bugün

düşünen, sorgulayan, iyiliğin kaynağının dinde olmadığının farkına varmış insan düşüncesi. allah kederi yazıyor bu dünyada ne yapacağımıza kendisi karar veriyor ise o zaman adolf hitlerinde soykırım yapacağını kendisi belirlemiş. yani kendisi binlerce masum yahudinin bok yere öleceğini yazmış. e o zaman tanrı kötü bir varlık. hatta dinlerin şeytan diye betimlediğinden de gaddar ve kötü bir varlık. siz tanrıya tapmaya devam edin ben kötü bir varlığa tapmam.

not:''bu dünya sınama yeri tekbiiirrrrr'' şeklindeki savunmaya karşı:

yemişim öyle sınamayı. binlerce insan kadın çoluk çocuk demeden katledilecek. sonra da sınama öyle mi. ben bir kobra yılanı ile fareyi aynı kavanoza kapatayım. yılan fareyi yesin sonra da ''bakalım fare ne kadar yılandan kaçabilecek sınama yaptım'' diyim. yok öyle bi dünya.
Ateist zirvalarindan biridir,tanri nerde gorunmuyor gibi.
oz adlı dizide alverez ordaki pedere soruyordu: oğlum ölürken tanrı neredeydi? diye. peder de cevap veriyordu: kendi oğlu ölürken neredeyse oradaydı. diye. elhamdülillah müslümanım ama yine de bu cevap çok hoşuma gitmişti. tanrı zamandan ve mekandan münezzeh olduğu için soruya cevap veremeyeceğim ama niçin müdahale etmedi sorusunun cevabı sen sor diye. evet sen sor diye. bunu taşak geçmek için söylemiyorum. o anda müdahale etseydi misal soykırım sırasında gökten soykırımı yapanların üzerine ateş yağsaydı herkes iman edecekti. tanrının varlığıyla ilgili şüphe kalmayacaktı kimsede. e o zaman bu dünya hayatının imtihan yeri olduğu nerde kaldı? iman adı üstünde şüphe duymadan inanmak demek. inanmak da zaten kanıtlayamayacağın olguya olur. maddi gerçeklere inanma değil, onları keşfetme olur. sen diyor musun ben yer çekimine inanıyorum diye? kıyamet gününe kadar tanrı'ya inanılacak ya da inanılmayacak. ama asla kesin olarak ispatlanmayacak. sınavın manasını korumak lazım. yoksa en esas sorunun cevabı tahtada yazsa sınavın ne manası kalır de mi gülüm?
"belki de tanrı hepimiz için zar atmıştır."

(bkz: the devil s advocate)
içimizde, içimizde. tanrı da içimizde. huzur da içimizde. mutluluk da...
hani 124 000 peygamber varya, yunanistan taraflarına da gelmiş tabi, onlarda peygamberinin ölümünden sonra şeytanın vesveselerine kanıp, dinlerini devşirmişler, aynı türklerdeki en büyük olan göktanrı inancı gibi, yani birçok tanrı var* ve birtanede onların lideri var, aralarında görev dağılımı yapmışlar, her işe yetişemiyor diye sanırım, yani inandıkları tanrıları nasıl acizse artık ve o aciz tanrıya neden inanıyorlarsa artık,
bulutların üzerinde olimpos dağında yarıçıplak oturuyor, kızdığına şimşek atıyor, bazen uçarak gelip yardım ediyor sonra hemen ortamdan uzaklaşıyor, hani aynı süpermen gibi *
aynı hastalıklı zihin, aradan 5000 yıl geçmiş olsa bile aynı kaynaktan* beslendiğini karayamadığı için, çıkıyor soruyor,
ama kendine sormuyor; eğer öyle olsaydı, yani süpermen gibi gelip tren raylarına ek yapsaydı kendini, yada uçağı tutsaydı ve güvenle yere indirseydi, sonra yakışıklı yakışıklı baksaydı kameralara ve uçup gitseydi adonisli adonisli,
bebekler aç kaldığında koşup onlara mama yetiştirseydi, ağaçta kalan kediyi kurtarsaydı, nasıl bir imtihan sırrı olurdu? yani hastalıklı zihne sahip bir ateistle benim aramda ne fark kalırdı? düşünemiyormu gerçekten kendini zeki zanneden ateistler bunları, yoksa amaç bağcı dövmekmi?

hani peygamberimiz(sav) a da sormuş gene hasta ruhlu biri "madem allah peygamber gönderecekti neden bir melek yollamadı?" keşke bende orada olsaydım ve; "10 puan 10 puan 100 puanla birinci oldun" deseydim, hani şu fırat gibi*, oysaki peygamberin insan olması gerekmezmi eğer insanlara örnek olacaksa, ve melek olursa gelen peygamber, imtihan sırı nerede? zaten o zaman herkes iman etmez mi?

tanım; oradaydı, "beşer zulmeder, kader adalet eder"
Sınav,sınav hep sınav.

Biliyosun, bazısı sabun yapılarak sınava sokulur, bazısı sabun yaparak...

Ama öte dünyada bunlar hep sorulcak..kıl tüy..falan felan..
müslümanlıktaki kader anlayışından bihaber olduğu aşikar olan bir başlıkla karşı karşıyayız. şunu anlamak istemiyor ısrarla malum kesim. allah olacakları bilir ama müdahale etmez. müdahale ederse yaşamanın anlamı kalmaz. cennet ve cehennem tüm işlevini yitirir. ahiret inancı olmayan insanlar, olayları sadece bu dünya boyutuyla değerlendirdikleri için hep aynı yanılgıya düşüyorlar. ben de bu vesileyle, daha önce ilgili kesimden cevabını alamadığım soruyu yineliyorum. dünyaya geliş ve yaşama amacınız nedir? eğer ölümden sonrası bir yokluk ya da hiçlikse sizin için.
tanrı bu sorunun sorulup internet gibi herkesin rahatlıkla ulaşabileceği bir ortamda yayınlanmasına izin veriyorsa demek ki kulun; düşünce, ahlak ve vicdanına herhangi bir müdahalede bulunmuyor. öyleyse auschwitz olan soykırıma neden müdahale etsin aklını kullanmayıp tanrıyı suçlamak aslında seni kabul ediyorum ama kibrime yediremiyorum demek değilde nedir?
çok kaliteli el sabunları yapıyordu.
''ahdetmiştin almaya elinden
kırbacını tanrının
çocukken daha
indiğinde körpecik ruhuna

uğraştın da epey
bükmeye büyüyünce bileğini
baktın, daha acımasız
iniyor kırbaç
şeytana sığındın sonunda sen de

tetikçiliğini yapıyorsun şimdi
gönüllü hem de''
tanrı neredeydi bulamadık! ama insanlar kendini mehdi ilan ederken, dindarlık adı altında çoluk çocuğu düzerken sus pus olanların hepsi burada, üstelik hepsi ilahiyat profesörü olmuşlar.
müsait değilmiş, ilgilenememiş. ha şimdi öyle bir soykırım olsa yine işi çıkar. hep böyle yapıyor, arkadaş bir gün de sokakta donmak üzere olan insanın yanında ol, açlıktan çöp karıştıranların yanında ol. yok ama olmaz. zoru görünce kaçan cinsinden tanrı da. ama olmaz ki böyle, hep yandaş hep yandaş, biraz da muhalifleri gör be tanrım. emin ol onlar senin için daha çok çalışıyorlar kimseye göstermeden kimsenin gözüne sokmadan.
(#16840349)

eklemek istediğim birşey daha var.
Tabi bunu okurken haaa allah mı konuşmuş gibi cahilce bir yaklaşımda bulunulacaksa o şahis için sözlüğün yapacak birşey yok alternatif tıbba başvursun.

"Elemanın teki bir dilenci görmüş. Parasına kıyıp vermemiş suçu allaha atmış. Allah yardım eder demiş. Sonra bir ses duyulmuş yardım etmek için seni yarattım ya."

Anlayan anlar.
yanlış soru. doğrusu, ''peki o soykırım yıllarca sistemli olarak yapılırken 72 millet, devlet neredeydi?'' şeklindedir.
almanların yanındaydı.
(bkz: gott mit uns)
nerede olduğu bilinmez ama orada olmadığı kesin.
soykırım falan yalan olduğundan geçersiz sorudur.
tanrı merhamet etti insan edemedi.
dine karşı argüman üretmeye çalışan demagojik yaklaşımlı bir "soru"dur. asıl sorulması gereken bu zulmü işleyen ve işlenmesine -günümüzde bile, bu sözlükte bile- sessiz (veya sesli) destek verip göz yumanların insanlığının ve vicdanlarının nerede olduğudur.
klapaucius yazıp dekoratif malzemelerle döşüyordu dört bir yanı.
allah -sizin deyiminizle tanrı- her şeye karışsaydı o zaman insan iradesinin ne hükmü kalırdı. kim ister ki her şeyin yönlendirildiği bir hayat.
allah -sizin deyiminizle tanrı- her şeye karışsaydı o zaman insan iradesinin ne hükmü kalırdı. kim ister ki her şeyin yönlendirildiği bir hayat.
sözde soru. tanrının o zaman nerede olduğuna kafa yorduğunuz kadar, bugün gözümüzün önünde, modern çağın getirdikleriyle gayet de müdahale şansımız varken, dünyanın pekçok noktasında hala soykırımlar devam ederken "biz, hani insanız ya, hani üstün ırkız ya, hani bi yaratıcıya ihtiyacımız yok ya, biz iyi hatta mükemmel insanlarız ya, neredeyiz?" sorusuna kafa patlatsak, Tanrının da bu kadar kayıt tutmasına gerek kalmaz belki.
muhtemelen var olmamakla meşguldü.