinde yenebildim ben baba-annemi tamı tamına ben 18 o 69 yaşındaydı. gerçekten sevinmiştim. komşusu kendi çocuğunu dövüyor diye baba yiğit adamı duvara çalmışlığı vardır. öyle de çocuk severdi. evin odununu kömürünü 60 küsür yaşına kadar hep kendisi taşıdı. işini kimseye yaptırmazdı şehrin ortasında damına bahçe yapmış domatesini biberini kendisi yetiştirirdi. hayvandan da çok iyi anlardı bir ayrı severdi hayvanları bir gün tavuklarından birinin üzerinden araba geçmişti tavuğun bütün organlar dışarı fırlamış eliyle hepsini içeri ittirip dikti. herkes dalga geçti kendisiyle diktikten sonra oturdu dualar okudu 2 gün. 2. günün sabahı tavuk ayaklandı işte o gün nenemden daha çok korktum akıl almıyor tabi böyle olayları. bunları kendisi pek anlatmazdı. şu yaşanan bütün kötü olayları halalarım ben daha küçücükken anlatırlardı. bizde korkardık sebepsiz yere.bir yemin ettim dedemin evine girmem diye etmez olaydım son 7 sene de bir tek annemin cenazesinde görebildim kendisini. ne zaman telefon açsam ya da o arasa açar açmaz ağlardı. o ağladı mı üzülürdüm ama yalan yok bir sevenimiz var diye de sevinirdim. 2.5 sene oldu hiç görmedim nenemi 2-3 ayda bir telefonda konuşuruz. memlekete gitsem de eve girmediğimden göremem büyüğüm olduğu için ayağıma da çağıramam kaldı ki dedeme saygısından başka bir yerde de o görüşmez benimle. geçen gün aradı hayatında ilk defa ağlamadan hiç sevgi belirtisi göstermeden fırçayı bastı,"cenazeme gelme istemem" dedi. diğer torununu istedi telefona. annem vefat ettikten bütün çekirdek ailemi silmiş atmış ben bu hayatta daha hiç kimseye üzülmem zannediyordum. ama nenemin o laflarıyla bir göçük oluştu içimde, neredeyse ağlayacak oldum. yaptığı onca olağanüstü şeyden sonra bir daha hiç hissetmeyeceğimi sandığım duyguları bile uyandıran süper-babaannem gelir aklıma.
not:hatalarım varsa affola. sileceğimden korktuğum için yazıyı baştan okumuyorum.
Tıpatıp aynısı olup, ismini taşıdığım ama bir kez göremediğim insandır. Eminim canı gönülden severdi beni babam gibi.
köylü ve vasat insanlar.
Özlüyorum babaanemi yemekleri nefisti.
23 yaşında dul kalıp 83 yaşında dedeme kavuşması onu mutlu etmiştir sanırım.
Bu dünyaya geldi ve geçti.
ilkokul birinci sınıftan üniversite son sınıfa kadar ve sonrasında askere giderken en az 48392472907 kez "aman oğlum, kimsenin verdiği şeyi yime, içme emi?" diyebilen ayrıcalıklı, tatlış, şapşik, minnoş ve ponçik bir insan.
Zor kadın. Sağlıklı iletişim kurmak çok zor.
Aşırı cimri, paragöz, para biriktirme sevdalısı, istifçi, ser verip sır vermeyen, misafirsevmez zor ve değişik kadın. insanlarla sağlıklı bir iletişim kuramadığı için kendisiyle kurabilmek de zor.
Bir de tek sevdiğim tarafı türlü çiçekler yetiştirmesi olan, dar ve tıklım tıklım eşya dolu, arka cephe olup güneş almadığı için karanlık, kasvetli babaanne evi.
Ve pişirdiği yemek çeşidinin çok sınırlı olması yani sürekli aynı şeyleri pişirmesi.
Anneme çok zulüm etti. Çok ama çok zulüm etti. Hani hep derler ya insanlar kendi yaşadıklarını başkalarına yaşatıyor diye. Mesela çocukken taciz edilen pedofili oluyor ya da şiddet gören psikopat oluyor vs işte o misal sanırım. Babaannemi dedemin ailesi çok dövmüş. O yüzden sanırım çok kötü, sevgisiz,acımasız bir kaynanaydı. ilginç bir şekilde beni çok seviyordu. Takdir belgesi aldığımda bana çeyrek altın takardı. Neyse her şey Allah ile onun arasında. Hakkını helal etmemekte çok günahmış o yüzden annem helal etti. O konu kapandı sanırım.
Çok özledim.
Seversem kendimi mal diye nitelendiriyorum. Ama babamın annesi işte nasıl sevmeyeceksin ki. Arkasında her gün annemden dinlediğim enkazla Rahmetli oldu kendisi. Halen varlığını hissettirir o derece bir enkaz. Dünyanın ne kadar boktan olduğunu kanıtlayan şeylerden biridir benim için. Kendisi hakkında ne düşünmem gerekir hala emin değilim.
Babaannemi hiç tanımadım ve bunun eksikliğini hissediyorum.