bugün

bazi insanlar gelisir, degisir zamanla. ahmet hakan da gelismis, degismistir. geride biraktiklari fena kiziyorlar anladigim.
geliştim,değiştim diyen adamların aldıkları payeler* ortada olduğu sürece böyle adamların da canı az biraz değişim çekecektir. değişimi başarılı* yaptığı sürece hem tabanını kaybetmez hem de daha değişik bir tabakaya okutur olur yazılarını, zaten ikisine birden ait olmamayı yolun başında göze almıştır; artık rüzgar nerden eserse o yöne çevirir kalemini arada gider gelir. ama bu değişimi yüzüne gözüne bulaştırırsa ne can yoldaşları arkasında kalır ne de hitap edesi olduğu kitle sallar kendisini.
unutulmamalıdır ki her iki durumda da bu kişide artık karakter aranamaz, bir asansör misali bellenmeli, verilecek ayar ona göre verilmelidir. ki şüphesiz en zor olanı böyle kaypak olana eleştiri getirmektir, böyle girdiği kutunun şeklini alana.*
necmettin erbakan'ın kızını istemişti. elinin tersiyle itildi
o gün bugün ahmet hakan eski ahmet hakan değil.
doğan görünümlü şahin.
dünya üzerinde arafta yasayan şuan ki tek kişi, ahmet hakan cosmuş diye başlık atılan gazete de, yıllardır coşmadıgını anlatıyor, bende sizdenim diye, ramazanda, nikahsız birlikteligi, pelin batuyu moscoya götürüyor, ne diyelim, dininizden dönmedikce, sizi aralarına almazlar diyen dogru söylemiş.

ahmet hakan şimdi coşmuş işte.
yeni hayatına ve nişantaşı' na çabuk alışan ve genelde hangi gün nerden eseceği belli olmayan yazar.
kendisini solcu-islamcı diye tanımlayan yazar.(nasıl oluyorsa)
hem dansozluk hem yazarlik yapmaktadir. ayrica kendisini ruyamda gormuslugum vardir. kasiyer olup bana hirsizlik yaptigima dair iftira atiyordu. *
http://hurarsiv.hurriyet....d=7892423&yazarid=131 ilgili yazısıyla son zamanda yitirdiği gözümdeki değerini bir parça etkilemiş yazardır. ne olduğu konusunu kendisi de bilmemektedir. eskiden bi duruşu vardı. şimdi nerde kendi de bilmiyor. ona buna laf atarak gününü kurtarıyor işte.
kendi capinda film elestirmeni. zannımca yazacak birsey bulamadigi zamanlarda sayfanın dörtte birini sinema sayfasina ceviriyor. tamam insan sayfasinda yaziyor olabilirde bir insan haftanın en tatil gününde özellikle sinemaya gitmesinin en muhtemel oldugu günde okuyunca gidesi gelmiyo malesef. biraz özkök abimiz gibi yazsa; "italyadaki restorantta hayatimdaki en güzel saraba denk geldim birde kadın vardı.. " seklinde filmlere karsi bir özendirme temasi izlese keske.
Dincilerin kol kırılır yen içinde kalır düsturundaki yeni dışarı vuran, "içeriden" haberler veren yazarımsı.Gerçek adı Ahmet Hakan Çoşkun olduğu halde soyadı iBB yolsuzluklarına karştığı için kullanmaktan çekiniyor adamcağız. Zira her durumunun altından kalkan uslubuyla bağımlılık yapabilir. Ver bakayım şurdan iki doz hakan...
http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/8173958.asp bu günkü yazısında deniz baykala durması gerektiği yeri çok da güzel göstermiş olan yazar.
ve ilk defa tam bir tavır gösterdiği türban konusunda, duruşuna devam etmektedir.
ufkunuzu acik tutup, acik ufuklu insanlarla dusup, kalkarsaniz eger, icinde yetistiginiz, bicimlendiginiz kulturun ne kadar dar ve geri oldugunun bir muhimmati kalmaz bir sure sonra. bu acidan bakinca kisisel gelisimini takdir ediyorum fena halde. siz gelistikce, kabuk kucuk geliyorsa size, kirarsiniz kabugunuzu. gariptir, ama ahmet hakan bana kabuguna sigmayan ceviz ici gibi gelir hep. o kabugu kirdi, parcaladi belki bilerek, belki de bilmeden. icinden cikan ise simdi o kabuktan cok daha buyuk. ahmet hakan beni sasirtan, bu manada sasirtilmaktan keyif aldigim bir gazetecidir. yurdumdaki iki farkli alemin de ruhunu cok iyi bildigini dusunuyorum. bu bence buyuk bir avantaj olaylara ve memlekete bakarken.
(bkz: yatacak yeri olmamak)
ters köşe yazarı.

bana da sataşır mı şimdi
bugün itibari ile kendince 'sazanlık' yapıp, hıncal uluç daki ahlak ve şeref duygusunu sorgularken durumun vahametini de en güzel şekilde ortaya koymuş yazardır.
(bkz: http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/8251791.asp)
10 yıl sonra fikirlerinin nereye kayacağını merak ettiğim yazar.
islami medyanın kartele hicrete yolladığı bir değişik yaratık.Aynı anda hem liberal , hem sosyalist ,hem dindar ,hem laik, hem iddaa uzmanı , hem kadın programı müdavimi, hem otobüs muavini ,hem zıcan adam olacak kadar dönek bir şey.Vallahi her gördüğümde beni geren garip bir şey.Nesin sen kardeşim?
bugunku kose yazisinda tayyip erdogan ile adolf hitlerin kiyaslanmasini elestirmis olan hurriyet gazetesi kose yazari. yazisinda oz itibari ile "tamam tayyip erdoganin hatalari var ama onu hitler ile karsilastirmak buyuk haksizlik" demektedir. hafizasi biraz kuvvetli olsa tayyip erdoganin bilgi sahibi olmadan fikir sahibi oldugu bir konuda konusup "hitler de laikti ne olmus yani" dedigini hatirlardi. hitler'in ve yonetiminin laik olmadigini bilmeyen erdogan laiklik yanlilarini hitler'le ozdeslestirip bu tartismayi baslatan kisidir. bugun tayyip vs adolf karsilastirmasi yapanlar hic olmazsa tartismalarini gercek argumanlar uzerine kuruyorlar, palavraya degil.

ahmet hakan'in hurriyet gazetesindeki 24 mart 2008 tarihli kose yazisi: (http://www.hurriyet.com.t...r/8525031.asp?yazarid=131)

--spoiler--
Adolf ile Tayyip

TAMAM...

Tayyip Erdoğan'ın, oy çokluğuna sahip olmayı en temel haklılık gerekçesi olarak algılamak gibi mühim bir idrak sorunu var...

Tamam...

Tayyip Erdoğan'ın demokrasi algısında "Çoğunluğun dediği olur birader!" yaklaşımı epey kuvvetli bir yer tutuyor...

Tamam...

Tayyip Erdoğan, "Ya çoğunluğu alırsın... Ya da susar oturursun" tarzında bir edanın sahibidir...

Tamam...

Tayyip Erdoğan, "Değil mi ki çoğunluğun oyunu aldım... O halde hiçbir kayıt ve şart tanımam" şeklinde özetleyebileceğimiz bir görüşe iman etmiş gözükmektedir...

Ve tamam...

Bu yaklaşım sorunludur...

Hatta ürkütücüdür.

Ancak...

Bütün bunlara rağmen...

Tayyip Erdoğan ile milyonlarca insanın katline ferman veren Adolf Hitler arasında paralellik kurmak yakışık alır bir davranış mıdır?

83 yaşındaki bir yazar, 40 saat gözaltında tutuldu diye Tayyip Erdoğan'a "Hitler gibi bir adam" demek insafa sığar mı?

Çoğunluk vurgusu yapıyor diye Tayyip Erdoğan'a, potansiyel "Nazi lideri" muamelesi çekmek hakkaniyete sığar mı?

Erdoğan'ın demokrasi anlayışındaki çarpıklığa işaret etmek için ille de hakkaniyetsizliğe, insafsızlığa ve ölçüsüzlüğe savrulmak zorunda mıyız?

Farkındayım, "Heyecan gelince mantık savuşuyor"...

Ama bari insafı elden bırakmasak...
--spoiler--
magazin mi, siyaset mi neyle ilgileneceğini şaşırmış, aslına bakılacak olursa ''hepten şaşırmış'' insan.
patronunun akepe yle işbirliğini bozmaya başlamasıyla birlikte arada kalan yazılar kaleme almaya başlamışken özellikle kapatılma davası sonrasında hepten şaşırmış "yeni bir 28 şubat gelirse neylerim ben?" düşüncesiyle olsa gerek iktidara zorunlu olarak sırtını dönmeye başlayan eğlenceli yazar.
yeni yeni değişim rüzgarına kendini kaptırdığı, kanal 7'de çalıştığı dönemde bir vesileyle tanıştığımız ve kendisine sorduğum:
-ahmet bey neden sabahta yazıyorsunuz yenişafak vs gazetelerde yazmak istemediniz mi?
-yenişafak veya diğer gazetelerden teklif gelseydi orada da yazabilirdim. parasal bir durum.
diye cevap aldığım, her yazısında dönekliğini vurgulayan, kompleksli, ertuğrul özkökgillerden aferin almak için çırpınıp duran kendine has bir yazı tarzı olan yazar.
ne isa'ya ne musa'ya yaranabilen bir yazar protipi.
modern şeriatçı.
o değil de pelin batu'yu götürmüş yazardır. sen tarikatlerden nişantaşı, teşvikiye cafelerine yatay geçiş yap, üstüne bir de pelin batu'yu götür. kendisine sadece helal sana bu yollar diyebilirim.