bugün
- sivaslı erkekler8
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu13
- çirkin erkeği yakışıklı gösterecek şeyler10
- belediyeler el değiştirince bütün foyalar döküldü23
- ismail kartal12
- akp seçmeni14
- sivasspor'a verilen penaltı27
- anın görüntüsü17
- ali erbaş10
- sinemaların batma aşamasına gelmesi22
- patiswiss17
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı14
- bülent uygun13
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi19
- 22 nisan 2024 sivasspor fenerbahçe maçı31
- trollerin karışması8
- fenerbahçe12
- sözlük yazarlarının pankekleri13
- yoga eğitmeni uzun boylu motorcu şamatacı erkek9
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı8
- profesyonel fotoğraf makinası tavsiyeleri10
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi13
- inmesi binmesinden daha zor olan şeyler14
- stanleywhite10
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı9
- junkman8
- siklememenin getirdiği huzur9
- icardi190510
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması8
- yazarların en rum özelliği8
- galatasaray9
- bakire misin diye soran erkek12
- xdearm8
- johnny bellington17
- icardi1905'in adam gibi adam olması15
- chp genel merkezi önündeki aşırı üks araçlar9
- icardi1905 silik olsun kampanyası16
- binali yıldırım'ın servet15
- mersinden kıbrısa yüzmek12
- sözlükte fake alacak kadar ezik olmak8
- güzel kızların size abi demeye başlaması11
- arda güler9
- türk kızlarının zenci sevdası13
- susmayan durmayan israile gemi ticareti8
- evlenmezsek yaşlanınca ne yapacağız sorunsalı8
- bir insan sizi ne kadar kırabilir13
- şu anda çalan şarkı11
- sevgili kendim12
- afrika ülkeleri ve türkiyedeki enflasyon oranları29
- abberline tarzı saçma sapan başlıklar açmak8
yoksuldu baba...
çok zor kosullarda, zar zor büyüttü oglunu...
yemedi ona yedirdi, giymedi onu giydirdi.
en büyük ideali yavrusunun kendi ayaklari üzerinde durabildigi günleri görüp avrupaya yerlesmekti.
orada iyi para kazanacak, bundan böyle adam gibi yasayacakti.
zamanla oglan büyüyüp serpildi, bagimsizligini ilan etti.
ancak bir arkadasiyla ayri evde oturdugu halde, kendi harçligini çikaramiyor, hala babasinin eline bakiyordu. üstelik ev arkadasiyla da kavgaliydi. baba yine de her eziyete katlaniyor, disinden tirnagindan artirdigini ogluna aktariyordu. ne de olsa o, kendi kanindan, kendi soyundandi.
bir yaz günü, oglanin evinde büyük bir kavga koptu.
evladinin dövüldügünü duyan baba sopayi kapip evi basti; öfkeyle oglunun ev arkadasinin kafasini yardi. tabii bütün mahalle ayaga kalkti.
herkes babayı suçladi.
adi "belali"ya çikmisti.
yillar geçti... baba bir daha dayak yemesin diye, oglunun yanindan hiç ayrilmadi; ona as, para, silah verdi, yanina adam koydu.
artik yavrusunun güvencede oldugunu düsünüyor, kendi düslerinin pesine düsme vaktinin geldigine inaniyordu. yeni bir hayata kanatlanmak üzere vize kuyruguna girdi. ancak "sen giremezsin"dediler, "haneye tecavüz etmissin".
"ama oglumu dövüyorlardi" diyecek oldu, dinlemediler. yikildi baba... yavrusunu koruma ugruna büyük idealinden olmustu. kimi dostlari "oglani evlatliktan reddet,
kurtul. o zaman alirlar seni" dedi.
baba "ınsan hiç oglundan vazgeçer mi" diye direndi, dinlemedi.
gel zaman git zaman, yoldan çikti bizim oglan... kirli islere bulasti. evinde uyusturucu ticareti yaptigi, silah sakladigi, kanun disiislere bulastigi haberleri geliyordu. babasindan zengin hale gelmisti, ama hala ondan harçlik aliyordu. üstüne üstlük babasini da sevmiyor, "basima ne geldiyse senin yüzünden" diye dikleniyordu. zavalli adamcagiz, onu kollayacagim diye hem fakirlesmis, hem yalnizliga itilmis, hem de istikbal planlarini ertelemisti. simdi kendisini sevmeyen problemli bir oglanla bas basa kalmisti.
sonra bir gün, araya aracilar girdi, oglan ev arkadasiyla baristirildi. eski kavgalari unuttular, birlikte vize alip güle oynaya avrupanin yolunu tuttular. babanin düslerinin ülkesiydi orasi... baba "madem onlar baristi, ben de gideyim" diyecek oldu, ama yine ayni gerekçeyle kapidan kovuldu: "sen bir süre daha bekleyeceksin. o arada sicilini düzeltmeye çalis."
simdi baba, bir yandan ogluna harcamaktan biriktiremedigi paralari biriktirmeye, bir yandan da oglu yüzünden bozulan sicilini düzeltmeye çalisiyor. ve boynunu büküp, eski kavgalisiyla, el ele kendi mutluluk diyarina uçan oglunun ardindan el salliyor:
"oglum, kıbrıs'ım!
sen mutlu ol yeter... belki bana da bir gün verirler. ben de bir gün yüzü görürüm."
(bkz: can dündar)
çok zor kosullarda, zar zor büyüttü oglunu...
yemedi ona yedirdi, giymedi onu giydirdi.
en büyük ideali yavrusunun kendi ayaklari üzerinde durabildigi günleri görüp avrupaya yerlesmekti.
orada iyi para kazanacak, bundan böyle adam gibi yasayacakti.
zamanla oglan büyüyüp serpildi, bagimsizligini ilan etti.
ancak bir arkadasiyla ayri evde oturdugu halde, kendi harçligini çikaramiyor, hala babasinin eline bakiyordu. üstelik ev arkadasiyla da kavgaliydi. baba yine de her eziyete katlaniyor, disinden tirnagindan artirdigini ogluna aktariyordu. ne de olsa o, kendi kanindan, kendi soyundandi.
bir yaz günü, oglanin evinde büyük bir kavga koptu.
evladinin dövüldügünü duyan baba sopayi kapip evi basti; öfkeyle oglunun ev arkadasinin kafasini yardi. tabii bütün mahalle ayaga kalkti.
herkes babayı suçladi.
adi "belali"ya çikmisti.
yillar geçti... baba bir daha dayak yemesin diye, oglunun yanindan hiç ayrilmadi; ona as, para, silah verdi, yanina adam koydu.
artik yavrusunun güvencede oldugunu düsünüyor, kendi düslerinin pesine düsme vaktinin geldigine inaniyordu. yeni bir hayata kanatlanmak üzere vize kuyruguna girdi. ancak "sen giremezsin"dediler, "haneye tecavüz etmissin".
"ama oglumu dövüyorlardi" diyecek oldu, dinlemediler. yikildi baba... yavrusunu koruma ugruna büyük idealinden olmustu. kimi dostlari "oglani evlatliktan reddet,
kurtul. o zaman alirlar seni" dedi.
baba "ınsan hiç oglundan vazgeçer mi" diye direndi, dinlemedi.
gel zaman git zaman, yoldan çikti bizim oglan... kirli islere bulasti. evinde uyusturucu ticareti yaptigi, silah sakladigi, kanun disiislere bulastigi haberleri geliyordu. babasindan zengin hale gelmisti, ama hala ondan harçlik aliyordu. üstüne üstlük babasini da sevmiyor, "basima ne geldiyse senin yüzünden" diye dikleniyordu. zavalli adamcagiz, onu kollayacagim diye hem fakirlesmis, hem yalnizliga itilmis, hem de istikbal planlarini ertelemisti. simdi kendisini sevmeyen problemli bir oglanla bas basa kalmisti.
sonra bir gün, araya aracilar girdi, oglan ev arkadasiyla baristirildi. eski kavgalari unuttular, birlikte vize alip güle oynaya avrupanin yolunu tuttular. babanin düslerinin ülkesiydi orasi... baba "madem onlar baristi, ben de gideyim" diyecek oldu, ama yine ayni gerekçeyle kapidan kovuldu: "sen bir süre daha bekleyeceksin. o arada sicilini düzeltmeye çalis."
simdi baba, bir yandan ogluna harcamaktan biriktiremedigi paralari biriktirmeye, bir yandan da oglu yüzünden bozulan sicilini düzeltmeye çalisiyor. ve boynunu büküp, eski kavgalisiyla, el ele kendi mutluluk diyarina uçan oglunun ardindan el salliyor:
"oglum, kıbrıs'ım!
sen mutlu ol yeter... belki bana da bir gün verirler. ben de bir gün yüzü görürüm."
(bkz: can dündar)
(bkz: babam ve oglum)
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar