entry'ler (51)

mert dönmez

1981 Muğla doğumlu,kendini müzik deryasına bırakmış başarılı bir müzisyendir.Müzik dünyasın da ismini çok fazla duymasak da,çok yakın bir zaman içerisinde Türk sanat müziği ve türk pop müziğin de ismini sıkça duyacağımız şahıstır.yıllarca emek verdiği , Ud ve piyano üzerinde ki başarısı tartışılmaz.Ülkemizin,Mert gibi başarılı sanatçılara ihtiyacı var efenim.

gecenin sözü

çok acı çekiyorum ,içim çarşamba pazarı ve her gün çalışıyorum durmadan.kafayı yemek üzereyim sözlük an be an ölebilirim.

günaydın sözlük

Günaydın sözlük ;
Hümanizm Düşmanı bir ülkeye günaydın,
paramparça aşkların şehirlerine günaydın,
rollerine kaybolmuş insanlara günaydın,
denizin seyrine hasret çocukların gözlerine günaydın,
kanserli adaletin hakimiyetine günaydın,
günaydın sözlük günaydın,
umudun şahlanmasın dünden bugüne çok şey değişmedi.

ben bu yazıyı sana yazdım

canımı sıkan beni terk etmen değil,bir gün birisi yada birilerinin sana,senin kadın olduğunu unutturması.
Emre Kocagöz

orhan pamuk

ne yazıkki çoğu şeyden yoksun, farkında olmadan yaşamlarını devam ettiren ve gözü kapalı bir halde başkalarının esareti altında yaşayan insanların hedefi haline gelmiş,değeri bilinesi yazardır kendisi efenim.ve lütfen birazcık okuyalım.

gecenin sözü

üzgünüm çocuklar sizi bırakıp gittiğim için.

balkonda yatmak

çocukluğum.

yoksulluk

temel hakkından ve olması gerekenden yoksunluk.
25 milyon yoksul...25 milyon insan zorluğun ve yaşamın pençesinde.25 milyon hayal...25 milyon sessiz...25 milyon bitkin...
bırakın kendini gerçekleştirme hissini temel ihtiyacını karşılayamayan 25 milyon insan.çoğu çocuk.evet çocuk.can sıkıcı...açlıktan ölenler,donarak ölenler, bu ayıplarla dolu bir topluma şahit olmak...insanlık ayıbı,insanlık suçu.karanlıkta mum la yaşamaya çalışıyoruz,onu güneş sanarak.içler acısı...

çocuk esirgeme kurumu

sözlükte kayda değer başlıklardan ve bilincinizi kabartın ey yazarlar...

avrupa birliği

girmeyelim lütfen orayı da kirletmeyelim.

sesi güzel uludağ sözlük yazarları

mütevaziliğe gerek yok ,ben..

route 66

CAFE RACER.

olmayan birini sevmek

olan birini sevdik de ne oldu efendiler.

günün hayali

HAYAL KURABiLMEK.

mecbur hissetmek

doğuştan verilen bir hediye,kaynak ;mecbur dünyaya getirilmek.

kiralık aşk

kiralık olmayan aşk?

temmuz denince akla gelenler

ay'rılık,"ay" ayrı yazılır bu ayda.

cafe racer

beni baştan yarat dedirten herhangi bir motor herhangi bir şase ve sonunda kendinizi göreceğiniz motor tutkusu.
1960'lı yıllarda avrupa da yaygın olan motor tarzı.motorların engüzeli,güzelliği özgünlüğünden ey ahali.

eleni karaindrou

geceleri iskeleden "Yaşasın komunizm" diye bağırarak atlarken yada tuttuğum tüm balıkları denize geri atarken , insanların bana kafayı kırmış birisi gibi bakmaları hoşuma gidiyor.yada hiç tanımadığım insanlara yemek tarifleri ve denemeler göndermek hoşuma gidiyor.buğday gövdesinden düdük yapmaya bayılıyorum. nasılolsa kalbim duracak günü geldiğinde. isteklerim olmadı benim,ölürken elenie karaindroudan by the sea parçasıyla gömülmek isteği dışında.onlar büyük paralar,nüfuslar kazanırlar bense onlara gülerim.komikler.diktiğim tüm limon ağaçlarıda güler onlara.mandalina ağaçlarım portakal ağaçlarım zeytin ağaçlarım hepsi güler.seyfiye ve tayfasıda güler (seyfiye:sokak köpeğim).ve okadar gülerlerki hepsi sallanmaktan yapraklarını ve tüylerini döker.insanların birbirlerine gülümsemeleri sahtekarlığın nekadar güçlü olduğunu gösterir.plastik düşlerine sarılırlar.peşkeş tavırlarıyla dua ederler.yeni ayakkabısıyla uyuyan çocuklar şahitimdir ki farkına varamadan gidecekler.dana kemikli t bone steak kuyrugundakiler bilemeyecekler çam ağacının altında yenilen üstüne sürülen yoğurtlu ekmeğin tadını. dünyanın sahibesi sanan kibirli insanoğlu bir gün ipleri doğaya bırakacak hayvanlara ağaçlara...hani bugüne kadar paylaşmaktan sakındıkları doğadan özürdileyecek. tepkilerim depresifliğimden. mavi ye yakın olmak umuduyla.

hayvanlar ile insanlar arasındaki farklar

tanrı insanlara olan öfkesini gösterdiğinde nuhun tek yapabildiği bazılarını kurtarmaktı. öylede oldu..sonra eline aldığı güvercini salıverdi. birzaman sonra geri döndü.tekrar gönderdi.budefa gagasında zeytindalıyla döndü.evet bir kara vardı..fakat daha önemlisi bu aslında tanrının insanlarla barıştıgınıda göstermişti.gagasında zeytindalı olan güvercindir barış simgesi...nekadar tuhaf insanlar daim kırıcı ve yıkıcı tarafta olmuş ve olmakta.neden bukadar mahvetmeye tutkuluyuz..hayvanlar tanrıyla aramızdaki barış elçisi.kucukken gökyüzüne baktıgımda ucan kuşları sayardım ve hemen dilek tutardım.bu yıllarca böyle devam etti,etmekte.şimdi kimse gökyüzüne bakmıyor , kibirlerinden burnunu göremediğim insanları saymazsak..bunun tarifi yok.hayatında ucurtma ucurmayan insanlar gördüm .çoğuda bize sunulan gösterişli mesleki gruplarından tahsilli...Salaksınız..bunca yıl salaktınız.okuduğunuz ilk kitaplar bile size cevap veremez durumdasınız.pahalı oyuncaklarınızın hiçbirzaman ipi kopup herhangi bir ağacın dalına takılıp o heyecanı yaşayamayacaksınız.ağaçlara çıkmayan insanlar gördüm.çıkacağınız tekyer uğruna ruhunuzu bile teslim edeceğiniz o afilli kariyerler olucak.böyle kalabalığın arasında nasıl yaşanır? nasıl ukulele çalınır?nasıl yeşil çay içilir?Milenaya nasıl şiirler yazılır?Nasıl kitap okunur? sanırım depresyondan çıkmaya hazır değilim.uslu ve solgun...