bugün

yıllarca çabalanmış bir ilişkinin bitmiş olmasının hüznüyle, ellerim cebimde yürüyordum. başım önde, sağa sola bakmadan...

ellerim cebimde, utançtan başım önde beklediğim başka bir gün geldi aklıma. heyecandan karnımın ağrıdığı o gün. alış veriş merkezinin hemen önünde... ilk buluştuğumuz gün dündü aslında. kot pantolon, kırmızı kazak, spor ayakkabı ve çok sevdiğin şapkan vardı üzerinde. sen gülümseyerek bana yaklaşırken artık emindim, bu sefer olacaktı. bu hayata beraber yürüyecektik. ilk günden biliyordum bir sürü üzücü şey yapacağımı, ama yürüyecektik ey sevgili. 8 yıl geçmemişti aradan, daha dün buluşmuştuk aslında...

her şey ilk günlerde planladığımız gibi gitmiyor muydu? sınavlardan sen geçiyor, ben kalıyordum. sen sürekli derslere giderken ben kahvelerde batak oynuyordum. sen sağlıklı yaşam diyerek sabah kalktığında yürüyüş yaparken, ben uyandığım an sigara yakıyordum. sen meyve sebze yerken; ben rakı ile kırmızı et yiyordum.

yemek demişken, öğrenci evimizdeki ilk yemeği hatırladın mı? makarnaydı hani. gerçi son yemeğimizde makarnaydı tesadüfe bak. makarnayı yedikten sonra müziği son ses açıp deli gibi oynamaya başlamıştım. sen bana "aşkım ben evde yokken makarnanın içine bir şey mi kattın? sende kafa yapmış" demiştin. o zaman kafa falan yapmamıştı. ama o günden beri ben ata yadigarının kafa yapısındayım. her güne 'yeni'den bakmaya çalışıyorum.

mezun olduktan sonra ben hemen askere gitmedim mi? geldiğim gibi iş aramaya başladım, işverenlere beraber küfür etmedik mi? en sonunda çok iyi bir iş buldum, telefonda karşılıklı çığlıklar atmadık mı? yatırımlarımızı borsada çoğaltırken yükselen hisseye biraz daha yükselsin diye beraber üflemedik mi? hisse tavan yaptığında yengeç dansını, timsah yürüyüşünü beraber yapmadık mı?

bana verdiğin ilk hediyeyi hatırlıyor musun? ben hiç unutmadım. ellerinin emeği kokan o hediyeyi hiç de unutamam. takımımızın renklerine sahip patikleri o minicik ayaklara kaç yıl sonra giydirecektik? Hani onlar çocuğumuzun ayağını hiç üşütmeyecekti ey asil insan? ben onları arabanın dikiz aynasına takmak için mi sakladım 8 yıl boyunca?

yıllarca çabalanmış bir ilişkinin bitmiş olmasının hüznüyle, ellerim cebimde yürüyordum. başım önde, sağa sola bakmadan...hemen sağımdaki çay ocağı takıldı gözüme. babam çıktı içeriden. "nasılsın?" dedi, gözüm çay ocağının camındaki yazıya kaydı. "askıda çay bulunur." babam da bakışlarını yazıya çevirdi, elini omzuma attı, askıda aşk bulunur dedi, bir gün ihtiyacı olan birisi alır onu dedi.

ihtiyacın olacak mı ey sevgili?