bugün
- 170 boyunda olduğum için hep reddedildim14
- 1 m dolara bu bebeğe sertçe tokat atar mısınız10
- cumaya gidenlerin çok azalması16
- aleyna tilki'nin en seksi fotoğrafı8
- alınan en güzel iltifat11
- bir kadının yemek ısmarlaması14
- ideal duş alma sıklığı14
- türkiyede çok abartılan arabalar15
- futbolcu ismiyle nick almak10
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri14
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi15
- vatandaşlık farkı alan otel15
- arkadaşlar sizden bir şey rica edebilir miyim8
- icardi190524
- artificialintelligence15
- icardi1905 silik olsun kampanyası28
- bik bik'in balona binmesi26
- kız mı erkek mi belli olmayan yazarlar8
- adanada polisin saldırganın ayağına sıkması14
- icardiyi tokat manyağı yapmak12
- yol bitimindeki kuytu mekan8
- anın görüntüsü18
- kanınıza rengini verir misiniz11
- abır nerede sorunsalı8
- suriyeliler suriye'ye dönsün9
- erkeğe ne hediye alınır31
- sırtınızı bir sözlük kızına dayar mısınız17
- uzağı göremeyen insan15
- millet açsa neden kafeler tıklım tıklım28
- 27 nisan 2024 fenerbahçe beşiktaş maçı24
- integralin müfredettan kaldırılması15
- 26 nisan 2024 adana demirspor galatasaray maçı33
- kültürlü entelektüel alçak gönüllü güzel kadın13
- kekeme olan biri doktor olurmu11
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz14
- nickini google da aratınca çıkan ilk görsel16
- seni seviyoruz insan olmaya çeyrek kala8
- bik bik moderatör olunca bana kız ayarlar mı10
- antalya'ya abartılmış şehir diyen göt11
- istanbul suriyenin başkentidir10
- nervio'nun ellerinde cenneti koklamak9
- pahalılıktan dolayı suriyeye dönen kadın8
- azerileri çok seviyorum ne yapmalıyım12
- genç kızlıktan teyzeliğe geçiş9
fiziksel ve ruhsal olarak iki ayrı kategoride incelenmesi gereken sahiplenilme içgüdüsüdür.
fiziki aidiyet genel olarak cansız nesneler için kullanılsa da, bazı durumlarda canlılar için de geçerlidir. Evcil hayvanlarda bu durum gözlenmektedir. Bunun yanında bazı fetişizm türlerinde de fiziksel aidiyetten bahsetmek mümkündür. Bu konu hakkında daha fazla yazmayayım, çoluk var çocuk var sözlükte neme lazım.
Ruhsal aidiyet ise bir anlamda gönül bağıdır. Kan bağına bağlı gönül bağında çocuk anne babasına karşı aidiyet hisseder. Duygusal ilişkilerde de ruhsal aitlik duygusu hakimdir. Kişi çok sevdiği karşı cinse kendini ait hissetmektedir, sadakat olgusu buna bağlıdır.
Ne tanım yaparmışım beaa. Babam da mı toplum bilimciydi lan?
fiziki aidiyet genel olarak cansız nesneler için kullanılsa da, bazı durumlarda canlılar için de geçerlidir. Evcil hayvanlarda bu durum gözlenmektedir. Bunun yanında bazı fetişizm türlerinde de fiziksel aidiyetten bahsetmek mümkündür. Bu konu hakkında daha fazla yazmayayım, çoluk var çocuk var sözlükte neme lazım.
Ruhsal aidiyet ise bir anlamda gönül bağıdır. Kan bağına bağlı gönül bağında çocuk anne babasına karşı aidiyet hisseder. Duygusal ilişkilerde de ruhsal aitlik duygusu hakimdir. Kişi çok sevdiği karşı cinse kendini ait hissetmektedir, sadakat olgusu buna bağlıdır.
Ne tanım yaparmışım beaa. Babam da mı toplum bilimciydi lan?
Dünya armağan adına ya da tadında bir şey sunacaksa bana, en çok göçmen olmayı istedim, ait olmamayı diledim hep arzularımla, hırslarımla.
Bir zaman o tepede, bir başka mevsim o kentte, bir de bakmışım bir dağ evinde, birden bire şehrin en kalabalık istikametinde, merkezinin tam göbeğinde; kâh kırsallıklarda, kâh kalabalıklarda, kaybolmakla ait olamamanın huzursuzluğunda, ille de kendini arayışta, yeniliklere hep yelkenler açmada, yeni insanları ve kültürleri tanımada, üretmeyi bu pervasızlıkta, çoğaltmayı, köklerinin hesabını sormak için yeltendiğimde kendimi anlamsızca paylayıp, ardından kahkahalar atmayı, huzursuz bir ruh ile o diyardan bu diyara koşmayı, bu uğurda yorulmayı, tükenmeyi ve beraberinde üretmeyi çok istedim.
Hep bir gıpta vardı kanatları ile yaşayanlara, hep bir derin özlem bu denli özgür olmaya.
Ancak öte yandan koşullanmış bir kök salmışlık, tuhaf bir girizgâh aitlik hissi kuşatıyor ayrıca. Önümü-arkamı-sağımı-solumu sobe yapıyor acımasızca.
Karar zulasını elle yokladığımda, ya biri ya da diğeri diyor tercihler kumkuması.
Oysa ne çok isterdim ilahinaye olacak tercihler silsilesini.
Gergefe gerilen bir patiska üzerine işlenen o emekler dolusu binlerce işleme taneleri olmayı, her bir parçamın ayrı yere dağılmasını...
Yalan söylüyor olabilir mi köklerinin olmadığını iddia eden Havva kızları, adem oğulları?
"Bir yanım orada, öteki yanım şu yanda" diyen Anka kuşları?
Öyle ya, varsa bu tarz insan evladı, yeniden doğuyordur küllerinden her seyrüsefer ringlerinde. Her aitsizlik, bir başka keşfi getirmekte, her keşif bir başka heyecanı sunmakta bergüzar tadında, her armağan bir başka kapı açmakta hayat yollarına. Ve her hayat yolu, yeniden doğmayı, üretmeyi, bünyede kozmopolitliği barındırıyor son tahlilde.
imkânı var mı köksüz kalmaya? Cennetin tuba ağacı olmaya? Kökleri havada olacak şekilde yaşamaya? Her keşifte yeni bir ben bulmaya? Her 'benlik' buluşlarda hayata daha bir karışmaya, daha bir çoğalmaya?
Dünya armağan adına ya da tadında bir şey sunacaksa bana, en çok göçmen olmayı istedim, ait olmamayı diledim hep arzularımla, hırslarımla.
Ama hayat tam tersini sundu bana.
Köklerim öyle bir yerleşti ki toprağa, ne ben istedim çıkarmayı, ne de hayat öngördü bunu. Saplanmışlığı yaşadım çokça.
Bir zaman o tepede, bir başka mevsim o kentte, bir de bakmışım bir dağ evinde, birden bire şehrin en kalabalık istikametinde, merkezinin tam göbeğinde; kâh kırsallıklarda, kâh kalabalıklarda, kaybolmakla ait olamamanın huzursuzluğunda, ille de kendini arayışta, yeniliklere hep yelkenler açmada, yeni insanları ve kültürleri tanımada, üretmeyi bu pervasızlıkta, çoğaltmayı, köklerinin hesabını sormak için yeltendiğimde kendimi anlamsızca paylayıp, ardından kahkahalar atmayı, huzursuz bir ruh ile o diyardan bu diyara koşmayı, bu uğurda yorulmayı, tükenmeyi ve beraberinde üretmeyi çok istedim.
Hep bir gıpta vardı kanatları ile yaşayanlara, hep bir derin özlem bu denli özgür olmaya.
Ancak öte yandan koşullanmış bir kök salmışlık, tuhaf bir girizgâh aitlik hissi kuşatıyor ayrıca. Önümü-arkamı-sağımı-solumu sobe yapıyor acımasızca.
Karar zulasını elle yokladığımda, ya biri ya da diğeri diyor tercihler kumkuması.
Oysa ne çok isterdim ilahinaye olacak tercihler silsilesini.
Gergefe gerilen bir patiska üzerine işlenen o emekler dolusu binlerce işleme taneleri olmayı, her bir parçamın ayrı yere dağılmasını...
Yalan söylüyor olabilir mi köklerinin olmadığını iddia eden Havva kızları, adem oğulları?
"Bir yanım orada, öteki yanım şu yanda" diyen Anka kuşları?
Öyle ya, varsa bu tarz insan evladı, yeniden doğuyordur küllerinden her seyrüsefer ringlerinde. Her aitsizlik, bir başka keşfi getirmekte, her keşif bir başka heyecanı sunmakta bergüzar tadında, her armağan bir başka kapı açmakta hayat yollarına. Ve her hayat yolu, yeniden doğmayı, üretmeyi, bünyede kozmopolitliği barındırıyor son tahlilde.
imkânı var mı köksüz kalmaya? Cennetin tuba ağacı olmaya? Kökleri havada olacak şekilde yaşamaya? Her keşifte yeni bir ben bulmaya? Her 'benlik' buluşlarda hayata daha bir karışmaya, daha bir çoğalmaya?
Dünya armağan adına ya da tadında bir şey sunacaksa bana, en çok göçmen olmayı istedim, ait olmamayı diledim hep arzularımla, hırslarımla.
Ama hayat tam tersini sundu bana.
Köklerim öyle bir yerleşti ki toprağa, ne ben istedim çıkarmayı, ne de hayat öngördü bunu. Saplanmışlığı yaşadım çokça.
bazen ürküten bi duygudur.
mutluluğu sende bulan senindir. ötesi misafir... *
eksikliği çekilebilen duygudur. arkadaş ortamına bile ait hissedemezsin bazen kendini, sanki ötekilerin birbirine samimi olduğu kadar kadar samimi değilsindir sen onlarla. yabancı gibisindir.
birini seversin, ama ona ait değilsindir. onun sana ait olmasını istemeyi bırakır sadece ona ait olmak istersin istemez seni.
sabah uyandığın yatağına ait değilsindir, evine ait değilsindir iş çıkışı koşarak gitmezsin, işe giderken de bir heyecan yoktur içinde, ofise de ait değilsindir.
ne bileyim lan belki de dünyaya bile ait değilsindir, yolda yürürken senden başka herkes ait herkes sahip gelir sokağa, bi sen sırıtıyorsundur sanki.
birini seversin, ama ona ait değilsindir. onun sana ait olmasını istemeyi bırakır sadece ona ait olmak istersin istemez seni.
sabah uyandığın yatağına ait değilsindir, evine ait değilsindir iş çıkışı koşarak gitmezsin, işe giderken de bir heyecan yoktur içinde, ofise de ait değilsindir.
ne bileyim lan belki de dünyaya bile ait değilsindir, yolda yürürken senden başka herkes ait herkes sahip gelir sokağa, bi sen sırıtıyorsundur sanki.
insanı birşeye, bir kişiye veya bir yere bağlayan duygudur. Ailemize, tuttuğumuz takıma, dinimize, nişanlımıza karşı mutlaka bulunması gerekse de fazla abartmamak gerekir. Bu duygusu güçlü olduğu için gittiği dersaneden, şehirlerarası yolculuk yapacakları firmadan... bile vazgeçmeyen kişiler tanırım.
her insanın hissetmek istediği ama sakıncalı duygudur. zira iş aslında ait olma değil emanet etmektir. emanete hıyanet eden olursa da zor iştir.
maslow piramidinde orta kısımlarda yerini alır.
Aitlik duygusundan nefret ediyorum.
Çünkü karşılığında hicbirsey olmadığımı bildiğim bir sacmaligin şimdi başıma gelmesine dayanamıyorum.
Çünkü karşılığında hicbirsey olmadığımı bildiğim bir sacmaligin şimdi başıma gelmesine dayanamıyorum.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar