bakire kızla yatıp kızıllığını içine çekmek

sevdiğin kızın masumiyetini ömür boyu içinde taşımak isteyen 15 yaşında bi gencin yaptığı eylemdi bi zamanlar. o genç büyüdü, ne kızın masumiyetini bıraktılar, ne kendi masumiyeti kaldı kendinde.

aşık olduğum ilk kız, ilk kez bir kızı arzuluyorum bu kadar, ilk kez aşığım birine. gece oluyor, yatağımıza girip hiçbir şey yapmadan uyuyoruz. dördüncü günümüz sanırım, kulağıma fısıldıyor rusça tek bildiğim cümleyi, " seni istiyorum" u. öpüşmeye başlıyoruz. ilk defa öpüyorum birini. umduğundan daha etkisiz, hatırlamıyorum bir şey. ama boynuma kayınca ruhum çıkıyor bedenimden, ölüyorum işte. dursun istiyorum zaman, her şey dursun. sadece boynum ve dudakları olsun hayatta, öyle kalsın ikisi sonsuza kadar. aşığım, eriyorum.

benim boynum, onun dudakları...

boyun kelimesinin bu kadar hoş duracağını sanmazdım hiçbir zaman.

boyun...

oluyor her şey bi anda. sinirli, şiddetli, can acıtıcı bir şekilde. ilkler hep can acıtır, daha sonra o ilkin yerine koyduklarımız gibi. zamanla alışırız başkalarını başkalarının yerine koymaya. hayat bu değil mi zaten? başkasını başkasının yerine koyma sanatı. annemin yerine kız arkadaşım, babamın yerine erkek arkadaşım, erkek arkadaşımın yerine bardaki bi çocuk... iyi bir sanatçıyım ben. sırf bu yüzden.

ağlıyor çektiği acıdan. bi insan acı çekerken nasıl zevk alabilir? yaranın üstüne tuz döküyoruz resmen ve zevk alıyoruz. acı çekmeyi seviyoruz ve " devam et" diyoruz birbirimize. kulağımda hiçbir şey yok o an, sadece gözyaşı var ikimizin. mutluluktan, acıdan. ikisinin bir arada olduğu hiçbir ilk yok sanırım.

öpüyorum yanaklarını, gözyaşlarını emiyorum.

"bir kadının vücudundan gelen her sıvıyı yalıyorsan onu gerçekten seviyorsundur"

demiş kürşat başar. gözyaşını emiyorum, ama yetmiyor bana. ona olan sevgimi gözyaşı emmek gibi bir klişeyle anlatamam. daha fazlasını hakediyor o, daha fazla ilki.

aşağılara kayıyorum, o güzelliği içime çekiyorum. o kadının masumiyeti benim artık, kimsenin değil. bana ait artık o, artık benim. aşık olduğum kız sadece benim bu an. bir daha hiç kimse bakamayacak bu tada, hayattaki hiç kimse. dünyadaki herkesten daha şanslıyım o an. dünya starlarından, film yıldızlarından, devlet başkanlarından... bu kadının tadı bende çünkü, artık kimsede olamayacak zamanı geri alamayana kadar.

çenem, dudaklarım, dilim, yemek borum, midem... hepsinde kadınımın masumiyetinin tadı, hepsi kan kızılı, hepsi...

yukarı çıkıp kadınımı bastırıyorum göğsüme, dilimi dudaklarımda dolaştırıp o ekşimsi tadı, o kokuyu içime çekiyorum. gülüyorum...