bugün

Tom Cruise, Jack Nicholson, Demi Moore, Kevin Bacon'ın oynadığı film. Küba'da bir erin öldürülmesi bağlamında adalet sistemini, askeri düzenini eleştirir.
(bkz: bir kaç iyi adam)
nicholson krallığında vuku bulan klasik bir tom cruise performansı ile belli klişeler etrafında dönen ve final sahnesiyle ortalamayı gaza getiren bir dava/mahkeme/avukatlık vs. filmi.

hikayenin belli kısımları dediğim gibi tanıdık ve klişelerle bezeli.

tom cruise, aykırı, başarılı, yakışıklı, çekici, sikici bir avukat, demi moore, hırslı, gururlu ve seksi bir bürokrat ve jack nicholson da derin devletimsi ilişkileri olan komutan/modern kral rolünde.

ben en çok olan biteni anlamaya çalışan kuzu rolündeki askerceğize üzülmüş, perişan olmuştum("Code Red" ayağına yaktılar vallahi çocuğu.)

filmin ana fikri ise; emir demiri keser ama hukuk da emri keser, yaşasın demokratik laik sosyal hukuk devleti amerika falan fişman...
güzel filmler sayıldığında kesinlikle adı geçmesi gereken filmlerdendir. senaryosu olsun oyunculuk olsun resim olsun her yönden olayı kotaran bir filmdir. ayrıca konusunda inceden inceye işlediği özgürlük-güvenlik sorunsalı daha da çekici kılıyor kendisini.
jack nicholson, tom cruise ve demi moore'un inanılmaz oyunculuklarının yanında harika dialoglara sahip film.

- do you want an answer?
- i want the truth...
- you cant handle the truth...
you want the truth? you can't handle the truth. son we live in a world with walls, and these walls have to be guarded by men with guns. who's gonna do it ? you, you leutenant weinberg? you weep for santiago and curse the marines. you have that luxury, you have the luxury of not knowing what i know. private santiago's death , while tragic probably saved lives, and that my existence while gross and incomprehensive to you saves lives. you don't want the truth, deep down in places you don't talk about at parties, you want me on that wall , you need me on that wall. we use words like honor , code , loyalty. we use these words as a backbone of a lifetime spent defending something, you use them as a punchline. i have neither the time or the inclination to explain myself to a man who rises and sleeps under the very blanket of protection that i provide, and then questions the manner in which i provide it. i'd rather you just say thank-you and go on your way.
''you and dawson, you both live in the same dream world, it doesnt matter what i believe, it only matters what i can prove so please don't tell me what i know and don't know, i know the law!''
birkaç iyi adam ismi ile türkiye'deki sinema ve tv'lerde gösterilmiş, rast geldikçe tekrar tekrar seyrettiğim, özellikle de sondaki jack nicholson repliği ve oyunculuğu ile beni benden alan, 1992 yapımı film.

http://www.imdb.com/title/tt0104257/
subtitle dersinde kendisiyle haşır neşir olduğum yahu bir adama bu kadar mı yakışır üniforma dedirtip, maşallah çektiren hoş dialoglara (bkz: you can t handle the truth)sahip film.
özellikle başındaki ve sonundaki sahneleriyle müthiş bir seyirlikler sunan film. başlangıcındaki asker talim sahneleri ve jack nicholson'ın son duruşma sahnesindeki performansı damak çatlatır.
orospu çocuğu* repliği ile akıllarda kalan seyredilesi film.
filmin sonundaki jack nicholson' lı duruşma sahnesi hariç klasik holywood filmi, ama o sahne tüm filmi gözümde iyi bir yapmaya yetti de arttı bile. bir de;

--spoiler--

tom cruise' un sözkonusu sahnede yaptığı çakallık, yani olay ile ilgisi olmayan havaalanı çalışanlarını sadece bir tehdit unsuru olarak oraya getirtmesi zihnimde fırtınalara neden olmuştur.

--spoiler--

'insan amaçlarına ulaşabilmek için yeterli mücadeleyi vermeli, kariyerini mahvetme riskini bile göze almalı, o özveri olmadan iyi şeyler gelip bizi bulmayacak maalesef' gibi şeyler çıkardım ki filmden daha ne olsun.
Lt. Weinberg: Why do you like them so much? ( onlari neden bu kadar cok seviyorsun ? )
Galloway: Because they stand on a wall and say, "Nothing's going to hurt you tonight, not on my watch." ( cunku onlar nobetteyken soyle diyorlar : bu gece benim nobetimde sana hic bir sey olmayacak )

Bu replikten sonra nobet tutan her askeri gordugumde iyi nobetler demeyi adet haline getirdim.
baya baya klas bir filmdir.
jack nicholson da olmasa çekilmeyecek filmdir. tom cruise'un bok gibi oynadığı filmdir.
doğru adı "a few good men" olan film.
en güzel sahnelerden birinin, askerlerin aynı anda aynı hareketleri yaptıkları şu sahne olan film:

http://www.youtube.com/watch?v=IjLyz8OAj1s
moviemax oscar kanalında tekrar tekrar verilen, her seferinde kendini izlettiren film.
tom cruise, demi moore, jack nicholson, kiefer sutherland ve kevin bacon'ın oynadığı; aaron sorkin'in yazdığı; rob reiner'ın yönettiği; david brown'un 1992'de 40 milyon dolar'a yaptığı film. gişede 141 milyon dolar elde etmiştir.

corporal punishment ve askeri mahkeme üstüne çekilmiş bir filmdir.
kalburüstü filmlerden. amerika'nın kendi askeri sistemini eleştirebildiği bir iki klas filmden biri. oyunculuklar muazzam. dava için hazırlandıkları sahneler falan resmen insanı heyecanlandırıyor. tabiki son sahne efsane. jack nicholson çok büyük oyuncu. benim aklımda kalan tek komik sahne şu;

tom cruise albayın odasına girer. tom'ın babası da eski bir avukattır ve efsanedir.

albay - baban nasıl daniel?
daniel - 7 sene önce öldü efendim.
albay - (birkaç saniye ssizlikten sonra) kendimi aptal gibi hissediyorum...
go to the girls and a few good mans ( you had forgetten ''s'') will have flown to the stars.
Ekşisözlükte bir yazar. Takip edilmesi gereken yazarlardan.
Demi Moore yerine sağlam oyuncu biri oynasaydı bugün efsane olmuştu. Jack Nicholson mahkeme sahnelerinde işte asker dediğin bizatihi bu kafadadır dedirtmiştir.
bu filmi bunca senedir seyretmedigim icin yaziklar olsun dedirtmistir. en iyi filmler arasinda yer almistir. filmin adinin da 12 angry men ile ilgili bir cagrisim yaptigi dusunulebilir. keza asagi yukari benzer filmlerdir.
Eskinin iyi filmlerinden biridir. Mahkeme salonunda geçen sahneleri efsanedir. Jack nicholson büyük oyuncu.