bugün

görsel

7/11/1982 tarihli ve 2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 146. maddesi ile 30/3/2011 tarihli ve 6216 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 12. maddesi uyarınca 21/3/2024 tarihinde yapılan Anayasa Mahkemesi Başkan Seçimi’nde Anayasa Mahkemesi Başkanlığına Kadir Özkaya seçildi.

Kadir Özkaya, 1963 yılında Tarsus’ta doğmuştur. Bandırma Ortaokulunun ardından Tapu Kadastro Meslek Lisesini bitirmiş, Gazi Üniversitesi iktisadi ve idari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümünden 1985 yılında mezun olmuştur.

https://www.anayasa.gov.t...ina-kadir-ozkaya-secildi/

https://www.anayasa.gov.t...anvekilleri/kadir-ozkaya/
Anayasa mahkemesi üyeleri kendi aralarında seçtiler. Kimsenin kafasına silah dayatmadılar.
Başkanının lise mezunu olduğu bir ülkede normaldir.
(bkz: ilkokul mezunu milletvekilleri)
tipe bak, akepe akıyor tipten...
Bir arada afadın başında ilahiyatçı biri vardı, işte emanet ve ehliyet.
ama kuzum buna neden takılıyorsunuz,
önemli olan insanlık, insan olsun, içkisi kumarı olmasın yeter be gülüm.
öğrenir, kim anasının karnından yasacı yusacı doğdu ki !
2-3 seneye pişer, hatta içeridekilere de eğitim verir hale gelir.
devletin hazinesini emanet ettiği kişinin ekonomi eğitimi almamış olduğu (bakınız daha nice liyakatsiz atamalara) bu vb durumlar düşünülürse...
gayet normal. hukuk eğitimi almış olsaydı asıl bu anormal olurdu.

işin garibi de, örn; evimde telefon veya tv ya da beyaz eşya elektrik-elektronik eşya bozulsa ya da arabam için yetkili servis mi, ev alırken mühendislik hizmeti almış mı, bir mal ve hizmet alacak olsam yetkili satıcı mı, bir uygulama indirirken veya bilgisaray alırken işletim sistemi lisanslı mı kendi mağazası mı bakarken...
bir sağlık hizmeti alırken uzman hekim mi diye dikkat ederken...
bir gıda alırken ürettim standartlarına uyulmuş mu diye özen gösterirken...
ürün içeriğinde gereklilikler yerine getirilmesini özen gösterirken...
vs.
vs.

öyle bir ülkede yaşıyoruz ki; benim, ailemin, vergilerimin, gelirimin, eğitimimin, güvenliğimin, geleceğimin, canımın, sağlığımın vb maddi ve manevi tüm yaşamımı ve de devletin toplumun istikbaline yön verecek insan-insanların liyakatine ve kalitesine laf söylemeye kalksak hakaret olacak, suç oluyor.
arabanıza şoför alacaksınız ama aldığınız şoförün ehliyeti yok. kalkıp bu durumu nasıl anlatacağız-eleştireceğiz?

oysa bu makamlara gelenler (seçilen ve atanan) bize hizmet etsin diye geliyor ve bu insanların parasını bize hizmet etsin diye yine biz ödüyoruz. aldığımız hizmeti ve hizmet veren kişinin liyakatini sorgulamak-eleştirmek bizim anayasal hakkımız.

hep derim, aslında kalite arz-talep dengesinin yansımasıdır.
internetten alışveriş yaparken satıcının puanına ve ürününe dikkat ettiğimiz gibi insanların ülkenin geleceğini emanet ettiğimiz insanları seçerken de dikkatli olmalıyız. bu ülke kimseye babasından kalan mal değil ve kimsenin malı da değil.
bu ülke evlatlarımızdan bize emanet, bu ülke onların.
sadece burada idarecileri (seçilmiş ve atanmış) eleştirmek ahlak ve etik kurallara uymaz ve aynı zamanda da haksızlık.
seçme seçilme hakkı-oy hakkı (kısaca politik imtiyaz desek yanlış olmaz) olan toplumlarda asıl eleştirmesi gereken halktır. olumlu veya olumsuz bir durum varsa burada övülecek ve eleştirilecek ilk şey-yapı iktidar değil halk olmalı.
neyse...
entry uzamasın, kime ne anlatıyoruz ki...
Adam yıllarca idari hakimlik yapmış, raportörlük yapmış sorun yok. ülkede hukuk mezunlarının verdiği kararlarda ortada. sanki yapılan herşey yasal, herşey hukuka uygun bi bu yanlış.
Olmaması gereken bir şey ama önceden beri a.y.m. başkanı olmak için hukukçu olma zorunluluğu yok, en uzun süre görevde kalan haşim kılıç da hukukçu değildi.
bir şeyin-durumun kanuni olması hukuki-yasal anlamına gelmez. hukuka yasalara uyan her şeyin de adaletli olduğu manası çıkarılamaz. bir yanlış varsa buna kanun yasa (unutmadan hatırlatalım; kanun ve yasa aynı anlam ve manada kullanılmaz. bir şeyin kanuni olması yasadışı olmasına engel değildir) bir eksiklik, hata, sorumsuzluk, dikkatsizlik, yetersizlik vb durum varsa bunu kanuna uygun diye yanlışı savunamazsınız.
Türkiye de kurumsal devlet yapısının ve liyakatın çöküşünün net örneklerinden sadece bir tanesidir. Zamanında hukuk daha yetkin bir isim atanmış olsaydı bugün kendisinin de başkan olması mümkün olmayacaktı. Demokrasinin, hukukun ve kurumsal devlet anlayışının gelişmediği ülkelerde sıradan bir durum
Bağımsız Anayasa mahkemesi mi kaldı, boşuna başkanı kafaya takıyonuz.
internette her bilgi var bölüm mezunu olmaya gerek yok açık ve net.
Hukuk mezunu olanları da gördük çay falan topluyordu.

Adalet için hukuk okumaya gerek yoktur.

Önemli olan adil ve taşaklı olmaktır.