bugün

bazı bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlarca dünkü %7,5'luk borsa düşüşünün ve döviz yükselişinin sebebi olarak görülen yargıtay başsavcısı.

ey, bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olanlar! hani ekonomiden çok anlıyorsunuz ya, bana son 7,5 ayda dava öncesine kadar yaklaşık %27 düşen borsa kimin eseri? 2008 ocak başından şubat ortasına kadar yaklaşık %25 değer kaybeden borsa kimin eseri?

hani dünkü %7,5'luk düşüşün sebebi belli! abdurrahman yalçınkaya, hele bir konuşturun ekonomi bilginizi de görelim müthiş değerlendirmelerinizi. son 7,5 ayda borsanın düşmesi ile türkiye'nin kabettiği yaklaşık 650 milyar dolar kimin eseri? dünkü 30 milyar dolar'ın sebebi tamam abdurrahman yalçınkaya da, 650 milyar dolar nerede beyler?

dün -17 mart 2008- dünya piyasalarını bir görün bakalım neler dönmüş? akp yalakalığı ile bilimsellikten uzak "değerlendirme yapıyorum, ne kadar zekiyim" modundaki değerlendirmeler komiğin ötesinde, rezalettir.

susun da bari adam sanalım...
aslında borsa nın düşmesinde doların çıkmasında(ikisindede dünya birincisiyiz) hiç suçu olmadığını aslında tüm ekonomi aktörlerininde, tüm dünyanın da ,bu kapatmayı gayet doğal ve mantıklı bulduğunu hatta askalsın şeriat geleceği için memnuniyet duyduğunu dünkü çocukların bile bildiği savcıymış.

Ekonomi uzmanlarının, işadamlarının bu davanın ülkenin güvenirliliğini yok ettiğini dış borç fazilerini ve doalrın artmasına neden olacağını söylediğini.almanya başbakanının, amerikan dışişleri bakanlığının, bilimum ab yetkilisinin bu yapılanın laik cemaatin bir darbe girişimi, bir saçmalık, ülkeyi yarın ne olacağı belli olmayan bir muz cumhuriyeti olarak gösteren bir rezalet olduğunu söylediğini düşünüyorsanız elbette yanılıyorsunuz.

Bunların hiçbiri cumhuriyet gazetesi yada doğan medyasında söylenilmiyor dimi.
görevini herşeye rağmen gercekleştiren tesekkur ve taktirlerimizi hak eden kendisine olan saygı ve sevgilerimizi bir kere daha arttırmış olan başsavcımız.
--spoiler--
Dün önemli bir uluslararası finans kuruluşunun Londra'daki bir yetkilisiyle konuşuyorum. Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılması istemiyle açılan davanın Türkiye'ye yatırım yapanlar için bardağı taşıran damla olduğunu söylüyor. "Türkiye patladı, bazı çok büyük fonlar dahil, herkes Türkiye'den çıkmak istiyor, yüz milyonlarca dolarlık satış talebi var önümde" diyor. Türkiye'nin yakın geleceğini hiç de iyi görmüyor.
Türkiye büyüyen dış açığıyla zaten dikkat çekiyordu ve aşırı değerlenmiş Türk lirası küresel sistemdeki en zayıf halkalardan biriydi. YTL'nin değerinin bu güne dek korunabilmesi ise yüksek getirinin yanı sıra Türkiye'nin kendine özgü koşullarına bağlanıyordu. Şimdi bu "kendine özgü koşullar", 21 Şubat 2001'de olduğu gibi, Türkiye'nin aleyhine işleyecek ve Türkiye'den para kaçışını körükleyebilecek.
Bunun sonucunda Türk lirasının nereye gideceğini ve ekonominin nasıl etkileneceğini göreceğiz.

Tehlikeli bir döneme girildi
Bu noktadan sonra Türkiye'deki her gelişme çok daha yakından izlenecek ve öncelikle olumsuz faktörleri görme eğilimi artacak. Türkiye'nin dış kredi notunun yükselebileceği yolunda bir beklenti yaratma çabasında olanlar ise şimdi notun düşürülmemesi için dua etmek zorunda kalacak.
Türkiye'nin dış dünyadaki riskini tırmandıran gelişmelerin, küresel finans sistemindeki derin krizin zirveye tırmandığı bir noktada gündeme gelmesi de ürkütücü bir faktör. ABD banka sistemindeki çöküşün bundan sonra nelere yol açacağını, yeni kurbanların kimler olacağını kimse bilmiyor. Küresel sistemdeki bütün bankaların bu büyük depremden etkilenmesi söz konusu. Küresel kredi havuzundaki her damlanın kıymete bineceği bir döneme giriyoruz.
Bu ortamda, büyük ölçüde dış kaynak girişiyle dönen Türkiye ekonomisinin zorlanması zaten gündemdeydi. Şu ya da bu hesapla siyasal istikrarsızlık riskini göze alanlar bunu ne kadar hesaba kattı bilmiyorum ama çok tehlikeli bir döneme girdiğimiz açık.
--spoiler--

tamamını okumak istemeyenler için bazı cümleleri değerlendirirsek, "Adalet ve Kalkınma Partisi'nin kapatılması istemiyle açılan davanın Türkiye'ye yatırım yapanlar için bardağı taşıran damla olduğunu söylüyor." peki bu bardağı dolduran kim? hani tek bir damla taşırmış da, bardağı dolduran kim arkadaş? "Türkiye'nin yakın geleceğini hiç de iyi görmüyor. Türkiye büyüyen dış açığıyla zaten dikkat çekiyordu ve aşırı değerlenmiş Türk lirası küresel sistemdeki en zayıf halkalardan biriydi. YTL'nin değerinin bu güne dek korunabilmesi ise yüksek getirinin yanı sıra Türkiye'nin kendine özgü koşullarına bağlanıyordu. Şimdi bu "kendine özgü koşullar", 21 Şubat 2001'de olduğu gibi, Türkiye'nin aleyhine işleyecek ve Türkiye'den para kaçışını körükleyebilecek." bu dış ticaret açığına bağlı ekonomik politika izleyen, aşırı değerli türk lirası politikası izleyen kimdir sorması ayıp olmasın? "Bu ortamda, büyük ölçüde dış kaynak girişiyle dönen Türkiye ekonomisinin zorlanması zaten gündemdeydi." bakın önemli bir kelime "zaten". bu kelimenin anlamını biliyorsunuzdur zaten...

11 eylül'den sonra dünyadaki likidite bolluğundan tüm dünya ekonomilerinin büyüyüp, akp'nin türkiye'deki kağıt üzerindeki büyümeyi kendine mal etmesi, mortgage krizinden sonra dünyada ekonomik göstergeler ne durumdan ne duruma gelmiş, bunları da zaman, vakit, yeni şafak yazmaz değil mi? son 7,5 aylık eksi göstergeleri bu gazeteler yazmaz değil mi? işsizlik artışını yazmaz değil mi?

neyse tanımı yapıp geçelim, akp'nin ekonomiyi dış unsurların kontrolüne bağlamasını göremeyenlerin, borsadaki düşüşü, dövizdeki yükselişi bağladıkları kişidir.

o değil de, ulan bu kapatma davası madem ekonomide bu denli kırılgan bir etki yarattı da, döviz nasıl bugün düşüş eğiliminde, borsa çıkıyor hafif hafif. kapatma davası bu kadar etkili ama etkisi 1 gün sürer. bunlar da garip tabi. kuşlar, ağaçlar, martılar gibi...
cumhuriyet başsavcısı, global krizin türkiye'de renk vermesine kıvılcım olan hukuk adamı. akp'ye hakkında açtığı kapatma davası ile sunduğu iddaanemedeki eksik tarih ve sosyoloji bilgisi ile şaşırtmış, hayretler içine düşürmüş kişi.
zira sayın savcı iddanamesinde tarihsel skolastik düşünce kalıplarının ne olduğunu anlamadan cümleler kurmuş, bu topraklarda hiçbir zaman yer almamış ortaçağ zihniyetine değinmiştir. islam tarihinde ruhban sınıfı olmadığı için bu bağlamda engizisyondan yada orta çağ karanlığından bahsetmekte mümkün değildir.
Van Cumhuriyet Savcısı Ferhat Sarıkaya, şemdinli iddianamesinden Yaşar Büyükanıt hakkında da iddialar sıralayınca, sen nasıl olur bizim 'laik' devletimizin müstakbel genelkurmay başkanı hakkında iddianame yazarsın denilerek, görevinden şutlanmış şahıs. ferhat sarıkaya yı neden mi tanıttım?? çünkü eğer abdurrahman yalçınkaya da görevinden sutlanırsa nasıl bir çifte standart olduğunu görün istedim ülkemde. ferhat sarıkaya'ya gelince hukuk, abdurrahman yalçınkaya'ya gelince akp hükümetinin kadrolaşması.

monoloğunu içimde tutamama neden olan şahış...
(bkz: ferhat sarıkaya)
Wikipedia ve yerel kaynaklara göre Dedesi Haydari Medresesi'nin müderrisi olarak bilinen Bektaşi Kürt Hacı Ali Efendi'dir. Kürt Hacı Ali Efendi, yaşadığı dönemde Müslüman olan ve olmayan herkesin saygı ve sevgiyle karşıladığı bir isimdi. Kürt Hacı Ali Efendi'nin babası Molla Muhammed Efendi de 1800'lü yılların ortalarında Urfa'nın ünlü medreselerinde dersler verdi. Başsavcı Yalçınkaya'nın babası Behzat Yalçınkaya'nın Cumhuriyetin ilk öğretmenlerinden olduğu söylenirken, dayısı Ali Güner de Refah Partisi döneminde Urfa'da belediye meclis üyeliği görevleri yaptı. (Kaynak Bugün gazetesi, Cafebabel istanbul)
turkiyeyi 20 milyar $ zarara ugratan hukuk adami.
kisa vadede bir anda ucup giden 20 milyar $.
mutlumusunuz savci bey?
162 sayfalik iddianameniz bize 20 milyar dolara mal oldu.
sayfa basina 120 milyon $ ediyor.
162 sayfalik iddianamenizin faturasi kimin cebinden cikacak hic dusundunuz mu?
bir sayfayi bitirdikten sonra dusundunuz mu o sayfanin bize maliyetinin 120 milyon dolar oldugunu?
isvicredeki hesabinizi doldurmustur belki de ergenekondaki tanidiklariniz degil mi?
ya da kitabindan alinti yaptiginiz apoya gul veren dogu perincek ihya etmistir sizi kimbilir?
herkese el opturen veli kucuk zamaninda belki de bu talimati almis olabilirdiniz?
aksam yastiga basinizi koyunca ne dusunuyorsunuz su gunlerde cok merak ettiyorum?
memleketiniz sanliurfa da insanlarin sizinle ilgili ne dusunduklerini merak ediyormusunuz acaba?
naksibendi seyhi olan dedeniz yasasaydi ne derdi hic dusundunuz mu?
turkiyenin gundemine oturmak buyuk bir haz veriyor olmali degil mi savci bey?
televizyonlarda hep adinizin anilmasi da hos birsey olmali degil mi savci bey?
beddua almak iyi birsey degildir diye tahmin ediyorum, ama siz duaya da inanmazsiniz degil mi savci bey?
isminizin abdurrahman olmasi ise acikcasi bu sinirbozucu denklemdeki en buyuk tezatti benim icin...
hic isminizi degistirmeyi dusundunuz mu?
laiklige uygun bir isim almak daha uygun olurdu diye mulahaza ediyorum sahsen.
16 milyonu kapatmayi hic dusundunuz mu?
milletin ahini aldiniz savci bey...
aheste aheste kismi var bir de bunun...
baştan ayağa komik bir iddianameyle herkesi kendine güldürmüş savcıdır. başbakanın atatürk için; 'Allah rahmet etsin' lafını bile laikliğe aykırı bulmuş sayın savcı.bu konu hakkında savcının adaşı olan vakit gazetesi yazarı abdurrahman dilipak 'allah sana rahmet etmesin!' başlıklı çok güzel bir makale kaleme almıştır ki mutlaka okunmalıdır.
(bkz: apturrahman sen kocaman bir çılgınsın)
vural savaş'a göre yerinde bir kapatma davası açmıştır.

ayrıca akp yandaşlarına madem haklısnız o zaman bekleyin mahkeme sizi haklı çıkarır gibi düşünen zatı muhteremdir.*
türkiye'yi tek kuruş zarara uğratmamış hukukçu. hayır alakası yoktur ve dahi imkansızdır, siyasetçiler ya da iktisatçılar kötü ya da yetersiz politikalarla ülkeyi ekonomik zarara uğratabilirler ama hukukçular asla... defaatle reddediyorum bu cahilce ve çapsızca yapılan ülkeyi zarara uğrattığı yorumlarını.

ülkeyi ekonomik zarara uğratanlar,
ekonomi politikaları yok, tek yaptıkları reel faizleri yüksek tutarak, sıcak para çekiyorlar bir de özelleştirme dememize rağmen sandığa gidip, cumhuriyet tarihinin en yavan ve tabansız partisine %47 oy atanlardır ve amerikanın ılımlı islam modeliyle ortadoğuda arap dünyasına örnek olmaktan başka bir sıkıntıları olmadığı için ekonomi üzerinde bir gram bile düşünmemiş akp hükümetinin kurmaylarıdır. suçlu sizsiniz bu adam değil. üzerimize doğru bağıra çağıra gelen ekonomik krizin faturası bu hukuk adamına kesilemez, merkez bankası'nın bir atımlık barutu kaldı. bir kur dalgalanmasına daha müdahil olur sonra seyreyleyin gümbürtüyü.
(bkz: braveheart)
ülkeyi değil belki ama bireysel anlamda en az 1 yıl fazla çalışmamı sağlayacak kişi.

6 yılda eğitimim icin biriktireceğim parayı kendisinin yaptığı kaos'a davetiye - devaluasyon karması eylemi sayesinde 7 yıl yada daha fazla surede kazanmam gerekecektir. şimdi birileri cıkıp diyecektir adam cebinden paranı mı alıyor ki bir yıl fazla calısman gerekiyor diye ki bir anlamda evet yaptığı eylemin ekonomik sonucları sebebiyle.

bu ülkenin askeri gerektiğinde darbe yapmayı bilmiyormu ki sessiz kalıp bekliyor, basbakan kisisi salt muhalif olmayı beceremeyenlerin egosu tatmin olsun diye referandum yapılmasını önermis, muhalefet cıkan sonuca dumur olmustur evet halk istemektedir adamları ki %70 civarı kabul gördü iktidarın önermeleri.

20 yılda ilk kez insanların şehit cenazesi sonrası sokaklarda devleti-hukumeti protesto edip yurudugunu gördüm, tırstım asker bisey yapmasın sakın ha diye.

onlar* bile ortamın yumusaması icin elinden geleni yaparken kendisine sormak isterim buradan bu sovenizm ne amaclıdır. madem ki makam bu yetkiyi size vermis, yaklaşan bir ekonomik kriz var global olarak uzayda falan mı yaşıyor acaba kendisi.
bekle 1 hafta, 10 gün, 1 ay bekle. kaç yıldır beklemissin. yada sorarım gene, zaten adamların koken belli, icraatları, yedikleri haltlar belli. e elinde yetki de var, ortam gulluk gulistanlıkken (şimdiki zamana göre) niye yapmadın ki bunu, şu ortamda yaptığı bu hareket oy veren(!) halkın buyuk coğunluğunun nazarında kendisini aforoz etmiştir.

bu olayı şu ilk terorist saldırılarının gerceklesmesinin hitamında yapsaydı belki de su an kahraman olurdu, zaten sunduğu delillerin coğu geriye dönük, 3-4 ayda doldurmamıştır herhalde kendileri 170 sayfalık iddianameyi. evet o zaman yapsaydı, bu dava açma olayını kesin kahraman ilan edilirdi halk nazarında. lakin görünen krizle birlikte kendisininde yangına körükle gider misali böyle bir eylem yapması ülkeye 1,000 ytl de kaybettirse 1,000,000,000 abd doları da kaybettirse değişen bir durum söz konusu olmayacaktır. kendisi acınacak bir halde yanlış bir zamanlamayla yapmıştır eylemini.

ayrıca hukukçudur, yargıtay başsavcısıdır, lakin ayrıca merak etmekteyizdir hakkında laiklik, rejim elden gidiyor şeriat getiriyorlar diye feveran ederek ortalarda ülkesini düşünen bir t.c. vatandaşımıdır ? yoksa kendisi birilerinin ekmeğine yağ mı sürmektedir ?

- bir de şöyle bir durum söz konusu ki, kendisi tamamen akp tarafından bicilen rolu gerceklestirip bir sonraki secim'in oy'unu garantiye alma planındaki basrol oyuncusu da olabilir. olabilir mi olabilir, burası turkiye. ilerleyen günlerde parti falan kapanmaz, kendisi de unutulur gider, akp bir sonraki secimden 40-50 sandayle bosluk bırakarak girer meclise, bunu da bilmiyoruz, ama zamanlaması nedeniyle halk tarafından bitmistir. bana etkisi de en başta belirttiğimden öte değildir.

eksi yada artı farketmez kişinin detaylarına birde bu yönden bakınız diye şeyttirdim.
halka dönük popüllist hareketler yuzunden değil hangi yılda, hangi ülkede hangi şartlarda yaşandığını bilmediği için eleştirilen adam.

şöyle ki kendisi anayasanın verdiği yetkiye dayanarak halkın oy veren kesiminin ve emin olun ki emeğiyle çalışan kesiminin büyük çoğunluğunun oylarıyla iktidara gelen bir partiye açtığı kapatma davası yuzunden halk tarafından " bu adam kim, kendini ne zannediyor" intibasına sahip olmasını sağlamıştır. aynı halk -yahu bu adam bizi yok sayıyor diyerek sokaklara dökülüp bir isyan başlatırsa,(milletin sağduyusu var allahtan) kaçınılmaz son olarak tsk yönetime el koyar, ülkemiz ekonomik olarak gerilemişken durduk yerde bir de siyasi anlamda 10-15 yıl geri gider, zaten dış güçler bu tarz bi ortamı aç kurt misali beklemektedir ki daha rahat müdahale edebilsinler ülkemize diye. sormak isterim o zaman da hukuk devletinde mi yaşıyor olacağız biz.

pardon biz hukuk devletinde yaşıyorduk türkiye'de değil, doğru ya.
82 anayasının kendisine verdiği yetkiyi kullandığı için demokrasiye karşı geldiği iddia edilip eleştirilen, hatta kurumunun tehdit telefonları aldığı yargıtay başsavcısıdır.

bu kapatma davası dtp için de açılmıştır, bu yaygara o zaman akp tarafından neden kopartılmamıştır? ee iğnenin ucu kendilerine batınca sorun oluyor sonuçta, ne öğreniyoruz? demokrasi ancak akp'ye karşı eylemlerde delinen bir şeymiş demek.

kapatma davası açılması demek illâ ki akp kapatılacak demek değildir. dava denen şeyin ne olduğunu bilmeyecek kadar mal olmamalı insan. dava, ya kazanılan ya da kaybedilen bir şey. neden kimse akp'nin hakkındaki iddialardan aklanmasını sağlayacak argümanları masaya vurabileceğini düşünmüyor? neden "nasıl olsa davayı düşürürler" diye bir düşünce yok da tam tersine davayı açanın üzerine yükleniyorlar? ben söyleyeyim nedenini;

çoğu kendi çıkarları uğruna islâm'ı kullanan, gözlerine yobazlığın yeşili inmiş resmen kör olmuş parti sempatizanlarıdır, işlerine gelen şeyde susuyor, gelmeyen şeyde ise demokrasi diye zırlıyorlar. cumhuriyet yönetimi kuyruklarını fenâ acıtmış, aydın, cumhuriyetçi, ülkesini kuranlara sonsuz saygı besleyen insanlara "laikçi" diye etiket yapıştırıp onlarla taşak geçmek en büyük zevkleri.

akp bugün bu savcının yetkilerini alacak bir mini anayasaya değişikliği çıkartmaya çalışıyor ve mhp'den destek almaya çalışıyor.

akp, parti kapatmayı sonlandırmak için bir düzenleme değil, hakkında açılan davayı kazanacak işlere girişmek için değil, yaptığı yanlışlar sonucu ceza almamak için kânun değiştirmeyi amaçlıyor, faşist yönetimleri hatırlatırcasına!

her şey bu kadar açık ve hukuk dışı iken ellerine borazan alıp aynı terÂneleri sıralayan dinci pislikler olduğu sürece de kendilerini dev aynasında görmeleri olasıdır bu siyâsilerin.

edit: neyi seviyorum söyleyeyim mi? hiçbir zaman bana karşıt yazı yazamıyorsun, sâdece eksileyip geçiyorsun, çok hoşuma gidiyor bu. ne kadar bilgisiz, aynen yakıştırdığım tanımlara uygun bir tip olduğunu anlayıp aslında "doğru" olanın ben olduğumu bir kez daha teyit ediyorum sâyende...
herşeyi geçtim de, laik ve çağdaş ülkemin yargıtay başsavcısı'nın isminin abdurrahman olması biraz garip geldi bana. hadi en azından aynı anlama sahip abdullah olsaydı. o daha laik kaçıyor. abdurrahman ne allah aşkına! abdulvahap olsun bari, çüş artık.
Bu ülkede görevini layıkıyla yapmanın nasıl da tepki çektiğini , ne kadar acımasızca eleştirildiğini akp ye açtığı kapatma davasıyla gösteren yargıtay cumhuriyet başsavcısı .
Başsavcı anayasanın kendisine verdiği yetkiyi yine anayasanın üzerine yüklediği sorumluluk bilinciyle kullanarak ; birçok fiili anayasaya ve daha da önemlisi rejimin ve cumhuriyetin temel niteliklerine aykırı olan bir siyasi partiye kapatma davası açmıştır . Başsavcının referans olarak aldığı ve hukuka göre de zaten referans olarak alması gereken husus siyasi partilerin anayasaya ve yasalara aykırı fiillerde bulunup bulunmadığıdır . Bazı kesimlere göre ; ki bu kesimler demokrasi kavramını ağızlarından düşürmeyen fakat demokrasinin özünün hukukun üstünlüğü olduğunu kavrayamamış insanlardan meydana gelmektedir , başsavcının dava açma kriterleri dava açılacak siyasi partinin oy oranına , halk desteğine göre değişir . Yani başsavcı eğer bir siyasi partinin birçok fiiliyle anayasaya ve yasalara aykırı davrandığını görüyorsa ; fakat o parti halk tarafından teveccüh görüyorsa başsavcının o parti hakkında hiçbir işlemde bulunma hakkı yoktur. Başsavcının ne haddinedir !!! Bırakın o partinin yasalara uyup uymadığına derin hukuk bilgisinden şüphe edilemeyecek necip halkımız karar versin !!! Bırakın demokrasi işlesin !!! Başsavcı da zaten bu davayı '' ergenekon '' davasının üzerini örtmek için açmıştır !!! Yoksa akp nin hukuk devletine , hukukun üstünlüğüne olan inancı şüphe götürmez bir gerçektir !!! Herkesin dünyanın gelişmiş birçok ülkesi tarafından kabul edilen ve evrensel bir gerçek olan ^^ herkesin hukuk önünde eşit olması '' prensibini benimsemesi ve akp ye açılan kapatma davasını demokrasi ayıbı olarak değil ; aksine Türk demokrasisinin gelişimi olarak değerlendirmesi gerekir . Eğer çoğunluğa sahip olan parti her icraatını '' benim çoğunluğum var , halk beni destekliyor , bu yüzden de hukuku ve anayasayı tanımam veya kendime göre yorumlarım '' der ise o zaman o rejimin adı demokrasi olmaz , çoğunluğun tahakkümü olmuş olur .
Bu ülkede herkes hukuka saygı göstermesini ÖĞRENECEK !! Demokrasimiz geliştirmemizin tek hal çaresi budur . Herkes kafasına demokrasinin özünün hukuğun üstünlüğü olduğunu SOKACAK !!! Kimse kendi keyfine göre DAVRANMAYACAK !!! Davranırsa da bunun sonuçlarına katlanacak ve hesabını yine hukuk önünde paşa paşa VERECEK !!!
hakkından fikri akyüz'ün pek de güzel geldiği şahıstır. bir gün vural savaş gibi medyada görüp ne bildiğini merak ettiğimiz şahıstır şimdilik. laf etti bal kabağı misali kendi de kendine şaşmaktadır büyük ihtimal.
http://yenisafak.com.tr/y.../?i=9835&y=FikriAkyuz
bazı dick -alm. kalın- kafalıların 17 mart günü dövizin değer kazanması, borsanın düşmesine sebep olarak gösterdikleri yargıtay başsavcısı.

taraf adlı bilimum cam silme, masa üstüne serme, arabanın içindeki paspaslar kirlenmesin diye paspasların üzerine koymaya yarayan türden bir gazetenin de 14 milyar dolarlık kayıptan sorumlu tutarak "Sen öde Abdurrahman Yalçınkaya" diye seslendiği yargıtay başsavcısıdır.

şimdi gelelim zurnanın "zort" dediği yere, geçtiğimiz cuma döviz yine yükselişe geçti, bugünkü sabah seansında da örneğin dolar 1.317'yi gördü. saat 14:00 sularında açıklama geldi, "Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Mahkememize bir iddianame sunmuş idi. Karar, iddianamenin Abdullah Gül dışında kalan bölümünün kabulüne oy birliğiyle, Abdullah Gül yönünden de kabulüne Haşim Kılıç, Sacit Adalı, Serdar Özgüldür ve Serruh Kaleli'nin karşı oyları ve oy çokluğuyla karar verildi" ve döviz, açıklamadan önceki seviyesini sadece ve sadece birkaç kuruş aştı -örneğin dolar 1.32 ile kapandı-. bazı ekonomistler de sert bir yükseliş bekliyorlardı dövizde yine borsada sert bir düşüş bekliyorlardı.

sadece iddianame için %7,5 değer kaybediyorsa borsa davanın kabulü için en az %10 değer yitirmeliydi değil mi? çünkü iddianamenin sonucu belli değil. sonuçta mahkeme reddedebilirdi. ama tatlısu demokratları ve ekonomiden zerre anlamayan bazı dick kafalılar "vay efendim dava açıldı, ekonomi sarsıldı" diyenler, bugün neden döviz sert bir şekilde yükseliş yaşamadı? neden borsa sert düşüş yaşamadı?

şimdi bazı düdükler öterler, "akp ekonomiyi sağlam temellere oturttuğu için bir şey olmadı" her ne hikmetse bu sağlam ekonomi abd'de bir banka iflas edince kıtalar ötesinden titriyor. diğer taraftan e be sokak çocuğu ali kıvamında mağdur edebiyatı yapan tatlısu demokratı kardeşim, 17 mart'ta ekonomi sağlam temellerde değil miydi o zaman? ama işine gelince siyah, işine gelince beyaz demeyi biliyorsun değil mi?

e be köylü kızı, e be köylü kızı... ekonomik göstergeler temmuz 2007'den bu yana olumsuz durumda, gazetelerin sondan 2 sayfasındaki yavan futbol sayfalarından, arka kapaktaki bikinili hatundan -gerçi zamanda arka kapak güzeli yok değil mi?- 3. sayfa haberlerinden hafifce kaldırıp arada bir orta sayfalardaki ekonomi haberlerini oku.

ne demiş atalarımız, "yiyemeyeceğin b.oku, git mektebinde oku" mektebe gidip iktisat, işletme okuyun demiyoruz, en azından gazeteleri adam gibi okuyun be anam?

gerçi genelkurmay açıklamasından sonra yarın dolar 3 milyon diyen ak gençlik de vardı.

bu adamı da "vay ekonominin hanuna goydu" diye suçlamayın, ekonomiden anlamıyorsunuz susun da en azından adam sanalım.

ha unutmadan, taraf adlı 40 kuruşluk gazetenin pek saygıdeğer ekonomi bilgisizleri, iddianame ile size göre sarsılan ekonomi, bugün mahkemenin davayı üstelik oy birliği ile kabul etmesinden sonra ekonomi neden sarsılmadı? hani şöyle demokratız, böyle sermaye yanlısıyız, böyle ekonomiden anlarız, şöyle çok acaip robotuz diye ötüyorsunuz ya, hele bir açıklayın bugün yaprak kımıldamamasını.
dincilerde cok fena kuyruk acisi*** yaratan cumhuriyet bassavcisi.
kupon biriktirir gibi küpür biriktirip, hukuka saygılı olun deyip deyip kendisi hiç susmayan kerameti kendinen mekul zat.
söylediklerine kendisinin bile inandığından şüpheliyim.niye mi şöyle ki kendisi bir köşe yazarıyla yaptığı röpörtajda zamanında ak parti türban konusunda bu kadar ısrarcı davranmasaydı dava açılmayabilirdi demiş. peki adama sormazlar mı sayfalarca dolu iddalar süs olsun diye mi konuldu oraya, türbanın yanında kenar süsü mü onlar. ne boktan bir sistemimiz var böyle... eline sazı alan kendisini dinletmek zorunda mı?
ne zaman resmini görsem bana doğu perinçek'i hatırlatan yüksek yargı üyesi.
(bkz: seni sevmeyen ölsün)