bugün

kalp hastası olma potansiyeli yüksek kişiler. uzun yıllar yaşadıkları pek görülmemiştir.
hukuk fakultesi mezunlarının yapabildiği meslek.
ömrü hayatında adam gibi adamla karşılaşmamış, önyargılı , ebelerinden duyduklarını bilim sanan insan gruplarının ''güvenilmez'' ya da ''şerefsiz'' diye tanımladıkları insanlardır.
hukuk fakültesinden mezun olduktan sonra gereken stajın yapılması ve uygunluk koşullarının denetiminden sonra baro levhasına yazılma işlemi neticesinde yapılan meslektir. mesleğin gerçek görünüşünü en güzel şekilde dile getiren molierac ın dediği gibi:

"görevimizi yaparken; kimseye, ne müvekkile, ne hâkime hele ne iktidara tabiiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. fakat hiç bir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. en kıdemsizin, en kıdemliden veya isim yapmış olandan farkı yoktur. avukatlar esir kullanmadılar fakat efendileri de olmadı."
george clooney'nin başrolünü oynadığı ve gün itibari ile vizyona giren film. iflasın eşiğinde ve boşanmaz üzere olan bir şirket avukatının öyküsü anlatılıyor. george için izlenir. *
geleceğe dönüş filminin 2. sinde davaların çok hızla sonuçlandığını gören marty şaşırıyordu. dr. brown da avukatların kaldırıldığını söylüyordu.

bence avukat müvekkilin vekilidir. *
kendilerini doktorlarla nasıl kıyasladıklarına anlam veremediğim
mesleği icra eden insan grubu.elmalarla armutlar toplanmaz.
kimse söylemedi mi bunu size?adamların işi gücü laf ebeliği,demagoji.

bir doktor dünyanın en namussuz insanını dahi meslek etiği icabı
ölüme terkedemez.herhangi bir acil müdahale durumu sözkonusu olduğunda
görevini yapmak zorundadır.yapmazsa suçlu duruma düşer ve meslek odası
tarafından hakkında soruşturma açılır eğer şikayet edilirse.
gerçi günümüzde doktorlar da yer yer dejenere oldular ama kağıt üzerinde
kural olarak bu böyledir,mesleki etik bunu buyurur.

avukat için aynı şeyi söyleyemeyiz.sen dünyanın en büyük haksızlığına
uğramış ol parasını da verdiğin halde avukatın umrunda olmayabilir.
avukat müvekkilini seçme hakkına ve keyfiyetine sahiptir.
ve bu durum meslek odasının da umrunda olmaz kural gereği.
Şimdilerde "hakimlik" yolu açılan meslek sahibi.
her avukat hukukcu degildir,dahası olmak zorunda da degildir.
her hukukcu avukatlık yapabilir ama her avukat hukukcu olamaz.
bu iş şeytanın mesleğidir,kimse kimseyi kandırmasın.

ayrıca kusura bakmayın ama eğer avukatlık mesleği sözkonusu ise
ortada dayanısmadan cok rekabet vardır.
bunu çoğunuz stajyerlik döneminizde yaşıyorsunuz ama hiç ders almıyorsunuz.

meslektaş öyle mi?futbolcular da meslektaştır.
kimi 3.lig de toprak sahada üç kuruş paraya oynar.
kimi premier lig de top koşturur,milyonlarla oynar.
bakarsan ikisi de meslektaş,aynı işi yapıyorlar.

bütün avukatlar "hukukçu",öyle mi?

ben bugun yoksul bir insan olarak avukatlık asgari ücret tarifesini dikkate alarak cebime paramı koyup buyuk bir avukatlık firmasının ya da yukunu tutmus zengin bir avukatın kapısını calsam reddetmek ne kelime beni buronun kapısından iceri almazlar,dalga mı geciyorsun?

ama meslege yeni baslamıs paraya ihtiyacı olan bir avukata gitsem
o asgari ucret tarifesi uzerinden pazarlık bile yaparım.

nasıl insan insanın kurduysa avukatta avukatın kurdudur.

baro başkanı yerinde tavşan gibi zıp zıp zıplıyordu,
"halkın hak arama özgürlüğünü savunuyoruz,savunmayı savunuyoruz" diye.
adamın başkanı olduğu baroda 4000 küsür avukat var disiplin kurulunda
yargılanmayı bekleyen,vatandaş şikayet etmiş.utanmazlığa bakar mısın?
"savunma makamı" vatandaşla papaz olmuş umrunda değil.

öyle ha deyince avukatı baroya şikayet de edemezsin.
önce soruşturmaya değer bir durum olduğunu kanıtlaman lazım.
vatandaş cahil,değil baronun yolunu bilmek adını dahi telaffuz edemiyor.
"boru" diyen mi dersin,"boro" diyen mi.

memleketteki hukuk sistemi en cok gucsuz-zayıf olanın canını yakıyor.
karar vermekten çok kararı etkilemek gayesinde olan hukuk teknisteni veya bir üst modeli olarak hukukçu. is bu sebeble yok efendim zaten suçlu olduğunu bildiğin birini savunur musun şeklindeki saçma sapan soruyla muhattap olmaktan bıkmış bünye. kişinin zaten suçlu oluduğu düşüncesindeysen çoktan yargılamışsındır ozaman avukat değil hakimsindir cevabını vermekten usanmış olmaları muhtemel.

bununla birlikte işlerinin güçlerinin laf ebeliği,demagoji olduğunu söylen insanların da başları belaya girdi mi yana yakına aradığı araya tanıdık sokup bir şekilde işini hallettirmeye çalıştığı hukuk kavramı içindeki vaz geçilmez unsurlardan biri.
kişisel-bireysel anlamda değil kurumsal anlamda kızdığım meslek erbabı.
bir avukat için kazanmak ya da kaybetmek mevzubahistir.haklıyı-haksızı
ayırmak hakimin işidir,işin doğası budur.sonuçta kanuna-kitabına uydurup
vekil olduğu kişiyi-kurumu savunmak durumunda.buraya kadar yanlış bir şey yok.

yani seklen yanlıs birsey yok.bircogu urettigi zararla hayatını kazanıyor.
adamın isi gucu iti-kopegi,ugursuzu-cakalı savunmak-aklamaya calısmak ya da
cahil vatandası-kendi muvekkilini dolandırmak.

ondan sonra da utanmadan avukatlık kamu meslegi mi yoksa serbest meslek mi
diye tartısıyorlar.simdi ben burada ne meslegi oldugunu soylerim ama
konsepte aykırı olur.adam urettigi-yarattıgı zararla yasıyor,hayatını
kazanıyor.boyle bir rezillik var mı?

meslek odasındaki seçilen yönetici adam hukukçu olacak avukat olması
yetmiyor.çünkü baronun seni yargılayan ve cezalandıran bir mekanizması var.
cezalandırdığı zaman da "git kapının orada tek ayak üstünde dur" demiyor.
seni sadece barodan değil meslekten de atıyor.artık avukatlık yapamazsın.
adil yargılama-yargılanma ne demek?adam işiyle özdeşleşmiş meslek odasıyla
özdeşleşmiş.bu koşullar altında adil yargılama olur mu?

sen mahallede ahmetle kavga ettin,dava açtın olay mahkemeye uzadı.
bir de bakıyorsun ki mahkemenin yargıcı ahmetin hısmı-akrabası.
meslekle-baroyla özdeşleşerek yapılan bir yargılama bu duruma benzer ve adil değildir.

meslekle baroyla özdeşleştiğiniz için baroda dönen yolsuzluklara da sesinizi cıkarmıyorsunuz.baro dedigin hukuk kurumu mu yoksa hemseri dayanısma dernegi mi?
baroda donen yolsuzlugun-hırsızlıgın haddi hesabı yok,bir tanesi agzını acıp
sesini cıkarmıyor.boyle bir sefillik-rezillik var mı?

sokaktaki vatandaşı ilgilendiren bir durumdur baronun kimler tarafından
nasıl yönetildiği.avukatın bireysel olarak işini nasıl yaptığı beni ilgilendirmez,kufur eder gecerim.
(bkz: michael clayton)
Avukatlar kanunlar karşısında kişileri savunan kişilerdir. Kimse onlardan adaleti sağlamasını isteyemez. Yasa koyucu değildirler. Yasalar karşısında kişi ve kurumları savunurlar. Yalanları müvekkillerinin yalanlarıdır, davaları müvekkillerinin davaları. Herkes el pençe divan durur karşılarında arkalarından etmedikleri küfür kalmaz. Birçoğunun göbekli omasının nedeni stajerlik dönemlerinde başlayan alkol tüketim oranıdır. Migren, ülser, kalp, depresyon gibi hastalıkların pençesine düşerler kısa sürede. Tepkileri çekerler , aslında tepki gösterilecek olan onlar değil yasa koyucudur.
karsılarında el pence divan durmadıgım,yakalarsam-fırsatını bulursam
agzını burnunu kıracagım bazı insanları barındıran meslek grubu.
oyle dokunulmazlık falan da dinlemem yani,"dokunurum".

adolf hitler ve benzerlerini savunmayı profesyonellik sayan insanlara ne kadar
sempati duyabilirsiniz ki?

ozellikle ulkemizde bazı avukatların yaptıklarını gorunce hayat kadınlıgı avukatlıgın yanında cok daha masum kalır.bircok hukuk fakultesi mezunu
idealist bir sekilde basladıgı avukatlık stajı sırasında bu ulkedeki adalet mekanizmasının isleyisini gorunce "ben bu isi yapamam" deyip hic baslamadan
vazgeciyor bu meslekten.

bir avukatın agzından kendi meslektaslarına dair yorum:

"ben bu adamları sevmiyorum arkadaş. meslektaşım da olsa beraber mezun olduğum arkadaşlarım da olsa sevmiyorum... bir garip meslek bu avukatlık insanlar mı değişiyor yoksa aslında hep mi böylelerdi ben mi farketmedim diye tahayyül etmeye çalışıyorum ama olmuyor.

belki ben de bu meslek içinde riyakar, üçkağıtçı bir pislik oldum acaba ondan mı tiksiniyorum da suçu mesleğe atfedip kaçıyorum diyorum kimi zaman. ama her gün meslektaşları görünce bu düşüncelerim tekrar değişiyor.

görüyorum icra dairesinde avukatlar icra müdürünün etrafında yalaka olmuş oturup yapmacık gülüşmeler ve paralar ortalıkta saçılıyor, hakime gösterilmeyen saygı bu şahıslardan eksik edilmiyor.

gene gözünde güneş gözlüğü ile adliyeye club a girer gibi giren adamı görüyorum, memur kimlik sorunca "ben avukatım" diyor görende aquinolu thomas zannedecek, öyle bir afra tavra. sonunda öyle isteksiz küçümser bir tavırla memura kimliğini gösteriyor.

hacze çıkıyorum araçta bir avukat var borçluyu evde tutmak için arıyor, diyor ki "beyefendi kargodan arıyorum kargonuz var geliyoruz x saatte evde olun" hiç utanma olmadan kuyruklu yalanına devam edip bunu espri ve zeka belirtisi olarak göstermeye çalışarak bize bununla övünüyor.ne kadar ezik görüldüğünün farkında olmadan.

bir avukat. icra dairesinde yasadışı saçma bir iş yaptırmaya çalışıyor memura. memur reddediyor, avukat; "savcıya şikayet ederim" bilmemne başlıyor hemen düz gitmeye. sonunda memur da çileden çıkıyor o da başlıyor "ben de şikayet ederim" tarzında bağırmaya. sonunda avukat böyle iş yapamıyacağını anlıyor hiçbir yüzsüzlük hissetmeden tekrar memura yalakalığa başlıyor.

her gün bunun gibi yeni bir olay; sonra insanlar nasıl bu mesleğe, bu mesleği icra edenlere saygı duysunlar diye düşünüyorum. cevabını kendi veriyor hemen; kendi mesleğine saygı duymayan bu insanlara diğer insanlar nasıl saygı duyabilirler ki..."

alıntı:eksi sozluk,"chewy" nikneymli yazar.
uludag sozluk yazarlarinda bulunmayan vasif.
üniversiteye hazırlananların hukuk bölümünü yazmadan önce 2 kere düşünmelerini gerektirecek meslek.
beni asla savunamayacak meslek grubu.
cunku birini savunabilmen icin oncelikle onu anlaman lazım.
sizde ne o kapasitede beyin ne de kisilik-karakter var.
hayır,bir de utanmadan kendinizi hukukcu olarak tanımlıyorsunuz.
adam hukuk fakultesini bitiriyor ama hakla-hukukla alakası yok.
matematik bilmeyen muhendis gibi bir sey.
sizi o hukuk fakultelerinden mezun edenlerin kulaklarını cekmek lazım en basta.

(bkz: seytanın avukatı)

not.kotuledigine gore zoruna gitti anlasılan.
zoruna gitmesi icin gururun olması lazım.
siz gurur denen kavramdan habersizsiniz.
eger biraz gururunuz olsaydı istanbul barosunda donen fırıldaklarla
ilgilenirdiniz.dort senedir bagırıp cagırıyorum "tıs" yok.
bu baroya 20 bin kusur avukat kayıtlı..

(bkz: kan kalitesi)
kaç zamandır bakmadığım baktıkça enterasan hırlamalar duyduğum başlık . istanbul barosundan şikayetçiysen aç başlığını döşe ama bu genelleme neyin nesi bir türlü sökemedim mesleği bu kadar yerden yere vurmak sentez çıkarsama öneri nederseniz deyin bu kadar kaka tü yapmak yaşın yanında kuruları da yakmak neyin nesi . hadi ben de bu mesleğin için de biri olarak ben de zehrimi bu gri sayfalara dökeyim bunda da hiç zorlanmam ortamına herşeyine güvendiğim bir sözlük burası.

kimi ne göre " bunların hepsi üçkağıtçı , bunların yeri cehennemlik , tüüü kaka bunlar polis bunları neden aramıyor kardeşim , arasın bu ahlaksızları ,işkence hak bunlara hak , dillerini koparıcaksın bunların ............" uzadıkça uzar ağzı olan konuşur zaten konuşamayan da bizim buralar da ehline danışır danışırda danışır . ben burda bu meslek grubu ne yapar ne eder diye yazmak istemiyorum ortam bu kadar samimiyken . çürük elmalar hep oldu . hukukun özeli olunca para daha bir insan onuruna yeğ tutuldukça bu yozlaşma daha da arttı evet bunun yaptırımı olmalı baroların her konuda her sorunda etkin olması gerek bir çok sorun var bir çok çürük elma, ayıklanması gereken elmalar.

genelev kadını benzetmesine gelince keşke diyorum keşke herşeyi paraya dönüştüren düşünce keşke o kadınlar kadar dürüst ve namuslu olsa
her bahtı kara olanaın bir gün tanışacağı kişi.
Gününün yarısı sanılanın aksine yalan söylemekle değil, yalan dinlemekle geçenlerdir.
müvekkilerinin hem vekili hem de terapisti olan kişidir.
yaşanan kötü bir olay karşısında, "şimdi dava açıcaksın, mahkeme koridorlarında sürüneceksin, hiç uğraşamam ve hatta o kadar parayı avukata vermem!" denilerek yaptıkları işe karşılık, aldıkları paranın fazla ve gereksiz olduğu düşünülen cübbeli kişi.
en antipatik insan tipidir. insan tipi diyorum dikkat et. çünkü insan iki evresi var. avukat olmadan önceki ve olduktan sonraki.

bir ordinaryus profesörde bile bu kadar hava cıva olmaz olamaz. özellikle bayan olanları için söylüyorum bunları. tiksindirdiler resmen kendilerinden. acayip bir canlı sanıyorlar kendilerini yahu, anlayamamaktayım. şimdi tüm hukukçular atlayacak bu söylediklerime ama hakikat bu ne yapayım. burunlarından kıll aldırmayan ben değilim. karşılarındaki insanları o kadar hakir görüyorlar ki bu tipler, sanki adalet tamamen onların ellerinde. hakim de onlar savcı da. ki tüm bu havaları etrafındakilerinden daha iyi görünümlü biri olarak daha iyi yalan söylemeleridir. kültürlü, her şeyi bilen, kafalarında türlü ali cengizler geçiren modern yalancılar.
zamanın birinde bana kartvizitini verendir. bakmayıp cüzdanın bir köşesine atmıştım. aylar sonra kız arkadaşım görmüş. bir kahkaha yükseldi salondan. alone with everybody bu ne ya dedi. kız 10 dakika anlatamadı derdini, gülmekten.

sebebi ise, adamın email adresiydi. crazylawyer...dı.
hukuk fakültesini bitirdiğinde 20 ' li yaşlarında olduğu halde kendini 50 ' ye merdiven dayamış hisseden , üzerine gereksiz bir olgunluk çöken , aynı eğitimi gördükleri halde kürsüdeki yeşil yakalı cübbe giymiş meslektaşına efendisi gibi davranmaya zorlanan , kendisine kanunla verilmiş hakları parayla satın almak zorunda kalan , avukatlık ruhsatını aldığı güne her gün lanet eden , konumu belirsiz insan.
güncel Önemli Başlıklar