bugün

mesela en iyi yapılacak iş ya barış elçisi olmak yada ekmek ustası.gerçekten her ikiside çok çok özel. neredeyse tüm kaybolan değerlere inat yaşamalılar bunlar. eve dönüş gibi.ve her eve dönüşte şairin dediği gibi "anne ben geldim dizlerin duruyormu başımı koyacak " sözündeki saflık gibi.bence herkes her uyandığında bunu düşünmeli çünkü kaybedecek çok şeyimiz var.yada hepberaber hayal kuralım,şaririn 2. sözünde dediği gibi "birzamanlar dünya sandığım bahçeyi ayrık otları,dikenler bürüdü".enteresan,enteresan..hemde çok...
bir kış günü, gece vakti
buğulu pencerelere yazdım bu şiiri,
son soluğumu sana bağışladım.
şiir kitapları "burada gömülüdür" adıyla iki ciltlik bir külliyatta toplanmış şairdir.

canımdır, gözümdür, ciğerimdir. onun ruhunu alıp birisi damarlarıma enjekte etmiş sanki.

"cafelerde tuborg bira ve patates cipsiyle
durdun bir yerde çağını bekliyorsun" dedikten sonra o çağa birkaç yıl önce girmiştir kendisi. çok fazla popüler kültüre kurban gitmemiştir ayrıca. ne o öyle şiir sokakta şiir şurada burada... hem delikanlı adamların harcı değildir böyle eften püften şeyler yapmak. onun böyle boktan kültürlere kurban gitmesinin biricik sebebi de budur işte: onun okurları delikanlı çocuklardır.

ahmet abilerinin sanat anlayışını iyi bilirler.
Bugünlerde halimizi anlatan en iyi şairlerden biri.
"ipsiz ruhum, sarsak, serseri
Otobanlarda sırtında heybesiyle
Cafelerde tuborg bira ve patates cipsiyle
Durdun bir yerde,çağını bekliyorsun"

ahmet erhan
Şiirin yakışıklısıdır.
Galiba gitme vakti gelmiş Ahmet abi. Hissediyorum.

Seneler de devretmeye başladı artık. Çekilir şey değilmiş. Hiç değilmiş. Ceketimizi alıp gidelim. Kalanlara selam olsun. bizi unutsunlar, bizden zaten hayır gelmedi/ gelmiyordu. bizi sormasınlar, bizi özlemesinler. Yol ver ahmet abi. Kaderin elbet bize de bir yerde tesadüf eder. Geç olmasın be ahmet abim. Senin dizelerinle gidelim, yola koyulalım, ahmet abi;

"Kurumuş kuyunun suyu, incirin
sütü çoktan çekilmiş
Bir zamanlar dünya sandığım bahçeyi
Ayrık otları, dikenler bürümüş"
"Yüreğimi kabartan o sevinç, şimdi sonsuz bir acı oldu."

serefe ahmet abi, sana da iciyorum.
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Kirli, acı bir su gibi yürüdü içimde
Dokunduğum, gördüğüm her şeye sindi
Ürperdim, korktum ve biraz şaşırdım
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Yağmur altında ya da karanlıkta
Bir başıma kalmış gibi.
Sevgilim böylesine alımlıyken
Güz kuşlarının güneye doğru akıp gideceği yol
iyice belirmişken gökyüzünde
Onarırken, sararken hayat
Çocukların incinmiş gülüşlerini
Artık her park yeri bir apartman inşaatı
Her sokak bir otomobil nehriyse de.
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Soğuk camlara dayayarak yüzümü
Kuşağımın acısını, kefenlenen gençliğimizi
Yaşayan ya da artık yaşamayan dostları
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Örterek yüreğime kara bir tülü.
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Kapkara bir gece penceremi dalarken
Öleceğini bile bile karşı koymanın onurunu
Yiğitliğin, özverinin, sevginin
Arkadaşlarımın yüreklerinden çıkan özsuyunu.
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Bir darağacında ya da yolda yürürken
Bugün oturdum ölümü düşündüm
Yirmi yaşında ve hayat bu kadar güzelken.
Şairlerin hasıdır.
seviyoruz abi seni. senin icin tuborg bira iciyorum.

" Cafelerde tuborg bira ve patates cipsiyle Durdun bir yerde, çağını bekliyorsun"
Mutluluk, bir acının bilincine varıp da onu dönüştürmektir
Yaşamın sonsuzluğunda karar kılan bir umuda
Sevgilinin boynuna dokunduğunda duyulan ürpertidir
Öpülen ilk dudak, içilen ilk sigaradır belki
Denizden yükselen kokudur sabah karanlığında
Kabullenmektir yani yaşamı, acısı ve sevinciyle
aynı boyutta
Yalnızca yaşamaktır belki de kimbilir...

Ne yerdedir, ne göktedir o - değil mi Abidin?
Mutluluğun resmini yaptın mı bilmem
Ama ben onun şiirini yazmak isterim.
yeni kesfettiğim alkol ve yalnızlık üzerine oldukca basarılı siirleri olan sair.
Bilmem neresinde yanıldım ben bu hayatın?
Yüreğimi kabartan o sevinç, şimdi sonsuz bir acı oldu.

Ahmet Erhan
"taşlardan bile kokunu sağıyorum şimdi" dizesiyle en sevdiğim şiirlerinden biri.

yağmurlar dinince yüzün başlardı
bir çocuk utanırdı yanaklarından
bir çocuk, gitgide dalgınlaştığından...
seni sevmek bir kitaptı açılıp kapanan
açıldığı oldu da kapandığı olmadı

ancak sonsuz, ancak geniş boyutlu
ancak ufuk çizigleriyle bir düşünüyorum seni
her taşın çevresine bir ayla dolanmış
her yolcu ilk rastladığı handa konaklamış
ve bir daha çıkmamış bir ömür boyu

ateşle suyun öpüştüğü yerdedir yüzün
alkole battığım gecelerde bana süt getiren kadın
donma ve kaynama noktalarını aştık sonunda
bıçağın kemiğe dayandığı yerlere geldik
kanayan bir yerimiz de yok
alışkanlıktan tütün basıyoruz her yanımıza

taşlardan bile kokunu sağıyorum şimdi
sigaraların deldiği sarhoş masa örtüleri
ki her birine bir ırmak gerekir kapanmaları için
gökyüzüne iki nokta açtım gözlerin için
dudakların için iki yaprak kopardım
bize artık karların yağdığı bir yaz günü yaraşır
göçmen kuşların döndüğü bir güz, olsa olsa

ötesi, kendini iki imzayla onaylatan dünya.
"bana böylesi garip duygular
bilmem niye gelir ,nereye gider?
döndüm işte;acı,yüreğimden beynime sızar
bu gün de ölmedim anne."

(bkz: bugün de ölmedim anne)

Dizilerinin sahibi büyük şair. Allah rahmet eylesin.
hakkında yazılmış bir yazı ve seslendirilmiş eserleri için..
Mezar taşını Ahmed Arif'in oğlu heykeltıraş Filinta Önal yapmıştır. Mezar taşında babasıyla kendisinin adı vardır. (bkz: Ülkesi Akdeniz)
güzel bir insandı. malesef ki erken kaybetmişizdir. ruhu şad olsun.
Gırtlak kanserinden yaşamını yitirdiğine göre çok sigara tüketmiş olsa gerek. :(
Özleyip de vardığım her yerden,
hemen kaçsam diyorum
Ne aradığımı biliyorum, ne bulduğumu.
Herkesin güldüğü yerde ben ölüyorum
Yüreğimde anlatılmaz bir kırıklık...
Hayatı bir gömlek gibi sıyırsam mı üstümden?
Ne aradığımı biliyorum, ne de bulduğumu. Bilmem neresinde yanıldım ben bu hayatın…

Ve Siz hiç tek başınıza öldünüz mü?
"Dünya hâlâ dönüyormuş, öyle diyorlar."
her şey bir acının bilincine varmakla başladı...

Kimse yok lan kimse............