bugün

bir reha muhtar saçmalığı

yine mantıksız cümlelerin geçtiği program.

reha muhtar'ın ,programa katılan kuş gribini atlaşmış kıza sorusu:

-tavuğu tüylerini yolduktan sonra mı, önce mi yıkadınız? (ıyyyyy)
(bkz: tuneli kacmak icin mi kazdiniz)
reha muhtarin kahve iciyor gibi gozukup viski ictigi ve surekli sacmaladigi program.*
Hüzün bulutları savrulurdu kentlerden
ne zaman yola koyulsam kar yağardı ömrüme
paslı hançeriyle yolumu keserdi çirkin harami
bin parçaya bölünürdü göveren nazlı çiçek
Ağustos'ta balta kesmez buz olurdu yüreğim

Yıllar geçip giderken büyüdüler benimle
çocuk başımın uyuduğu yastıktaki kan lekeleri
bu düşle yaşamaya tutsak etmişti beni ülkem
gün içinde bile karabasanlar çöktü üstüme
talan etti avcılar ömrümün kuş cennetini

Çürüdü düşlerimin örgüsündeki beyaz orman
tenimi inciten diken oldu yaşamın uğultusu
enine boyuna kuşandım da hüznün tülünü
savruldu kayalardan ne zaman yanaştıysam
bugünü yarına bağlayan insanlık köprüsü

Dağ deviren fırtınalardan yorgun düşmüş
iklimini aranıyor içimde huzursuz bir kuş
günü günaydınlayan ötüşü sürekli kırgın
tünekler dar geliyor geniş kanatlarına
koynunda besliyor sonsuzun türküsünü

Ateş hatlarına çıktı yolum her mevsimde
aşka soluk aldırmadı zehrin ustaları
bir bataklık kevseriydi ömrüme sunulan
ya umudun koynunda çocuk gibiyim yine
inatla bekliyorum dağlardan yükselecek ateşi. * *
hayatı dertle acıyla geçen insanların, biraz olsun eğlendiği, şenlendiği, katharsise uğradıkları panayır idi.. *

birbirine düşmüş bir çift bulunur çokluk, adamın metresi vardır. ev hanımı "haaa, bak bi benimki değilmiş. elalemin adamları da yaparmış"der. birileri dolandırılmıştır. bir sürü para kaybetmiştir. küçük esnaf, tüccar, çiftçi, "yaa, bak bi biz değiliz, herkesi dolandırıyorlar" der.
dayağa, aşağılanmaya, bedenlerinin ve ruhlarının kaldıramayacağı zorluklara tabi tutulan çocuklar yakın çekimde morlukları ile televizyonda gösterilirken, her allahın günü selpak satan, dayak yiyen çocuk " bak, bi benimkiler değil, herkes dayak atıyo" der.

bazen de dini bir konuda, bir cinci hoca, karşısına da ilahiyatçı yerleştrilir. cebindeki paraları büyüye, çocuk sahibi olmak için abuk subuk insanlara, bazen bir okunmuş elma, bazen bir parça kağıt için kaptıran genç gelin ve damat "yaa bak, bunlar da denemiş olmamış" der.

kısacası, ateş hattı, var olan düzenin çarkını çeviren, kötüden örnek olmaz programıydı. bi halt çıkmayacak bir ateş haltı idi.
Carmina Burana dinlenildiğinde ilk akla gelenlerden.