bugün

Vay be ne yazarlar gelmiş geçmiş uludağdan dedirtti. Şaşkınım ve akıbetini merak ediyorum.
Bir zamanların başarılı trolüydü.

Buranın it kopuk tiplerinden.

Herhalde sözlüğün en iyi zamanlarıydı.
sözlüğün şu günlerinde trollük yaptığını zannedenlerin okuması gereken sözlük efsanelerinden birisi. bu işler de öyle yaratıcılığını kullanmadan olmuyor, kullanınca da ahmet yıldız ölmedi oluyor.

yoksa din, atatürk, tayyip vs kendi bitikliğinin resmi.
o aramızda...
Sapık lan bu herif. Yıllardır kimseye sapık dememiştim. Her haldr bu kelimeyi en son ilkokul5'te falan kullandım ama bu herif harbi sapık. Çocuk sevdasına erkek arkadaşının annesini döllemeyi düşünüyor, bir kadına sahip olmak hazzı adına kızlık zarını patlatıp çıkan kanı emiyor, askere gitmemek için götünü yırtıyor falan. Yeter be kardeşim. Bari kardeşinin ölümü üzerinden ajitasyon yapmasaydın. Bunun gibilere ibne deniyor arkadaşlar.
Şahsını merak ettiğim yazar. Ne trollmüş be saygı duydum.
iğrençti falan ama duygusal bir tarafı da vardı. Özlenen troll.
Sözlüğün en iyi trollerinden bir tanesidir. Efsane olarak gitti.
sözlükte nasıl insanlar varmış sorusunu akıllara getiren yazar. (bkz: sözlüğü günlük zannedenler)
özlenen yazar. kendisiyle berlin'de az dolaşmadık. hey gidi günler.
hatıralar arasında yitip giden değerli bir troll. çekemedik, hakaret ettik. götverendi ama iyi yazardı.
'ben Ahmet, gözlerim çok güzel ve babam beni öldürdü' *
Keşke öyle olsaydı. Gelseydi yine. Anlatsaydı, yorulmasaydı hiç.
Gel istediğin kadar sahte ol.

Buralarda bir yerdesin belki de.
Okursun belki, değil mi.
gelmedi senin gibi birisi daha. evet ahmet yıldız senden bahsediyorum, şu 100 entryin ile hala daha unutulmadığını bil. ah ne var dönsen, bir ışık çaksan bana.
ölmedi tabi..
ölmedin ahmet, o okuldan ve insanlardan, seni sadece sen olduğun için sevenlerden ibaret ve sadece gülümseyen, nezaketi elden bırakmayan biriydin sen.

çoğu zaman ve kimi yerlerde yalnız bırakırdık biz seni. ölüm kendiyle çelişik dünyan vardı ve biliyordun bir gün sonunun bu olacağını.

git dedim, hem de defalarca dedim, dinlemedin ahmet. ölüm üzerine yakışmadı gibi şeyleri sevmezdik biz. sen de bilirsin. ölüm herkese yakışır ahmet, ölüm insani, ölüm insancıl... ölümün adı ahmet.

sen ne delikanlı adamdın oysa ki. nedense hep adamlığını aşık olduğun o erkeklere bakarak sorguladılar, bir ahmet olarak sevemediler çoğu zaman seni.

biz seni sevmiştik ahmet. gökyüzüne balonlar atıp kaçmıştık sen gittiğin gün. inananı dua; inanmayanı ise sebebini bilmediği iyi dileklerini sunmuştu sana her seferinde.

sevmiştik seni ahmet, hem de çok sevmiştik.

yazılan çizilen, orada burada hakkında o kadar söylenen, kimin ibret olsun, kiminin ise acıyarak ve bir hasta gözüyle sana baktığı zamanlar oldu.

hatta cenaze namazı kılınır mı demişlerdi. kıldık ahmet, biz kıldık ve tanrı kabul etti ebediyete uzanan o masum yolculuğunu.

hepimize diferensiyal sonuçlar doğuran hayatlar yaşadık bunca zaman. denklemin son kalanında seni sıfırladılar ahmet.

seni varlığınla yok ettiler, şimdi ne kadar istesek de dönemeyeceğiz o günlere.

sokağına çimenine, öyle pervasızca öpüşen çitflere ve el ele diz dize aşkını yaşayanlara baktıkça ağlardın sen.

bazı zaman kapıyı açtığında gözlerinin altı kızarık olurdu, biliyorum; ruhu cesedine hapsolunmuş bir melektin oysa ki.

şimdi ve bundan sonra, yani önümüze çıkan yarınlarda bir ahmet bırakmış olmanın, bir ahmet'i sürüklemiş olmanın acısı dinecek mi sanıyorsun?

senin bizi bir yerlerden izlediğini söyleyerek samimiyetsizleştiremem seni ne kadar özlediğimizi.

her güne yeni bir hayat ve acı katan tanrı neredeyse oradasın sen de.

özledik seni ahmet.

sen gittiğinde sırada ve çoklukla oturup sigara tellediğimiz o lanet okulun banklarında oturup aşklarımıza ve yarınlarımıza ağlardık gibi. galiba ağlardık.

ben kadınlara, sen erkeklere lanet ederdin. öyle boylu boyunca uzanıpta sarhoş vaziyette sokaklarda ve telefon çaldığında acaba ne zaman öleceğim diye bekleyen bir bebektin ahmet...

şimdi uyudun sen, muayyen bir vakte kadar; meçhul bir halden, aslında gün yüzü gibi gözlerimizin önündeki bir dünyayı temaşa ediyorsun şimdilerde. uyu ahmet, uyu...

senin için bir araya geliyoruz bazen, gitar çaldığımız da oluyor, bir köşede içli içli dua ettiğimiz, ettiğimiz dulara yük biniyor ahmet sen gelince aklımıza. biz seni hiç unutmadık, unutamayız aslında...

uyu ahmet, ne olur pencereyi ve parmaklıkları kapat, gözlerini de kapat gözlerini.

elimden geldiğice ahmet; kimsenin haberi olmadan, yaşatmaya çalıştım adını her yerde, yaşanmamış ama içinde bir tiyatronun tozlu perdeleri gibi salınan dünyanı resmetmeye çalıştım kendimce.

başarabildim mi bilmiyorum.

bir adın kalmalı...
ahmet hamdi tanpınar. hatırlarsın ve çok severdin.
adın kalsın ahmet. bir yerlerde mukayyet varlığını gördükçe seviniyor bu dostun. gözlerimin içi gülüyor seni yazıp çizdikçe bir yerlerde.

bu sefer olmadı, kendim olmak istedim olamadım, bilirsin fakültenin ''gericisi'' bendim ve en çok sen severdin beni.

biraz benziyorduk birbirimize, toplumun recm ettiği iki insandık biz, birimiz hislerimiz, birimiz düşüncelerimiz nedeniyle suçluyduk, en kötüsü de birimiz ölmeliydi, yani sen. öyle istediler, öyle inandırılmışlar.

hatırlar mısın yönelimin dindeki yerini anlatırdım sana ve pür dikkat dinlerdin. hünsa'nın temel vasıflarını uzun uzun konuşurduk, en çok allah severdi acı imtihanına gark ettiği kulunu. itikadım bu yönde, seni sevdiği için aldı yanına.

yoksa kıracaklardı kalbini ahmet.

bizler, bizler neyiz? nereye bu yolculuk ve bir diğerinden daima farklı olan kendimizin amacı neydi?

neydi böyle olmasının sebebi ahmet?

elimden geldiğince ahmet, tanıdığım ahmet'i anlattım kendi dünyamda.

o sokaklarda seks işçisi denen çocuklara baktım uzun uzun. en az senin kadar şansızlardı onlarda. herkesin hikayesinden bir şeyler, herkesten çalınmış yarınları intihal ettim buralarda.

herkesten ve en çok senden çocuksu hikayeler. sen ahmet, evet; tam olarak sen.

baksana neler söylenmiş, neler yazılmış hakkımızda. galiba başardık ahmet, seni unutturmamayı başardık. hem de ikimiz yaptık bunu.

iyi ki vardın; hep varsın.

aden cennetin biçare çocuğu... unutulmayacaksın asla. hatta çokça anlatırdım sana ölüm, ahiret vs. konuları. şimdi daha iyi anlıyorum bunları en ince ayrıntısına kadar neden sorduğunu, hazırlıyordun kendini. kendini ölüme biçiyordun, ölümün kalıbına sığmak için.

anlıyorum ahmet.

hiç unutulmadın, hep varsın; hatta demiştim sana eınsteın'dan alıntı yaparak:

--spoiler--
fiziksel ölümünün baki kalacağını düşünen bir birey tasavvur edemiyorum
--spoiler--

gülmüştün. seni kandırmadım ahmet, varlığın, yokluktan bu yana baki idi ve öyle de kalacak.

rahat uyu dostum, yoldaşım, eksik yanım; kardeşim. rahat uyu.

hoşçakal ahmet,

hoşçakal tezyin edilmiş cenneti yorgun ve annesiz; masalının bir ayağı kırık kaderdaşım, kardeşim.
az önce bir yazısıyla karşılaştım, insanlığımdan utandım. taciz, tecavüz, işkence daha ne kalmış ki çekilmeyen. insana insan gibi bakmak ne zaman öğrenilecek.

başarılı aynı zamanda da silik olan yazar. keşke tekrar gelse...
tanımadığım, hiç bir entrysini okumadığım bir yazar.
Online bir görüşme yaşamadık kendisiyle. Bir zamanlar ne rüzgarlar ne fırtınalar estirmiş sözlükte.
Uçup gitmiş bu diyarlardan. Gelse...Güzel olurdu.

--spoiler--
Ordaysan, duvara 3 kez vur.
--spoiler--
(bkz: #4085278)
özletmiştir kendisini. tmama fakeydi, troydu falan ama özledik lan..
fakat
ahmet kaya öldü biliyor musun
(bkz: yıldızlar da kayar)
öncelikle; (bkz: sesli güldüm)

yaklaşık olarak öğlen saatleri 11:44 itibari ile kendisini incelemeye aldığım bir roman kahramanı. kalemi sağlam bir yürekli. davasını savunan ve peşinden giden bir cesaret timsali. helal olsun nidaları attıran hayali yazar. kimse beni bu sabit fikrimden geri çeviremez. hayali bir karakterden öteye geçmeyecek bir efsane.

kutluyorum kendisi veya her ikisini de. bu kadar akıcı bir kitap okumamıştım*. nickaltını okuyanlar kısa bir yolculuğa çıkacaktır eminim. onu şu an dışlayanlar ise son derece haklılar. zira, kobay olarak rızasız kullanılmak kimsenin hoşuna gitmez, benim de hoşuma gitmedi açıkçası. geçmiş bir konu ama yazmak istedim. tutamadım kendimi ayo*adam usta bir şekilde tezini savunmuş ve uygulama yapmıştır. amacına ulaştı mı peki? hayır bu ülkede, hala hoş karşılanmayan durum söz konusu bu. onca zaman hikaye derlemiş yazmışsınız ilk ağızlardan dinlemişsiniz, olabilir. o da yetmezmiş gibi kendisini kötüleyen kişilere burdan çemkirmiş. ben buyum diye. ama okumam bittikten sonra büyük ve kocaman bir hass...r çektim. kafamda oluşan hayali kişi silinmedi. iyi ki aynı nesilden değilim dedim sonrasında, muhtemelen destekçisi olacaktım çünkü ve sonrasında üzülecektim apışıp kalacaktım belki o gerçeği öğrendiğimde. kötü yapmışsın be cem c. vallahi üzüldüm. bu ülke hala temiz ve saf yürekli kişileri barındırıyor. her lafa kanacak kadar saf bir kesim dahi olabiliyor çoğu zaman. nasıl bir duygu bu biliyor musunuz? elinize aldığınız bir kitabın gerçek bir hayattan uyarlanmış olduğunu duyuyorsunuz ve o da ne? kitap bittiğinde sonsöz olarak hikayedeki kahramanların hayal ürünü olduğunu okuyorsunuz. ne büyük düş kırıklığıdır o. ne diyelim, yarattıkları hayali kahramanıyla mutluluklar diliyorum.
(bkz: kalbimizde yaşıyor)
uludağ sözlük'ün unutulmayacakları arasında yer alan, sözlüğe farklı renkler katmış ve sözlüğün şimdiki sıradanlığı düşünülünce, yazdığı günleri özlenen kimse.