bugün

(#2107117)

hersey basladigi yerde biter.
bu başlıktan da kolaylıkla anlaşılacağı üzere, ateistler dine değil daha ziyade dindarlar ateistlere salça olmaktadır. aksi halde başlığımız tam zıddı olurdu!
(bkz: ateistlerin bean e saldırması)
(bkz: mr bean)
yobazların dert etmeye yüzlerinin olmadığı, yapıldığı söylenen davranış.

târih, ateistlerin toplanıp da dindar insan yaktığını yazmamıştır, "inanmayacaksınız lan" diye şiddet uyguladıklarını yazmamıştır.

eğer bugün inanç dünyÂlarında huzursuzluk ortamı varsa bunun sorumlusu -dindar- sıfatı altına sığınmış insan kılıklılardır.
çoğu çeşitli akımlar dolayısıyla dinlerinden ayrılmış kişilerdir.
bu akımlar kişileri dinlerin insanları kandırmak için uydurulduğunu ve herhangi bir dine mensup olanların ya salak ya cahil ya da kötü kalpli insanlar olduğunu düşünmeleri için ortaya çıkarılmıştır.
elbette dini kötüye kullananlar, aklını kullanmadan inananlar ve bağnazlar vardır. ama bu akımların kurbanı olan insanlar herkesi böyle görmektedir ve de saldırmaktadırlar.
bu insanların aramızdaki ayrılıkların artması için dinlerinden çıkması istenmiştir.
zaten adam akıllı inancını kendi seçmiş insanlar diğer insanların seçimlerine de saygı duyar ve ön yargıdan uzaktırlar. böyle basit bir ön yargıyı yenememiş bir insanın kendi kararlarını kendisinin verdiğine inanmak doğru mudur?
bu insanlar ırkçılığı körükleyen hainler tarafından, ülkedeki ve dünyadaki ayrılıkların artması için kandırılmışlardır. onların planı ise zamanında afrika'da ve şimdi ortadoğu'da uygulanan "böl parçala yut"tan ibarettir.

yine lafım herkese değil.
aklı başında insan zaten böyle başlıklar açtırmaz ve böyle tanımlar yazdırmaz.
inancını kendi seçen ve inancını seçenlere, kimseye zarar vermeden yaşayanlara saygı duyanlara ben de saygı duyarım.
bi de bu insanların kur'an'dan birer ayet alıp karşılaştırıp bak bunlar birbirlerine zıt kur'an çelişiyo demeleri vardır. ancak nedendir bilinmez ki; o yazdığı iki ayetin devamını asla yazmazlar. sanki o ayetin devamı yokmuş gibi veya o ayetten önceki ayetlerin o ayetle hiçbir alakası yokmuş gibi.

kimileri de gelip ben kur'an'ı okudum da ateist oldum diye hava atarlar. sonrası belli. kimileri çamur atmaya çalışır "aa bak oğlum kur'an'da dünya yuvarlak demiyooo laan düz diyo hadi ateist olalım", "lan bak bak ne diyo kur'an'da kadınlar dayak yemeliymiş hadi ateist olalım" gibi şeylerle kendilerini avuturlar. ulan sen o kötülediğin ayetlerin ilerisini-gerisini bi okusana, hadi okumuyosun onların bi açıklamasına baksana.

e tamam bunları geçtik olabilir. e kardeşim sen niye bizim dinimizi yadırgıyorsun, kötülüyorsun madem inanmıyorsun sana bişey diyen mi var? seni toplumdan dışlıyorlar mı? sana ateistsin şunu bunu yapma diyen oldu mu? bu yüzden devlet dairesinden mi kovuldun? madem saygı bekliyorsun, sen saygılımısın bizlere, sorsana bi kendine.
tek sebepleri içlerinde yasadıkları çelişkiyi dısa vurumdur . Dalgaya alıp bu durumdan kurtulmaya calısırlar .
galatasaray'in fener'e, chp'nin akp'ye, nvidia'nin ati'ye, linux'cularin microsoft'culara, metal'cilerin rap'cilere saldirmasi kadar normal ve dogal olan bir durumdur. ozu ise nedeninde, haksiz ve gercek olmayan iddialarin savunulmasinda ve bilincsizce olusturulmus sabit uygulamalardadir. *
bir de bunun gibi vatanını seven insanların hepsini ogün samastla bir gören insanlar vardır. bunlar birliği bozmak isteyen insanlar tarafından kendi fikirleri sandıkları bir yalana sürüklenmiştir. öyle ki "ne mutlu türküm diyene" diyeni bile aşağılık, "aşırı milliyetçi" olarak görürler.

zaten şöyle bir düşünecek olursak herşeyin birilerinin kandırmacasından ibaret olduğu ortaya çıkar.

parolamız: "yurtta barış dünyada barış.".
biraz mantık yürütelim.
bu parolaya göre türkiyeyi seven dünyayı sever. aksini düşünürsek, türkiyeyi sevmeyen değil* ama türkiyeye hainlik yapan, dünyaya hainlik yapıyor demektir. çünkü türkiye, dünya barışını destekleyen temeller üzerine kurulmuştur ve gerçekten vatanını sevenler de vatan sevgilerini bu doğrultuda beslemişlerdir.

dine söven de, vatan severe -yada milliyetçiye- söven de az düşünme sonucu kötü emel peşindeki insanların kahyası olmuştur. elbette ki kendini böyle tanıtıp tükürdüğünü yalayanlar var. peki bunların herhangi bir dine -mesela islama- inandıklarını ya da vatanı sevdiklerini söylemek ne derecede mantıklı? bu insanlar bu tür davranışların her iki unsura da zarar verdiğini anlamamışlar mıdır?

lütfen akımların, kandırmaların kurbanı olmayalım.
kendi akımımız ve özgür fikirlerimiz olsun ve bunları kimseye zarar vermeden yaşayalım. aksi durumda akımları ve kandırmacaları çıkaran insanların kuklası oluruz ve bu gerçeğin farkına bile varamayız.
meşhur katliam öncesi mottosudur.

(bkz: sivas katliamı)

(bkz: maraş katliamı)

(bkz: çorum olayları)
leküm diniküm veliye din. bir ateist neden dinden ALLAH ın olmadığından bu denli çok bahseder anlaşılmaz kanaatimce. radikal fundamentalistler ile bile yarış eder iman muhabbetlerinde. sırf bu yüzden bile affedilebilirler.hatırlattıkları fazladan düşündürttükleri büyüklüğünü daha perçinlettirdikleri için.
ateist olmak bile popülerleşmişse buna denilcek söz yok aslına bakılırsa.
yanlız ülkemizde ateistler oldukça dışlandıkları için direk bir savunma içersinde olurlar bunun nedeni de yine bizler oluyoruz ne yazık ki, biraz kışkırtma olabiliyor.
ateistliği insani değerlerle karşılatırıyorlar ki alakasızdır. bazıları allah'a inanlardan daha çok insaflı olabiliyor.
"ben gerçek Tanrı'dan bahsediyorum, evrenin ve dünyanın yaratıcısından, insanların taptıklarına inandıkları Tanrı figüründen değil" gerçek tanrıyı bazen hiçbirimiz bile bilmiyoruz aslında.
kendiliğinden coşanlar hariç, vatanı bölme çabasının "kendi tarafına çekme" parçasıdır ayrıca.

izmit lisesindeyken bir felsefe hocamız vardı. akıllı, zeki ve bilgiliydi.
yalnız, sürekli, dininizi kendiniz mi seçtiniz? korkulan bi varlık nasıl sevilir? kıbrısa maddi kazançlar için girdik! her millet hakettiği gibi yönetilir! gibisinden sözler söylüyordu. bu sözleri mantıklı ve bilgili konuşmaların arasına tıkıştırıyordu.
yıl sonuna doğru kocaeli üniversitesinin felsefe seminerine götürdü bizi. çıkışta bir yerde biraz sohbet ettik. ben nasıl olduğunu bile anlamadan konu "kürtlere geldi".
hoca kürt kökenli olduğundan ilk kez orada söz etti.*
başladı ağıt yakmaya: yok doğuda kürtler işkence görüyor, yok tsk kürtlere insan boku yedirdi, yok çifte standart var yok bilmemne...
sonra da, "benim türkiyeyi bölme gibi bi çabam yok ama* başkalarına da karışmam yani" dedi hocamız.
hocadan yıl boyu din karşıtı ve anti milliyetçi sözler duymuş* gencecik lise 3 öğrencisi acaba bu sözleri duyunca ilerde neler olur? hele bu öğrenciler bu hocayı en çok seven ve bunun için seminere onunla birlikte gelen öğrencilerse?
belki de ülkeyi bölmek isteyenlere yardım etmemekten fazlasını yaparlar.

peki bu hoca her yıl 3-5 kişiyi böylelikle yanına çekerse ne olur?
sanırım söylememe gerek yok...

bu tip kandırmalar çok yapılıyor. içimizde saklanan bir sürü bir sürü melek yüzlü şeytan var. her konuda karar verirken bir kere daha düşünmek gerekir.
biri diğerine der ki: "hocam, senin kitabın var ya, hani taptığın, yalama olmuş olm o, değiştirilmiş. elden ele geçmiş."

bu bir saldırı değilidir(!) ortada gerçekler vardır. ama bir diğeri der ki:

"senin kitap dediğin, yalan üzerine kurulmuştur, üstelik değiştirilmediğini de ispatlayamazsın. diğer kutsal kitaplar gelecek olan son peygamberin o soydan gelmeyeceğini belirtiyor." falan filan... kameranın açısını değiştiriverince, bu da bir saldırı değildir(!)

şimdi burada, inanca saldırıyı ne belirler? inanç zaten bir akıl mantık değil gönül işidir. üstüne basa basa, gönül işidir! bu durumda, bir şeyleri ispat etmeye çalışmak bir hayli çelişkilidir çünkü ispat edebileceğin şeylere inanmıyorsundur zaten. ancak bir başkası bunu söylediği zaman saldırı olarak algılarken, kendin kendi inancını korumak adına başka inançları çürütürken (ki bunu yapmak zorundasındır, inanmak, diğer inançları çürütmeni gerektirir) bunun adına saldırı demiyorsan, o halde orada bir bit yeniği aranmalıdır. önce uzun uzun düşünelim; "saldırı" ne demek? sonra biz herhangi bir şeye saldırıyor muyuz bunlardan bahsederken onu düşünelim. pek zordur insanın salyasının akmaması.

bir müslüman, "isa'nın kanı diyerek şarap içmek nasıl bir mantıksızlıktır anlamıyorum" diyebiliyorsa, ki diyebilir; bir tanrıtanımaz da pekala "gökten inen kitapların hiçbirini tanımıyorum, hepsi salakça" diyebilmelidir. inanmak bir gönül işidir, gönlünden ne geçiyorsa onu söylersin. dikkat çekmek için veya başka bir sebepten söylenmesi kimseyi bağlamaz. öyle düşünüyorsan, dikkatini vermezsin, mesele kapanır.
birileri tut oğlum kıs kıs kısss! yapıyordur...
din kişinin kendi bileceği iştir. kimse başka birisini inandığı farklı bir din yüzünden yada dine hiç inanmadığı için hakir göremez. ancak malesef ateistler içinde git gide artan bir akım var ki işte bu görgü kuralını hiçe sayıyor. kanımca artık ateistlerin çoğu ya dine ya da dine inanan insanları kendilerine hedef alıyor. onların gözünde din kavramı ya da dindarlık salaklık-cahillik-saflıkla aynı anlama geldiğinden; dine her yönden saldırmaya çalışan bu ezik ateistler kendilerini kandırılamamış-uyanık tipler sanmaktadır. bu saldırganlıklarının sebebi alfred adler in dediği gibi aşağılık kompleksidir. bu durum sadece ateistler için geçerli değildir tabi çevrenizde çok bildiğini iddaa eden ve uyanık geçinen tipler varsa bilin ki onlar aslında içten içe taşıdıkları eziklikliklerini gizlemeye çalışıyordur.

kısacası, inanmayan kişinin mesuliyeti kimsenin üstüne vazife değilse; din bir safsata olsa dahi buna inanıp inanmamak kimseyi alakadar edemez ise; bu sağa sola saldıran gariban ezik ateistlere verilecek en güzel cevap heralde (bkz: bsg) dir.
(bkz: allah in yoklugunu ispat etmeye calisan kisi)
insanların arayış içinde olma hali ve başkaları tarafından akılına girilmesi halbuki inanmayan insan yoktur!