bugün
- 22 şubat 2024 sparta prag galatasaray maçı10
- anın görüntüsü16
- gina carano8
- bik bik moderatör olsun11
- ülkeleri hükümetler değil kişiler kalkındırır8
- boşuna yaşıyorum hissi17
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır19
- evlilik17
- ellerim bos gonlum hos10
- patiswiss15
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı11
- akp seçmeni17
- ali erbaş19
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası13
- escort fiyatlarının güncellenmesi12
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi11
- arkadaşlar biri var12
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi18
- icardi1905 silik olsun kampanyası27
- kent lokantası niye bedava değil demek21
- nervio'ya aşık olmak11
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı16
- karınıza range rover alır mısınız23
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu37
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- icardi190512
- türkiye işçi partisi11
- futbolcu ismiyle nick almak15
- çin halk cumhuriyeti8
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı13
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği13
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi12
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
tasarım sanatlarının icra edildiği, eserin işlenmeye başlandığı yerdir. öğreten ve öğrencileri varlığı atölyeye hem üretim, hem de öğretim sağlama özelliğini verir.
Tarih öncesi çağlarda (PREHiSTORYA) zanaatçıların nasıl örgütlendiklerine ilşkin kesin bulgular olamamkla birlikte EL SANATLARI kapsamındaki ürünlerin önceleri aile işliklerinde üretildiği, ama daha zor işlenen metalin (MADEN SANATI) kullanılmaya başlanmasıyla birlikte aile dışı bir örgütlemeye gidildiği varsayılabilir. Eski MISIR' da ya da MEZOPOTAMYA' da önemli yapıları inşasında da yapı ustalarıyla işçilerin belli bir hiyerarşi içinde çalıştıkları düşünülmektedir. Atölyelere ilişkin ilk arkeolojik bulgular Tel-el Amarna' nın (Mısır) MÖ ykl. 1375' te kuruluşu sırasında kent dolaylarında ustalar için kurulan yaşama ve çalışma alanlarının varlığıdır. Aynı dönemde günlük kullanım eşyası genellikle evlerde ve aile reisinin denetimi altında üretilirken, özel yapım teknikleri gerektiren metal eşya çoğu kez gezgin ustalar tarafından ve geçici kurulan atölyelerde yapılmıştır. Yunanistan' da Antik Çağ' da üretilen SERAMiK'lerin üstün niteliği bu kapların geçici değil, yerleşik atölyelerde üretildiğini kanıtlamaktadır. Bu dönemde babadan oğula geçen aile ilişkileri giderek ortadan kalkmış, yerine, özellikle ünlü ressamların açtığı özel atölyeler yaygınlaşmaya başlamıştır. Büyük yapı projeleriyse genellikle yapı alanında toplanan ustalarla sürdürülmüştür. ROMA döneminde de ilk atölyeler aile işletmeleriydi. Daha sonra geç Cumhuriyet Dönemi' nde bu işlikler aile egemenliğinden çıkarak aynı atadan gelen soy gruplarının (gens) eline geçmiş ve bu gruplar uzun yıllar saray ayrıcalıklarından yararlanmışlardır. Kuşaklar boyu zanaatçı yetiştiren Roma dönemi atölyeleri bir süre sonra bir anlamda seri üretime geçmiş, dönemin beğenisini yansıtan farklı üsluplara bağlı olarak çalışmışlardır. ilk heykel atülyeleri de yine Roma döneminde açılmıştır. Roma' nın sanat atölyeleri genellikle babadan oğula geçerdi ama, aile bireylerinden çok, yöreden toplanan usta ve çıraklarla döndürülürdü.
GEÇ ANTiK VE ERKEN HRiSTiYAN dönemiyle BiZANS döneminde sanatsal değerde üretim yapan atölyeler saray çevresinde toplanmaya başlamış ve giderek daha bürokratik bir örgüt niteliğine bürünmüştür. DUVAR HALISI, DOKUMA ve mücevherlerin yapıldığı bu tür büyük atölyeler desteklenirken özel atölyeler yok olmuştur. Büyük Constantinos (I.Constantinus) döneminde (306-337), ustaların aileleri ve atölyeleriyle birlikte imparatorluğun her yanından Konstantinopolis'e gelmeleri özendirilmiş, aynı işle uğraşan atölyeler kentin aynı bölgesinde yerleşmiştir. Ortaçağ boyunca atölyeler, LONCA'larla birlikte hem üretim hem de eğitim merkezleri olmuş, saray manastır ya da kentler tarafından desteklenmiş ve korunmuşlardır. Bu tür büyük atölyelerde ya az sayıda müşteri için üstün nitelikli küçük eşya üretilmiş ya da yapımı uzun yıllar süren KATEDRAL'ler gibi büyük yapı projeleri yürütülmüştür. Ismarlayanlarla projeyi yürütenler arasında kurulan yakın ilişki sonucunda yeni yapım sistemleri denenebilmiş, ROMANESK ve GOTiK gibi birçok ÜSLUP bu atölyelerdeki denemelerin de etkisiyle biçim bulmuştur. Ayrıca, birer merkezi planlama ünitesi olarak da işlev gören ve mimari bezemelerle ilgili daha küçük atölyeleri bünyesinde barındıran bu tür atölyeler önceleri Fransız keşiş Suger gibi aydın din adamlarının denetimi altında çalışmış, daha sonra bu görevi kilise meclisi ya da italya'da olduğu gibi sivil yönetim üstlenmiştir.
13. yy' ın sonlarında atölyeler bir yandan projeler üretirken, bir yandan da bunları gerçekleştirmek için gerekli ustaları da bulmaya başlamıştır.Çoğu gezgin olan ustalar atölyenin başıyla birlikte kent kent dolaşırlardı. Üslupların bir bölgeden öbür bölgeye yayılmasında bu gezici atölyelerin önemli katkısı olmuştur. 14. yy' da sanatçı yaşam öykülerinin yazımına geçilmesiyle birlikte (VASARI) atölyelere ilişkin bilgiler de kesinlik kazanmaya başlamıştır. Atölyelerdeki usta, yardımcı ve çırak düzeni de yasalarla belirlenmişti. Usta hem atölyenin başıydı hem de yanında çalışanların eğitiminden sorumluydu. Çıraklık 13-14 yaşında başlar, beş- altı yıllık bir eğitimle sona ererdi. Bu süreyi izleyen üç- dört yıllık ikinci çalışma döneminden sonra zanaatçı artık usta sayılır ve dilerse kendi atölyesini açabilirdi. Eğitim işlevini 15. yy boyunca ve 16.yy' ın başlarında sürdüren atölyeler, 16. yy içinde akademilerin ortaya çıkmaya başlamasıyla yalnız üretime yönelmiştir. 18. yy ortalarında Endüstri Devrimi' yle birlikte KÜÇÜK EL SANATLARI makinelerde üretilmeye başlamış, sanatsal değerdekilerse tek tek sanatçılar tarafından üretilmiştir.
Ortadoğu' da da atölyeler çoğu kez saraya bağlı çalışırdı. Özellikle MiNYATÜR, CiLT ve TEZHiP' in yanısıra HALI dokumacılığı gibi sanatlar bu saray atölyelerinde geliştirilmiş ve üsluplaşmıştır. Öte yandan Osmanlılar' da ilk saray atölyesi Fatih Sultan Mehmet (hd. 1451-81) döneminde Topkapı Sarayı'nda açılmıştır. 'Nakkaşhane' (OSMANLI, Klasik Dönem) adıyla anılan bu atölyede küçük el sanatları üretiminin yanısıra istanbul dışındaki bazı atölyeler için de desenler üretilmiştir. iznik ÇiNi ve seramiklerinin doruk noktasını yaşadığı dönemlerde desenler Nakkaşhane' de geliştirilip üretim için iznik' e yollanıyordu. Osmanlı' nın HASSA MiMARLAR OCAĞI da benzer bir örgütlenme şeması içinde imparatorluğun hemen tüm mimarlık etkinliklerini yürütmüştür.**
GEÇ ANTiK VE ERKEN HRiSTiYAN dönemiyle BiZANS döneminde sanatsal değerde üretim yapan atölyeler saray çevresinde toplanmaya başlamış ve giderek daha bürokratik bir örgüt niteliğine bürünmüştür. DUVAR HALISI, DOKUMA ve mücevherlerin yapıldığı bu tür büyük atölyeler desteklenirken özel atölyeler yok olmuştur. Büyük Constantinos (I.Constantinus) döneminde (306-337), ustaların aileleri ve atölyeleriyle birlikte imparatorluğun her yanından Konstantinopolis'e gelmeleri özendirilmiş, aynı işle uğraşan atölyeler kentin aynı bölgesinde yerleşmiştir. Ortaçağ boyunca atölyeler, LONCA'larla birlikte hem üretim hem de eğitim merkezleri olmuş, saray manastır ya da kentler tarafından desteklenmiş ve korunmuşlardır. Bu tür büyük atölyelerde ya az sayıda müşteri için üstün nitelikli küçük eşya üretilmiş ya da yapımı uzun yıllar süren KATEDRAL'ler gibi büyük yapı projeleri yürütülmüştür. Ismarlayanlarla projeyi yürütenler arasında kurulan yakın ilişki sonucunda yeni yapım sistemleri denenebilmiş, ROMANESK ve GOTiK gibi birçok ÜSLUP bu atölyelerdeki denemelerin de etkisiyle biçim bulmuştur. Ayrıca, birer merkezi planlama ünitesi olarak da işlev gören ve mimari bezemelerle ilgili daha küçük atölyeleri bünyesinde barındıran bu tür atölyeler önceleri Fransız keşiş Suger gibi aydın din adamlarının denetimi altında çalışmış, daha sonra bu görevi kilise meclisi ya da italya'da olduğu gibi sivil yönetim üstlenmiştir.
13. yy' ın sonlarında atölyeler bir yandan projeler üretirken, bir yandan da bunları gerçekleştirmek için gerekli ustaları da bulmaya başlamıştır.Çoğu gezgin olan ustalar atölyenin başıyla birlikte kent kent dolaşırlardı. Üslupların bir bölgeden öbür bölgeye yayılmasında bu gezici atölyelerin önemli katkısı olmuştur. 14. yy' da sanatçı yaşam öykülerinin yazımına geçilmesiyle birlikte (VASARI) atölyelere ilişkin bilgiler de kesinlik kazanmaya başlamıştır. Atölyelerdeki usta, yardımcı ve çırak düzeni de yasalarla belirlenmişti. Usta hem atölyenin başıydı hem de yanında çalışanların eğitiminden sorumluydu. Çıraklık 13-14 yaşında başlar, beş- altı yıllık bir eğitimle sona ererdi. Bu süreyi izleyen üç- dört yıllık ikinci çalışma döneminden sonra zanaatçı artık usta sayılır ve dilerse kendi atölyesini açabilirdi. Eğitim işlevini 15. yy boyunca ve 16.yy' ın başlarında sürdüren atölyeler, 16. yy içinde akademilerin ortaya çıkmaya başlamasıyla yalnız üretime yönelmiştir. 18. yy ortalarında Endüstri Devrimi' yle birlikte KÜÇÜK EL SANATLARI makinelerde üretilmeye başlamış, sanatsal değerdekilerse tek tek sanatçılar tarafından üretilmiştir.
Ortadoğu' da da atölyeler çoğu kez saraya bağlı çalışırdı. Özellikle MiNYATÜR, CiLT ve TEZHiP' in yanısıra HALI dokumacılığı gibi sanatlar bu saray atölyelerinde geliştirilmiş ve üsluplaşmıştır. Öte yandan Osmanlılar' da ilk saray atölyesi Fatih Sultan Mehmet (hd. 1451-81) döneminde Topkapı Sarayı'nda açılmıştır. 'Nakkaşhane' (OSMANLI, Klasik Dönem) adıyla anılan bu atölyede küçük el sanatları üretiminin yanısıra istanbul dışındaki bazı atölyeler için de desenler üretilmiştir. iznik ÇiNi ve seramiklerinin doruk noktasını yaşadığı dönemlerde desenler Nakkaşhane' de geliştirilip üretim için iznik' e yollanıyordu. Osmanlı' nın HASSA MiMARLAR OCAĞI da benzer bir örgütlenme şeması içinde imparatorluğun hemen tüm mimarlık etkinliklerini yürütmüştür.**
bugünlerde bu kelime yerine daha afili olan workshop tercih edilmektedir..
alanında uzman eğitimcilerin önderliğinde halka açık duzenlenen çalışma, eğitim, seminer.
bu kelimenin genellikle ingilizcesi kullanılır.
bu kelimenin genellikle ingilizcesi kullanılır.
ulan hey gidi lise üniversite günleri dedirten yer.
sanat ve zanaat icra edilen yerdir.
güncel Önemli Başlıklar